dünyaca ünlü bir konser piyanisti olan charlotte, hayat arkadaşının ölümü üzerine yıllarca ihmal ettiği kızı eva’yı ziyarete gider. eva, gösterişli annesinin tersine, bir rahiple evlenmiş, mütevazı bir hayat sürmektedir.
charlotte daha önce bir kliniğe yerleştirdiği zihinsel özürlü kızı helena’yı eva’nın evinde görünce şaşırır. zaman içinde eva ve charlotte arasındaki gerilim tırmanacak, uykusuz bir gecede, anne kızın birbirlerine söylemek istediği her şey tek tek açığa çıkacaktır.
isveç sinemasının dünyaca ünlü yönetmeni ingmar bergman, insan ruhunun beklenti, umut, hayal kırıklığı ve sevgi gibi duygularını şiirsel bir akıcılık ve duyarlılıkla anlatıyor
yapımcı: richard brick senaryo: ingmar bergman oyuncu: lena nyman, halvar björk, marianne aminoff, arne bang-hansen, gunnar björnstrand kurgu: sylvia ingmarsdotter görüntü: sven nykvist
bir kumarbaz ve dansçı olan lucky, (fred astaire) kendi düşününe geç kalınca, kızın babası evlenebilmeleri için 25.000 dolar kazanmasını şart koşar. lucky, şansını new york’ta denemek üzere yakın arkadaşı pop ile birlikte yola çıkar.
new york’ta penny ile (ginger rogers) tanışıp başarılı bir dans çifti oluşturan lucky, bu genç kadınla aralarında romantik bir ilişkinin başlamasıyla, hem kendi nişanlısından hem de penny’nin nişanlısından kurtulmanın yollarını arar.
fred astaire ve ginger rogers ikilisi, ışıltılı broadway sahnelerinden hollywood’a taşınan müzikal filmler döneminin sembolüdür. swing time (dans vakti) bu unutulmaz ikilinin en güzel filmlerinden biridir.
new york’ta penny ile (ginger rogers) tanışıp başarılı bir dans çifti oluşturan lucky, bu genç kadınla aralarında romantik bir ilişkinin başlamasıyla, hem kendi nişanlısından hem de penny’nin nişanlısından kurtulmanın yollarını arar.
fred astaire ve ginger rogers ikilisi, ışıltılı broadway sahnelerinden hollywood’a taşınan müzikal filmler döneminin sembolüdür. swing time (dans vakti) bu unutulmaz ikilinin en güzel filmlerinden biridir.
gemisi san francisco’da demir atan denizci bake baker (fred astaire) eski dans partneri ve sevgilisi sherry ile (ginger rogers) aşk tazelemek için harekete geçer. bu arada sherry’nin kız kardeşi connie, bake’in bir arkadaşına âşık olunca, her iki çift için, iç içe geçmiş, zorlu bir aşk macerası başlar.
ancak işleri yoluna koymak, düşündükleri kadar kolay olmayacaktır. sherry, bake’in yüzünden işini kaybeder ve connie’nin hayallerine raşmen, erkek arkadaşı evlilişe hazır deşildir.
hollywood’un broadway yıldızlarını beyazperdeye taşıdışı müzikal filmler döneminden, eşlenceli konusu ve büyüleyici setleriyle, keyifli bir ginger rogers-fred astaire filmi.
ancak işleri yoluna koymak, düşündükleri kadar kolay olmayacaktır. sherry, bake’in yüzünden işini kaybeder ve connie’nin hayallerine raşmen, erkek arkadaşı evlilişe hazır deşildir.
hollywood’un broadway yıldızlarını beyazperdeye taşıdışı müzikal filmler döneminden, eşlenceli konusu ve büyüleyici setleriyle, keyifli bir ginger rogers-fred astaire filmi.
ingemar, ağabeyi, hasta annesi ve köpeği sickan’la yaşayan bir çocuktur.
devamlı onunla uğraşan ve ona kötü şakalar yapan ağabeyiyle pek anlaşamayan ingemar, yaz tatilinde annesinin dinlenmesi için küçük bir kasabada yaşayan dayısının yanına gönderilir. dayısının yaşadığı kasabada, bir cam atölyesinin işçileri, çılgın bir heykeltıraş, durmadan çatısını tamir eden bir kasabalı, zamanını futbol oynayıp boks yaparak geçiren kasabanın çocukları, bir erkek kadar iyi futbol oynayan ve ingemar’a özel bir ilgi duyan saga isimli bir kızla yepyeni bir hayatı tanımaya başlar.
ingemar, bütün yaşadıklarını annesine anlatmak üzere aklında tutmaktadır.
fakat yaz bitip, annesinin yanına döndüğünde, hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığını fark eder.
aile, dostluk, ergenlik ve ölüm üzerine, bir çocuğun meraklı ve masum bakışını yansıtan duyarlı ve yürekleri ısıtan bir film.
öykü: reidar jönsson yapımcı: waldemar bergendahl senaryo: per berglund, brasse brännström, reidar jönsson, lasse hallström oyuncu: anki liden, tomas von brömssen, melinda kinnaman, kicki rundgren, lennart hjulström müzik: björn isfält kurgu: susanne linnman, christer furubrand görüntü: jörgen persson
devamlı onunla uğraşan ve ona kötü şakalar yapan ağabeyiyle pek anlaşamayan ingemar, yaz tatilinde annesinin dinlenmesi için küçük bir kasabada yaşayan dayısının yanına gönderilir. dayısının yaşadığı kasabada, bir cam atölyesinin işçileri, çılgın bir heykeltıraş, durmadan çatısını tamir eden bir kasabalı, zamanını futbol oynayıp boks yaparak geçiren kasabanın çocukları, bir erkek kadar iyi futbol oynayan ve ingemar’a özel bir ilgi duyan saga isimli bir kızla yepyeni bir hayatı tanımaya başlar.
ingemar, bütün yaşadıklarını annesine anlatmak üzere aklında tutmaktadır.
fakat yaz bitip, annesinin yanına döndüğünde, hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığını fark eder.
aile, dostluk, ergenlik ve ölüm üzerine, bir çocuğun meraklı ve masum bakışını yansıtan duyarlı ve yürekleri ısıtan bir film.
öykü: reidar jönsson yapımcı: waldemar bergendahl senaryo: per berglund, brasse brännström, reidar jönsson, lasse hallström oyuncu: anki liden, tomas von brömssen, melinda kinnaman, kicki rundgren, lennart hjulström müzik: björn isfält kurgu: susanne linnman, christer furubrand görüntü: jörgen persson
filmleri günümüzde de etkisinden hiç bir şey yitirmeyen usta yönetmen hitchcock’un kariyerindeki en önemli dönüm noktasına denk gelen “jamaika hanı”, nefes kesici sahnelerle dolu bir macera filmi.
jamaika hanı’nda kendilerine sığınak bulan bir grup korsan, batırdıkları gemilerin mürettebatını öldürüp mallarını yağmalamaktadır. ailesini yitirince eniştesinin yanına, jamaika hanı’na yerleşen genç ve güzel mary, burasının ne tür bir yer olduğundan ya da eniştesinin de korsanlık yaptığından habersizdir. batan gemilerle ilgili gerçeğin ortaya çıkarılması için londra’dan gönderilen james de aynı hana yerleşir ancak kim olduğunu öğrenen korsanlar tarafından saldırıya uğrar.
mary’nin yardımıyla kurtulsa da korsanlar artık ikisinin de peşindedir.
jamaika hanı, alfred hitchcock’un hollywood kariyerine başlamadan önce ülkesi ingiltere’de çektiği son filmdir
öykü: daphne du maurier yapımcı: charles laughton, erich pommer senaryo: joan harrison, sidney gilliat oyuncu: leslie banks, clare greet, herbert lomas, frederick piper, hay petrie, horace hodges müzik: eric fenby kurgu: robert hamer görüntü: harry stradling sr., bernard knowles
jamaika hanı’nda kendilerine sığınak bulan bir grup korsan, batırdıkları gemilerin mürettebatını öldürüp mallarını yağmalamaktadır. ailesini yitirince eniştesinin yanına, jamaika hanı’na yerleşen genç ve güzel mary, burasının ne tür bir yer olduğundan ya da eniştesinin de korsanlık yaptığından habersizdir. batan gemilerle ilgili gerçeğin ortaya çıkarılması için londra’dan gönderilen james de aynı hana yerleşir ancak kim olduğunu öğrenen korsanlar tarafından saldırıya uğrar.
mary’nin yardımıyla kurtulsa da korsanlar artık ikisinin de peşindedir.
jamaika hanı, alfred hitchcock’un hollywood kariyerine başlamadan önce ülkesi ingiltere’de çektiği son filmdir
öykü: daphne du maurier yapımcı: charles laughton, erich pommer senaryo: joan harrison, sidney gilliat oyuncu: leslie banks, clare greet, herbert lomas, frederick piper, hay petrie, horace hodges müzik: eric fenby kurgu: robert hamer görüntü: harry stradling sr., bernard knowles
dün gece oynanan malaga maçında attığı golden sonra , futbol sporunun bilime katkısı anlamında beyninin çıkartılarak incelenmek üzere en yakın laboratuvara gönderilmesini önereceğim iki ayaklı şeytan.
ben bir forvet olsaydım karşımda gözlerinden ateşler çıkarak beni bekleyen bu adamı görmek istemezdim.
gitmesi durumunda fenerbahçenin büyük güç kaybedeceği kesin.
ayrıca servet çetin ile karşılaştırılması , futbolun doğasına ve ahlakına aykırıdır.
gitmesi durumunda fenerbahçenin büyük güç kaybedeceği kesin.
ayrıca servet çetin ile karşılaştırılması , futbolun doğasına ve ahlakına aykırıdır.
joan fontaine, 22 ekim 1917 doğumlu ve oskar ödüllü ingiliz sinema oyuncusudur. 1943 yılında amerikan vatandaşlığına geçmiştir. asıl adı "joan de beauvoir de havilland" olan joan fontaine 1940 yılında alfred hitchcock un yönetmenliğini yaptığı rebecca filmindeki rolü ile ünlüdür.
filmleri
no more ladies (1935)
a million to one (1937)
quality street (1937)
the man who found himself (1937)
you cant beat love (1937)
music for madame (1937)
a damsel in distress (1937)
maids night out (1938)
blond cheat (1938)
sky giant (1938)
the duke of west point (1938)
gunga din (1939)
man of conquest (1939)
the women (1939)
rebecca (1940)
suspicion (1941)
this above all (1942)
the constant nymph (1943)
jane eyre (1944)
frenchmans creek (1944)
the affairs of susan (1945)
from this day forward (1946)
ivy (1947)
letter from an unknown woman (1948)
the emperor waltz (1948)
you gotta stay happy (1948)
kiss the blood off my hands (1948)
september affair (1950)
born to be bad (1950)
darling, how could you! (1951)
something to live for (1952)
othello (1952)
ivanhoe (1952)
decameron nights (1953)
flight to tangier (1953)
the bigamist (1953)
casanovas big night (1954)
screen snapshots: hollywood mothers and fathers (1955)
serenade (1956)
beyond a reasonable doubt (1956)
island in the sun (1957)
until they sail (1957)
a certain smile (1958)
voyage to the bottom of the sea (1961)
tender is the night (1962)
the witches (1966)
filmleri
no more ladies (1935)
a million to one (1937)
quality street (1937)
the man who found himself (1937)
you cant beat love (1937)
music for madame (1937)
a damsel in distress (1937)
maids night out (1938)
blond cheat (1938)
sky giant (1938)
the duke of west point (1938)
gunga din (1939)
man of conquest (1939)
the women (1939)
rebecca (1940)
suspicion (1941)
this above all (1942)
the constant nymph (1943)
jane eyre (1944)
frenchmans creek (1944)
the affairs of susan (1945)
from this day forward (1946)
ivy (1947)
letter from an unknown woman (1948)
the emperor waltz (1948)
you gotta stay happy (1948)
kiss the blood off my hands (1948)
september affair (1950)
born to be bad (1950)
darling, how could you! (1951)
something to live for (1952)
othello (1952)
ivanhoe (1952)
decameron nights (1953)
flight to tangier (1953)
the bigamist (1953)
casanovas big night (1954)
screen snapshots: hollywood mothers and fathers (1955)
serenade (1956)
beyond a reasonable doubt (1956)
island in the sun (1957)
until they sail (1957)
a certain smile (1958)
voyage to the bottom of the sea (1961)
tender is the night (1962)
the witches (1966)
sessiz sinema döneminin yıldızlarından, polonya asıllı abdli oyuncu.
sibiryada sürgünde ölen bir çingene kemancının kızı olduğu sanılmaktadır. moskovada bale eğitimi gördü. 1913te varşovada sahneye çıktı. ertesi yıl polonya filmlerinde rol almaya başladı ve 1917de max reinhardtın çağrısı üzerine berline gitti. rol aldığı alman filmleriyle, özellikle de ernst lubitschin yapıtlarıyla adını duyurdu. lubitschin 1919 tarihli madame du barrysindeki başarısı üzerine aldığı önerileri değerlendirerek 1923te hollywooda gitti. the spanish dancer (1923), forbidden paradise (1924), flower of night (1925), hotel imperial (1927) gibi filmlerle ün kazanarak hollywoodun ilk avrupa kökenli yıldızı oldu. sesli sinemaya uyum gösteremeyince bir süre için avrupaya gitti. 1932de hollywoodda yaptığı a woman commands adlı film başarılı olamadı. 1934te almanyaya döndü. ii. dünya savaşının başlamasıyla birlikte abdye dönerek birkaç filmde karakter rollerinde gözüktü.
1970te memoirs of a star adlı otobiyorafisini yayımladı.
sibiryada sürgünde ölen bir çingene kemancının kızı olduğu sanılmaktadır. moskovada bale eğitimi gördü. 1913te varşovada sahneye çıktı. ertesi yıl polonya filmlerinde rol almaya başladı ve 1917de max reinhardtın çağrısı üzerine berline gitti. rol aldığı alman filmleriyle, özellikle de ernst lubitschin yapıtlarıyla adını duyurdu. lubitschin 1919 tarihli madame du barrysindeki başarısı üzerine aldığı önerileri değerlendirerek 1923te hollywooda gitti. the spanish dancer (1923), forbidden paradise (1924), flower of night (1925), hotel imperial (1927) gibi filmlerle ün kazanarak hollywoodun ilk avrupa kökenli yıldızı oldu. sesli sinemaya uyum gösteremeyince bir süre için avrupaya gitti. 1932de hollywoodda yaptığı a woman commands adlı film başarılı olamadı. 1934te almanyaya döndü. ii. dünya savaşının başlamasıyla birlikte abdye dönerek birkaç filmde karakter rollerinde gözüktü.
1970te memoirs of a star adlı otobiyorafisini yayımladı.
gerçek adı jayne palmer. sarışın marilyn monroeya rakip olmaya aday gösterilmiştir. frank tashlin, 1957 yılında çevirdiği "the girl cant help it" (dünya güzeli) ve "will success spoil rock hunter" filmlerinde amerikan tüketim dünyasının aşırılıklarını açığa çıkarmak için onun iri göğüsleriyle belirginleşen bedensel özelliklerini kullanmıştır. ölümüne yol açan araba kazası için de farklı yorumlar yapılmış, yaşarken olduğu gibi acımasızca sömürülmeye devam etmiştir.
20li yillarin sessiz sinema yildizlarindan biridir kendisi. mini minnacik elbiseleri ve erkeklerle kurdugu "rahat" iliskilerle dikkat ceken clara bow, yarattigi flapper karakteriyle de tartismalara sebep olmustur.
zamanının vamp kadınlarından birisi olmakla beraber muhteşem yüz hatlarına sahiptir.
zamanının vamp kadınlarından birisi olmakla beraber muhteşem yüz hatlarına sahiptir.
daha üç yaşındayken, ailesiyle birlikte üç keaton adı altında gösterilere çıkıyordu. ilk kez 1917 yazında, beraber iki bobinlik on beş kısa film daha çekeceği komedyen-yönetmen fattie arbuckleın filmi the butcher boyda rol aldı. 1920 yılında askerden döndükten sonra ilk uzun metrajlı filmini çekti ve birden yıldız oldu. bir yıl içinde, kendi yapım şirketinde kendi yazdığı, yönettiği ve oynadığı filmler çekiyordu. 1928de mgm stüdyosuna geçmek zorunda kalınca filmlerinin ışıltısı kayboldu. 1932 yılında boşandı, alkolik oldu ve 1935te bir kliniğe yatırıldı. 1952de eski evinde sakladığı bazı filmleri bulununca yeniden hatırlandı ve filmlerine akademik bir ilgi gösterilmeye başlandı ve ardından kendisine özel bir oscar ödülü verildi. 1966 yılında, yüzden fazla film çektikten sonra kanserden öldü. hiçbir filminde değişmeyen ifadesiz yüzü ile büyük taştan surat lakabını kazanmıştı.
münsterbergli cani karl denke olarak bilinir. almanyada yaşamış bir seri katildir. en az otuz kişiyi öldürüp etlerini sahip olduğu hanın mahzeninde salamuraya yatırmıştır..
çiftçilikten bıkarak yol kesmeye başlayan, onbeşinci yüzyılda yaşamış bir iskoç köylüsüydü. kendisi gibi katı birisi olan nikahsız eşiyle galloway sahilinde bir mağarada yaşayıp birçok çocuk sahibi oldular. sonunda ensest ilişkilerle 48 kişiye ulaşan aile fertleri geçimlerini tehlikeden habersiz yolculara saldırıp onların etlerini yiyerek, artanları da deniz suyunda tuzlayıp saklayarak sürdürdüler. kurbanlarının kaç kişi olduğu tam olarak bilinmemektedir.
william bonin,"the freeway killer" (* 8 ocak 1947 - 23 şubat 1996),bir kamyon sürücüsü ve seri katil. sırf zevk için erkek kurbanlarına tecavüz etmiş ve öldürmüştür. son beş ayında, tutuklandıktan kısa süre sonra kendini asmış olan, kolay etkilenebilen vernon buttsdan yardım görmüştür.
william bonin, 5 ocak 1982de 10 genç erkeği tecavüz ve öldürmek suçundan ölüme mahkum edilmiştir. hiç bir pişmanlık belirtisi göstermeyen boninin en azından 21 kişiyi öldürdüğü tahmin edilir. boninin cezası 23 şubat 1996da kaliforniyada zehirli iğne infaz edilir.
william bonin, 5 ocak 1982de 10 genç erkeği tecavüz ve öldürmek suçundan ölüme mahkum edilmiştir. hiç bir pişmanlık belirtisi göstermeyen boninin en azından 21 kişiyi öldürdüğü tahmin edilir. boninin cezası 23 şubat 1996da kaliforniyada zehirli iğne infaz edilir.
1970li yılların başında kaliforniyada 13 cinayet işlemiş bir seri katildir. küçük yaşta ii. dünya savaşı gazisi babası tarafından silah eğitimleri alarak yetişmiştir.
öğretmenleri ve arkadaşları lise yıllarına kadar onu çok başarılı bulmuş ve çok iyi bir geleceğin onu beklediği konusunda hemfikir olmuşlardır. fakat en yakın arkadaşını trafik kazasında kaybetmesi sonucunda sinirsel bozukluğu tetiklenmiştir. kendi kendine konuşması ve derisinde sigara söndürmeye başlaması sonucu 21 yaşında akıl hastanesine kaldırılmıştır ve çeşitli hastanelerde tedavisine devam edilmiştir.
25 yaşına geldiğinde kaliforniya’ya dönmüştür. ailesinin yanında yaşarken eyaletlerinde yaşanacak olan büyük depremden onları ancak cinayet işleyerek kurtarabileceği fikrine kapılmıştır. beyninin içinde duyduğu çeşitli sesler onu bu cinayetleri işlemeye yöneltmiştir. evsiz bi adamı beyzbol sopasıyla döverek öldürmesi ve arabasına otosopçu olarak bindiği bi şoförü öldürmesiyle ilk cinayetlerini işlemiştir. ardından günah çıkarmaya gittiği kilisede bir rahibi de öldürerek cinayetlerine devam etmiş ve kurtuluşa erişeceği düşüncesini körüklemiştir. ardından orduya katılmaya karar vermiştir. testleri geçmiş fakat geçmişinde işlediği küçük birkaç suç nedeniyle geri çevrilmiştir. o sırada cinayetleri henüz su yüzüne çıkmamıştır. orduya alınmaması sebebini de beyninden gelen sesler doğrultusunda hippilere yüklemiştir.
yıllar sonra aklına lisedeyken ona ot satan arkadaşının gelmesiyle onu da öldürmeye karar vermiştir. evine gitmiştir fakat taşındığını öğrenmiştir. evin yeni sahiplerinden adresini alıp arkadaşının evine gitmiş, onu ve eşini öldürüp cesetleri de bıçaklamıştır. ardından geri dönüp tanık kalmaması için eski evlerindeki adres aldığı kadını ve 2 çocuğunu (6 ve 9 yaşındaki) da öldürmüştür.bu davranışıyla akıl sağlını yitirmiş bi seri katileden beklenmeyecek bir olaya daha imza atmıştır.
bütün bu cinayetlerinin ardından hala yakalanmadan rahatça kaliforniya’daki bi’ parkta dolaşırken gördüğü kamp yapan 4 genci de vurarak öldürmüştür. 3 gün sonra yolda giderken gördüğü yaşlı bi adamı da vurması ve arabasına binip yoluna devam etmesi sonucu son cinayetini işlemiş olmuştur. çünkü bu cinayetini güpegündüz yol ortasında yapmıştır ve yakalanmıştır.
cinayetlerinin tümünü, eğer yapmazsa eyaletin tamamının bi depremde öleceği düşüncesi ile yaptığını söylemiştir. yakın zamanda da hiçbi büyük deprem olmamasını kendi çabasına borçlu olduklarını savunmasına eklemiştir.
4 ay içinde işlediği 13 cinayet sonucu müebbet hapse mahkum olmuştur.
2025te şartlı tahliye olabileceği görüşülecektir ve eğer olursa 78 yaşında tekrar özgür kalabilecektir.
öğretmenleri ve arkadaşları lise yıllarına kadar onu çok başarılı bulmuş ve çok iyi bir geleceğin onu beklediği konusunda hemfikir olmuşlardır. fakat en yakın arkadaşını trafik kazasında kaybetmesi sonucunda sinirsel bozukluğu tetiklenmiştir. kendi kendine konuşması ve derisinde sigara söndürmeye başlaması sonucu 21 yaşında akıl hastanesine kaldırılmıştır ve çeşitli hastanelerde tedavisine devam edilmiştir.
25 yaşına geldiğinde kaliforniya’ya dönmüştür. ailesinin yanında yaşarken eyaletlerinde yaşanacak olan büyük depremden onları ancak cinayet işleyerek kurtarabileceği fikrine kapılmıştır. beyninin içinde duyduğu çeşitli sesler onu bu cinayetleri işlemeye yöneltmiştir. evsiz bi adamı beyzbol sopasıyla döverek öldürmesi ve arabasına otosopçu olarak bindiği bi şoförü öldürmesiyle ilk cinayetlerini işlemiştir. ardından günah çıkarmaya gittiği kilisede bir rahibi de öldürerek cinayetlerine devam etmiş ve kurtuluşa erişeceği düşüncesini körüklemiştir. ardından orduya katılmaya karar vermiştir. testleri geçmiş fakat geçmişinde işlediği küçük birkaç suç nedeniyle geri çevrilmiştir. o sırada cinayetleri henüz su yüzüne çıkmamıştır. orduya alınmaması sebebini de beyninden gelen sesler doğrultusunda hippilere yüklemiştir.
yıllar sonra aklına lisedeyken ona ot satan arkadaşının gelmesiyle onu da öldürmeye karar vermiştir. evine gitmiştir fakat taşındığını öğrenmiştir. evin yeni sahiplerinden adresini alıp arkadaşının evine gitmiş, onu ve eşini öldürüp cesetleri de bıçaklamıştır. ardından geri dönüp tanık kalmaması için eski evlerindeki adres aldığı kadını ve 2 çocuğunu (6 ve 9 yaşındaki) da öldürmüştür.bu davranışıyla akıl sağlını yitirmiş bi seri katileden beklenmeyecek bir olaya daha imza atmıştır.
bütün bu cinayetlerinin ardından hala yakalanmadan rahatça kaliforniya’daki bi’ parkta dolaşırken gördüğü kamp yapan 4 genci de vurarak öldürmüştür. 3 gün sonra yolda giderken gördüğü yaşlı bi adamı da vurması ve arabasına binip yoluna devam etmesi sonucu son cinayetini işlemiş olmuştur. çünkü bu cinayetini güpegündüz yol ortasında yapmıştır ve yakalanmıştır.
cinayetlerinin tümünü, eğer yapmazsa eyaletin tamamının bi depremde öleceği düşüncesi ile yaptığını söylemiştir. yakın zamanda da hiçbi büyük deprem olmamasını kendi çabasına borçlu olduklarını savunmasına eklemiştir.
4 ay içinde işlediği 13 cinayet sonucu müebbet hapse mahkum olmuştur.
2025te şartlı tahliye olabileceği görüşülecektir ve eğer olursa 78 yaşında tekrar özgür kalabilecektir.
makedonyalı gazeteci ve seri katil. yirmi yıllık gazetecilik kariyeri sonrasında, işlediği cinayetler hakkında yazdığı ve içeriğinde kamuoyuna açıklanmamış bilgilerin de yer aldığı detaylı haberlerin polisin dikkatini çekmesi üzerine 2008 haziranında tutuklanmış ve yargılanmayı beklerken cezaevinde ölü bulunmuştur.
1859 yılında charlestown, massachusettste doğdu. iki erkek çocuklu bir ailenin küçük olan çocuğuydu. tek gözü abisi tarafından yaralanmış ve iris kısmı zarar görmüştü. gerçekleştireceği suçlardan sağ olarak kurtulan çocukların onu tanımlamasında belirleyici olan bu kusuru olacaktı.
yaşadıkları yerde çevrelerinde yaşayan çocukların fiziksel şiddette maruz kaldığına dair bazı kanıtlar olmasına rağmen bunlar tam anlamıyla ispatlanamadı. 1872 yılında fiziksel şiddete maruz kalmış olan çocukların gözündeki kusuru hatırlamaları ve kendisini teşhis etmeleriyle bu eylemlerden suçlu bulundu. kendisi bu suçlamaları kabul etmedi. daha sonra yazdığı otobiyografisinde bu çocuklara zorla suçu kendisinin işlediğinin polis tarafından söylettirildiğini yazmıştır. suçları işlediğine dair kendisine yaptırılan itirafın da gece vakti uykusundan kaldırılarak sersem bir haldeyken yaptırıldığını yazmıştır. bu tarihte 13 yaşındaydı. suçlarından dolayı ıslahevine yollandı. islahevindeki örnek davranışları, sakin yapısı nedeniyle burada iki sene civarı kalıp dışarı salındı
1874 yılında, 14 yaşında 15 yaşından gün aldığı zaman dışarıya çıktığında bostondaki ailesinin yanında gitti. giyim eşyaları yapımıyla ilgili malzemeler satan bir dükkân açmış olan annesi aynı zamanda gazete de satıyor ve ağabeyi bu işle ilgileniyordu. jesse işlerin artmış olmasından dolayı gazete dağıtımı işlerinde ağabeyine yardım etmeye başladı.
bugünlerde jessenin işleyeceği ilk cinayete kurban gitmiş olan dokuz yaşındaki katie curranın kaybolduğu yolunda haberler bostonda dolaşıyordu. katieden uzun bir süre haber alınamadı. başına ne geldiği konusunda bilinen bir şey yoktu. aramalar sonuçsuz kaldı.
1874 yılının nisan ayında, (bu, ıslahevinden salınmasının altmış gün sonrasına denk gelmekte) boston sahilinde horace millen adlı dört yaşında bir çocuğun cesedi bulundu. boynu kesilmiş ve ağır bir şekilde işkenceye maruz kalmıştı. jesse tanışmış olduğu bu küçük çocuğu insanlardan uzak bir yere götürüp daha önce katie curranı da öldürdüğü bıçakla boğazını keserek öldürdü. aslında bu ilk darbe küçük çocuğun ölümüne yol açmadı. can havliyle debelenen çocuğun nefes borusuna yapılan ikinci darbe onun ölümüne yol açsa da jesseye yeterli gelmedi. küçük çocuğun vücuduna 18 bıçak darbesi indirdi. çocuğun ölü bedenini bırakarak bir şey olmamış gibi evine gitti.
polisler jesseden şüphelenip onu gözaltına aldılar. yüzündeki kesiklerin sebebini açıklamasını istediler. tıraş olurken kestiğini iddia etse de inandırıcı bulunmadı. kendisine ait bir bıçağı olup olmadığı sorulduğunda evde bir adet çakısı olduğunu söyledi. polisler eve giderek üzerinde hala daha kurumuş kan izleri olan bıçağı getirdiler. cinayet mahalinde tespit edilmiş olan ayak izleri de jessenin ayak izlerine uymaktaydı. jesse tutuklandı. yaptığını itiraf ederken "lütfen beni bir yere koyun ve böyle şeyler yapmamı engelleyin" diye ağladı.
aydınlanmayan cinayet ise katie curran adlı kızla ilgili olandı. jesse, bu cinayeti işlediğini inkar etmiş ve "hiç bir şeyi ispatlayamazsınız" demişti. olayın iç yüzü ise gerçekten tüyler ürperticiydi. pomeroyların dükkânına gelen katie defter almak istediğini söyledi. jesse dükkânda bir defter olmadığını ama aşağıdaki mahzende bulabileceklerini söylerek kızı merdivenlerden aşağıya inmeye ikna etti. aşağıya inerken kızın boynunu bir eliyle arkadan kavrayarak diğer elindeki çakısıyla kesti. sendeleyip yere düşen kızın kafasına taşla vurarak ezdi. küçük kızın vücuduna büyük ölçüde zarar veren jesse horace millena da yaptığı gibi çocuğun cinsel organını da parçaladı. kızın öldüğünden emin olup onu orada bıraktı. ağabeyinin dükkâna girdiğini duyunca ellerini yıkayıp hiç bir şey olmamış gibi işine devam etti. bu olay işlediği ikinci cinayetten sonra ortaya çıktı. kızın cesedi mahzende çürümüş ve tanınmaz halde bulundu.
mahkeme onu idama mahkum etmesine rağmen cezası ömür boyu hapse çevrildi ve hayatının geri kalanının bir hücrede tek başına geçirmesine karar verildi. amerika onu the boy fiend (tam olarak karşılık olmasa da iblis çocuk) olarak adlandırdı. 1917 yılında diğer mahkumların arasına karışmasına izin verildi.
1929 yılında bu hapisaneden alınarak sağlık sorunlaruna daha kolay çözüm bulabileceği bir çiftlik hapishaneye konuldu. hapishanede geçen 58 seneden sonra 1932 yılında 71 yaşında öldü.
hapishane yıllarında bol bol kitap okuyup bir de otobiyografi yazdığı biliniyor.
yaşadıkları yerde çevrelerinde yaşayan çocukların fiziksel şiddette maruz kaldığına dair bazı kanıtlar olmasına rağmen bunlar tam anlamıyla ispatlanamadı. 1872 yılında fiziksel şiddete maruz kalmış olan çocukların gözündeki kusuru hatırlamaları ve kendisini teşhis etmeleriyle bu eylemlerden suçlu bulundu. kendisi bu suçlamaları kabul etmedi. daha sonra yazdığı otobiyografisinde bu çocuklara zorla suçu kendisinin işlediğinin polis tarafından söylettirildiğini yazmıştır. suçları işlediğine dair kendisine yaptırılan itirafın da gece vakti uykusundan kaldırılarak sersem bir haldeyken yaptırıldığını yazmıştır. bu tarihte 13 yaşındaydı. suçlarından dolayı ıslahevine yollandı. islahevindeki örnek davranışları, sakin yapısı nedeniyle burada iki sene civarı kalıp dışarı salındı
1874 yılında, 14 yaşında 15 yaşından gün aldığı zaman dışarıya çıktığında bostondaki ailesinin yanında gitti. giyim eşyaları yapımıyla ilgili malzemeler satan bir dükkân açmış olan annesi aynı zamanda gazete de satıyor ve ağabeyi bu işle ilgileniyordu. jesse işlerin artmış olmasından dolayı gazete dağıtımı işlerinde ağabeyine yardım etmeye başladı.
bugünlerde jessenin işleyeceği ilk cinayete kurban gitmiş olan dokuz yaşındaki katie curranın kaybolduğu yolunda haberler bostonda dolaşıyordu. katieden uzun bir süre haber alınamadı. başına ne geldiği konusunda bilinen bir şey yoktu. aramalar sonuçsuz kaldı.
1874 yılının nisan ayında, (bu, ıslahevinden salınmasının altmış gün sonrasına denk gelmekte) boston sahilinde horace millen adlı dört yaşında bir çocuğun cesedi bulundu. boynu kesilmiş ve ağır bir şekilde işkenceye maruz kalmıştı. jesse tanışmış olduğu bu küçük çocuğu insanlardan uzak bir yere götürüp daha önce katie curranı da öldürdüğü bıçakla boğazını keserek öldürdü. aslında bu ilk darbe küçük çocuğun ölümüne yol açmadı. can havliyle debelenen çocuğun nefes borusuna yapılan ikinci darbe onun ölümüne yol açsa da jesseye yeterli gelmedi. küçük çocuğun vücuduna 18 bıçak darbesi indirdi. çocuğun ölü bedenini bırakarak bir şey olmamış gibi evine gitti.
polisler jesseden şüphelenip onu gözaltına aldılar. yüzündeki kesiklerin sebebini açıklamasını istediler. tıraş olurken kestiğini iddia etse de inandırıcı bulunmadı. kendisine ait bir bıçağı olup olmadığı sorulduğunda evde bir adet çakısı olduğunu söyledi. polisler eve giderek üzerinde hala daha kurumuş kan izleri olan bıçağı getirdiler. cinayet mahalinde tespit edilmiş olan ayak izleri de jessenin ayak izlerine uymaktaydı. jesse tutuklandı. yaptığını itiraf ederken "lütfen beni bir yere koyun ve böyle şeyler yapmamı engelleyin" diye ağladı.
aydınlanmayan cinayet ise katie curran adlı kızla ilgili olandı. jesse, bu cinayeti işlediğini inkar etmiş ve "hiç bir şeyi ispatlayamazsınız" demişti. olayın iç yüzü ise gerçekten tüyler ürperticiydi. pomeroyların dükkânına gelen katie defter almak istediğini söyledi. jesse dükkânda bir defter olmadığını ama aşağıdaki mahzende bulabileceklerini söylerek kızı merdivenlerden aşağıya inmeye ikna etti. aşağıya inerken kızın boynunu bir eliyle arkadan kavrayarak diğer elindeki çakısıyla kesti. sendeleyip yere düşen kızın kafasına taşla vurarak ezdi. küçük kızın vücuduna büyük ölçüde zarar veren jesse horace millena da yaptığı gibi çocuğun cinsel organını da parçaladı. kızın öldüğünden emin olup onu orada bıraktı. ağabeyinin dükkâna girdiğini duyunca ellerini yıkayıp hiç bir şey olmamış gibi işine devam etti. bu olay işlediği ikinci cinayetten sonra ortaya çıktı. kızın cesedi mahzende çürümüş ve tanınmaz halde bulundu.
mahkeme onu idama mahkum etmesine rağmen cezası ömür boyu hapse çevrildi ve hayatının geri kalanının bir hücrede tek başına geçirmesine karar verildi. amerika onu the boy fiend (tam olarak karşılık olmasa da iblis çocuk) olarak adlandırdı. 1917 yılında diğer mahkumların arasına karışmasına izin verildi.
1929 yılında bu hapisaneden alınarak sağlık sorunlaruna daha kolay çözüm bulabileceği bir çiftlik hapishaneye konuldu. hapishanede geçen 58 seneden sonra 1932 yılında 71 yaşında öldü.
hapishane yıllarında bol bol kitap okuyup bir de otobiyografi yazdığı biliniyor.
onlarca yıl avrupa’yı, hatta dünyayı dehşete götüren italyan mafyası’nın zayıflaması en çok rus organize suç gruplarının işine yaramıştır. berlin duvarının yıkılmasından sonra iş hacmini yüzlere, binlere katlayan rus mafyası “organiztsya”, tüm avrupa, hatta afrika ve denizaşırı ülkelerde bile yasa dışı egemenliğini kanıtlamıştır.
rus mafyası, yıllık 200 milyar dolarlık cirosu ile organize edilmiş örgütler arasında birinci sıraya oturmuştur. 114 bin aktif elemana ve sayıları 3 milyona ulaşan yandaşlara sahip olan rus örgütlü suç gruplarının en önemli faaliyet alanlarını; antik eşyaların çalınması ve bunların batıya kaçakçılığı, fuhuş, oto kaçakçılığı, silah ticareti ve uyuşturucu kaçakçılığı olarak tanımlayabiliriz. diğer birçok faaliyetleri de bu listeye ekleyebiliriz. ancak en çok karşılaşılan suç tipleri bunlardır.
rus organize suç grupları; iç ve uluslararası piyasalarda faaliyet gösteren, prototip fırsatçı örgütlü suç grupları içerisinde değerlendirilmektedir. tıpkı sicilya mafyasında olduğu gibi, diğer rakip örgütlü suç gruplarını tasfiye etmek suretiyle kendi bölgelerinde kontrolü elinde tutmak amacına yönelik yerel düzeyde faaliyetlerini yoğunlaştırmaktadır. uluslararası düzeyde de; kaçakçılık veya otodan silaha, tıbbi malzemeden ham maddeye kadar kar imkanı sağlayan her türlü yasa dışı faaliyetlerdeki hünerlerini de sergiledikleri yakinen bilinmektedir.
rus mafyasının en etkili klanı “solntsevo” yani güneş tugayı’dır. adını moskova’daki bir semtten alan bu klan, rus mafyasının avrupa’daki en etkili koludur. berlin, viyana ve roma’yı kendilerine üs olarak seçmişlerdir. zaten, en azılı babalarından biri olan yuri essin’de halen roma’da tutuklu bulunmaktadır.
eski sovyetler birliği’nin kalıntısı bazı polit büro üyelerinin intikamlarından çekinen rus mafyasının babalarının, şimdilik avrupa başkentlerinde yaşayarak irtibat müesseseleri aracılığıyla ülkedeki örgütlerini rahatça yönettikleri ve burada konuk oldukları ülkelerin mafyaları ile de işbirliğine girdikleri bilinen bir gerçektir. hatta buralarda, “royalties” yani telif hakkı olarak kazançlarından yüzde vermektedirler. özetle, mafya örgütleri arasında da know-how veya joint venture şeklinde ekonomik anlaşmalar olabilmektedir. örneğin, bugün almanya’da gayrimenkul piyasasını özellikle, wiesbaden’de, elinde bulunduran italyan camorra örgütü, rus mafyası adına toplu konutları satın almaktadır.
rus mafyası, yıllık 200 milyar dolarlık cirosu ile organize edilmiş örgütler arasında birinci sıraya oturmuştur. 114 bin aktif elemana ve sayıları 3 milyona ulaşan yandaşlara sahip olan rus örgütlü suç gruplarının en önemli faaliyet alanlarını; antik eşyaların çalınması ve bunların batıya kaçakçılığı, fuhuş, oto kaçakçılığı, silah ticareti ve uyuşturucu kaçakçılığı olarak tanımlayabiliriz. diğer birçok faaliyetleri de bu listeye ekleyebiliriz. ancak en çok karşılaşılan suç tipleri bunlardır.
rus organize suç grupları; iç ve uluslararası piyasalarda faaliyet gösteren, prototip fırsatçı örgütlü suç grupları içerisinde değerlendirilmektedir. tıpkı sicilya mafyasında olduğu gibi, diğer rakip örgütlü suç gruplarını tasfiye etmek suretiyle kendi bölgelerinde kontrolü elinde tutmak amacına yönelik yerel düzeyde faaliyetlerini yoğunlaştırmaktadır. uluslararası düzeyde de; kaçakçılık veya otodan silaha, tıbbi malzemeden ham maddeye kadar kar imkanı sağlayan her türlü yasa dışı faaliyetlerdeki hünerlerini de sergiledikleri yakinen bilinmektedir.
rus mafyasının en etkili klanı “solntsevo” yani güneş tugayı’dır. adını moskova’daki bir semtten alan bu klan, rus mafyasının avrupa’daki en etkili koludur. berlin, viyana ve roma’yı kendilerine üs olarak seçmişlerdir. zaten, en azılı babalarından biri olan yuri essin’de halen roma’da tutuklu bulunmaktadır.
eski sovyetler birliği’nin kalıntısı bazı polit büro üyelerinin intikamlarından çekinen rus mafyasının babalarının, şimdilik avrupa başkentlerinde yaşayarak irtibat müesseseleri aracılığıyla ülkedeki örgütlerini rahatça yönettikleri ve burada konuk oldukları ülkelerin mafyaları ile de işbirliğine girdikleri bilinen bir gerçektir. hatta buralarda, “royalties” yani telif hakkı olarak kazançlarından yüzde vermektedirler. özetle, mafya örgütleri arasında da know-how veya joint venture şeklinde ekonomik anlaşmalar olabilmektedir. örneğin, bugün almanya’da gayrimenkul piyasasını özellikle, wiesbaden’de, elinde bulunduran italyan camorra örgütü, rus mafyası adına toplu konutları satın almaktadır.
italya’da diğer suç örgütleri ile karşılaştırıldığında, cosa nostra, ülke içinde ve dışında, güç ve zenginlik olarak çok iyi durumdadır. kendi yönetim modelini dikte edip, önemli operasyonların arkasında bir motor gibi hareket etme stratejisi olan bir örgüttür.
cosa nostra’nın birçok faaliyetlerinin halen bölgesel olması ve güney italya’da konuşlanmasına rağmen, cosa nostra her geçen gün uluslararası bir yapı arz etmeye başlayarak, avrupa ve amerika’yı tehdit etmektedir. avrupa ve amerika’ya göç dalgasında etkin bir rol oynayan örgüt, almanya örneğinde olduğu gibi abd’de de bu sayede eroin piyasasının önemli bir bölümüne sahiptir.
örgütün halihazırda 180’den fazla mafya ailesi bünyesinde, yaklaşık 5.000 örgüt üyesi vardır. “pişmanlık yasası” çerçevesinde güvenlik kuvvetleri ile işbirliğine gidenlerin itirafları neticesinde diğer örgütler gibi cosa nostra da son 5 yılda büyük darbeler yemiştir. şu anda, örgüt sicilya mafyası ve terör örgütü pkk/kadek başta olmak üzere, napoli, kolombiya, çin ve rus mafyalarının desteği ile ayakta durmaya çalışmaktadır.
sicilya mafyasının, bununla birlikte bazı problemleri bulunmaktadır. ilk olarak, italya’da uyuşturucu pazarında bir tekel kuramadığı gibi avrupa’daki uyuşturucu faaliyetleri de iyice zayıflamıştır. mafyanın 1983-1992 tarihleri arasında italyan adli makamlarına yönelik saldırıları da mezkur zayıflamanın belirgin göstergesidir. siyasi irade ile bağların kurulması ve devletle gizli ilişkilerin tesisi, bu zayıflamanın güçlendirilmesi çalışmalarında birer aşama olarak değerlendirilmekte idi. son zamanlarda hassas bir kamuoyunun oluşması ve değişen siyasal ortamdan ciddi rahatsızlıklar duyan sicilya mafyası halen suç örgütü olma ve güvenlik kuvvetlerinin ana sorununu teşkil etme özelliklerini muhafaza etmektedir.
napoli camorra
örgütün, faaliyetleri 5.731.426 nüfuslu, 549 belediyeye sahip olan compania bölgesinde, napoli şehrinde ortaya çıkmış olup, faaliyetleri buradan yürütülmektedir.
camorra’nın teşkilat yapısı, üst derecede yöneticinin bulunmadığı, tepesiz bir piramit ve başıboş çetelerin oluşturduğu bir örgüt şeklindedir. mafya tipi organizasyonlar içinde camorra’nın en belirgin amacı stratejik suç ittifaklarına katılarak, faaliyetlerini bölgesel sınırlar boyunca genişleterek yaymaktır. önemli denecek ölçüde sansasyonel cinayetleri bulunmamaktadır. halihazırda 100’den fazla mafya ailesi bünyesinde 6 ila 7 bin örgüt üyesi bulunmaktadır.
camorra ile ilgili en önemli tespitlerden biri de, bu örgütün uyuşturucudan elde ettiği kara parayı aklama operasyonlarını rahatlıkla hollanda, ingiltere ve almanya’da gerçekleştirmekte olmasıdır.
cosa nostra ve ndrangheta gibi yediği darbeler sonucunda hızlı bir düşüşe geçen napoli’nin camorra örgütü, gasp, haraç ve sigara kaçakçılığı yollarıyla pes etmemeyi hedeflemekte, 21 milyar dolarlık cirosu ile elemanlarını beslemeye devam etmektedir.
calabrion ndrangheta
bu örgüt 2.146.724 milyon nüfus ve 409 belediyeli colobrio’nun güneyinde yer alan bir bölgede ortaya çıkmış ve buradan da yönetilmektedir. örgütün faaliyetleri genellikle italya’nın merkez ve kuzey bölgelerinde yoğunlaşmaktadır. cosa nostra örgütüyle yakın bağlantıları vardır. yatay teşkilatlanma biçimine sahip olup, bölgesel veya yerel düzeyde sorumluları bulunmamaktadır.
