confessions
  1. toplam entry 412
  2. takipçi 10
  3. puan 10735

hakan taşıyan

rapunzelkibritsatar
güz gülleri şarkısıyla meşhur olmuş, ankaralı sanatçı.

bugün bizim şirkete bir adam geldi. hakan taşıyan'ın akrabasıymış. alkolik oldu çıktı, diyor adam. ay öldüm. insanlara "hayvan kesmeyin, balık tutmayın; gidin marketten alın. yazık günah, yemeyin hayvan" diyormuş. bu sohbetten kısa bir süre sonra da, "hadi bi' mangal yakın da yiyelim" diyormuş. ne kadar doğru bilmem ama iyi güldüm.

(bkz: kilitli kapılar açılsın lütfen)

abi o değil de, bir insan neden hakan taşıyanla akraba olur ki?

mücadele

rapunzelkibritsatar
(bkz: #1119284) şu entrysine en kısa zamanda cevap vereceğim yazar. beni takipte kalsın. gayet mantıklı şeyler söylüyor. bir çok sözüne katılıyorum. ama söylediklerini, alakasız şeylerle karşılaştırması yanlış. bir de alakasız şeyleri, tek başlıkta incelemesi de garip.

onun dışında, son editi bana cevap olarak yazmış. yahu önce ne demek istediğimi anlayıp, sonra yorum yapsana.

daha başka; mantıklı düşünceleri var. tebrik ederim. biz tersini iddia etmiyoruz zaten.

bilgi sözlük

rapunzelkibritsatar
öylesine üye olduğum sözlük. daha sonra girince, yazarım ben burada deyip kaldım. ama biraz hayal kırıklığı yarattı bende. ben gündelik şeyler yazarım, okuduğum kitapları paylaşırım, biraz eğlenceli entryler girerim umuduyla başlamıştım.

dikkat çekmek, forum gibi kullanmak, kavga etmek pek aklımda yoktu. ama öyle bir ortam var ki burada şuan, insan karşı olduğu şeyleri yapıyor. mesela forum gibi kullanmak. neredeyse jediler bile yapıyor bunu. böyle bir ortam da, ben formata uyamıyorum.

öte yandan troller. troll olmayı da geçiyor kimi. öyle şaşırtıcı entryler giriyorlar ki, insan hayret ediyor. sanki sözlükte değil, lisedeyiz. bazen kişilik haklarını da aşıyor ve cevap vermek zorunda bırakıyor.

ne umdum, ne buldum durumu oldu benim için. hala bir bilgi gerektiğinde kendi yazdığım sözlükten değil, ekşi sözlükten yararlanıyorum.

herkonudafikrimvar

rapunzelkibritsatar
öyle sıkkın sıkkın yatarken, sözlüğe girip kahkahalara boğulmamı sağlayan yazar. (bkz: # 1119231) ya sen beni güldürdün ya inş cinsel hayatın olur

bunu yapmayı hiç sevmiyorum ama cevap vereceğim. yahu ben buradan adam kaldıracak kadar düştüm mü? bahsini ettiğin kişiyle, chat aparatında tanıştık arkadaş olduk. gitmesine hayli üzüldüm, iyi bir yazardı. ama biz mustaitbiradam, akillibirdeli hatta bigcoder felan hep birlikte sohbet ediyorduk. ki çirkin yakıştırmayı yaptığın kişi benden yaşça küçük bir kardeşim.

böylesi asılsız ve iğrenç iddialarla dikkat çekmeye çalışan birine cevap vermek istemezdim. ama arkadaşımızın kız arkadaşı okur felan, sorun çıksın istemem.

burası bir sözlük. ve ben burada sen hariç herkesle gayet iyi anlaşıyorum. uptofate gibi arkadaşlık kurduğum bir çok yazar var. sanırım upto ile bir sorunun olduğu için sardın böyle saçma olaya.

her neyse burada sanmıyorum ki senden başka bir kişi daha, karşı cinse hitap etmek için yazsın. yinede sansasyonel açıklaman için teşekkürler. iyi güldüm.

seri eksi oy veren ibne

rapunzelkibritsatar
bana musallat olmuş kişidir. eksi almak sorun değil veya hesabını soracağım bir şey değil. ama insan (bkz: #1119138) buna neden eksi verir? tek düzen hesap planına mı karşısın?

ara sıra gelip hepsine seri eksi veriyor. haftalar önce girdiğim entrylere bile. kim olduğu zaten belli. sorun yok.

ama başka biri önce artı verip sonra onu eksi yapıyor. sorun teşkil ettiğinden sebep değil ama manyak mısın?

kayıp çocukların ölü bulunması

rapunzelkibritsatar
ülkemizin kanayan yaralarından biri. daha acı olanı; tecavüze uğradıktan sonra öldürülmeleri.

bugün bigcoder jedisine muhalif olma günüm sanırım. eheh. kendisine sevgilerimi iletiyorum. ama neden çocuklarımızı kaçıran yaratıklara, karşı bir çözüm bulmuyoruz? çocuklarımıza bir cihaz yerleştirmek, bu zihniyete engel olur mu? yahut her çocuğu korur mu? bunu yapmak elma kabuklu diye, elma yememek gibi bir şey. neden kabuğu soymuyoruz?

insan düşünüyor, ister istemez. bizim savaşmamız gereken bu zihniyet. soruna alternatif çözüm üretmek yerine, sorunu bitirmeliyiz.

feminist

rapunzelkibritsatar
kadın-erkek eşitliğini savunan "birey".

erkeklerin avantajlarına sahip olmak istemez. çünkü amacı onların avantajının olmamasıdır. nedir erkeğin avantajı? bir penis ve iki testis mi? fiziki olarak daha güçlü olmak mı? ben bunda bir avantaj göremiyorum. bu tabiattır. bunlara karşı çıkmıyoruz. bizim istediğimiz; erkeğin yanında süs olmamak, korkmadan sokakta yürümek, otobüse binmek, istediğimiz işte çalışmak, istediğimiz gibi giyinmek, istediğimiz gibi kahkaha atmak ve benzeri gibi basit şeyler.

bu alanda eşit olmak istiyoruz. araba kullanmak, siyaset ve felsefe yapmak gibi insancıl alanlarda.

erkeğin benden bir üstünlüğü yok. fiziki olarak elbet vardır. ama zaten ben orada eşitlik istemiyorum. ya ben sadece, kendim gibi olmak istiyorum. istediğim zaman içmek, sevişmek, ne bileyim yolda özgürce yürümek istiyorum.

ha bana yapılan pozitif ayrımcılığa da karşıyım. bir erkek bana otobüste yer vermek zorunda değil, arabamın kapısını açmasa da olur. benim gücüm bunlara yetiyor.

benim istediğim sevişince orospu, sevişmeyince yine orospu olmamak. çok basit şeyler değil mi, el insaf?

aile bütünlüğünü bozan feminizm değil, benim birey olmam. çünkü ben temizlik yapmak zorundayım, istediğin zaman sevişmek, istediğin zaman doğurmak zorundayım. seni takip etmeliyim. senin verdiğin partiye oy vermek, senin istediğin gibi giyinmek zorundayım. çünkü benim varlığımın biricik amacı bu. benim bir birey olmama asla izin vermezsin. aslında versen, hiçbir şey sarsılmaz. çünkü benim akıl olarak bir eksiğim yok senden.

ve evet, kadın diyeceksin. çünkü sen farkında olmasan dahi, bunu yaparak; benim cinsiyetimi ayıp bir şeymiş gibi gösteriyorsun. sanki bu kötü bir kelime gibi, güzelleme yapıyorsun. "kadın eleman aranıyor" diye bir ilan görsen, tuhafına gider değil mi? umarım anlatabilmişimdir. evet kapitalizm benim bedenimi metalaştırıyor. belirli bir vücud algısı oluşturuyor. "o kadınsa bunlar ne be" lafını kullanmıyor musun? demekki kadın olmak için; ince bir bel, dolgun göğüsler, büyük bir kalça yeterli oluyor. çünkü kadın cinsel bir objedir. sen öyle düşünmüyor olabilirsin ama sana bunu aşılıyorlar.

ben kendimi bir erkeğe ait hissedebilirim. bu onun ve benim arasındadır. ama bugün erkek beni kendi malı gibi gördüğü zaman olanlara bakalım. boşanmak isteyen eşini öldürdü, eski sevgilisini öldürdü, bakire değil diye nişanlısını öldürdü. bunlar gazetelerin 3. sayfalarında her gün gördüğümüz haberler. neden? çünkü ben senin malınım. senden ayrılıp çalışamam, evlenemem, gezemem. madem gidiyorum öldür beni.

bunlar naçizane düşüncelerim. evet ülkemizde feminizm çok yanlış yorumlanıyor. ama ülkemizde ki feministlerin önceliği de eşitlik değil maalesef. tecavüze uğramamak, ölmemek, bunların üstüne suçlu ilan edilmemek. böyle olunca feminizmin, fanatiklikle uygulanması biraz doğal değil mi? babam, abim, dedem bana tecavüz edebiliyor. ben tanımadığım erkeğe nasıl önyargısız yaklaşayım?

burada ülke geneline bakarsak, daha özgür düşünceli insanlar var. onlar bile böyle şeyler söylüyorsa, ben saldırgan olmak zorundayım. benim başıma gelen taciz olaylarını anlattığım, #sendeanlat hastagine; "burada yaptığınız orospulukları anlatıyorsunuz" denildi. ne yapayım ben?

yapma güzel arkadaşım. senin benden hiçbir üstünlüğün yok, olmayacakta. böyle konuşup tecavüzcüye, ataerkile prim verme.

sadece birey olmak istiyorum. özgür olmak istiyorum. el insaf.

edit: evet kimseye ait değilim. ama ben istemediğim sürece ait değilim. kaldı ki "benim bedenim benim kararım" sözü, hükümet için söylendi. çarpıtmayalım. bir bebeğin doğup doğmayacağına anne ve baba birlikte karar verir. bu hükümetleri ilgilendirmez. anlam kayması yapmamak gerek.

elbette doğurmak benim tabiatıma verilmiş, çok güzel bir görev. ben buna karşı değilim. ama bu benim hayattaki yegane amacım ve tek görevim değil. benim istemediğim zaman olacak bir şey de değil.

benim demek istediğim, "ben erkeğin üremesi için varolmuş bir meta değilim".


yahu istediğim zaman, istediğim kişiyle diyorum. sadece bu.

instela

rapunzelkibritsatar
bildiğimiz itü sözlük. gönlümde ki yeri başkadır. kendi içinde aktif, eğlenceli, bilgilendiricidir. üye olmasam da uzaktan okurum hep. güzel sözlüktür. üye olmak için, bir yazar tarafından davet edilmek gerekiyor sanırım.

hayvan çiftliği

rapunzelkibritsatar
george orwell'ın, bir devrimin; çıkarlara uydurulmasını anlattığı kitabı. kitaptan bir alıntı: "tanrı bana sinekleri kovmam için bir kuyruk vermiş ama keşke sinekler de olmasaydı, kuyruğum da." bilge ve ketum bir eşşek, söyler bunu. 1984ten sonra okunmasını tavsiye ederim.

muhasebeci bilmişliği

rapunzelkibritsatar
saçma bir genelleme.

"bazı firmalar acıdıkları için bazıları da bu yönlenlerini göz ardı ettikleri için bünyelerinde barındırmaktadırlar." cümlesine takıldım. aynen hiçbir işe yaramıyorlar ama acıdıklarından çalıştırılıyorlar. öyle firma biliyorsan, beni yönlendir.

ha böyle insan yok mudur? vardır. ama bunu bir mesleğe mal etme arkadaşım. bu senin muhattap olduğun "kişinin" iş disiplinidir.

gelelim diğer konuya. adam gelir ödemesini çekle yapar. normal olarak fatura kesersin. sonra der kdvyi ortak ödeyelim. neden? çünkü bana borcunu bir kere de ödüyor. benim bunu yapmam gerektiğini düşünüyor. ver nakit para, kesmeyelim fatura. sende kdv ödeme. ne dersin? tabiiki o kdvyi eşşek gibi ödemiştir. istediği kadar bilmiş muhasebeci desin.

bir başka model vardır. fatura kestirmez. her ay nakit olarak ödeme yapar. sonra yıl sonu gelir, bize 5 bin liralık bir fatura, ya muhasebeci. ben sana her ay düzenli para verdim, yap bir güzellik. e abicim sen aldığın malın parasını verdin. sen istedin, ben sana aylık fatura kesmedim mi? şimdi birden bire ben niye o kadar kdv ödeyeyim? güzel bir siktir yer benden.

başkası gelir sonra. her gün irsaliyesini; her hafta cari dökümünü, faturasını gönderirim. o da haftalık havale yapar. içeride iki fatura vardır. ama o ısrarla bir tanesini öder. geriden takip eder yani. e öde ikisinide derim. "haftalık ödeme alıyorsun ya şükret" der. gıyabında "babanın hayrına mı ödüyorsun sen? şükür edecek bir durum yok." cevabını sert bir şekilde alır ve özür diler.

bütün bunlardan sonra da, sözlüğe gelip; "bu muhasebeciler disiplinsiz, acıdıkları için iş veriyorlar bunlara" yazar. yaz bebeğim namımız yürüsün. he bir de hesap numaram faturada yazıyor, okuyuver yorma beni.

edit: 2. entryi yeni farkettim? sadece sayarlar öyle mi? arkadaşım senin kaç çocuğun olduğu, eşinin çalışıp çalışmadığı, yediğin öğle yemeği ve nicesi... benim sistemimde yazıyor, biliyor musun? senin sigortandan, elini yıkadığın sabuna kadar hesabı ben tutuyorum. sen buna sadece saymak diyorsun. bence bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olunmuş. hiçbir mesleği böyle kötülemeye hakkımız yok diye düşünüyorum. hele ki yemekten sonra, dişini temizlediğin kürdanın bile hesabını tutan birine; "sadece sayarlar" deme güzel kardeşim. ben çok halta yarıyorum şüphen olmasın. en büyük sorumluluk bende, istesem de telef olamam. ama cahil cahil konuşursan, seni telef ederim.

hep derim "acayipsiniz".

edit 2: fatura kesmenin bana hiçbir zararı yoktur. aksine yararı vardır. ben şiir gibi, anlaşılmayan cümlelerle yazmayacağım. nakit paranın dönmediği bir bölge de, hakkıyla yerine getirdim mesleğimi. adam kdv ödemek istemezse, nakit verir. eh bizde hak, hukuk biliriz elbet. ama piyasa bilmiyor, cari bilmiyor. kaldı ki bölgeden tut firmaya kadar değişiklik gösterir, bu yöntemler. burada genel konuşmanın pek anlamı yok. kaldı ki işin nasıl yürüdüğünü bilmeyene anlatmanın da, anlamı yok. 10 yıl sonra da çok bilmişlik yapıyor olacağım.

edit 3: fatura kesmenin hükmünü, bilmediğimden mi söylüyorum sizce? teorik bilgi ile konuşmak biraz komik bence. bu sistem de böyledir. teorikle değil, pratikle değerlendirilmesi gerekir. burada asıl mesele, bir meslek hakkında atıp tutmaktır.

edit 4: biliyoruz ki konuşuyoruz. bir diğer muhasebeci gelir, benim söylediklerime katılmaz. çünkü böyledir. benim sattığım mal nedir? bulunduğum yer neresidir? carilerim kişi midir, firma mıdır? bunları etraflıca bilmeden, hüküm giydirmek saçmadır. biz de piyasa böyle idi. başka yerde başka şekilde çalışırız, daha fazlasını öğreniriz. bilmediklerim, bildiklerimden elbet fazladır. ama bildiğimi söylemekten çekinecekte değilim. buna bilmişlik diyenler olsa bile... tekrar altını çizelim "hiçbir mesleği kötüleme hakkını kendinizde bulmayın. teorik bilgi ile değil, pratik bilgi ile değerlendirin."

madem sevgili yazar kendisine abi veya amca dememi istiyor, hayat tecrübesine saygı duyuyorum. bir başka kaosta görüşmek üzere, esen kalın.
7 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol