confessions

nys

- Yazar -

  1. toplam entry 942
  2. takipçi 1
  3. puan 19339

henri matisse

nys
sohbet adlı tablosuda diğlerleri kadar iyidir. bu ressamın resimlerine baktığımda aklıma dans etmek geliyor.. kullandığı renkler içimi kıpır kıpır etmekle kalmıyor, çockluğumdaki o arzularıda uyandırıyor.

livanepub

nys
kadiköy shaft sokağında yer alan, ezginin günlüğü, birsen tezer, fuat saka gibi insanları sahnesinde ağırlayan yer.

dün akşam arkadaşımın arayıp ’’hadi birsen tezer dinlemeye gidiyoruz’’ demesiyle varlığını farkettiğim ama ne yazik ki gidip göremediğim, hatta tezeri dinleyemediğim yer. ilk tekrarda gidip müzik keyfi yapacağım. güzel bir yer gibi duruyor sizede tavsiye ederim.

adresi : osmanağa mah. osmancık sok. no.11 kadıköy, istanbul
[email protected] tel:(0216) 414 40 96

kadına şiddette son nokta

nys
bu manşet altında habertürkün yayınladığı fotoğrafa tepkiler yağdırmışlar. yağdırılan tepkilere biraz göz gezdirdim. enteresan tepkiler yer alıyor.

’’niye ölenin fotoğrafı var, öldürenin yokmuş. mahremmiş. çocuklar görebilir, psikolojileri bozulabilirmiş.’’

saymışlarda saymışlar.kıyamam..çocukların gözlerini gerçeğe karşı kapatsınlar.. kanlar içinde olan bir kadının çıplaklığını sorgulayalım topluca.. neden?

merak ettiğim konuya değineyim hemencicik.

hergün tvlerde olan diziler, kuzey güneyler, fatmagülün suçu neler, yaprak dökümleri ve bunun gibi bir ton diziyi izlerken sevgili ev kadınlarımız ( pardon.. köşe yazarlarımız, sanatçılarımız, düşünürlerimiz) manşet adı altında verilen fotoğrafın vahşetine değinmişler..

biz kendi korkularımız, görmek istemeyeceklerimiz görmemezlikten geliyoruz sürekli zaten.. yine aynı yoldayız.. yaşanan durumun acı olmasından öte niye tüm çıplaklığı ile karşımızda diye tepki veriyoruz.bunu fotoğraflayıp manşet yapmışlar ki her gün yaptıkları manşetler arasında en gerçekçi olanıdır bu.


bütün çıplaklığı ile, bütün gerçekçiliğiyle manşetteydi bugun. sorulacak şey neden o fotoğrafın çekildiği değildir, neden öyle bir durumu yaşadığımızdır.

yani gerçeğin kendisi.

vladimir vladimirovic mayakovski

nys
nazımın etkilendiği ve gerçektende çoğu insanın etkilenebileceği şairdir. enteresan bir acı uyandırır

pantolonlu bulut şiiri,

pelteleşmiş beyninizde
kirden parlayan bir kanepede yan gelip yatan semiz bir uşak gibi

hayal kuran düşüncenizi,
kanlı bir yürek parçasıyla tedirgin edeceğim,
dalga geçeceğim, geberesiye küstah ve zehir dilli.

tek bir ak saç yok ruhumda,
yaşlılığın çıtkırıldımlığı yok onda!
dünyayı bozguna uğratarak sesimin gücüyle
yürüyorum - yakışıklı,
yirmi iki yaşında.

çıtkırıldımlar!
kemana yatırırsınız aşkı siz.
kabalar, onu trampete yükler.
fakat, tersyüz edebilir misiniz, kendinizi benim gibi,
öyle ki, dudaklar kalsın ortada, salt dudaklar!

çık da gel konuk odasından
gel de bir adam tanı,
kibirli, patiskadan ve melek soylu memur karısı.

sen ki dudaklar çevirirsin aynı kayıtsızlıkla,
bir aşçı kadın nasıl çevirirse yemek kitabının sayfalarını...

ister misiniz
ten kudurtsun beni,

- ve gök gibi, renk değiştirerek ansızın -
ister misiniz
öylesine yumuşayım, sevecen olayım ki öylesine
hani, erkek değil de, pantolonlu bir bulut desinler bu!

inanmıyorum çiçekli nice diye bir yerin var olduğuna!
benimle göklere çıkarılacaktır yeniden
hastane gibi bayatlamış erkekler,
ve atasözleri gibi yıpranmış kadınlar da...

parasız eğitim istiyoruz

nys
yaşadığımız bu sistemde özel diye adlandırılan, paracıklar sayılan okullar ele alındığında, o okullarda verilen eğitim insanı şaşırtacak derecede ortaya çıkıyor. paralı eğitimin en üst seviyesinde olan özel okullar verdikleri eğitim karşılıgında güzel paracıklar aldığından dolayı eğitiminde hakkını veriyor.. tabi bu her okul için geçerli değil. düşünüyorum da eğitimde bu para tamamen ortadan kalkınca nasıl bir eğitim sistemiyle karşı karşıya geleceğiz? hele hele devlet okullarını ele alırsak sonuç epey korkutucu.

herneyse geçelim bunu. ne derdi şair? ’’hava bedava, su bedava!’’ yalan veliciğim yalan. bedava yaşamıyoruz.. bak istekleri dile getirmek bile burada suç..

musa dağ da 40 gün

nys
1933’te avusturyalı yazar franz werfel’in yazdığı roman. yeni okmaya başladığım ve çok heyecanlı olduğunu düşündüğüm kitap. umarım yarılarda biryerlerde sıkılıp ’’ulan bu ne yaa’’ demem.

’’bu eser gerçek bir yaşam öyküsü olup 1929 yılının mart ayında, şam’da tasarlanmıştır. bir halı fabrikasında çalışan sakat kalmış, açlıktan ölmüş göçmen çocuklarının sefaletini, bir halkın akıl almaz kederini anlatmaktadır’’

elma şekeriiii

nys
#1027863

efendim tariflerin buraya yazılmasına karşıyım. eğer ki gerçekten güzelse getirin tadalım ve güzel olup olmadığını biz size canlı canlı söyleyelim.

canım istedi!

vatan uğruna ölen kişiye şehit denir

nys
uzun zamandır gözüme takılan yazılar, kulağıma kadar gelen bazı söylemler var.. ’’vatan uğruna ölmek, allah uğruna ölmek ile eşittir. bu yüzdende vatan uğruna ölen kişiye şehit denir’’ diyorlar. pek enteresan geliyor bana bu söylem.

’’ve sakın allah yolunda öldürülenlere (şehitlere) ’’ölüler’’ demeyin, hayır onlar diridirler. fakat siz bunun şuurunda değilsiniz.’’ (bakara suresi, 154)


’’allah yolunda hicret edip öldürülen veya ölenlere gelince muhakkak allah, onları güzel bir rızıkla rızıklandıracaktır. şüphesiz allah, rızık verenlerin en hayırlısıdır. onları, kendisinden gerçekten hoşnut kalacakları bir yere sokacaktır. şüphesiz allah, bilendir, halimdir. ’’(hac suresi, 58-59)

şimdi bunları ele aldığımızda nasıl yorumlamamız gerekir. kuranın varoluş tarihini ele alırsak ve şu yaşadığımız yüzyıla uyarlarsak sonuç yukarıda bahsedilen söylemler gibi mi oluyor acaba.

ben bilemedim.

amel mathlouthi

nys
tunuslu 27 yaşındaki sanatçı kürtçe,türkçe,romanca, ermenice, ispanyolca, ingilizce şarkılar seslendiriyor. çoğu dilde şarkı söylemeyi ’’diller, yolculuktur, çeşitlilik, alış veriş, zenginlik, gizem, hayaldir’’ diye açıklıyor.

enteresan olan geçmişte yaptığı bir söyleşisinde dikkatimi çekmiş olan bölüm ’’insanın kendi dilinde konuşması ve ifade etmesinin yasaklanmasının verdiği acıyı hayal bile edemiyorum, artık insanın kendisi olmaması gibi bir şey… çok zordur, bu nedenle kürt halkının mücadelesi benim varlığımı en derinden altüst ediyor’’dur.

ah sevgili amelciğim, sen taaa oralardan bunun bilincine varmış, içselleştirmişsin.. sesini ve seni öperim diyesim geldi.
12 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol