oktuys

güzel bir queensryche şarkısı.

(bkz: turk kizi nereye gidiyor).

dün de gördük ki efendim, biz pek bi becereksiziz bu beyle; makarna bile yapamıyoruz. yalnız cahilliğin verdiği özgüvenden olsa gerek içine ne bulduysak koyduğumuz makarna baya bi enfes oldu, ne kadar biraz çiğ kalmış olsa da. sonra, gözlerimiz şeyla bakarken yaptığımız satranç maçından sonra bir makarna denemesi daha yapmışızdır ve kanaat getirmişizdir ki; azim hep yakalayandır.

zorunluluk.
(bkz: zaruret).

(bkz: zaruret hali).

zorda kalma durumu. aynı zamanda, koşulları gerçekleştiğinde hukuka uygunluk nedeni sayılan hukuki bir terim. eş anlamlıları için; zorunluluk hali, ıztırar hali.

bir tenis raketi markasıdır.

kökü, arapça şems sözcüğünden gelir.

(bkz: şemsiye)

gayet normaldir. kişiliğin oluşturulduğu yaşlardır. komünizmle yeni tanışmış, öğrenmeye çalışıyor olabilir. zira, anasının karnından das kapitali okuyarak fırlamamıştır. bu insanlardan daha yadırganacak olan ise, bazı insanların onlara bakış açılarıdır; örneğin bir kişi,bu grubun çoğunlukla rock müzik dinlediklerini söylüyor ama ben de zamanında onla aynı hataya düşmüşüm ki çoğunlukla türkü dinleyip, saz çaldıklarını sanırdım. neymiş? genelleme sakıncalıymış. tabi sakıncasından çok burda üzücü olan durum bakış açısı: yetişen bireye olan tahammülsüzlük, hem de kendisinin de benzer yollardan geçtiğini bile bile ( bu da yetişkinin faşizmi olsa gerek). çocukça istekler, hevesler neden bu kadar rahatsız eder ki "büyük"leri; hele, daha onlar kadar kirlenmemişken? ( belki de bakış açısını açıklayan kilit nokta bu sözcük)

kaba,çirkin.

eskinin hatırasını yaşıyor ne yazık ki. ben bu okulda kızların alınmasından sonra okudum. fakat başarısızlık kızların okula gelmesinde değildi. ülkenin genel hali bu okulu bu hale getirdi. gelen öğretmenlerin niteliğinin düşük olması(zira bu insanlar binbir alavere dalavereyle gelen insanlardı), bununla beraber öğrenci niteliğinde de bir düşüş yaşanması, o kadar çok geliri olmasına karşılık okula neredeyse hiç bir yenilemenin yapılmaması (özellikle kütüphane ve bilgisayar sınıfları ve atölyeler) ve yönetimdeki bütün iyi değerlere delicesine sahip çıkan ama belki de en çok o değerleri suistimal eden kokuşmuşluk ((bkz: hilmi hadimoğlu))ne yazık ki bugün bile gitsek yine aynı gazlamanın sürdüğünü görmemize neden olacak ve başarılı bir okul olduğu gerçeğini sadece anılarda yadetmemize neden olacaktır.

dünyanın daha yaşanılabilir bir yer olması istenebilir.
(bkz: abkzin bokunu çıkarmak)

seksen sonrası dönemde oldukça rahatlaklıkla görülebilen, toplumun her kurumuyla yeni yetişen nesle pompaladığı ilke. insan ne kadar bunun farkında olsa da, yapılan baskının başarısından ister istemez nasipleniyor.

yapılabilir ama yapanın bir devleti yönetiyor olması hayli ironiktir. devlet adamlığı başka bir şeydir.

bir zamanlar çayını yapıp içtiğim, suda bekletip saçımı yıkadığım hoş kokulu bitki. sonrasında "napıyorum lan ben" deyip unuttuğum yeşil,iğne yapraklı bitki. şimdi ise "aslında çayı güzeldi, noldu da bu kadar koptunuz birbirinizden" dediğim, her yerde bulamadığım, ismini koyan kişiyle tanışmak istediğim çok yararlı bitki. rivayet odur ki; kırk gün boyunca, her gün bir bardak çayını içersen vücuttaki bütün toksinleri atarmış bitki.

kanal 6 da bir konserini izleyerek tanıdığım, bundan çok da memnun olduğum, insanı rahatlatan, neşelendiren, güzel müzik yapan grup. isimlerini amerika-meksika sınırındaki bir yerden almışlarmış.

güzel bir calexico şarkısı.

(bkz: yangın yanıyor).

telaş, yaygara.