confessions

proserpina

- Yazar -

  1. toplam entry 188
  2. takipçi 1
  3. puan 9544

asker yolu beklemek

proserpina
koskoca bir paradoksun içine düşmektir. bir yanda geçen saatler, günler, haftalar sayılır iç titreye titreye, zaman herşey olmuştur çünkü, beklenenin yolu uzun. bir yandan kısacık aralarda duyulan ses, özenilerek yazılmış bir mektup, çarşı izninde iki dakika görülen bir tebessüm durduruverir zamanı- zamansızlık herşey olur. hiç bitmez, hiç gitmez o zaman beklenen.

129 gün, 22 saat, 15 dakika. bekleyenin yolu uzun.

bilgiçlerin şiirleri

proserpina
yokluk.

bu akşam,
hava soğuk, ayaklarımın altında kar.
sen yoksun.

bu akşam, diğer akşamlar gibi,
sarhoş bütün martılar,
tüten bacaların, beyaz kanatlarının üstünden
sana bağırıyorlar, duymuyorsun.

bu akşam, evde bir şey yok,
saat çalışmıyor,
kadife perdelerim çekili küçük penceremde
özlemimi yoğuruyorum tüm sözlerimle
sana doğru, yoksun.

bu akşam olsan da kar etmezdi gerçi,
dalgaların çakılları yuttuğu gibi
içinde boğuluyorum
içimde ölüyorum
benliğim... bu akşam
sensiz, yoksun.

belli değil miydi ayrılık
onca zamandan sonra gelen, katı, suratsız,
yaşlı bir kadın gibi soğuk ve patavatsız
seninle giden her şey
bu akşam,
daha bir acımasız
tekrar ettiğim hecelerin izleri
çırılçıplak, karın altında,
karnına dokunuyormuşçasına
ellerim-
hissetmiyorsun.



bu akşam,
her akşam olduğu gibi, sana gidiyor
tüm düşüncelerim
sana gidiyor kanatlanıp martılar
sana gidiyor ellerim, bedenim
hepsi , bu akşam,
senden yoksun.

özlemek

proserpina
en sıradan konuşmanızın içinde sadece bir cümledir bazen: "seni özledim...". o an tüm dünya değişir, ıslık sesiyle karışır soğuk bir rüzgar, hem mutlu olursunuz, hem de üşürsünüz uzaktaki sesi duyarken. yanına koşmak gelir, dünyanın sonuna gidip atlamak gelir içinizden. gün sayarsınız delirmemek için, en son günü bilmeden. aşktan, sevgiden, nefretten daha yakıcıdır özlemek; gitmez çünkü, yanınızdayken bile öznesi, siz onu özlersiniz hep.

bilgiçlerin şiirleri

proserpina
____ değildi.



anlayamadan daha nereye gittiğimi

ben

çoraplarım çayır çimen hep, koşmuşum

sen de vardın hani, ya da yoktun, bilmem

ben koştum – giderken;

ama _____ değildi, evet.

hava soğuk dedin, donmuşum

sabah omzum buz, buz!

isınırken belki... ama yok,

_____ değildi, biliyoruz.

kafama takılan şey şimdi,

zamanların paralelliği ya da

evrenin genişliği değil

çok başka, neydi diyorum

çoraplarıma bakarken sırılsıklam, buz,

çamur hep- niye koştuysam bu kadar

neydi ki, _____ değilse eğer-

yaşlar usulca fetheden yüzümü,

beynimin yarısını sana tahsis edişim,

yalnız uyumayı reddetmem hala?

içim, içim böyle.. acayip.

diyorum işte, _____ değildi, değildi de

neydi be yavrum?

yeni yıla yalnız girmek

proserpina
çok büyük bir olasılıkla bu yıl biterken içinde olacağım durum. bir de böyle denemek lazım, daha hayırlı olur herkes için belki, kim bilir?

plan belli gibi; telefonlar ve internet ulaşıma engellenir, bir şişe talisker alınır, andrea bocelli ve garou eşliğinde bilumum çerez, çikolata ve meyveyle 2010 hesapları kapatılır.

muhabbet kuşu

proserpina
90lı yıllarda çocuğu olan neredeyse her ebeveynin kafasını ütülemiş olan şirin mahluktur kendisi. birç birç ötüp dururlar sabahtan akşama dek. yetenekliyseniz bir kaç kelime ezberletebilirsiniz bazılarına.

son zamanlarda iki tane alsam mı diye düşünmüyor değilim, muhabbet edecek adam kalmadı etrafta, artık birlikte öter dururuz. kedili teyze olmaktan nispeten daha sağlıklı.

buckethead

proserpina
bilinçten uzaklaşıp bir ara vermek için birebir. colma albümü alınır, hatta big sur moon ve ardından machete açılır, bir kadeh bir şeyler varsa bünyeye nakşedilir.

sonuç: zamansız, öte bir müzikle dünyaya dönüş.

kitap yazmak

proserpina
göreceli olarak uzun bir süreçtir. başlangıç için onlarca, yüzlerce detayın bir araya getirildiği kaba bir taslak ve romanın temasının belirlendiği bir anahat çıkarılır. otobiyografik öğeler kullanılıyorsa mutlaka arkadaşlar ve aile bireyleriyle röportajlar yapılır, izinler alınır, günlükler ve hayata dair tarihi anlar kaydedilir. daha sonra elde edilen bilgilerden ve hikayeden yola çıkılarak kitabın son bölümü daha sonra editlenmek üzere yazılır. ve sona doğru gelişen olay dizgisi karakterlere göre bölünür. karakterler tek tek ele alınarak öykü örgüsündeki rolleri belirlenir, önemli karakterlerin mitolojisi kaydedilir. (bu süreç içerisinde hala delirmemiş ya da işten kovulmamış olursanız bir molayı hak ettiniz, evet.) yazmaya ayrılan mekan tamamen eskizlerden temizlenerek olay akışını gösteren bir pano hazırlanır, ki yazdıklarınız arasında kaybolmayasınız. yazılan metin üzerinde belli bir tansiyon yakalandıktan sonra başa dönülerek yazım hataları ve kurgu eksiklikleri düzeltilir, ve bir ara verilir. bu arada mutlaka yazılan iş kopyalanıp saklanmalıdır.yine bu dönemde yazmakta olduğunuz kitabın biteceğini düşünüyorsanız ilk elli sayfa kadarını bir editöre ya da yayınevine gönderip feedback almak isteyebilirsiniz. iki hafta kadar dokunmadıktan sonra tekrar kitabın bölümlerine dönülür ve günlük disiplininize uyarak her gün hikaye devam ettirilir. sonrasında hala ve hala delirmemekte ısrarcıysanız, kitabı bitirirsiniz zaten, geçmiş olsun.

bilgiçlerin şiirleri

proserpina
uyu. uyan.


yine karanlık. saydığımız yıldızlar da yok şimdi.


gülüyorsun benimle. bana belki.
nefes alıp verdiğinde yüzündeki o rahatlık
beni öldürüyor
gülüyorsun
seviyorum seni böyle görmeyi.
çırılçıplak karşımda. utanmadan.
üşüyorum ama önemsiz,
nerede olduğumu unutturuyor hatta, bu iyi.


içimdeki dumanı üflüyorum tavana. soğuk.
sonra karanlık yine. uyuyorum.


gözlerin öpücüklerim gibi. rahatsız oluyorum beynimi okuduğunda.
çizgisiz bir kağıda yazı yazmayalı uzun zaman olmuştu.
listeler yapıyorum durmadan ben, sonu gelmeyen hiç bir zaman.
gece de yazdım yine- yatağın üstünde, kocaman dururken.
sonra yine karanlık.


uyan.
bana her baktığında, içimi her gördüğünde uyan.
yaşama sevincini çalarken, seninle şarkı söylerken.
saçlarını yıkarken duşun altında, bana sarıldığın an uyan.
bitmeyen zamanımızı düşündüğünde -
o kadar da kötü değil, evet,
rüya görürken, seni öptüğümde,
beni öldürürken uyan.


alacakaranlık, yağmur sesi geliyor dışarıdan.
gözlerimi aralıyorum- sıcaklığın var sağ omzumda.
odayı aydınlatan şimşekle irkiliyorum-
ilk tepkim: omzuna kapamak yüzümü.
iki: sol elimi göğsüne yaslıyorum.
üç: farkındalık- çekiyorum kendimi yatağın diğer ucuna.
gök gürültüsünü orada alıyorum içime.


hakkında yazdığım yazılar böyle değil normalde, bu nedense pesimist.
diğerleri hep merak dolu, şaşkın.
beni daha fazla tanıma diyorsun ya, kabul ediyorum.
uyan.


sevebilirim yine belki.
ama şimdi çok geç
çok yorgun
çok kalabalık
benim küçük, şeffaf beynim
gerçekleri bir kenara itmekle meşgul


nefesimi tutuyorum-
üç
iki
bir-
...................................................................................................... .

aldatılmak

proserpina
ilk kez karşılaşan için gerçekten çok can acıtıcı olsa da, ikinci kez yaşandığında o kadar da kötü değildir, hatta kişiye bir çok güzel özellik katabilir post-travmatik psikolojiyle.

1) sadece sevdicek adaylarına değil, tüm insanlığa karşı daha temkinli, hatta uzak kalarak bünyeyi arındırıp koruma, kollama yeteneğiniz gelişir.

2) geçmişinizdeki affedil(e)meyen hataların / insanların bir anda ne kadar önemsiz olduğunu görüp, daha affedici ve şefkatli bir tavır sergileyebilirsiniz.

3) hayatınızda kim olursa olsun, ne yaparsanız yapın, önemli olan tek şeyin yalnız kaldığınızda mutlu bir biçimde ayakta durabilecek, güçlü biri olmanız gerektiğini anlarsınız.

4) çevrenizdeki insanları tek tek uzaklaştırarak kendinize güzel bir duvar örüp içeride kitap filan yazabilirsiniz.

5) bohem akımlara kapılıp o köy senin, bu şehir benim gezerek kültürünüzü geliştirebilir, bununla prim yapabilirsiniz.

6) aldatılmanın verdiği dayanılmaz hafiflik hissiyle mutlaka kilo verirsiniz, dolayısıyla o çok istediğiniz ama içine giremediğiniz elbiseyle de barışmış olursunuz. kim tutar sizi canım...

7) ve son olarak, hayatınızı mekanikleştirerek her şeyi listelere dökebilir ve sonuç olarak hiç bir şeyi unutmayan bir über-insana dönüşebilirsiniz.




bilgiçlerin şiirleri

proserpina
gitme. -
duydum ben.
gördüm gözlerini.
duydum, sıcacık bir masumiyet, yeniden.
ve anladım-
kalman gerek
burada, yanımda görmeliyim seni hep
hiç olmadın şimdiye dek, ama ben
duydum
aşkın sade beyaz çalan müziğini yine seninle.
bir gün
bir sabah
gördüm
kocaman, koyu yeşil, muhteşem gözlerinde
bir günde
bir sabahta
yine aşık oldum ben
tanıdıkça sesini.
gitme.

plastinasyon

proserpina
plastinasyon, vücudu eğitim ve öğretim amaçlı olarak korumak üzere tasarlanmış görece basit bir işlemdir. plastinasyon da basit bir kavramdır:

tahnit etme ve anatomik diseksiyon :
sürecin ilk adımı, atardamarlardan formalin pompalayarak çürümenin durdurulmasını kapsar. formalin tüm bakterileri öldürür ve dokunun çürümesini durdurur. diseksiyon araçları kullanarak ayrı anatomik yapıları hazırlamak üzere deri, yağ ve bağ dokuları çıkarılır
vücut yağı ve suyun çıkarılması
ilk adımda vücut suyu ve çözülebilir yağlar, bir çözücü banyosuna (örneğin bir aseton banyosu) koyarak vücuttan çözülür.

zorlu emdirme :
bu ikinci değişim süreci plastinasyonun merkez adımıdır. zorlu emdirme sırasında reaktif bir polimer, örneğin silikon kauçuk, asetonun yerini alır. bunu yapmak için örnek bir polimer çözeltisine batırılır ve vakum tankına konur. vakum, örnekten asetonu çıkarır ve polimerin her bir hücreye işlemesine yardımcı olur.

konumlandırma :
vakum emdirmenin ardından vücut istendiği gibi konumlandırılır. her bir anatomik yapı olması gerektiği gibi hizalanır ve teller, iğneler, pensler ve köpük bloklar yardımıyla sabitlenir.

kürleme (sertleştirme) :
son adımda, örnek sertleştirilir. bu, kullanılan polimere bağlı olarak gaz, ışık veya ısı ile yapılır. bütün bir vücudun diseksiyonu ve plastinasyonu yaklaşık 1.500 çalışma saati gerektirir ve normalde tamamlaması yaklaşık bir yıl alır.

kaynak:http://www.bodyworlds-istanbul.com/

body worlds

proserpina
alman bilim adamı gunther von hagens tarafından "plastinasyon" denen bir yöntem ile çürümez hâle getirilmiş olan iki yüzden fazla insan bedeninin sergilendiği, kaslar, damarlar ve organların bozulmamış hbir şekilde sunulduğu inanılmaz sergi. insanın kendiyle ve beden ölümünün gerçekliğiyle karşı karşıya kalmasını sağlayan, vücutlarını bağışlayan kişilerin bedenlerinin ve iç organlarının halka açık olduğu tek insan anatomisi sergisi aynı zamanda. istanbul modern antrepo 3’te, kesinlikle görülmesi gerek. tabi çocukları götürüp eziyet çektirmemek kaydıyla, hem küçük insanlar hem de bizim ruh sağlığımız için.

günün en tatlı saatleri

proserpina
1.işten eve git.
2.küveti doldur.
3.kendine bir duble mutluluk al.
4.müziğini aç.
5.soyun.
6.beynini temizle.
7.banyoya gir.
8.makyajını yap.
9.giyin.
10.kapının çalmasını bekle.


hayalini kurduran saatlerdir. az kaldı, evet. akşamüstü bekleyişi. hayat nelere kadir.
0 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol