confessions

tayfa75

- Yazar -

  1. toplam entry 2868
  2. takipçi 2
  3. puan 64070

afili parçalar

tayfa75
emrah serbes’ in, afili filintalar’ da yazdıklarını, altında topladığı başlık. maddeler halinde bir seri olarak süregeliyor. en son 12 eylül 2011 tarihinde 86. maddesini yazmış kendisi.

85. maddeden bir bölüm ile konuyu açıklayalım;

“insan kendi felaketini seçemez. kendi felaketine aktif katılım içinde olabilir ama yine de onu seçemez. yıkılmak için dizilen domino taşları gibiyiz. biri gelir sana çarpar, seni yıkar ama onu da başka biri yıkmıştır. biraz tepeden, soğukkanlı bir zaviyeden bakınca göze hoş gelen bir görüntü aslında. kendi felaketinden bile zevk alabilirsin böylece. o felakette seni diğer insanlara bağlayan şeyi görürsün çünkü. bu durumda herkes suçlu olduğuna göre hiç kimsenin suçlu olamayacağını anlarsın. herkes birbirini yıkar. insana kim vurduya gitmek yakışır.”

http://www.afilifilintalar.com/yazar/serbes

birhan keskin

tayfa75
elimde tuttuğum kim bağışlayacak beni isimli, delilirikler (1991), bakarsın üzgün dönerim (1994), cinayet kışı + iki mektup (1996), yirmi lak tablet + yolcunun siyah bavulu (1999) ve yeryüzü halleri (2002) kitaplarından bir araya getirilerek oluşturulan kitabında, cinayet kışı’ nın girişinde yazdığı bir kaç satır şöyle;

kulağına uzak zamanların sesi çalınanlar,
bir şekilde bu sesi taklit etmeye çalışırlar.
benim yaptığım da bu.
insanın, kendi varlığından hoşnut olarak yaşadığı,
kendi varlığını haklı kıldığı ve kuşku yok ki, yeryüzü
ile barışık yaşadığı ve mutlu olduğu bir zaman vardı.
yoksa bizler bugün bu mutluluğun imgesi için bile
bunca telef olmazdık.

metis yayınları 3. basım 2010


öldürülen çekirgeye cenaze töreni düzenlemek

tayfa75
kanın acı tadına bakmak için kurban edilen çekirgenin misyonunu yerine getirdiğine delalet eder. çekirge canı pahasına görevini yerine getirmiş ve çocuklara; zulmün ve barbarlığın pek de öyle matah bir bok olmadığını, sonuçlarının acıdan başka bir şey yaratmadığını, ardından döktükleri gözyaşları ile ispat etmiştir.

darısı insan kanı ile yıkanan dünyanın başınadır. allah gani gani rahmet eylesindir. gazası da mübarek olsundur. amindir.

kimler var

tayfa75
tayfa75 (2. nesil bilgic) [msg] [kim]
elma sekeriiii (moderator) [msg] [kim]
nys (5. nesil bilgic) [msg] [kim]
bir bilen (5. nesil bilgic) [msg] [kim]
one way ticket (5. nesil bilgic) [msg] [kim]
c3h3nn3m (5. nesil bilgic) [msg] [kim]
mudo (5. nesil bilgic) [msg] [kim]
bymurat (5. nesil bilgic) [msg] [kim]
volfied (5. nesil bilgic) [msg] [kim]
pichofthelast (5. nesil bilgic) [msg] [kim]
yaslibirkisarehindussedegunler (5. nesil bilgic) [msg] [kim]
yamacyolcu (5. nesil bilgic) [msg] [kim]

$u anda yonetimden

jedi,
1 moderator,
1 bot(genelde gorunmez bu),

uyelerden ise

0 gammaz,
11 bilgic,
0 comez,

uyelerden toplam 12 ki$i sozlukte at ko$turuyorlar.

ayrica

$u anda bilgi sozluk’u 8 ki$i okuyor.

bütün burları, orları benim oleyo, bilyon mu?

la tete en friche

tayfa75
romain gary’ nin la promesse de l aube isimli eserinden bir alıntı vardır bir sahnesinde; şöyle der

avec l’amour maternel, la vie vous fait à l’aube une promesse qu’elle ne tient jamais. on est obligé ensuite de manger froid jusqu’à la fin de ses jours. après cela, chaque fois qu’une femme vous prend dans ses bras et vous serre sur son coeur, ce ne sont que des condoléances. on revient toujours gueuler sur la tombe de sa mère comme un chien abandonné. (çevirisi için filmi izleyin)

filmde beni en çok etkileyen margueritte(avec deux ts)’ in "herkes gibi" diyerek dile getirdiği "je suis nee d’ une histoire d’ amour" sözüdür ki, yaralı germain, gerçekte bunun herkese nasip olmadığına kanıt varlığı ile herkes kısmına itiraz eder.

naif güzel bir filmdir. insan’ a dair güzel şeyler öğretir, kafamıza vurmadan.

oğullar ve rencide ruhlar

tayfa75
tek kelime ile nefis; taze bitirdiğim kitabın ardından, dimağımda kalan bu tat ile başlıyorum.

5 yaşında bir velet düşünün, klasik müzik eşliğinde nietzsche’ den alıntılar yapan, çok bilmiş, burnundan kıl aldırmayan bir velet. babası ile rakı içip, mantarla kafa bulan, o bulduğu kafa ile kendi içinde aydınlanmalar yaşayan. hepi topu 5 yaşında bir velet; alper kamu.

kendisini tarif ettiği bir kaç satırdan şöyle bir alıntı yapalım;
( hafif spoiler içerir )
" evet, itici bir görünüşe sahipti ama netice itibarıyla dünyada yaşayan bütün insanlar itici, hatta kötü değil miydi? varlığımızı sürdürebilmek için kötü olmak zorundaydık. zamanında iyi insanlar var idiyse bile artık yeryüzünde onların genlerinden eser kalmamıştı. beni ele alalım: her gün bir kaç saatini divanın altında geçiren, mahallenin delisini ruh kardeşi gören, gırtlağı kesilmiş bir ceset karşısında kılı kıpırdamayan, yirmilik kızlarla ilgili fanteziler kuran, silah ve alkol düşkünü bir velet. canavarın küçük bir çocuk olarak portresi. yeniden doğmuş rasputin! "

güzel kurgulanmış, ulaşana kadar sonunu güzel gizlemiş örgüsü, tatlı ama bir buruk hüznü de noksan etmeyen sonu ile keyifle okunmuş küçük bir hafiyenin macerasını anlatan polisiye roman.

daha önceden herhangi bir kitabını okumuş olanların, şayet henüz okumadılarsa, okuyup, ardından kitaplıklarında hakettiği yere yerleşmesi gereken nefis alper canıgüz polisiyesi. itiraf ediyorum bazı bölümlerde ne diyor lan bu şeklinde dumur durumları yaşadım. baş kahramanın 5 yaşında bir çocuk oluşu, tüm okuma sürecinizde ister istemez yüzünüze daimi bir tebessümün eşliğini sağlıyor.

lafı kahramanımızın bir kaç aforizması ile bitirelim;
( tekrar, eser miktar spoiler içerir )
o doğuştan araba yıkayıcısıydı. ne var ki hayat onu bakkallığa mahkum etmişti; pek çok müthiş kabzımalı milletvekilliğine mahkum ettiği gibi. sistem yetenekleri heba ediyordu. (sayfa111)

hiçbir şey, hiçbir zaman daha iyiye gitmezdi. sadece insan için daha rafine sarhoşluk yöntemleri geliştirmek mümkün olabilirdi. (sayfa138)

lafın özü okuyup, okutunuz.

cahit kıraç

tayfa75
kendisi, az önce showtv ekranlarında izlediğim kadarı ile karakolda dayak olayı ile ilgili mağdureden özür dilemiş. beklenilen tepkinin verildiğini görmek yüreğimize su serpmiştir.

yüzeyde boğulmak

tayfa75
bir insanın teninden içerisine nüfuz edememektir. dokunursun, ama ancak tenine. dokunulursun, ama ancak etine. nüfuz edemedikçe o dokunuş, o temas bedenin yüzeyinden içine, aralanmaz kapıları cennetin. ne kadar çok yüzeye temas edersen et, içine nüfuz edemediğin bedenlerin dışında kalan hava boğar adamı/kadını; her geçen gün daha fazla, her yeni yüzeyde daha yoğun bir acı ile. sevişmeler, matematiğin ilkokul sıralarından ezbere kazınmış rakamlarına dönüşür. hiç bir tende bulamaz ruhun özgürlüğü.

yüzüyorum sanırsın; nüfuz edemediğin ruhun seni iten kuvvetini, suyun kaldırma kuvveti ile karıştırıp. ama yüzeyde boğulmaktır bunun adı.

sonra krallığında, skorlarınla süslü tacın başında kral olursun. pompacılar kralı. ama duyarsın iliklerinde çoktan boğulduğunu.
artık sana geçmiş olsun.
50 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol