sitare

ne ayağa hizmet ettiği tam olarak bilinmeyen, parasıyla profosor olmuş, parasıyla parti kuran ve sözüm ona bu millete hizmet etmek için yola çıktığını söyleyip, konuşmaktan başka bir halt yapmayan birilerinin maşası konumundaki zat. gülen cemaatini kendine düşman olarak görmektedir ayrıca.

içlerinde kadın erkek ortak girilebilen havuzları olan ama o havuzlara giren kimse olmadığı için bence o havuzlarda pirana gibi sevimli akvaryum balıkları yetiştirilen, parası olan herkese açık ama parası olmayanların yanından bile geçemeyeceği birer kapitalizm kuleleri olarak yükselen, insanların inançları ölçüsünde tatil yapmalarına imkan sağlayan, islami kuralları kullanarak para kazanma yolunu arayan girişimcilerin bulduğu nasaya araç göndermekten daha önemli olan buluş. ilk örneği didimde bulunan caprise palace dir.

rusyanın aehirli diye kabul etmediği domatesleri benim güzel ülkemin kan emici serefsizlerinin iç piyasaya sürmeleri sonucunda, "la domates ammada ucuzladı bol bol alak" deyip halkımın bir güzel yediği domateslerdir.

herhangi bir olay karşısında, haklı olunduğunda verilen tepki cümlesi.

ırkcılığın bir zamanlar kol gezdiği amerikada bir çok dükkanın vitrinini süsleyen tabelarda yazan yazı.
adamlar bu sorunlarını astılar, şimdilerde her renk ve ırktan amerikan vatandaşlarının gelecekleri için mars gezegenin yüzeyine bir uzay aracı indirdiler ve marsta uygun yaşam alanının olup olmadığını araştırıyorlar. biz ne yapıyoruz adamların bu olayı dünyaya duyurduğu internet sitesini hackleyip türk bayrağı yerleştirmeyi bir halt zannediyoruz.
öyle göte böyle yarrak

muğlanın bodrum ilçesinde bulunan; rezervasyon yaptırıp oda ücretini peşin ödeyen bir kadını sırf başörtülü olduğu için kabul etmeyip geri çeviren otel.
ayrıca internet sitesinde evcil hayvan kabul edilmez ibaresi bulunan otel.
başörtülüler ve köpekler giremez

edit:04.08.2008 tarihli ensonhaber adlı haber sitesine girildiğinde konunun detayları mevcuttur.

bir yaratıcının olduğuna inanan kişilere iman eden denir. iman edenler iman ettikleri yaratıcının bütün noksanlıklardan münezzeh olduğunu, onun herşeyi yapmaya gücünün yettiğini,onun ezelden ebede her daim var olduğuna(olacağına)uyumadığına,yorulmadığına, herşeyi görüp duyduğuna, onun izni olmadan hiç bir şeyin olamayacağına ve o ol deyince herşeyin gerçekleşeceğine iman ederler.
geçmişe dönmek bize imkansız gelir ama iman eden için sadece bu olay allahın "ol" demesiyle gerçeklesir ve bütün kainatın o zaman dilimine gitmesini sağlar.

genelkurmay başkanımızın askerlik mesleğini değilde; bir kıyı kasabasında eşiyle birlikte küçük bir çücekci dükkanı işlettiğini hayal etmekten ötesi değildir.
antimilitarist bir toplum hayali kuran bilgiçin bir anlık iç geçmesiyle kıçının açıkta kalması olayıdır.

süleyman demirelin söylediği bir cümle.

yani gerçekleşmesi mümkün olmayan şeylerin gerçekleşmesi imkansızdır.
örneğin; gözü açık hapşırmak.
allah a inanan için imkansız yoktur

yüzyıllardır dünya üzerinde savaşın olmadığı tek bir gün bile olmadığını düşünürsek; savasın olmadığı bir dünya hayalinin başlangıç meridyenidir. askeri yetkililerin işlerinden olmalarıdır.
namümkünü mümkün yapmak namümkündür
büyükanıt çiçekcilik yapsın

tukenmek degildir yoran beni
aldanmaktir belam hic kolay degil...

dizelerini içinde barındıran, düş sokağı sakinlerinin ayrılmadan önceki dönemine ait en güzel prçalarından biri.

güneydoğudaki problemi sadece ekonomik sebeplerden zanneden beyinlerin yarattıkları fırtınanın etkisiyle havada süzülen ve ne zaman nereye düşeceği merak konusu olan asma yaprağı.

aşkın nelere kadir olduğunu gösteren; inançla istendikten sonra imkansızın imkansız olduğunu anlatan film.

mithat cemal kuntay’ın on beş yılı karşılarken adlı şiirinin bir mısrası.
bu millet yüzyıllar boyu bu vatan için kanını son damlasına kadar akıtmıştır ve kanını akıtmaktan da hiç çekinmemiştir. fatihin istanbulu fethetmesiyle çağ kapayıp çağ açan bu millet, atatürkün bir imparatorluğun kalıntılarından anka kuşu misali bu ülkeyi kurmasıyla vatanı için bu milletin neler yapabileceğini bütün dünyaya göstermiştir. şimdi ise birilerinin maşası olan üç beş satılmış kendi toplumunun güya bağımsızlığı için pkk denen akbaba sürüsünü bu milletin başına bela etmektedir. bu ülkede bütün etnik guruplar istiklal harbinde canlarını ortaya koymuşlar ve bağımsız bir ülkenin vatandaşı olmuşlardır.
vatan belirli fiziki büyüklüğü olan, sınırları çizilmiş toprak parçası değil
herbir karışı maneviyatla donatılmış bir avuç toprağı bile paha biçilemeyecek olandır.

edit: bu satırların yazarı asla faşist değildir. sadece vatanını sevmektedir.

her izlediğimde(en az 20 defa izlemişimdir) ayrı bir zevk aldığım, özgürlük denen sevdanın hiç bir zaman acısız olmadığını ispetlayan, vatan denilen şeyin toprak parçası olmaktan öte uğrunda seve seve can verilecek bir haslet olduğunu gözümüze sokan film.
bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır
toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır

grup toplantısındaki konuşmasını izlediğimde bende uzaydan gelmiş hissi uyandıran, önüne gelen her kurumu mahkemeye verip sistemi tıkayan ve bununla övünen süleyman demirelin bu ülkenin anasını belleme rekorunu cumhuriyet halk partisini tarumar etmekle kıran, ataürkün partisinin genel başkanı olmakla övünen fakat atatürk’ün partisini hiçbir zaman iktidara taşıyamamış, halktan uzaklaştırmış babasının malı gibi gören eski moda siyasetci. bu ülkede solu bitirerek, bu ülkeye en büyük zararlardan birini vermiştir. sayesinde akp bu ülkenin tek sol partisi olmuştur.

hep bir yerlerde, ömür boyu unutmamak için yüreğimizin en gizli köşesine usul usul çizdiğimiz bir resim vardır ve bu resmide bir şiir öyle güzel anlatırki... ölene dek unutulmayan sevdaların şekillendiği; bir atilla ilhan şiiri.

sigara dumanından süzülüyordu gözyaşların ve ben her iç çekişmelerimde ciğerlerime katranla karışık bir parçanı daha ekliyordum vucuduma sen bilmem hangi uykunun koynunda ısıtıyorken ellerini. oysa ellerin üşüdüğünde usulca sokulurdun hayallerime.
uzak umutlar şekillenirdi gözlerinin ışığında bu şehrin karanlık sokakları beni böylesine yorgun düşürmeden önce.
şimdilerde her gece sana ölüyorum sabah ezanları yankılanırken sensiz odamın duvarlaında... hala seni söylüyor bütün şarkılar ve hala senin için yazılıyor bütün acıklı siirler. sarhoş ağıtlar yükseliyor sokak ortasındaki karartılardan; içim ürperiyor adın düşüyor dilime ... ve ben yine bilindik bir şairin acı yüklü bir kaç mısrasını okuyorum sessizce belki rüyalarının birinde duyarsın diye...

ne vakit bir yaşamak düşünsem
bu kurtlar sofrasında belki zor
ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
ne vakit bir yaşamak düşünsem
sus deyip adınla başlıyorum
içim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
hayır başka türlü olmayacak
ben sana mecburum bilemezsin

defalarca izlenmesine rağmen, her izleyişinizde ayrı bir zevk alacağınız; kült olmaya aday bir film.