confessions

schumi

- Yazar -

  1. toplam entry 1335
  2. takipçi 1
  3. puan 59672

12 de yatmayı düşünup 4 e kadar yatamayan insan

schumi
şimdi efendim her hafta içi sabah erken kalkmak zorunda olan bünyenin erken yatmaya ihtiyacı vardır ve her sabah erken kalkan bireyler de erken yatmayı düşünürler. velakin çeşitli sebeplerle bunu başaramazlar. bu sebeplerden en önemlisi de "şu entryi de gireyim sonra yatacam, şu mesaja da cevap vereyim sonra yatacam" şeklinde kendi kendine gerçekleşen diyaloglardır. bu diyalogların sonu hiiiç gelmez. bi de saate bakarsınız ki sabah 4 olmuş. anlattıklarımı gerçekleştiren insan da 12 de yatmayi dusunup 4 e kadar yatamayan insan modeline dahil olur.

bilgi sözlük

schumi
yöneticisiyle, yazarıyla, polemikleriyle, ayarlarıyla, acısıyla, tatlısıyla ilginç bir sözlüktür. aslında ilginç de değildir. insanların bulunduğu yerde fikir farklılıkları kaçınılmazdır. hatta bir ortamda herkes aynı düşünüyorsa orada eşşek kadar büyük bir sorun var demektir. bu sebepten son derece normal bir oluşumdur da diyebiliriz.

son polemikte başrolü oynayanlardan birisi olarak ben kesinlikle bir polemik oluşturmak amacıyla entry girmedim. dikkat edildiyse yazdıklarım bir temele dayandırdığım bazı şeylerden hareketle çıkarımlarda bulunmaktı. herkesçe bilinen kavramlara önkabulle dayanarak çeşitli çıkarımlarda bulunmak. ecevit’in -ki gerçekten usta bir siyasetçidir- "lütfen bu hanıma haddini bildiriniz" sözünün siyasi olarak bir hata olduğunu, halkçı olduğunu iddia eden bir siyasetçinin bu sözü söylemesini halkın pek takdirle karşılamadığını belirttim sadece. ama nedense bu ecevit’e sövmüşüm gibi anlaşıldı ve üstüste iyi niyetle ecevit’i savunma çabası içinde bulunulan ama mevzuyla zerre kadar alakası olmayan entryler girildi. benim ecevit’i eleştirmem, ecevit’e sövdüğüm anlamına mı gelir? veya tayyip’in bir yönünü takdir etmem tayyipçi olduğum anlamına mı gelir? -tayyipe sövmek yüzünden 1-2 hafta çömez oldum ben ya- yani meselenin özü insanların bir kaşıkta fırtına koparması ve -iyi niyetle- savunduğu insanı savunduğunu sözlük ahalisine belli etme çabasıdır.

daha da ilginci yöneticilerin polemik sebebiyle entrylerin tamamını silmesi üzerine feci bir şekilde eleştirilmeleri. ya siz değil miydiniz modlar çalışmıyo diyen? -yöneticilere yalakalık falan yaptığım yok, 6-7 aydır buradayım daha bir yöneticiyle doğru dürüst muhabbetim yok, neyse- çok kolay zannediliyo heralde yöneticilik. "otur pc başına, işine gelmeyeni sil" zannediliyor galiba. bi yönetici olun da göreyim ben sizi... -ben de kızmıyor değilim yöneticilere benim belki de girdiğim 1000 entryden en sağlam olduğunu düşündüğüm entrym uçtu-

şunu farkettim, genelin aksine bir düşünceye sahipsen genel tarafından hunharca yerden yere vuruluyorsun.
(bkz: sözlükteki kanka faktörü)
birisi okumuş benim entrymi, kendince bir yorumda bulunmuş, kankalarına haber vermiş "lan sözlükte biri mal mal entryler giriyo" demiş, kankaları da "vay ibne" nidalarıyla girmiş sözlüğe, tartışılan konunun ne olduğundan habersiz ’çat’ yaz bi şey yolla... "safımız belli olsun" hesabı... iyi, tamam, bir şekilde soğutun, uzaklaştırın farklı düşünenleri, kendi kendinize yazar, dünyanın hep sizin düşündüğünüz gibi olduğuna inanır durursunuz...

