bir de;
"ne kalır benden geriye, benden sonrası kalır
asıl bu kalır."
demiştir sonrası kalır şiirinde.
ben denizin kumları üzerinde durdum
ben, diyorum, demek oluyor ki bir anlamım var benim de
değişen bir şey olarak ve değiştiren
bir anlamım var
peki öyleyse neden hep başkaları tanımladı beni şimdiye kadar.
(bkz: edip cansever)
ben, diyorum, demek oluyor ki bir anlamım var benim de
değişen bir şey olarak ve değiştiren
bir anlamım var
peki öyleyse neden hep başkaları tanımladı beni şimdiye kadar.
(bkz: edip cansever)
ben şimdi neye inanacağım
yalnızsam, beni yalnız bırakan
ve yalnız değilsem, kararsız bir yargıç olan
başkalarına mı?
(bkz: tragedyalar)
yalnızsam, beni yalnız bırakan
ve yalnız değilsem, kararsız bir yargıç olan
başkalarına mı?
(bkz: tragedyalar)
unutulmuş gibiyim ben. ve insan
bir bakıma unutulmuş gibidir.
bilmem ki, nasıl anlatmalı, yalnız bile değilim.
belki de yalnızlıktan
daha fazla bir şey bu
unuttum ben kendimi de stepan.
(bkz: tragedyalar)
bir bakıma unutulmuş gibidir.
bilmem ki, nasıl anlatmalı, yalnız bile değilim.
belki de yalnızlıktan
daha fazla bir şey bu
unuttum ben kendimi de stepan.
(bkz: tragedyalar)
1996 yapımı christopher eccleston ve kate winslet’ ın başrollerini paylaştığı michael winterbottom filmi.
-----------------------------spoiler----------------------------:
who knoweth what is good for man in this life? and who can tell a man, what shall be after him under the sun?
-----------------------------spoiler----------------------------
-----------------------------spoiler----------------------------:
who knoweth what is good for man in this life? and who can tell a man, what shall be after him under the sun?
-----------------------------spoiler----------------------------
sesini söyle sesini
görünen ağzında yarı çıplak
seni sevdiğimin görünüşü gibi.
güzdü, yapraklar vardı
biz yitirmek için yaşadık bu ölmezliği
güzdü, yapraklar vardı
her bir bakışıyla o şimdi
dağılan beni sevdiğinin dağılışı gibi.
(bkz: edip cansever)
görünen ağzında yarı çıplak
seni sevdiğimin görünüşü gibi.
güzdü, yapraklar vardı
biz yitirmek için yaşadık bu ölmezliği
güzdü, yapraklar vardı
her bir bakışıyla o şimdi
dağılan beni sevdiğinin dağılışı gibi.
(bkz: edip cansever)
"kültür çağdaş ve belgesel olanla, gerçek olanla başlamalı; böyle bir şey olabilirse, klasiklerin düzeyine yükselmelidir.
hümanist tutumun yanlışı işe klasiklerle başlamaktır. bu bizi gerçek olmayan şeylere, süslü sözlere alıştırır ve sonunda klasik kültürü köpeksi bir gözle yermemize yol açar. çünkü karşılığını ödemediğimiz (söz konusu dönemleri çağdaş açıdan görmediğimiz için), değerini anlamadığımız bir şey olmuştur bizim için kültür."
(bkz: cesare pavese)
(bkz: il mestiere di vivere)
hümanist tutumun yanlışı işe klasiklerle başlamaktır. bu bizi gerçek olmayan şeylere, süslü sözlere alıştırır ve sonunda klasik kültürü köpeksi bir gözle yermemize yol açar. çünkü karşılığını ödemediğimiz (söz konusu dönemleri çağdaş açıdan görmediğimiz için), değerini anlamadığımız bir şey olmuştur bizim için kültür."
(bkz: cesare pavese)
(bkz: il mestiere di vivere)
"insan kendisinden nefret ettiği için başkalarından nefret eder." demiştir cesare pavese.
(bkz: il mestiere di vivere)
(bkz: il mestiere di vivere)
"bir düş her zaman bir görkemlilik ve mutlaklık izlenimi bırakır. bunun nedeni, düşlerde de sanatta olduğu gibi sıradan ayrıntıların olmayışıdır; her şey yaratacağı etki düşünülerek bir araya getirilir."
