rapunzelkibritsatar

nickelanjelin girdiği, zamanlaması manidar işbu entrydir (bkz: #1115839)

resmi bir törende nasıl dini bir unsur bulunur? yazarın beyan etmek istediği bu. bulunamaz çünkü hala laik bir devletiz. devletin dini olmaz diye düşünüyorum. son derece doğru söylem. üstelik direkt gavur demek nasıl bir kafadır? din ve devlet ayrımını yapabilen herkesin savunması gereken mantıklı bir düşünce. böyle böyle kopuyoruz laiklikten.

"bulaşmaz değil mi" diyen kadına acayip ayar olduğum video. kocanı bile götürür ne diyorsun abla. "bunun düzgünü yok mu" nedir ya? düzgünlükten kasıt nedir? aktif mi vereyim pasif mi vereyim abime?

o kadar gereksiz detaylara takılıp kalıyoruz ki hayatımız boyunca...

edit: doğruluğundan emin değilim ama şöyle bir söylenti vardı; https://www.twitter.com/TuhafAmaGercek/status/720928569589895168?p=v

ahs hotel'in, ilk bölüm finalinde çalınan eagles şarkısı. çok şaşırmıştık. (bkz: kırk yıl düşünsem aklıma gelmez)

başlık: uni kantininde kıza verdiğim süpernatural ayar

entry: istanbul da özel bir universitede %50 burslu okuyorum. sınıf amfi olunca çok fazla sınıf arkadaşın oluyo sima olarak tanıdık çok olsa da samimi olduğun kişi sayısı iki elin parmaklarını geçmez. neyse samimi olduğum arkadaşlarımdan şamil, sınıfımızdan gördüğüm fakat konuşmuşluğum olmayan iki kızla oturmuş kantinde muhabbet ediyorlar.ben de yan masada tek takılıyorum. şamil beni de masalarına çağırdı ben de gittim yanlarına oturdum ama konuşmuyorum onları dinliyorum sadece. derken samimi olduğum diger bir arkadaş mehmet geldi mehmet de burslu olduğu için kendime yakın hissederim... neyse konu da burda başlıyo bizim bu mehmetin ayakları büyüktür bayağı 45-46 numara falan neyse bu kızlardan birinin dikkatini çekti mehmet e sordu ayakların büyük bayağı kaç numara diye. mehmet dedi 45 numara diye bunu diyince kızlar kıs kıs gülüyorlar. dile getirmiyorlar ama ne düşündüklerini tahmin edebiliyordum. ayağı büyük olanın dalgası büyük olur hesabı. sonra bu huurlar dan biri benim ayaga baktı mehmet in kinin yanında küçücük duruyo bu da bana laf çarpıyo aklı sıra senin ayağın küçükmüş kaç numara giyiyon dedi. dedim ki 40 numara ama tarraklı. bunu duyunca kızın bi rengi attı. bizimkiler yarıldı tabi. yanında ki diğer kız da gülüyo ama bir yandan da bana tip tip bakıyo herhalde gözünde canlandırdı benim dalgayı.

-eski bir cia ajani

öyle çok yalnız ve asosyalim ki böyle basit bir yanlış anlaşılmaya güldüm.

bir şey olacağı yok. insanlık halidir olabilir.

alttaki yazar bu başlık biraz eskidi sanki. katılıyor musun bana?

bazen hayatımdan geçen bütün insanları bir araya toplayıp, sarhoş bir şekilde videoda ki abla gibi bağırmak istiyorum.



sanki derdimin tek dermanı buymuş gibi geliyor sözlük.

merdivenlerden çıkarken, orada olmayan bir adamla karşılaştım. bugün de orada değildi. keşke dedim... keşke gitse...

repliğiyle hafızalarda yer etmiş, john cusackın başrolde yer aldığı, 2003 yapımı; suç, gerilim, psikoloji konulu doğaüstü şaşırtmalı film.

bir anket sonucu acun ılıcalı, rahmi koç ve polat alemdar'ı örnek aldığımız haberleri çıkmıştır.

bir türk insanı olarak tek idolüm:
(bkz: kim kardashian)

yaptığım işlerle değil, özel hayatımla anılmak istediğimden; en ufak gelişmeyi sözlükle paylaştığım özel olmayan hayattır. (bkz: namım yürüsün)

kendisini çok takip etmiyorum ama sanırım sosyal medya fenomeni ve makyöz olan, eşcinsel er kişisi. sosyal medyadan hortlayıp ünlü olan kimseyi sevmediğim gibi kendisini de sevmiyorum. "çok sempatik" diyerek pozitif ayrımcılık yapacak halim yok.

(bkz: harry potter)

ruh emicilere karşı kalkan yaratan büyü. çok mutlu bir anıya odaklanılır ve expecto patronum denilerek yapılır. büyünün etkisinin kalkması istenilene kadar mutlu anı düşünülür. ayrıca benimde denemek istediğim ama odaklanacak çok mutlu bir anı bulamadığım için vazgeçtiğim büyüdür.

erol köseye seslendiği videoda, burnuna yaptığı kontur makyajı oldukça amatör görünen, şu sıraların evlilik programı sunucusu. burnunun kenarlarından bronzer akıyor abla.

döşekte uzanır kalır ve saatleri sayarım; etrafta, kendimi mahvetmeye çağıran aletler, nesneler. çivi fısıldıyor bana: kalbini del, çıkacak azıcık kan seni ürkütmemeli. bıçak laf dokunduruyor: ağzım şaşmazdır: bir saniyede vereceğin kararla sefaleti de utancı da alt edersin. pencere, sessizliğin içinde gıcırdayarak tek başına açılıyor: yoksullarla sitenin tepelerini paylaşıyorsun; atlasana, açılmamın değerini bil: göz açıp kapayıncaya kadar, kaldırım taşının üzerinde, hayatın anlamı ve anlamsızlığıyla beraber pestilin çıkacak. bir ip ideal boynu bulmuş gibi, yalvarıcı bir gücün tonuna bürünerek dolanıyor: seni daima bekledim; senin korkularına, yılgınlıklarına ve hıçkırıklarına şahit oldum; buruşmuş örtülerini, kudurmuşluğunla ısırdığın yastığı gördüm; tanrılara taltif ettiğin sövgüleri işittim. merhametli olduğumdan senin için üzülüyorum ve sana hizmetimi sunuyorum. zira şüphelerine bir cevap ve ümitsizliklerinden bir kaçış bulmaya burun büken herkes gibi, sen de kendini asmak için doğmuşsun...
(sayfa:138)

time.comda yapılan "dünyanın en etkili 100 kişisi" anketinde erdoğan ilk 100'e girememiş ve 0.3 oyla 118. sırada yer almış. yani oy verenlerin %84'ü uzun adama hayır demiş.

beşar esad ise 110'uncu olmuş.

ülkemiz için bir dönüm noktası olan adamın, dünya üzerinde kayda değer bir etkisi yok mu bilemem ama ben olsam kıskançlıktan uyuyamazdım.

tamamen babanın gölgesinde yaşanılan yaşlarda insanda derin bir sarsıntı yaşatır. hele ki babası öldüğü için ağlıyorsa, empati yapmış bulunursunuz ve derin bir çıkmazdır bu.
daha sonra kuzeniniz öldüğünde gizli gizli ağladığını görürsünüz. artık babanın gölgesinden çıkılmış ve onun bir kahraman değil bir insan olduğunun farkına varılmıştır. kuzeninizin ölümüne dahi üzülmemişken babanızın ağlamasına hiç üzülmezsiniz. sizi bu noktaya getirdiği için babanıza eyvallah çeker işinize bakarsınız.

inci sözlükte hesabım var.

satürn olmak isterdim. hulahop çevirmek falan.

alttaki yazar varlığından hoşnut mu? yoksa varolmamak mı isterdi?

(bkz: ferman padişahın dağlar bizimdir) şeklinde buraya bıraktığım entry.

edit: ruknettine kulak veriyor ve tinder kullanmayı bırakıyorum.

edit 2:(bkz: bir hışımla geldi geçti peh peh peh)

işyerinde yemek yemek istememenize sebep olacak durumdur. sigara kullanan birey yemekten sonra sigara içmezse, tam doyamayabilir. benimde ilk işyerimde sigara içmek yasaktı. bir ay sonra istifamı verip, odam da puro içebileceğim bir iş buldum. (bkz: ivedik organize sanayi bölgesi)