en çok rastlanılan faaliyeti, perakendecilerden, rakiplerden, müteşebbislerden ve iş adamlarından para toplamaktır. fidye için adam kaçırmak da ndrangheta’nın geleneksel finansal dayanağı haline gelmiştir. geçmişte özellikle 1985’ten sonra calabria klanları uyuşturucu kaçakçılığına el atmışlardır. örgüt mensuplarının en fazla, fransa, almanya, ispanya, hollanda’da yerleştiği bilinmektedir.
sacra corona unita
bu örgüt, puglia bölgesinin güneyinde yapılanmıştır ve yukarıda arz edilen cosa nostra, camorra ve ndrangheta örgütleriyle özellikle uyuşturucu kaçakçılığı konusunda yakın bağlantı ve ilişkileri vardır. örgütün bilinen faaliyetleri 1980 yılı itibarıyla tanımlandığından, yeni mafya tipi organizasyonlar içerisinde yerini almaktadır. faaliyetlerinin az oluşu ve çok küçük bir örgüt olması gerçeğine rağmen, gerçekleştirmiş olduğu faaliyetlerinin niteliği itibarıyla, en az büyük örgütler kadar acımasız ve zalimdir. örgütün değişik 50 topluluktan oluşan yaklaşık 1000 üyesi bulunmaktadır.
cosa nostra’nın birçok faaliyetlerinin halen bölgesel olması ve güney italya’da konuşlanmasına rağmen, cosa nostra her geçen gün uluslararası bir yapı arz etmeye başlayarak, avrupa ve amerika’yı tehdit etmektedir. avrupa ve amerika’ya göç dalgasında etkin bir rol oynayan örgüt, almanya örneğinde olduğu gibi abd’de de bu sayede eroin piyasasının önemli bir bölümüne sahiptir.
örgütün halihazırda 180’den fazla mafya ailesi bünyesinde, yaklaşık 5.000 örgüt üyesi vardır. “pişmanlık yasası” çerçevesinde güvenlik kuvvetleri ile işbirliğine gidenlerin itirafları neticesinde diğer örgütler gibi cosa nostra da son 5 yılda büyük darbeler yemiştir. şu anda, örgüt sicilya mafyası ve terör örgütü pkk/kadek başta olmak üzere, napoli, kolombiya, çin ve rus mafyalarının desteği ile ayakta durmaya çalışmaktadır.
sicilya mafyasının, bununla birlikte bazı problemleri bulunmaktadır. ilk olarak, italya’da uyuşturucu pazarında bir tekel kuramadığı gibi avrupa’daki uyuşturucu faaliyetleri de iyice zayıflamıştır. mafyanın 1983-1992 tarihleri arasında italyan adli makamlarına yönelik saldırıları da mezkur zayıflamanın belirgin göstergesidir. siyasi irade ile bağların kurulması ve devletle gizli ilişkilerin tesisi, bu zayıflamanın güçlendirilmesi çalışmalarında birer aşama olarak değerlendirilmekte idi. son zamanlarda hassas bir kamuoyunun oluşması ve değişen siyasal ortamdan ciddi rahatsızlıklar duyan sicilya mafyası halen suç örgütü olma ve güvenlik kuvvetlerinin ana sorununu teşkil etme özelliklerini muhafaza etmektedir.
napoli camorra
örgütün, faaliyetleri 5.731.426 nüfuslu, 549 belediyeye sahip olan compania bölgesinde, napoli şehrinde ortaya çıkmış olup, faaliyetleri buradan yürütülmektedir.
camorra’nın teşkilat yapısı, üst derecede yöneticinin bulunmadığı, tepesiz bir piramit ve başıboş çetelerin oluşturduğu bir örgüt şeklindedir. mafya tipi organizasyonlar içinde camorra’nın en belirgin amacı stratejik suç ittifaklarına katılarak, faaliyetlerini bölgesel sınırlar boyunca genişleterek yaymaktır. önemli denecek ölçüde sansasyonel cinayetleri bulunmamaktadır. halihazırda 100’den fazla mafya ailesi bünyesinde 6 ila 7 bin örgüt üyesi bulunmaktadır.
camorra ile ilgili en önemli tespitlerden biri de, bu örgütün uyuşturucudan elde ettiği kara parayı aklama operasyonlarını rahatlıkla hollanda, ingiltere ve almanya’da gerçekleştirmekte olmasıdır.
cosa nostra ve ndrangheta gibi yediği darbeler sonucunda hızlı bir düşüşe geçen napoli’nin camorra örgütü, gasp, haraç ve sigara kaçakçılığı yollarıyla pes etmemeyi hedeflemekte, 21 milyar dolarlık cirosu ile elemanlarını beslemeye devam etmektedir.
calabrion ndrangheta
bu örgüt 2.146.724 milyon nüfus ve 409 belediyeli colobrio’nun güneyinde yer alan bir bölgede ortaya çıkmış ve buradan da yönetilmektedir. örgütün faaliyetleri genellikle italya’nın merkez ve kuzey bölgelerinde yoğunlaşmaktadır. cosa nostra örgütüyle yakın bağlantıları vardır. yatay teşkilatlanma biçimine sahip olup, bölgesel veya yerel düzeyde sorumluları bulunmamaktadır.
en çok rastlanılan faaliyeti, perakendecilerden, rakiplerden, müteşebbislerden ve iş adamlarından para toplamaktır. fidye için adam kaçırmak da ndrangheta’nın geleneksel finansal dayanağı haline gelmiştir. geçmişte özellikle 1985’ten sonra calabria klanları uyuşturucu kaçakçılığına el atmışlardır. örgüt mensuplarının en fazla, fransa, almanya, ispanya, hollanda’da yerleştiği bilinmektedir.
sacra corona unita
bu örgüt, puglia bölgesinin güneyinde yapılanmıştır ve yukarıda arz edilen cosa nostra, camorra ve ndrangheta örgütleriyle özellikle uyuşturucu kaçakçılığı konusunda yakın bağlantı ve ilişkileri vardır. örgütün bilinen faaliyetleri 1980 yılı itibarıyla tanımlandığından, yeni mafya tipi organizasyonlar içerisinde yerini almaktadır. faaliyetlerinin az oluşu ve çok küçük bir örgüt olması gerçeğine rağmen, gerçekleştirmiş olduğu faaliyetlerinin niteliği itibarıyla, en az büyük örgütler kadar acımasız ve zalimdir. örgütün değişik 50 topluluktan oluşan yaklaşık 1000 üyesi bulunmaktadır.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?