bi de sözlükte yazarlar o kadar yazmaya kaptırmış ki kendini, okunmuyo yazılanlar.. sen o kadar emek ver, yaz, uğraş, didin.. çat gelsin biri sövsün sana. lan bi oku ne yazıyo orda. senin yazdığından farklı bir şey mi yazıyorum ben? farklı bir pencereden bakıyorum sadece... ben yazdığım uzun bi entryde birine sövsem kimsenin haberi olmayacak var ya.. bigün deneyecem bunu. sövecem birine bakayım kaç gün sonra anlaşılıyo

bir yazarın bir kaç entrysini okuyarak o yazar hakkında herhangi bir fikir sahibi olduğunu düşünüyor bazı insanlar ve o yazarın entrylerini görünce okumuyor diye düşünüyorum. yazarların kafalarında belli kalıplar var, seni istediği bi yere yerleştiriyor. kalıp sayısı da o kadar çok değil. dinci, laik, cumhuriyetçi, şeriatçı. bu kadar. daha fazla yok. hakkaten yok.

bi entry giriliyor, uzun bi şey, kim yazmış bi bakıyor schumi "aha ver eksiyi aq bu antikemalist", dolanıyor geliyor bi bakıyor mitili "yine cinsel içerikli entry girmiştir bu", etom’u görüyor "bu da dincilere, yobazlara sövmüştür" diyor ve her yazılanı okumuş sayıyor kendini. şunu düşünmüyor yazarlar: "bu adam benim fikrimden olmasa dahi ondan öğrenebileceğim şeyler olabilir" kötü, hep kötü; iyi, hep iyi midir? neyse işte öyle bişey...

14 şubat 2007 fenerbahçe az alkmaar maçı

schumi
-fenerbahçenin iki penaltısının verilmediği maçtır.
-deivid’in boş kaleye gol atamadığı maçtır.
-defansımızın sıçtığı maçtır.
-alex’in sıçtığı maçtır.
-tümer’in 2 tane muhteşem gol attığı maçtır.
-tuncay’ın müthiş bir gol attığı maçtır.
-az alkmaar’ın zaman zaman futbol topunu adeta bilardo topuna çevirdiği bizim defanstaki öküzlerin mal mal izlediği maçtır.
-appiah’ın çok top kaybettiği maçtır.
-olcan’ın 2. yarıda oyuna girip takımı ateşlediği maçtır.
-ilker yasin’in her zamanki gibi saçmaladığı maçtır.
-paso cem uzanın bok var gibi reklam verdiği maçtır.
-hakemin ibne olduğu maçtır.
-son olarak 6 tane harika golün atıldığı maçtır.



edit:gelen yoğun talep üzerine deniz barış’a da değinmeden edemeyeceğim. ülen sen ne biçim adamsın ya, nedendir bilmem ama seni hep sevmiştim. 6s’ye kupa finalinde yenildiğimiz maçtaki tüm hatalarına rağmen ama abi adam biraz canlı olur yaa, gözünü seveyim. neyse sözlük kavramından uzaklaştığım için özür dileyerekten
-deniz’in kötü oynadığı maçtır diyip bitiriyorum.


edit2: mehmet yozgatlı’yı yazmamışım. iğrenç oynadığı maçtır. topu ayağına alıp bi yerlere gitme çabası içine girmiştir sık sık ama bi kaldır kafanı be salak. nereye gidiyon acaba nereye bi bilsem.

edit3: alexin ve volkanın seyirci tarafından yuhalandığı maçtır. aldığınız para haram olsundur inşallah.

son olarak:
(bkz: allah belanızı versin hepinizin)
(bkz: en büyük taraftar futbolcular sahtekar)

insanları kaliplara sokma safligi

schumi
dün gece aklıma geldi bu. uzun uzun düşündüm, yaşadıklarımı, tartışmalarımı getirdim gözlerimin önüne, böyle bir kanıya vardım. öncelikle şunu belirteyim insanları kalıplara ayırmak bir insanda olabilecek sadece bir özelliktir. insanları kalıplara sokanlar tamamen saftırlar demek değil bu. kalıplara sokanların 100 özelliğinden 99’u güzel olabilir ama bu özellik kötüdür anlamına gelebilir.

akp’nin cumhurbaşkanlığı seçim sürecine ilişkin tartışmalarda bunu çok yaşadım.

kemalistlerle yaptığım tartışmalarda cumhuriyet mitinglerinin akp’yi durduramayacağını, ayrıca cumhuriyet mitinglerine katılmayanların vatan haini, cumhuriyeti yıkmaya çalışan insanlar olmadığını anlatmaya çalışırdım hep. bunlara ek olarak cumhuriyeti kurtarıyoruz derken demokrasiyi yerle bir etmememiz gerektiğini, cumhuriyeti yine demokrasinin üstünlüğü ile kurtarabileceğimizi anlatıyorum. yani eğer akp, cumhuriyeti yıkmaya çalışıyorsa halk demokratik yollarla zaten bunun olmasını engelleyecektir. bu da seçimlerde akp’yi sandığa gömmekle mümkündür. halk, akp’nin bir tehdit olduğunu görüp, ona zaten dersini verecektir.

ben bunu söylediğimde sürekli "vay akpci, yobaz, cumhuriyet düşmanı" şeklinde karşılıklar aldım. halbuki ben akp’yi hiç bir şekilde savunmamışım -ki savunulacak yerleri yok değildir- ben akp yönetimini ekonomik veya sosyal yönden eleştirmiş veya savunmuş muyum? hayır. tersine bir çok noktada yerden yere vurmuşum akp’yi... meclisin cumhurbaşkanını seçememesini tamamen akp’nin suçu olarak nitelemiş bir insanım ben. akp’nin dini siyasete alet etmesine çevremde en çok karşı çıkanlardan biri de benim. akp’nin herhangi bir ideolojiye sahip olmadığını, ordan burdan toplama adamlarla bişeyler yapmaya çabaladığını da ben söylüyorum, üstüne ihtilal ürünü bir parti, yakında dağılır diye de ben diyorum.

liberal demokrat çizgideki insanlarla akp yönetimini tartıştığımda ve "aslında akp demokratik yollarla ilerliyor" dediğimde "zamanında dini siyasete alet eden, şimdi de demokrasiyi kendi siyasetlerine alet eden insanlar bunlar" şeklinde karşılıklar aldım. ya ben akp’ye ilişkin iyi veya kötü bir şey demiş miyim? hayır. ben sadece akp’nin bir meselede son derece demokratik hareket ettiğini anlatmaya çalışmışım, her meselede böyle değil ki. veya akp’nin demokrasiye aykırı düşmeyerek kendi istediklerini yaptığını belirtmişim. yalan mı? değil. her ne kadar kötü bir şey de yapıyor olsalar demokrasiye aykırı yapmıyorlar bunu... geçelim..

akpli insanlarla yaptığım tartışmalarda da hep chpli yaftası yapıştırıldı bana. dediğim aynen şu: "siyaset uzlaşma işidir, akp cumhurbaşkanını uzlaşamamazlık yüzünden seçemedi" diyorum.. "vay sen de chp’lisin, siz antidemokratsınız, vs, vs.." lan chp gerçekten sosyal demokrat olsa ben zaten chp’li olurum. değil diye ben chp’yi eleştiriyorum zaten. ayrıca akp’den başka bir tek chp mi var? başka ideoloji mi yok? -ki akp de, chp de herhangi bir ideolojiye sahip partiler değil ki- neyse böyle işte bunu da geçelim..

sosyalistlerle akp’yi tartıştığımda daha bi gariptir durum. onlar her şeye muhalif. "akp şurada şöyle bir hata yaptı ama şurada doğru hareket etti" demeye kalmıyor, "ya bırak akp’yi, bu düzende bizden bi halt olmaz" cevabı; "chp de aslında iddia ettiği gibi sosyal demokrat olsa..." sözümü bitirmeden "ya bırak chp’yi, bu düzende bi halt olmaz" cevabı alıyorum.

veya hrant dink’i savunuyoruz vatan haini, kürtleri savunuyoruz pkkcı, başörtüsünü savunuyoruz gerici olup çıkıyoruz. ben tam tersini düşünürdüm aslında birisi bana gelip hrant dink’i, kürtleri savunursa uzlaşmacı; başörtüsünü, mini eteği savunursa özgürlükçü derim ben.

böyle işte, bu daha uzar... hasılı, oturup adam gibi bir şey tartışamıyoruz. x’in olumlu tarafını veya y’nin olumsuz tarafını söylediğimizde xci; x’in olumsuz tarafını veya y’nin olumlu tarafını söylediğimizde yci olup çıkıyoruz.

sonuç olarak;
(bkz: x in de y nin de amına koyim size bişey olmasın)

cuma namazı

schumi
hanefilere göre bir adet imam, bir adet müezzin, bir adet cemaatten normal birey ile kılınabilen namazdır. ancak şafilere göre 1 imam, 1 müezzin ile beraber en az 40 mü’min ile kılınması zaruridir.

ülkü ocağı

schumi
ülkesini seven saf çocukların "aha bunlar ülkesini seviyor, ben de seviyorum, o zaman buralara gideyim" zihniyetiyle düştükleri beladır. çıkmaya çalıştıkça, çırpındıkça daha da batarlar buraya giden saflar. üstelik buraya giden bazı denyolar buraya gitmeyen, bunların sık sık sövdüğü kürt, ermeni vb. diğer ırklara mensup olanların da insan olduğunu; hayvancasına böyle insanlara saldırılmaması gerektiğini belirten insanlara da hayvancasına davranmaktadırlar.

(bkz: allah sadece akıl fikir versin)
pardon sizin ihtiyacınız yoktu di mi akla, fikre
(bkz: allah bileklerinize güç kuvvet versin)

edit: yalan mı? aq

milliyetçilik

schumi
yaratıcının ihtiyarı -seçme hakkını- insanlara vermediği ırk olayını abartan bireyin, kendi becerisiyle hayatına anlam kazandıracak herhangi bir artısı olmadığını görüp kendi boklu kıçının diğer bireylerin kıçlarından daha üstün olması gerektiğini düşünüp kendi ırkından olmayan bireyleri hakir görmesi.

sigarayı bırakma proseduru

schumi
efenim şimdi 1 paket muratti 3.250ytl’den 3.5ytl’ye yükselmiştir. bu da her gün 1 paket sigara içen tiryakinin günde 0.25ytl günlük sigara masrafını daha da artırmıştır.

---haftalık----------aylık-----------yıllık
0.25x7=1.75---0.25x30=7.5----7.5x12=90

yukarıdaki tablodan anlaşılacağı üzere bu şahıs yılda 90ytl sigara denen illete fazla para aktaracaktır. 40 yıl tüm şartlar böyle devam eder ve kişimiz sigarayı bırakmazsa (90x40=3600ytl)’lik bir maddi kaybı söz konusudur. bu arada 40 yıl içinde 10 defa şubat 29 çekecek ve bu da (10x0.25=4ytl)’lik artı bir kayıp demek. yani 40 yıl sonra 3604ytl’lik minik bir sermayeye sahip olabilirdi bu kişi tabi ki böyle bir zam söz konusu olmasaydı ve tabi ki sigara sebebiyle 40 yıl sonra ölecek olmazsa...

tamam zammı geçtik. bir de bugün sigarayı bırakan bir insanı ele alalım. bu insan da günlük 1 paket muratti içiyor olsun.

---haftalık----------aylık-----------yıllık
3.50x7=24.5---3.50x30=105----105x12=1260

evet bu şekilde de kişimizin bu dakikadan itibaren sigarayı bıraktığını düşündük. bu da kişinin yıllık 1260ytl’lik bir maddi kaybı demektir. yine 40 yıl sonrasını ele alacak olursak -e tabi 10 günlük şubatın 29 çekme meselesi burada da söz konusudur- yine (10x3.50=35ytl)’lik kaybı da eklersek 50435ytl’lik büyük bir sermayeye sahip olacaktır bu şahıs, tabi ki şu anki enflasyon, alım gücü, cart curtla o zamanki aynı olacak ve tabi ki sigarayı bıraktığı için sigara içen bir insana oranla o yaşa erişmesi daha da mümkün olacabilir.

(bkz: vay bee)
(bkz: oleeey)
(bkz: duman avcılarıyız biz) dediğinizi duyar gibiyim...

yalnıııız,
bu illeti nasıl bırakacağız işte önemli sorun burada. ben şöyle bir fikir geliştirdim. günlük 3.50ytl olan sigara masrafımızı bir kumbaraya atalım, ay sonunda kumbaraya baktığımızda "vay anasınıııı, olacak lan galiba" şeklinde bir dürtü zaten oluşacaktır içinizde... o gazla -zaten ay sonuna kadar da sigarayı unutmuş olursunuz- bir daha hiç sigara içmezsiniz.

10 gün sonra geleceğini düşündüğüm edit:
hasiktiiiiir...
ülen ben zaten para sıkıntısı yüzünden sigarayı bırakmayı düşünmüyor muydum. şimdi kumbarada biriken parayı görünce "iyi para sıkıntım yok zaten, sigarayı bırakıp da noolacak" duygusuna kapılıp, gittim sigara aldım.

(bkz: amaaan zittiret heri ölümlü dünya)
(bkz: o bu değil de bi sigara içerim şimdi)

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol