confessions

pur3vil

- Yazar -

  1. toplam entry 303
  2. takipçi 1
  3. puan 10964

kamu iktisadi tesebbusleri

pur3vil
sözleşmeli memur ünvanıyla 399’a tabi personel çalıştıran kurumlardır.

bu grupta yer alan memurlardan en şanslıları, devlet hava meydanları işletmesi’nde çalışanlardır. şöyle ki, dhmi’de çalışan lise mezunu bir teknisyen, 1900 lira maaş alır. varın artık mühendisini, trafik kontrolörünü falan siz düşünün.

yayın balığı

pur3vil
çok pis bir tatlı su balığı. kaplumbağadan kurbağaya, dana burnundan sülüğe kadar ne bulursa yutar götürür. iriliğini de bu pis boğazlığına borçludur büyük ihtimalle.

http://img75.imageshack.us/img75/3253/yaynbalsilurusglanis3ur3.jpg

forum

pur3vil
çok farklı amaçlarla kullanılan, genellikle şu, illegal müzik ve film paylaşımı yapılan ya da sözde arkadaşlık hizmeti veren türevleri baz alınarak, sözlükçüler tarafından bok atılan site formatıdır. "forumlaşma paranoyası" denilen hastalık da buradan çıkmıştır zaten. fakat öyle forumlar vardır ki, benim diyen sözlüğü sikip atacak engin bilgiye, benim diyen yazarı komplekse sokacak kadar bilgili, usta üyelere sahiptirler.

yaz tatilinin gelmesiyle sivilceli ergen panayırına dönen sözlüklere bakıyorum da, genel durum "kim daha komik?" daha doğrusu "kim daha abazan?" minvalinde dönüyor sol frameler. onların bir üst kademesinde de "cuk otturttum ama di mi di mi! ehehe" mantığındaki muhabbetler dönüyor. bunların zaten iyi ya da gerekli olduğunu söyleyecek biri olduğunu sanmıyorum. daha doğrusu söyleyenin adam yerine konulacağına ihtimal vermiyorum. burada bir sorun, tuhaflık yok.

asıl sorun, aklına bir şey gelmediği zamanlarda "ülkücü, evrim, komünizm, türbanlı kızlar" ve türevi başlıklara saldıranların kendilerini diğerlerinden daha kültürlü veyahut elit addetmelerinden kaynaklanıyor. şimdi sen, evrim kuramı’nı sadece darwin’e ait bir fikir/buluş gibi algılayacaksın, ona ait birkaç makaleye göz gezdirip kendince tespitler yapmaya kalkacaksın ve karşı çıkanları yobaz, bilim düşmanı olarak lanse edeceksin. işte gerçek yobazlığın, hazımsızlığın canlı örneği. keza aynı şey ülkücü ve türbanlı başlıklarında da yaşanıyor. ve buradakiler evrim ilgili olanlardan çok daha bayağı. klavyeyi eskitmeye değmeyecek kadar anlamsız.

ulan ben bu çıkılmaz yollara nasıl saptım. nelerden bahsedecektim nerelere geldim. neyse müdür kıssadan hisse: her sakallıyı deden sanma, sakın ama sakın forumlara bok atmaya kalkma. gün gelir kendi pisliğinde boğarlar. psikolojin bozulur sonra. benden söylemesi.

prison sağmalcılar

pur3vil
ne yazık ki yarım bırakılmış bu güzel hikaye.

"tamamlansa negzel olurdu kıı" diyor uzaktan bir atlı. evet, her atlı kısık gözlerle etrafı süzecek, yavaş ve karizmatik konuşacak diye bir kaide yok. arabacı rasim aga’nın kızı, sümüklü hacer bu.

mense

pur3vil
"ölü ele geçirilen teröristlerin üzerinde, fransız menşeli çok sayıda mühimmat bulundu" tarzı haberlerle hayatımıza girmiş- en azından benim bu şekilde girdi- kelime. şahıslar için de kullanılıyor, ki ilk yukarıdaki şekilde duyduğumdan mıdır nedir, çok sıvama/yapay görünüyor, "falanca memleket menşe(y)li futbolcu" şeklindeki cümleler.

bu yaz da iyi sıcak yaptı

pur3vil
çok sevdiğim bir filmde geçen replik, diyemiyorum, çünkü değil. olsa demez miyim?

hava durumu üzerine yorumlar yaparak muhabbete girmeye çalışan orta halli türk repliği. burjuva ve avam tabakası da kullanabilir. bu hususta hem fikiriz.

asıl sorun, cümlenin neresinden tutulsa elde kalacak olması.

birincisi, yazın havayı ısıtıp önümüze koymak gibi bir mahareti yok. ikincisi, yazın havanın sıcak olması gayet normal, neden? çünkü yaz. y-a-z... (büyük harflerle) üçüncüsü, ulan geçen yazın allahı başka mıydı? niye "geçen yaz da iyi sıcak yaptı" demiyorsun. dördüncü ve son olarak, iyi=çok yanılgısına nasıl düştün, hıı?

burada herkes akrabadir kimse kimseyi tanımaz

pur3vil
organize işler’in afişinde yer alan cümle.

şimdi, yazar burada bize ne anlatmaya çalışıyor?

a) tanımamak fiilini "önemsememek, görmezden gelmek" gibi anlamlarda kullanarak aile içi ilişkilerdeki çarpıklıktan yakınmaktadır.

b)bahsedilen aile öyle büyük öyle büyüktür ki, fertlerinin birbirlerini tanıma imkanı yoktur.

c)aileden kasıt, herkesin tanış olduğu bir cemiyette kimsenin kimsenin işine karışmadığını belirtmektedir.

d)kırk tas haş hoşaf, 3 tas has hoşaf.

e)biz daa bu konulara gelmedik örtmenim.

süre sınırı yok. herkese, en çok da gül kokulu osuran kızlara başarılar.

sigara zammı

pur3vil
philsa’nın eşeğin şeyine şey kaçırmak suretiyle, her ürüne 50 krş ekleyerek yaptığı bok afedersin. affetmesen de umrumda değil gerçi. ne lan bu! yüzde hesabı yok, bir şey yok. sonra bu memlekette kaçakçılık niye engellenemiyor, kaçak sigara ve alkol neden aleni satılıyor vs. dönün de sıçtığınız boka bir bakın.

armut koltuk

pur3vil
ben bunlarda kendimi çok rahatsız hissediyorum müdür. götü tam ortaya hizalayamadığımdan mıdır nedir, eğreti duruyorum üzerinde. tuhaf.

şey şimdi. çok kişisel oldu. ters yüz edip formata uyduralım da, sözlükçülüğümüze zeval gelmesin:

çoğu insanın kendini rahat hissedemediği, tuhaf, koltuğumsu oturgaç.

parliament pazar gecesi sineması

pur3vil
"negzel müziğin vardı be müdür...senin birbirinden güzel filmlerin, benimse gerçek olmayacak kadar güzel hayallerim vardı. negzel günlerdi." diyesi geliyor insanın. amma, dedirten başlık ve ona uyumlu entrylere olan histerik alerjimizden diyemiyoruz, diyemeyeceğiz, dememeliyiz, de..

emre altuğ

pur3vil
yakışıklı adamdır vesselam. şayet dendiği kadar narsistse, ölüme giden ve her canlının seve seve yaşayacağı yaşlanma sürecinde çok acı çekecek demektir. bi’ 10 yıl sonraki beyanatlarını da duymak isteriz. kimbilir, belki "bir yudum dramatizasyon" haberlerinde "işte unutulan şarkıcının içler acısı hali" diye verirler. böyle koca koca puntolarla. alttan bol acıklı jenerik müziği yedire yedire...

kırarım bu sözlüğü

pur3vil
kadir abimiz, dul ve yetim hakkı yiyen sözlükçülere böyle sesleniyormuş.

-bundan sonra, sözlüklere takılmayacaksın, entry girmeyeceksin, oy vermeyeceksin. anladın mı beni, anladın mı ha!

+aman beyim, sözlük olmazsa biz ne yer ne içeriz. çocuklarımız sersefil olur??

-sus köpek! girmeyeceksin diyorum sana, girmeyeceksin! kırırım ulen bu sözlüğü, kırırım!

pur3vil

pur3vil
kendisi her canlı gibi, temel gereksinimlerini karşılayıp, yarı sosyal, bazı uzmanlara göre (isviçreliymiş bunlar) hafif asosyal bir hayat yaşasa da, bilgisayarı çoğu zaman açıktır. bundan dolayı da biblo olarak tanımlanacak biri ya da bir şey varsa bu en çok bilgisayarına yakışır. ha unutmadan, nazar değmesin: tü tü tü.. ma$allah.

not: "$" bu, "ş" nin şekilli halidir. cahilsiniz, bir hataya düşüp amerikan doları sanırsınız diye şey ettim. şey.

alttan dersi olmayan talebe

pur3vil
50’li yıllarda mezun olmuştur. hadi 60’lı diyelim de gönlünüz olsun. traşı kesip sadede gelirsek; altta dersi olmayan öğrenci, kafası rahat öğrencidir. görevini layıkıyla ifa ettiği için tatilini doya doya yapabilir. helali hoş olsun.

tek tip askerlik

pur3vil
türk(iye) medyasının ne kadar kolpacı olduğunu gözler önüne seren balonlardan biriydi. çok şükür genelkurmay’ın açıklamasıyla buharlaştı gitti.

üşenmeyenler açıp okusun o zamanki haberleri. "alınan bilgilere göre, yapılan açıklamaya göre" gibi kolpa haber ibareleri bol bol geçiyordu. lakin ortada isim yok! kim ulan sana açıklama yapan? yok!

ne var peki?
yusuf ziya özcan’ın "eşit süre askerliğe dayalı güzel bir sistem düşünüyoruz" minvalindeki flu sözleri. ve başbuğ’nun "rapor hazırladık" beyanatları. bu kadar.

kısacası buram buram asparagas kokuyordu. ama kendi yarattığı gündemi şişirmekte üstüne olmayan medyamız sanki hemen yarın yasalaşacakmış gibi başlık atmaktan çekinmedi. bu balonda tsk’nın da rolünü unutmamak gerekir. tsk asker açığı olduğunu iddia ediyor. sen askeri bahçıvanlıktan garsonluğa kadar her işte çalışan ücretsiz işgücü olarak düşünürsen ççin kadar askerin olsa yine "asker sıkıntımız var" dersin. neyse, bu başka konu.

tsk da bir süre sessiz kalarak zokayı yutan yurdum gençlerinin tecil bozdurmasına zemin hazırladı. daha doğrusu oluşturulmuş zemini güçlendirdi. böylece asker açığı bir nebze de olsa blöfü yiyenlerle kapatılmış olacaktı, ki oldu da. ne zaman ki, olayın boku çıkmaya başladı, o zaman başbuğ kesin bir dille bu tasarının yakın gelecekte mümkün olamayacağını beyan etti.

tabi kolpacı medyamızda başlık çok: "tek tip askerlik 2 yıl sonra! tek tip askerlik 2011’e ertelendi!"
ulan güler misin ağlar mısın. yenildiğini kabul etmeyen çocukların çamura yatması misali hemen su yapmaya başladılar. ve işin ilginç tarafı bunu da yiyenler çıktı.

"abii, 2011’de kesin çıkacakmış biliyon mu?"
biliyorum. senin ne kadar mal olduğunu biliyorum. millet yemlemekten bıktı siz atlamaktan bıkmadınız. yok abicim tek tip askerlik falan. hikaye bunlar. aha buraya yazıyorum işte. çıkarsa gelin suratıma tükürün.
2 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol