bugünkü yazısının başlığı "yaşasın mısır devrimi"
güya devrim gerçekleşmeden önce kaleme almış yazıyı. bu adam böyle sıkı sıkıya savunuyosa muhakkak bir bit yeniği vardır bu işin içinde diyorum ve kendi tezime dönüyorum tekrar.
edit: yazının başlığını mısırdaki isyancıların sloganından alarak atmış fakat kendisinin de böyle düşündüğünden eminim. yazının içeriği ve "devrim"e karşı paralel giden düşünceleri herşeyi açıklıyo zaar.
ülkemin hiçbir zaman kapatamayacağı açıktır. soyan soyana zaten nasıl kapansın.
yanlış kullanımına bir örnek olarak; gerçekten kişinin başına gelecek felaketi haber veren kişilere yakıştırılan sıfattır. fakat felaket başa geldiğinde, ilk olarak; bu sıfatın yakıştırıldığı kişiler felakete maruz kalanlara yardım ederler. ironik tabi.
(bkz: felaket tellalligi)
alm. hasta.
amerikanın sırasıyla; afganistan, ırak ve son olarak da mısırla başlayan ortadoğu projesini gerçekleştirme yöntemi. bu tür ülkelerde demokrasi faşizmin öncülüdür.
ülkemiz üzerinde "ileri demokrasi" safsatasıyla hergün onlarca öğrenci emekli yetim gariban demeden yedi göbek sülalemize kadar bu eylemi gerçekleştirmektedirler.
ülkemiz üzerinde "ileri demokrasi" safsatasıyla hergün onlarca öğrenci emekli yetim gariban demeden yedi göbek sülalemize kadar bu eylemi gerçekleştirmektedirler.
şimdi kendisiyle ilgili açıklamalar, halkının tepkisi doğaldır ve olmalıdır da. fakat el insaf, uzayda yaşamıyosunuz bilader. hüsnü gitti yerine kim gelecek? hüsnü amerikanın çıkarlarını savunan bir piyondu yerine geçecek kişi mısır ve ortadoğu halkının çıkarına mı çalışacak?
hüsnü hırsızdı, hüsnü kalpazandı; hüsnü kendi çıkarları için ve koltuğu için tüm değerlerini sattı. doğru mudur? peki bu herif devrildiğine göre yerine geçecek kişinin güllük gülistanlık bir ülke yaratması mı bekleniyor? adamın istifası bile ilk başta dünya piyasalarının sallanıp sarsılmayacağına göre değerlendiriliyo.
herkes kendi kuyruğunu kollamaya çalışırken hüsnü gider, kuddusi gelir, sen de salaklığına doyma ey ortadoğu. yeni amerikan tecavüzün mübarek olsun.
hüsnü hırsızdı, hüsnü kalpazandı; hüsnü kendi çıkarları için ve koltuğu için tüm değerlerini sattı. doğru mudur? peki bu herif devrildiğine göre yerine geçecek kişinin güllük gülistanlık bir ülke yaratması mı bekleniyor? adamın istifası bile ilk başta dünya piyasalarının sallanıp sarsılmayacağına göre değerlendiriliyo.
herkes kendi kuyruğunu kollamaya çalışırken hüsnü gider, kuddusi gelir, sen de salaklığına doyma ey ortadoğu. yeni amerikan tecavüzün mübarek olsun.
şuan ortadoğunun içinden çıkamadığı ve böyle giderse de çıkamayacağı durum.
ülkemizin de aynı akıbetle karşılaştığının farkındayım tabi.
ülkemizin de aynı akıbetle karşılaştığının farkındayım tabi.
ortadoğu ülkelerine, abileri amerika tarafından pazarlanan oyun.
evet, saddama yapılanlar gibi bir sonla karşılaşacak mı bilmiyoruz henüz. bu istifa sonunda olayın "devrim" ve "amerikan harekatı" boyutu bir kez daha tartışılacak.
kendi hesabıma ortadoğuyu yeniden şekillendiren amerikanın mısırda ve sırasıyla diğer ülkelerde parmağı olduğu çok açık. bir ayda adama böyle devrim yaptırmazlar.
yanarım yanarım; demokrasiden nasibini alamamış, emperyal güçlerle el ele veren arap halklarının bokunu çeken ve temizleyen bizim evlatlarımıza yanarım.
kendi hesabıma ortadoğuyu yeniden şekillendiren amerikanın mısırda ve sırasıyla diğer ülkelerde parmağı olduğu çok açık. bir ayda adama böyle devrim yaptırmazlar.
yanarım yanarım; demokrasiden nasibini alamamış, emperyal güçlerle el ele veren arap halklarının bokunu çeken ve temizleyen bizim evlatlarımıza yanarım.
ne kurtlar vadisi, ne spartacus, ben bu programdan keyif alıp eğlendiğim ve gerildiğim kadar hiçbirinden keyif alamadım, testere serisinde bile böyle gerilim yaşamadım. serhat turgaya, turgay ali samiye ali sami ahmete daha sonra ahmet hepsine çakıyo. gerçi 2000lerin başındaki zamanları daha güzeldi.
aynı zamanda teyzemin de yaşamakta olduğu, günden güne suç oranlarının arttığı bir şehir. son üç senede sadece teyzemin evine ve işyerine giren hırsızın haddi hesabı yok. almanya deniyo, avrupa ekonomisinin merkezi deniyo ama yavaş yavaş sistem tüm kıtalarda ve ülkelerde; dolayısıyla şehirlerde çökme belirtileri gösteriyo.
bir de bu şehrin insanlarında medeni tartışamama sorunu var sanıyorum. istedikleri olmayınca, herhangi bir şirketle yapılan alışveriş kendi istedikleri gibi sonuçlanmayınca şirket sahibine küfür edip, ortalığı birbirine katabiliyolar. son zamanlarda teyzemden duyduğum haberler bu yönde. gelişmelerle tekrar birlikte olucaz sevgili bilgiç.
bir de bu şehrin insanlarında medeni tartışamama sorunu var sanıyorum. istedikleri olmayınca, herhangi bir şirketle yapılan alışveriş kendi istedikleri gibi sonuçlanmayınca şirket sahibine küfür edip, ortalığı birbirine katabiliyolar. son zamanlarda teyzemden duyduğum haberler bu yönde. gelişmelerle tekrar birlikte olucaz sevgili bilgiç.
telegol tarihe karışınca ortadan yokoldu bu muhterem. turgay şerenle her karşılaştığında neler hissediyo merak ediyorum.
ota boka saray ismini koyup en sonunda işi şirazesinden çıkarmanın sektörel halidir bu. yok adliye sarayı yok mefruşat sarayı yok civciv sarayı. yok ebesinin sarayındaki harem ali sami.
simit cafelerin tümünde -haliyle- bundan nemalanma anlayışının vardığı son noktadır, isimlerini simit sarayı olarak değiştirme güldürüsü.
simit cafelerin tümünde -haliyle- bundan nemalanma anlayışının vardığı son noktadır, isimlerini simit sarayı olarak değiştirme güldürüsü.
bu adamın değeri bilinmiyor, kıymetten düşüyor ya mp3lerde, ben hep sakladım lakin 01-05 numaralı meşhur tracklerde, gönül defterimde.
(bkz: vicdan)
şu saatte bu devrimci muhteremi aklıma kim getirdi diye sorarsanız vereceğim yanıt bellidir.
(bkz: proserpina)
konu yazmaktan ve yazarlıktan açılmışken aklıma ilk gelen kişidir. "kitaplardan kurtulacağınızı sanmayın" isimli söyleşisi halen keyifle okumakta olduğum kitabıdır. muhabbeti de keyiflidir abinin.
(bkz: proserpina)
konu yazmaktan ve yazarlıktan açılmışken aklıma ilk gelen kişidir. "kitaplardan kurtulacağınızı sanmayın" isimli söyleşisi halen keyifle okumakta olduğum kitabıdır. muhabbeti de keyiflidir abinin.
insanın "acaba" diye başladığı, "nasıl oluyor" sorusuyla tetiklendiği ve hep daha fazlasını istediği güdünün adıdır. evet merak bir güdüdür. karşılıklı etkileşim halindedir. bir olay örgüsü yahut konu peydah olmadıkça bu dürtü harekete geçmez sizi seçemez. olayın özünü kavramanıza yardımcı olması için bir olayın ortada olması gerekir ya da olaya ilham veren bir nesne, varlık... gibi.
(bkz: delirgin sanrılar)
delirmek fiili gerçekleştiğinde ve bünye delirgin bir şekilde yaşamı kanıksadığında ortaya çıkacak hayaller, gördüğünüzü sandığınız ama hiç olmayan nesneler ve varlıklar bütünü.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?