bir bukowski şiiri.
hani
nerdeler?
hemingwayler, t.s. elliotlar, poundlar
e.e cummingsler, jefferslar, william carlos
williamslar?
thomas wolf nerde? william
saroyan? henry miller, celine, fante, dos
pasos?
nerdeler? öldüler, biliyorum, ama yerlerini
dolduracak olanlar nerde? yeni
diğerleri?
bence, şimdiki çete bir grup
yumuşak
sahtekar.
carson mccullars nerde?
biri nerde?
herhangi
biri? nerdeler?
ne oldu? olamayan
ne?
turgenevimiz nerde? nerde
gorkimiz?
dostoyevskiyi
sormuyorum, yeri
doldurulamaz
feodor mikhailovichin.
ama
şimdikiler, ne
bunlar? ufak ufak
su sıçratıyorlar, o ne
üstünde çalışılmış münasebetsizlik.
ne sıkıcı bir
dil, basıma,
sayfalara,
nefes alıp
vermeye karşı
yapılan
ne
iğrenç
ve piçce
bir
numara
doğal ve
harikulade bir güç
ziyan
ediliyor.
etrafıma
bakınıyor ve
"yazarlar
nerde?" diye
soruyorum.
bir bukowski şiiri.
insanın kağıt üstünde
kıçını açması
kimilerinin ödünü patlatır
ve patlatmalıdır da:
yazdıkça
kendilerine
"eleştirmen"
sıfatını yakıştıranlara karşı
gardın düşer.
kaçıkların harbi tuhaflıklarını
kendilerine yapılmış
hakaret sayarlar.
şiirin gizemli
munis ve
neredeyse anlaşılmaz
olmasını yeğlerler.
yüzyıllardır bozulmadı
oyunları.
züppelerin ve
sahtekarların mabedi oldu
bu şiir.
mabedin karıştırılmasını
baş rahibenin ırzına geçilmesi ile
bir tutarlar.
ayrıca, karılarını,
arabalarını,
sevgililerini,
ve üniversitedeki işlerini
kaybetmeleri de
demektir.
akademisyenlerin korkması için
neden çok
ve kalleşçe savaşmadan
ölmeyecekleri kesin
ama biz çoktandır
hazırız
ara sokaklardan geliyoruz,
barlardan,
cezaevlerinden,
onların şiiri nasıl yazdıkları
bizi ilgilendirmiyor
ama farklı sesler,
yaratmanın
ve yaşamanın farklı yolları olduğunda
ısrarlıyız
ve sesimizi duyurmak,
duyurmak,
duyurmak
niyetindeyiz
yüzyıllardır süre gelen bu
muharebede.
geldik
ve
kalıcıyız,
böyle
biline.
insanın kağıt üstünde
kıçını açması
kimilerinin ödünü patlatır
ve patlatmalıdır da:
yazdıkça
kendilerine
"eleştirmen"
sıfatını yakıştıranlara karşı
gardın düşer.
kaçıkların harbi tuhaflıklarını
kendilerine yapılmış
hakaret sayarlar.
şiirin gizemli
munis ve
neredeyse anlaşılmaz
olmasını yeğlerler.
yüzyıllardır bozulmadı
oyunları.
züppelerin ve
sahtekarların mabedi oldu
bu şiir.
mabedin karıştırılmasını
baş rahibenin ırzına geçilmesi ile
bir tutarlar.
ayrıca, karılarını,
arabalarını,
sevgililerini,
ve üniversitedeki işlerini
kaybetmeleri de
demektir.
akademisyenlerin korkması için
neden çok
ve kalleşçe savaşmadan
ölmeyecekleri kesin
ama biz çoktandır
hazırız
ara sokaklardan geliyoruz,
barlardan,
cezaevlerinden,
onların şiiri nasıl yazdıkları
bizi ilgilendirmiyor
ama farklı sesler,
yaratmanın
ve yaşamanın farklı yolları olduğunda
ısrarlıyız
ve sesimizi duyurmak,
duyurmak,
duyurmak
niyetindeyiz
yüzyıllardır süre gelen bu
muharebede.
geldik
ve
kalıcıyız,
böyle
biline.
halüsinojen maddelerin yarattığı etkiyi melodilerle tanımlama girişimi. muhtemelen imkansızdır başarmak.
(bkz: juliet)
türkiyede, istanbulu geçtim tabii de, neden ankaraya değil izmire açtıklarını merak ettiğim mağazalar zinciri.
(bkz: jim carrey)
jenna jamesonlı olsun olmasın, en güzel pornodur.
adının şebnem olduğunu düşündüğüm bilgiç.
atakulede iyi bir manzaraya sahip restoran/cafe/bar.
(bkz: sevilla)
(bkz: monroe piercing)
entelektüel seks sonrası içilen pipodur.
anne, alkolik anne modelindense sık olması normal olan durum.
fr, burjuva.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?