confessions

proserpina

- Yazar -

  1. toplam entry 188
  2. takipçi 1
  3. puan 9302

aldatılmak

proserpina
ilk kez karşılaşan için gerçekten çok can acıtıcı olsa da, ikinci kez yaşandığında o kadar da kötü değildir, hatta kişiye bir çok güzel özellik katabilir post-travmatik psikolojiyle.

1) sadece sevdicek adaylarına değil, tüm insanlığa karşı daha temkinli, hatta uzak kalarak bünyeyi arındırıp koruma, kollama yeteneğiniz gelişir.

2) geçmişinizdeki affedil(e)meyen hataların / insanların bir anda ne kadar önemsiz olduğunu görüp, daha affedici ve şefkatli bir tavır sergileyebilirsiniz.

3) hayatınızda kim olursa olsun, ne yaparsanız yapın, önemli olan tek şeyin yalnız kaldığınızda mutlu bir biçimde ayakta durabilecek, güçlü biri olmanız gerektiğini anlarsınız.

4) çevrenizdeki insanları tek tek uzaklaştırarak kendinize güzel bir duvar örüp içeride kitap filan yazabilirsiniz.

5) bohem akımlara kapılıp o köy senin, bu şehir benim gezerek kültürünüzü geliştirebilir, bununla prim yapabilirsiniz.

6) aldatılmanın verdiği dayanılmaz hafiflik hissiyle mutlaka kilo verirsiniz, dolayısıyla o çok istediğiniz ama içine giremediğiniz elbiseyle de barışmış olursunuz. kim tutar sizi canım...

7) ve son olarak, hayatınızı mekanikleştirerek her şeyi listelere dökebilir ve sonuç olarak hiç bir şeyi unutmayan bir über-insana dönüşebilirsiniz.




özlemek

proserpina
en sıradan konuşmanızın içinde sadece bir cümledir bazen: "seni özledim...". o an tüm dünya değişir, ıslık sesiyle karışır soğuk bir rüzgar, hem mutlu olursunuz, hem de üşürsünüz uzaktaki sesi duyarken. yanına koşmak gelir, dünyanın sonuna gidip atlamak gelir içinizden. gün sayarsınız delirmemek için, en son günü bilmeden. aşktan, sevgiden, nefretten daha yakıcıdır özlemek; gitmez çünkü, yanınızdayken bile öznesi, siz onu özlersiniz hep.

bilgiçlerin şiirleri

proserpina
yokluk.

bu akşam,
hava soğuk, ayaklarımın altında kar.
sen yoksun.

bu akşam, diğer akşamlar gibi,
sarhoş bütün martılar,
tüten bacaların, beyaz kanatlarının üstünden
sana bağırıyorlar, duymuyorsun.

bu akşam, evde bir şey yok,
saat çalışmıyor,
kadife perdelerim çekili küçük penceremde
özlemimi yoğuruyorum tüm sözlerimle
sana doğru, yoksun.

bu akşam olsan da kar etmezdi gerçi,
dalgaların çakılları yuttuğu gibi
içinde boğuluyorum
içimde ölüyorum
benliğim... bu akşam
sensiz, yoksun.

belli değil miydi ayrılık
onca zamandan sonra gelen, katı, suratsız,
yaşlı bir kadın gibi soğuk ve patavatsız
seninle giden her şey
bu akşam,
daha bir acımasız
tekrar ettiğim hecelerin izleri
çırılçıplak, karın altında,
karnına dokunuyormuşçasına
ellerim-
hissetmiyorsun.



bu akşam,
her akşam olduğu gibi, sana gidiyor
tüm düşüncelerim
sana gidiyor kanatlanıp martılar
sana gidiyor ellerim, bedenim
hepsi , bu akşam,
senden yoksun.

uyumak

proserpina
uyumak.

“gözlerini kapat.” dedi adam, “ sana sarılmak istiyorum.” . kadın yumdu gözlerini. zaten sırtı dönüktü adama, yeni aldığı gece lambasının minik ışıklarını izliyordu, sessiz. gençken kurduğu hayallerindeki sevgililerden çok uzak olan bir adamlaydı şimdi. birlikte değiller, hayır, sadece aynı yataktalar.
“ saçlarını seviyorum,” diyor adam, ona çoktan arkasını dönmüş kadına sarılırken. kadının uzun saçları omzuna değdiğinde içi ürperiyor, ayışığı yok bu gece. dışarıdan hiç bir ses gelmiyor. göz kapakları ağırlaşıyor, burnuna gelen pudra kokusu daha da belirginleşiyor kadın kıpırdadıkça. farkında değil, ama hayatında hiç böyle huzurlu olmadı adam.
kadın açtı gözlerini. “kalmak istediğine emin misin?” diyecekken adamın nefesinin düzene girdiğini farketti, açtı gözlerini. uyuyabilir her an, evet, sadece kafasını kurcalayan sorulardan kurtulması gerek. “iyi geceler,” diye mırıldanıyor kendine, karnının biraz üstünde uyuyan eli alıp kendi eliyle birleştiriyor, düşünceli bir ifadesi var kadının.
iki hafta. belki üç. “ne kadar çok değiştim,” diye düşünüyor kadın. tüm yaşanmışlıklarından, hayal kırıklıklarından sonra, dalları kırılmış bir ağaç gibi köklerine daha sıkı tutunmuştu o da. mutlu olmayı hak etmediğini düşündü şimdiye dek hep. dışarıdan göründüğü kadar kırılgan değil aslında, bakışları melankolik kadının. artık kimseye bağlanamıyor. içinde, kendisine bile, güven yok.
açtı gözlerini. bu defa farklı bakışları kadının. güvenmiyor adama belki, ama uzun zamandır olmayan bir şey oluyor. kadın mutlu bu gece. doğru kabul ettiği her şey yıkıldı çünkü. aşık olmadan yaşayamam derdi hep. eksik hissetti sevgililerini tek tek öldürdüğünde. ama bu defa farklı bakışları kadının. adamın ılık nefesini hissediyor yanağında. farkında değil, ama hayatında hiç böyle huzulu olmadı kadın. “iyi geceler,” diye mırıldanıyor kendine, adamın gözlerinin de açık olduğunu bilmeden.

bilgiçlerin şiirleri

proserpina
uyu. uyan.


yine karanlık. saydığımız yıldızlar da yok şimdi.


gülüyorsun benimle. bana belki.
nefes alıp verdiğinde yüzündeki o rahatlık
beni öldürüyor
gülüyorsun
seviyorum seni böyle görmeyi.
çırılçıplak karşımda. utanmadan.
üşüyorum ama önemsiz,
nerede olduğumu unutturuyor hatta, bu iyi.


içimdeki dumanı üflüyorum tavana. soğuk.
sonra karanlık yine. uyuyorum.


gözlerin öpücüklerim gibi. rahatsız oluyorum beynimi okuduğunda.
çizgisiz bir kağıda yazı yazmayalı uzun zaman olmuştu.
listeler yapıyorum durmadan ben, sonu gelmeyen hiç bir zaman.
gece de yazdım yine- yatağın üstünde, kocaman dururken.
sonra yine karanlık.


uyan.
bana her baktığında, içimi her gördüğünde uyan.
yaşama sevincini çalarken, seninle şarkı söylerken.
saçlarını yıkarken duşun altında, bana sarıldığın an uyan.
bitmeyen zamanımızı düşündüğünde -
o kadar da kötü değil, evet,
rüya görürken, seni öptüğümde,
beni öldürürken uyan.


alacakaranlık, yağmur sesi geliyor dışarıdan.
gözlerimi aralıyorum- sıcaklığın var sağ omzumda.
odayı aydınlatan şimşekle irkiliyorum-
ilk tepkim: omzuna kapamak yüzümü.
iki: sol elimi göğsüne yaslıyorum.
üç: farkındalık- çekiyorum kendimi yatağın diğer ucuna.
gök gürültüsünü orada alıyorum içime.


hakkında yazdığım yazılar böyle değil normalde, bu nedense pesimist.
diğerleri hep merak dolu, şaşkın.
beni daha fazla tanıma diyorsun ya, kabul ediyorum.
uyan.


sevebilirim yine belki.
ama şimdi çok geç
çok yorgun
çok kalabalık
benim küçük, şeffaf beynim
gerçekleri bir kenara itmekle meşgul


nefesimi tutuyorum-
üç
iki
bir-
...................................................................................................... .

günün en tatlı saatleri

proserpina
1.işten eve git.
2.küveti doldur.
3.kendine bir duble mutluluk al.
4.müziğini aç.
5.soyun.
6.beynini temizle.
7.banyoya gir.
8.makyajını yap.
9.giyin.
10.kapının çalmasını bekle.


hayalini kurduran saatlerdir. az kaldı, evet. akşamüstü bekleyişi. hayat nelere kadir.

bilgiçlerin şiirleri

proserpina
"çok sessiz"

sustum ben şimdi
içimdeki
kumsala yağdın
sıcak
haberin yok, sustum
giderken ağlar mı gün? (hayır)
gece denize girmeye korkardım-
sustum
hep yanımda ol
demiştim sana, kaybetme
bizi
usul usul
sustun.



ağladın belki giderken
hep gece var
şimdi suların altında
ve ben, susuyorum sana
herşeyden çok seninle,
senin yüzünden
susuyorum.

kim

proserpina
teoman’ın güzel bi şarkısıdır:


kim olacak bundan sonra uyandığımda soğuk yatağımda
kim dinleyecek kalbimi bakacak hep yüzüme
güzelmişim gibi sanki
kim tutacak son anda bedenimi havada
düşen uçurumlarda
ben tutarken nefesimi
ağzından aldığım ağzımda sakladığım
uçup gitmesin diye
biz büyür dünya değişirken
birbirimizi düşünüp başkalarıyla
sevişirken...
kim sevişecek kalbiyle
inandırıp sevgiye
uyutup nefesiyle
kim ısıtacak teniyle
sanki sıcak evim olacak
kış vakti okul dönüşünde

corpse bride

proserpina

tim burton’un süper stop motion’ı.emily’nin soyledigi sarki ice dokunur:

tears to shed

"if i touch a burning candle i can feel no pain
if you cut me with a knife it’s still the same
and i know her heart is beating
and i know that i am dead
yet the pain here that i feel
try and tell me it’s not real
for it seems that i still have a tear to shed

if i touch a burning candle i can feel no pain
in the ice or in the sun it’s all the same
yet i feel my heart is aching
though it doesn’t beat it’s breaking
and the pain here that i feel
try and tell me it’s not real
i know that i am dead
yet it seems that i still have
some tears to shed"

eski sevgilinin yokluğunun bile terk etmesi

proserpina
ayrıldıktan sonraki faz olan ayrışmanın da gerçekleştiği andır.

can yakar son bir kez, yatağınızda bıraktığı kokuyu son kez duyarsınız, son kez gelir kulağınıza içinizdeki şarkısı.

unutmak için yaşadığımızın en büyük kanıtıdır sevgilinin yokluğunun bile sıyrılıp gitmesi elden. yeni bir yalnızlık bulunur bundan sonra, yeni bir unutkanlık belki de.

bedük

proserpina
yeni albümüyle ciddi anlamda profesyonelliğini kanıtlamıştır kanımca. bütün parçalarının eğlenerek yapıldığı gözden kaçmaz.muhteşem bir insandır, muhteşem.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol