confessions

stella

- Yazar -

  1. toplam entry 2038
  2. takipçi 1
  3. puan 69472

hippi

stella
çekirdeği beat kuşağından ve kuşağın benimsediği fikirden gelen akımdır. fakat beatniklere göre hippilerin sayısı daha fazlaydı; hippilik daha popülerdi. çünkü beat hareketi, edebiyat alanında sınırlı kalmıştı.

başlarda savunduğunun aksine, zamanla, doktrinal bir felsefeye dönüşmüştür. politize olmuştur. bir nevi, ilkelerinden ödün vermiştir.

ayrıca hippilerin kullandığı uyuşturucu çeşitleri, beatniklerinkine göre çok hafiftir. hippiler daha çok marijuana tarzı hafif uyuşturucular kullanmaktaydılar.

shylock

stella
tiradıyla ünlü tefeci yahudi karakter.

bir kısmı şöyledir bu dokunaklı tiradın;

"yahudinin gözleri yok mu? yahudinin elleri, azaları, duyuları, sevgileri, arzuları yok mu? onun karnı da aynı yemekle doymuyor mu? ya aynı silahlardan o acı duymuyor mu? aynı hastalıklara o da tutulmuyor mu? aynı ilaçlardan o iyilik bulmuyor mu? bir hristiyan kadar aynı kışın soğuğu, aynı yazın sıcağı ona dokunmuyor mu? bizi gıdıklarsanız gülmez miyiz acaba? bizi yaralarsanız akmıyor mu kanımız? bizi zehirlerseniz çıkmıyor mu canımız? ya siz bize haksızlık ederseniz biz hıncımızı almaz mıyız? bütün öteki şeylerde size benziyorsak bunda da elbet benzeriz ya... sizin bana öğrettiğiniz alçaklıkları ben de size tatbik edeceğim."

cola turka

stella
ilk çıktığı zamanlarda, formülü hakkında kendimce bir teori üretmiştim:

çok basit, 2 lt’lik coca cola’lar alınıyor, "6 rulo fiyatına 8 rulo" uyduruk tuvalet kağıtları buruluyor (hani küçükken annelerimizin kolanın asidini alsın diye yaptığı gibi), devasa kaplara dökülen coca-cola’nın içine o büyük peçete burgularını daldırılıyor, bir de üstüne kilolarca ucuz şeker dökülüyor, iyice karıştırılıyor. işte tadına doyamadığımz cola turka böyle yapılıyor.

frasier

stella
jenerik müziği çok güzeldir ayrıca:

hey baby, i hear the blues a-callin’,
tossed salad and scrambled eggs

oh my
mercy (alt: quite stylish.)

and maybe i seem a bit confused,
yeah maybe, but i got you pegged!
ha, ha, ha, ha!

but i don’t know what to do with those tossed salads and scrambled eggs.
they’re callin’ again.

they’re callin’ again.
good night, seattle, we love you.
what is a boy to do. good night.
frasier has left the building.
thank you!
scambled eggs all over my face. what is a boy to do. goodnight, everybody.
see you next year, we love ya.

tantra

stella
tantra cinselliği, cinsel birleşmeyi adeta bir tür tapınma gibi gören bir felsefe ve bir görüştür. tantra’nın kökeni m.ö. 5 binlere sarkmaktadır. hindistan’dan çıkan çeşitli felsefelerden biridir.

son 20 yıldır amerika, ingiltere ve almanya’da bu tantra felsefesi bazı gruplar tarafından benimsenmiş ve cinsel doyumu çoğaltmaya yönelik olan bu yöntem özellikle orgazm tedavisinde kullanılmıştır. tantra 7 bin yıllık bir geçmişi olan bir yaşam şekli ve felsefedir. tantracılar için cinsellik adeta ulu bir olgudur. insana güç katar, yaşam sevinci yaratır. tantra içeren edebiyat ve güzel sanatlarda cinsellik yüceltilen bir olgudur. bütün tantracıların dediği gibi tantra’yı anlayabilmek için tantra’yı yaşamak gerekir.

duffy duck

stella
nerden duydum hatırlamıyorum ama, duffy duck, abd’deki siyahi ırkı temsil etmekteymiş. bu sebeple, bir aptal ve loser gibi gösterilmekteymiş. üstün beyaz ırkı temsil eden karakterin hangisi olduğu şu an aklıma gelmiyor.

edit: evet, beyaz ırkı temsil eden bugs bunny’dir. çok zekidir, cin fikirlidir. sürekli duffy duck’ın afallamasına sebep olur, her durumda onu alt eder. her koşulda duffy duck’tan üstündür. bu nedenle, yapımcıların, "beyaz ırk her zaman için siyah ırkın üzerindedir" gibi embesilce bir anlayışa sahip olduklarını söylemek yanlış olmayacaktır. bu anlayışı çizgi filme yansıtmalarıysa kabul edilemez bir durumdur.

instantes

stella
anlar

eğer, yeniden başlayabilseydim yaşama,
ikincisinde, daha çok hata yapardım.
kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım.
neşeli olurdum, ilkinde olmadığım kadar,
çok az şeyi ciddiyetle yapardım.
temizlik sorun bile olmazdı asla.
daha çok riske girerdim.
seyahat ederdim daha fazla.
daha çok güneş doğuşu izler,
daha çok dağa tırmanır,
daha çok nehirde yüzerdim.
görmediğim bir çok yere giderdim.
dondurma yerdim doyasıya ve daha az bezelye.
gerçek sorunlarım olurdu hayali olanların yerine.
yaşamın her anını gerçek ve verimli kılan
insanlardandım ben.
yeniden başlayabilseydim eğer, yalnız mutlu anlarım
olurdu.
farkında mısınız bilmem. yaşam budur zaten;
anlar, sadece anlar. siz de anı yaşayın.
hiçbir yere yanında termometre, su, şemsiye ve
paraşüt almadan
gitmeyen insanlardandım ben.
yeniden başlayabilseydim eğer, hiçbir şey taşımazdım.
eğer yeniden başlayabilseydim,
ilkbaharda pabuçlarımı fırlatır atardım.
ve sonbahar bitene kadar yürürdüm çıplak ayaklarla.
bilinmeyen yollar keşfeder, güneşin tadına varır,
çocuklarla oynardım, bir şansım daha olsaydı, eğer.
ama işte 85’indeyim ve biliyorum...
ölüyorum.

instantes

stella
si pudiera vivir nuevamente mi vida,
en la próxima trataría de cometer más errores.
no intentaría ser tan perfecto, me relajaría más.
sería más tonto de lo que he sido,
de hecho tomaría muy pocas cosas con seriedad.
sería menos higiénico.
correría más riesgos,
haría más viajes,
contemplaría más atardeceres,
subiría más montañas, nadaría más ríos.
iría a más lugares adonde nunca he ido,
comería más helados y menos habas,
tendría más problemas reales y menos imaginarios.

yo fui una de esas personas que vivió sensata
y prolíficamente cada minuto de su vida;
claro que tuve momentos de alegría.
pero si pudiera volver atrás trataría
de tener solamente buenos momentos.

por si no lo saben, de eso está hecha la vida,
sólo de momentos; no te pierdas el ahora.

yo era uno de esos que nunca
iban a ninguna parte sin un termómetro,
una bolsa de agua caliente,
un paraguas y un paracaídas;
si pudiera volver a vivir, viajaría más liviano.

si pudiera volver a vivir
comenzaría a andar descalzo a principios
de la primavera
y seguiría descalzo hasta concluir el otoño.
daría más vueltas en calesita,
contemplaría más amaneceres,
y jugaría con más niños,
si tuviera otra vez vida por delante.

pero ya ven, tengo 85 años...
y sé que me estoy muriendo.

jorge luis borges
15 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol