japonca, yedi.
japonca, altı.
japonca, beş.
japonca, dört.
japonca, üç.
japonca, bir.
japonca, insan.
japonca, iki.
japoncada, saygı duyduğumuz insanların ismini teleffuz ettikten sonra kullanılan takı.
ingilizce dublajı insanı depresyona sokar, karakterler kasıntı olsun diye o kadar yavaş ve dingin konuşturulmuştur ki bilmediğiniz kelimeleri açıp sözlükten bakacak vaktiniz bile olur izlerken.
(bkz: anime dediğin japonca izlenir)
(bkz: anime dediğin japonca izlenir)
online dergi anlayışımı değiştirmiş olan online dergidir.
fiyatlarını ife oranladığımızda, festival dediğin böyle olur dedirten, kesin izlemek istediğiniz film varsa biletleri önceden satın almanız icap eden film festivali.
(bkz: filmekimi)
sanıldığından çok daha komplike ve gelişmiş olan, gerek mekaniğinin gerek kullanımının teknik bilgi ve deneyim gerektirdiği ama her yaş ve dozajda yapılmasının sağlıklı olduğu hem vasıta hem spor hem hobi aygıtı.
kendi çapında kategorilere ayrılır, ayrıca carrefour falan gibi yerlerde satılan bisikletler bence bisiklet değildir. 3. sınıf fason mallardan yapılan kalitesiz ürünler, ne canımı ne keyfimi onlara emanet etmem şahsen.
kendi çapında kategorilere ayrılır, ayrıca carrefour falan gibi yerlerde satılan bisikletler bence bisiklet değildir. 3. sınıf fason mallardan yapılan kalitesiz ürünler, ne canımı ne keyfimi onlara emanet etmem şahsen.
nerdeyse tamamı bir telefon kulübesinde geçmesine rağmen, oldukça akıcı ve heyecanlı olan 2002 yapımı, joel schumacher imzalı film.
ddr, double data rate anlamındadır. teorik olarak sdrame göre 2 kat fazla bant genişliği vaad etmiştir ilk çıkan 266mhzlik ddr bellekler. ddr2 ve 3 çıkmasına rağmen hala sistem belleği olarak ddr1 bellekler tercih ediliyor, ddr2 piyasada tutunamadı malesef direkt olarak ddr3e bir geçiş olacak.
dark city adlı alex proyas filminde süper performans sergilemiş, 24teki haliyle beni maalesef iten oyuncu.
son iki filmi olan corpse bride ve charlie and the chocolate factory ile gerek cgi kullanımı gerek kendini tekrarlama konularında sıçışa geçen inanılmaz hayal gücüne sahip yönetmen. nightmare before christmas ile yaratıcılığın ve stop motion animasyonun çitasını bana göre oldukça yüksek bir noktaya koymuştur, beetlejuice hepimizin küçüklük favorisi olduğu gibi edwards scissorhands hepimizin yüreğini burkmuştur. istiridye çocuğun huzunlu ölümü ile hayranı olduğu poe’ya benzemiş, aynı şekilde vincent metnini yazarken poe benzeri bir tavır sergilemiştir. ayrıca flash animasyon serisi olan stainboy vardır.
işkence belgeselidir, isa ile alakası yoktur. o devirde yapılan işkence türü ve işkencelerde kullanılan cihazların, bu cihazların insan bedeni üzerindeki etkilerinin isa aracılığı ile anlatımıdır.
daha gerçekçi olursak; insanlarda psikolojik bir borçlanma hissi oluşturup onları dine yöneltmeye çalışmış bir mel gibson eseridir. south parkın ilgili bölümü ile ağzının payını almıştır.
daha gerçekçi olursak; insanlarda psikolojik bir borçlanma hissi oluşturup onları dine yöneltmeye çalışmış bir mel gibson eseridir. south parkın ilgili bölümü ile ağzının payını almıştır.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?