(bkz: cesare pavese)
(bkz: il mestiere di vivere)
(bkz: cesare pavese)
(bkz: il mestiere di vivere)
"ancak içgüdüsel bir düşünce bir inanç ilkesi olup kişiyi eyleme yöneltebilir. kişinin kendini gereğinden fazla çözümlemeye çalışması tehlikelidir: böylece yaradılışımızın en can alıcı noktalarıyla içli dışlı olarak onları hem açığa çıkarmış, hem de tepkilerini mekanik bir hale getirmiş oluruz. asıl yapılması gerekli olan, bunun tersine, uyarmalar karşısında ruhsal içgüdülerimizin kendiliklerinden tepki göstermelerini sağlayacak yaratma sanatıdır. bir geleneksel inançların gereği olan tepkiler -ezbere bilinen ve düzmece olan dinsel ilkeler- vardır; bir de içgüdüsel tepkiler. insan içgüdüyü, üzerinde uzun uzun düşünerek köreltmeden aramalı, bulmalı, beslemeli ve ona güvenmelidir. ama içgüdüye göre davranabilmek ve içgüdünün köreldiği anlarda onun yerini alabilmesi için düşünce de gereklidir."
(bkz: cesare pavese)
(bkz: il mestiere di vivere)
(bkz: cesare pavese)
(bkz: il mestiere di vivere)
"savaş insanı barbarlaştırır, çünkü insanın bir savaşa katılabilmesi için kendisini her türlü pişmanlığa, inceliğe ve soylu değerlere karşı duygusuzlaştırması gerekir. insan sanki bu değerler yokmuşçasına yaşamak zorundadır ve savaş bittiği zaman o değerlere yeniden dönebilme gücünü de yitirmiştir."
"savaş gerçeği şu basit düşünceyi öne sürer: bunca arkadaşınız ölürken ölmek üzücü bir şey değildir. savaş insana bir topluluğun parçası olduğu duygusunu verir. hoş geldiniz! buyurun!"
(bkz: cesare pavese)
(bkz: il mestiere di vivere)
"savaş gerçeği şu basit düşünceyi öne sürer: bunca arkadaşınız ölürken ölmek üzücü bir şey değildir. savaş insana bir topluluğun parçası olduğu duygusunu verir. hoş geldiniz! buyurun!"
(bkz: cesare pavese)
(bkz: il mestiere di vivere)
"bir çeşit insan vardır ki, kendisini kıskandıran bir kadını, kapıyı onun yüzüne çarpmadan bırakmayı düşünemez.
bunun herhangi bir kötülük duygusundan ötürü yapıldığını sanmıyorum. bu sadece, öyle yapmazsa yüreksiz ve kararsız davranmış olacağını sanan bir adamın bu işi gürültülü ve eksiksiz bir şekilde yapmak istemesidir.
zayıflıktan ileri gelir bu: insan, içinden verdiği karara güven duymadığı için, kaba sözler, küfürler, rezalet çıkarma gibi ayrılmanın dış görünüşüne önem verir.
korkunun da payı vardır bunda, gülünç duruma düşmek, her şeyin gene bu ilişki başlamadan önceki gibi olacağı, bu ayrılığın yol açtığı bütün acıların hiçbir işe yaramayacağı korkusunun da.
kötülük duygusundan ileri gelmez bu davranış, ama her türlü kötülüğün kaynağı gerçekleşmemiş ihtirassa, o zaman kesinlikle kötülüğe de yol açabilir.
bir insanla yaşamaktan vazgeçmeyi değil onunla yaşamayı öngören fedakarlık tanımınla, seni reddeden kişiye haksızlık etmiş oluyorsun. ama şurası bir gerçek: fedakarlık yapmak ne için gerekli olsun?
sağlıklı ve normal bir ahlaki yapıyı reddederken, geriye her türlü tarihsel ya da aşkınsal dayanaktan yoksun bir ahlaki jest tapınması -bir başka deyişle salt retorik- kaldığını fark etmiyor musun?"
(bkz: cesare pavese)
(bkz: il mestiere di vivere)
bunun herhangi bir kötülük duygusundan ötürü yapıldığını sanmıyorum. bu sadece, öyle yapmazsa yüreksiz ve kararsız davranmış olacağını sanan bir adamın bu işi gürültülü ve eksiksiz bir şekilde yapmak istemesidir.
zayıflıktan ileri gelir bu: insan, içinden verdiği karara güven duymadığı için, kaba sözler, küfürler, rezalet çıkarma gibi ayrılmanın dış görünüşüne önem verir.
korkunun da payı vardır bunda, gülünç duruma düşmek, her şeyin gene bu ilişki başlamadan önceki gibi olacağı, bu ayrılığın yol açtığı bütün acıların hiçbir işe yaramayacağı korkusunun da.
kötülük duygusundan ileri gelmez bu davranış, ama her türlü kötülüğün kaynağı gerçekleşmemiş ihtirassa, o zaman kesinlikle kötülüğe de yol açabilir.
bir insanla yaşamaktan vazgeçmeyi değil onunla yaşamayı öngören fedakarlık tanımınla, seni reddeden kişiye haksızlık etmiş oluyorsun. ama şurası bir gerçek: fedakarlık yapmak ne için gerekli olsun?
sağlıklı ve normal bir ahlaki yapıyı reddederken, geriye her türlü tarihsel ya da aşkınsal dayanaktan yoksun bir ahlaki jest tapınması -bir başka deyişle salt retorik- kaldığını fark etmiyor musun?"
(bkz: cesare pavese)
(bkz: il mestiere di vivere)
konu ile ilgili cesare pavese’ nin yaşama uğraşı isimli kitabının satır aralarından;
"aşk ancak hayranlıktan doğabilirken, birinin seni acıdığı için sevmesini sağlamak, gerçekten acıklı bir düşünce."
"dinlerin en ucuzudur aşk."
"aşk iki sevgiliyi birbirine değil, kendi kendilerine çırılçıplak gösterme gücüne sahiptir."
"aşk ancak hayranlıktan doğabilirken, birinin seni acıdığı için sevmesini sağlamak, gerçekten acıklı bir düşünce."
"dinlerin en ucuzudur aşk."
"aşk iki sevgiliyi birbirine değil, kendi kendilerine çırılçıplak gösterme gücüne sahiptir."
-----------------------------spoiler----------------------------:
önceki akşamın izmaritlerinden yararlanıp zamanın -önce ile sonranın- yalnızca bir saplantı olduğundan emin olmak. ama hepsinden önemlisi yılanlaşmamak, asla üstündeki deriyi atmamak; çünkü önceden yaşanmış olanlar dışında insanın elinde kendine özgü, yaşanmış ne vardır ki? öte yandan, dengeyi korumak, çünkü hala yaşamakta olduğu dışında ne yaşayacaktır ki insan? (sayfa38)
evlenmeye değer kadınlar bir erkeğin evlenecek kadar güvenemediği kadınlardır.
ama korkunç olanı şudur: yaşama sanatı, sevdiklerimize onlarla birlikte olmaktan ne büyük zevk duyuğumuzu belli etmemekten başka bir şey değildir; bunu başaramadık mı, bırakıp giderler bizi. (sayfa62)
asıl başarısız insan, büyük işleri gerçekleştiremeyen değil -bunu kim başarmıştır ki- bir yuva kurmak, bir dostluğu, bir kadınla mutlu bir ilişkiyi sürdürmek, ekmek parası kazanmak gibi küçük şeylerde başarısızlık gösteren insandır. başarısızlığın en acısı budur. (sayfa63)
ben bir zamanlar hiçbir çıkar gözetmeden bağlılık duyduğumu sanıyorum. öyleyse, bu bağlılığın ereğini yitirdiğim için yakınmamam gerekir; çünkü yakınırsam, çıkar gözetmediğim söylenemez. (sayfa70)
kendi yaradılışına karşı hareket etmeye kalkan bir insanın çekeceği ceza, kendisi gibi davranmak istediği zaman artık bunu yapamayacak durumda olmasıdır. (sayfa89)
yalnız bir insanı kurtarmış bir ermiş dünyaya gelmiş midir hiç? ermişlerin hepsi yığınları kurtarmış, ödevini yerine getirmiş, yoksul ve mutsuz kalabalıkları aramışlardır, ama yalnız bir kişiyi kurtarmakla yetinmiş bir ermiş var mıdır? bir başkası için hayatını tehlikeye sokmayı göze alacak kadar soylu olan bir insan bile, bütün hayatını o öbürüne, yalnız ona bağlayabilir mi? (sayfa90)
öğrenmenin tek yolu acı çekmekse, bir başkasını inciterek onu en iyi şekilde eğitmeyi felsefe neden yasaklar, merak ediyorum doğrusu? (sayfa92)
gerçek kötülük başlangıcından beri kötü olduğu için daha da kötüleşemeyip kendi soysuzlaşması sonucu bir gün kuruyup gidecek birinden değil de, bir zamanlar iyi olmuş olan birinden gelir. (sayfa113)
sana kanını feda etmeye hazır demiyorum -bu anlık ve kolay bir şey-, bütün bir yaşam boyunca sana bağlanmaya (bir başka deyişle her gün bağlılığını yenilemeye) hazır olmayan kişiden bir sigara bile kabul etmemelisin. (sayfa114)
bir kadının birkaç delikanlının yanındayken neden ciddi, düşünceli, utangaç ve özür diler bir durumda olduğunu anlamak için, aralarından birini seçmen için bekleyen beş altı orospunun arasındayken neler hissettiğini düşün. (sayfa121)
işimize geldiği zaman bağışlarız başkalarını. (sayfa137)
bizim istediğimiz, bir kadına sahip olmak değil, o kadına sahip olan tek erkek olmaktır. (sayfa146)
yıllar bir anı birimidir, saatler ve günlerse yaşantı birimi. (sayfa153)
bekarlar evlilerden daha çok ciddiye alırlar evliliği. (sayfa163)
insanları ve kitaplardaki kişileri yargılamak onları dış çizgileri ile görmek demektir. (sayfa168)
genellikle kendini esirgememe eğiliminde olan bir insan, hayatına başka türlü anlam vermesini bilmeyen bir insandır. (sayfa182)
acının kamçısını suratına yemesini bilmek de bir sanattır, öğrenmen gereken bir sanat. (sayfa212)
en korkunç acı, acının dineceğini bilmektir. şimdi kendini aşağılanmış hissetmek kolay, ama sonra? (sayfa314)
yunan trajedisinde kötü kişiler yoktur. yunan trajedisinde sorun, sorumluluğun kime düştüğünü belirtmek değil, bir gerçeği -bir yazgıyı- açıklamaktır. (sayfa317)
başına gelen her iyi şeyi mutlu bir rastlantı,’layık olmadığın bir lütuf’ sayman soylu bir ruha sahip olmandan, ileri gelmiyor. bunun nedeni uzun süren bir kölelik, baskı ve zorbalığı benimsemiş olmandır. bir ermişin değil, bir kölenin ruhu var sende. (sayfa343)
çekilmez olan, sıradan, basit bir kültürün bize zorla, kuşların yavrularını besledikleri gibi ve en olumlu kültür olarak benimsetilmesi değil, bunun tek kültür sayılması, bunun dışına çıkıp yeni buluşlara açık bir dünyadan ona bakma olanağının ortadan kalkmasıdır. (sayfa396)
-----------------------------spoiler----------------------------
biraz fazla spoiler oldu ama kitabın bol sayfalı bir kitap olduğu göz önünde bulundurulursa, insanların okumaktan imtina etmemeleri için biraz bol kepçe davrandım. daha da bir dünya var aktarılmamış.
okurken kitabınızın üzerine karalamaktan hoşlanmıyorsanız, kesin not defteriniz olsun yanınızda, yoksa benim gibi yazdıklarınızla yazarınkiler birbirine karışabilir. başkalarına göstermeye utanabileceğiniz ve içeriği açısından da çekinebileceğiniz bir hal alabilir zavallı kitap.
iyi okumalar.
önceki akşamın izmaritlerinden yararlanıp zamanın -önce ile sonranın- yalnızca bir saplantı olduğundan emin olmak. ama hepsinden önemlisi yılanlaşmamak, asla üstündeki deriyi atmamak; çünkü önceden yaşanmış olanlar dışında insanın elinde kendine özgü, yaşanmış ne vardır ki? öte yandan, dengeyi korumak, çünkü hala yaşamakta olduğu dışında ne yaşayacaktır ki insan? (sayfa38)
evlenmeye değer kadınlar bir erkeğin evlenecek kadar güvenemediği kadınlardır.
ama korkunç olanı şudur: yaşama sanatı, sevdiklerimize onlarla birlikte olmaktan ne büyük zevk duyuğumuzu belli etmemekten başka bir şey değildir; bunu başaramadık mı, bırakıp giderler bizi. (sayfa62)
asıl başarısız insan, büyük işleri gerçekleştiremeyen değil -bunu kim başarmıştır ki- bir yuva kurmak, bir dostluğu, bir kadınla mutlu bir ilişkiyi sürdürmek, ekmek parası kazanmak gibi küçük şeylerde başarısızlık gösteren insandır. başarısızlığın en acısı budur. (sayfa63)
ben bir zamanlar hiçbir çıkar gözetmeden bağlılık duyduğumu sanıyorum. öyleyse, bu bağlılığın ereğini yitirdiğim için yakınmamam gerekir; çünkü yakınırsam, çıkar gözetmediğim söylenemez. (sayfa70)
kendi yaradılışına karşı hareket etmeye kalkan bir insanın çekeceği ceza, kendisi gibi davranmak istediği zaman artık bunu yapamayacak durumda olmasıdır. (sayfa89)
yalnız bir insanı kurtarmış bir ermiş dünyaya gelmiş midir hiç? ermişlerin hepsi yığınları kurtarmış, ödevini yerine getirmiş, yoksul ve mutsuz kalabalıkları aramışlardır, ama yalnız bir kişiyi kurtarmakla yetinmiş bir ermiş var mıdır? bir başkası için hayatını tehlikeye sokmayı göze alacak kadar soylu olan bir insan bile, bütün hayatını o öbürüne, yalnız ona bağlayabilir mi? (sayfa90)
öğrenmenin tek yolu acı çekmekse, bir başkasını inciterek onu en iyi şekilde eğitmeyi felsefe neden yasaklar, merak ediyorum doğrusu? (sayfa92)
gerçek kötülük başlangıcından beri kötü olduğu için daha da kötüleşemeyip kendi soysuzlaşması sonucu bir gün kuruyup gidecek birinden değil de, bir zamanlar iyi olmuş olan birinden gelir. (sayfa113)
sana kanını feda etmeye hazır demiyorum -bu anlık ve kolay bir şey-, bütün bir yaşam boyunca sana bağlanmaya (bir başka deyişle her gün bağlılığını yenilemeye) hazır olmayan kişiden bir sigara bile kabul etmemelisin. (sayfa114)
bir kadının birkaç delikanlının yanındayken neden ciddi, düşünceli, utangaç ve özür diler bir durumda olduğunu anlamak için, aralarından birini seçmen için bekleyen beş altı orospunun arasındayken neler hissettiğini düşün. (sayfa121)
işimize geldiği zaman bağışlarız başkalarını. (sayfa137)
bizim istediğimiz, bir kadına sahip olmak değil, o kadına sahip olan tek erkek olmaktır. (sayfa146)
yıllar bir anı birimidir, saatler ve günlerse yaşantı birimi. (sayfa153)
bekarlar evlilerden daha çok ciddiye alırlar evliliği. (sayfa163)
insanları ve kitaplardaki kişileri yargılamak onları dış çizgileri ile görmek demektir. (sayfa168)
genellikle kendini esirgememe eğiliminde olan bir insan, hayatına başka türlü anlam vermesini bilmeyen bir insandır. (sayfa182)
acının kamçısını suratına yemesini bilmek de bir sanattır, öğrenmen gereken bir sanat. (sayfa212)
en korkunç acı, acının dineceğini bilmektir. şimdi kendini aşağılanmış hissetmek kolay, ama sonra? (sayfa314)
yunan trajedisinde kötü kişiler yoktur. yunan trajedisinde sorun, sorumluluğun kime düştüğünü belirtmek değil, bir gerçeği -bir yazgıyı- açıklamaktır. (sayfa317)
başına gelen her iyi şeyi mutlu bir rastlantı,’layık olmadığın bir lütuf’ sayman soylu bir ruha sahip olmandan, ileri gelmiyor. bunun nedeni uzun süren bir kölelik, baskı ve zorbalığı benimsemiş olmandır. bir ermişin değil, bir kölenin ruhu var sende. (sayfa343)
çekilmez olan, sıradan, basit bir kültürün bize zorla, kuşların yavrularını besledikleri gibi ve en olumlu kültür olarak benimsetilmesi değil, bunun tek kültür sayılması, bunun dışına çıkıp yeni buluşlara açık bir dünyadan ona bakma olanağının ortadan kalkmasıdır. (sayfa396)
-----------------------------spoiler----------------------------
biraz fazla spoiler oldu ama kitabın bol sayfalı bir kitap olduğu göz önünde bulundurulursa, insanların okumaktan imtina etmemeleri için biraz bol kepçe davrandım. daha da bir dünya var aktarılmamış.
okurken kitabınızın üzerine karalamaktan hoşlanmıyorsanız, kesin not defteriniz olsun yanınızda, yoksa benim gibi yazdıklarınızla yazarınkiler birbirine karışabilir. başkalarına göstermeye utanabileceğiniz ve içeriği açısından da çekinebileceğiniz bir hal alabilir zavallı kitap.
iyi okumalar.
#1036027
yorum kendisine mi ait bilmiyorum. ama şiirin maalesef içine etmiştir.
küçük iskender in şiirine yazık etmiştir.
tabii ki bana göre.
yorum kendisine mi ait bilmiyorum. ama şiirin maalesef içine etmiştir.
küçük iskender in şiirine yazık etmiştir.
tabii ki bana göre.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?