confessions

sipsi

- Yazar -

  1. toplam entry 3120
  2. takipçi 2
  3. puan 66282

oruç aruoba

sipsi
’yaşam hep, birlikte yapılabileceklerin hayallerinin,
yalnız kalmaların kayalarında parçalanışının
sürecidir -bazi kişiler için böyledir bu, en azından-
belki sen de onlardan birisin...

yaşam, hep, birliktelik umutları vermeyecek
-umduracak sana- sonra, onları alacak,
yalnızlık kuyusuna atıp, boğacak.
-o kuyudan da nasıl çıkabilirsin -ya da,
orada yaşamayı nasıl öğrenebilirsin-
allah bilir!..’

oruç aruoba

sipsi
’...kirlisin
o da şimdi bu eskimiş seni gözden geçirecek değer mi diye ...
onca yıldır onunda beklediği- beklenmeyi beklediği, istediği, arzuladığı- misin diye...
bekliyorsun da beklenilmeye değer misin?..’

kadına şiddet

sipsi
son zamanlarda gittikçe artan eylem. eşi, sevgilisi tarafından öldürülenler, yediği dayak yüzünden yürüyemeyecek hale gelenler.. kadından ve aileden sorumlu bakanımız aliye kavaf, eşcinsellik hakkında tıbbi görüşlerini doktormuşçasına anlatmayı iyi biliyor da, şu aralar nedense pek sesi çıkmıyor. aaa pardon çıkıyor sesi, ’dekolte giymek tacizin tek sebebi değildir’ diyor, bizi neden taciz edildiğimiz konusunda aydınlatıyor.

koruyamadığımız binlerce kadın şu anda etrafındaki bir erkekten dayak yiyor, öldürülünce 40 saniye kadar nasıl öldürüldüğünü dinliyoruz yemek yerken. savcılığa korunmak için başvuran kadınların hiç birini koruyamıyoruz.

ama öyle de iki yüzlüyüz ki. hrant dink devlet tarafından korunmadı, davası hala sürüyor, dönem valisi hakkında soruşturma başlatılıyor, peki aynı şekilde korunmayan kadınlar için ne yapılıyor? onlar da insan değil mi? illa ki gazeteci, yazar, şarkıcı, türkücü, oyuncu moyuncu mu olmaları gerekiyor? bence ben susayım, aliye kavaf açıklasın..

nazım hikmet

sipsi
yoruldun ağırlığımı taşımaktan
ellerimden yoruldun
gözlerimden gölgemden
sözlerim yangınlardı
kuyulardı sözlerim
bir gün gelecek ansızın gelecek bir gün
ayak izlerimin ağırlığını duyacaksın içinde
uzaklaşan ayak izlerimin
ve hepsinden dayanılmazı bu ağırlık olacak..

ölüm

sipsi
’bir tanem!
son mektubunda
"başım sızlıyor
yüreğim sersem!"
diyorsun.
"seni asarlarsa
seni kaybedersem;"
diyorsun;
"yaşayamam!"
yaşarsın karıcığım,
kara bir duman gibi dağılır hatıram rüzgârda;
yaşarsın, kalbimin kızıl saçlı bacısı
en fazla bir yıl sürer
yirminci asırlılarda
ölüm acısı..’

(bkz: nazım hikmet ran)

turgut uyar

sipsi
bir çeşmedir dökülen omuzlarımdan,
avuçlarım pırıl pırıl dolar, boşalır.
ömrümüz serapa sevda içredir.
bir uzun yaz günü durur, zulmeder
tanıdık, bildik günler sarkar takvimden
hafızam zulmeder boşluğuma.
birden bir arının kanatlarında terü taze
sen gelirsin...

aslan ağzındadır saadetimiz
yağmurlar yağar, günler batar, geceler gelir
bir bitmez türkü başlar dışımızdan.
bir çınar altıdır oturduğun yer;
dizlerin örtülmüş, bakışların uzak,
al bir hırka örmektesin ağır ağır.
bir ince bilezik, küpelerin, saçların
otlar, kuşlar, beyaz bulutlar...

dilerim haşre kadar hatırımda
böyle kalırsın...

ismet özel

sipsi
her şey ben yaşarken oldu, bunu bilsin insanlar
ben yaşarken koptu tufan
ben yaşarken yeni baştan yaratıldı kainat
her şeyi gördüm içim rahat
gök yarıldı, çamura can verildi
linç edilmem için artık bütün deliller elde
kazandım nefretini fahişelerin
lanet ediyor bana bakireler de.
sözlerim var köprüleri geçirmez
kimseyi ateşten korumaz kelimelerim
kılıçsızım, saygım kalmadı buğday saplarına
uçtum ama uçuşum
radarlarla izlendi
gayret ettim ve sövdüm
bu da geçti polis kayıtlarına..

edip cansever

sipsi
birdenbire yapayalnızsanız her yerde
ve bundan korkuyorsanız
en küçük şeylerden bile. örneğin birine saati sorsanız
karşıdan karşıya geçseniz bir caddede
sesinizi alçaltıp dikkatle bakaraktan çevrenize
biriyle bir şeyler konuşsanız
ve her gün kitaplar, dergiler alsanız. postacı her gün mektup getirse
sözgelimi bir resmi dairede
fazlaca oyalansanız
şöyle bir iki otobüs kaçırsanız üst üste, neden olmasın
kaldı ki, hiçbir şey yapmasanız bile
tuhaftır
sanki herkes kuşkuyla bakacaktır yüzünüze.

ve işte bir lokantaya girdiniz, garsonla çene çaldınız
şarapla yiyecek bir şeyler söylediniz, hepsi bu kadar

biraz da güldünüzdü aklınızdan geçen bir şeye
ya gülünç bir olaya, ya önemsiz bir söze
ama az ötede düğmeleriyle oynayan
ve yiyen tırnaklarını bir adam
duraksız sizi izliyordur belki de.

ya da bir dernekte üyesiniz, azıcık mutlusunuz
ya da küçük bir memur bir banka servisinde
durmadan suçlusunuz
durmadan suçlusunuz
durmadan suçlusunuz ve artık kendinizi
gücünüz yok ödemeye.

giderek siz oluyorsa bütün bir kalabalık
yüzünüz yüzlerine benziyorsa, giysiniz giysilerine
ansızın bir hastanın kendini iyi sanması gibi
gücünüz yetse de azıcık bağırsanız
bir yankı: durmadan yalnızsınız
durmadan yalnızsınız..

hangi ayrılık

sipsi
bir oturuşta oldukça yüklü miktarda rakı içirir insana, öyle de bir şiirdir.


’hangi ayrılık var ki,
böyle diş ağrısı gibi, durmadan zonklasın?
hangi cam kesiği var ki
böyle musluk gibi, içime damlasın?’
53 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol