gereksiz gün.
tam adı ayşe ajda pekkan olan sanatçı, 12 şubat 1946da istanbulda dünyaya geldi. babası rıdvan pekkan deniz binbaşısı, annesi nevin dobruca ev hanımıydı. babasının görevi dolayısıyla çocukluğu gölcükte, amerikan askerlerinin ailelerinin arasında geçti. modern bir ortamda ancak ailevi sorunlar arasında geçirilen çocukluk, ajda pekkanın gençliğini etkileyen önemli bir dönem oldu.
bitmeyecekmiş gibi dönen makine.
olmazsa olmazlardan.
hep yapmak istemişimdir ama bir türlü nasip olmadı önümüzdeki maçlara bakacağız artık .
çoğaltmak için ne gerekiyorsa yapacağım.
ölmek.
uzak memleket.
bursada santral garajı altıparmaka bağlayan güzel bir cadde.
aynen geçerli.
yapan insan, aşan insan oluyor.
hocanin iki karisi varmiş.bir gün en cok hangimizi seviyorsundiye sorarlar hoca söylemek istemez.yeni karisi:
-ikimizde göle düşsek,önce hangimizi kurtarırdın?demiş.hoca eski eşine, sen biraz yüzme biliyordun degil mi?der.
-ikimizde göle düşsek,önce hangimizi kurtarırdın?demiş.hoca eski eşine, sen biraz yüzme biliyordun degil mi?der.
yine bir gün komşudan
biri vefat etmisti.
herkes işi bırakıp
cenazeye gitmişti.
o sırada bir adam,
yaklaşmış nasreddine
demiş: "sorum olacak",
ey hocam sana yine!
acımız fazla büyük,
elbette sabretmeli!
cenaze gotürürken,
neresinde gitmeli?"
hoca demiş: "elbette,
sonu budur her kulun!
tabutta bulunma da
nerde isterse bulun!"
biri vefat etmisti.
herkes işi bırakıp
cenazeye gitmişti.
o sırada bir adam,
yaklaşmış nasreddine
demiş: "sorum olacak",
ey hocam sana yine!
acımız fazla büyük,
elbette sabretmeli!
cenaze gotürürken,
neresinde gitmeli?"
hoca demiş: "elbette,
sonu budur her kulun!
tabutta bulunma da
nerde isterse bulun!"
haline şükret
dursun, çok feci bir trafik kazası geçirir... koma halinde hastaneye kaldırırlar. tedavi olurken kendine gelir. yatağında bakar ki bir kolu yok... hepten morali bozulur, asabileşir. bir taraftan da hastaneyi birbirine katar:
-ben tek kolla nasıl yaşarım şimdi!
diye bağırıp çağırır. kendini hastanenin penceresinden atıp intihar edeceğini söyler. doktorlar başına toplanır, bakarlar dursun ciddi, başlarlar nasihata:
-bak evladım, insan tek kolla da yaşayabilir, ölmediğine şükretsene. sonra beterin beteri var. geçen yıl temel de kaza geçirdi. onun iki kolunu birden kesmek zorunda kalmıştık... ama o senin gibi bağırıp, hastaneyi birbirine katmadı. şimdi de gül gibi yaşayıp gidiyor. inanmazsan git de bak.
dursun, bir an sakinleşir, gider yukarı mahallede temeli bulur. bir de bakar ki, temelin hakikaten iki kolu kesik ama, temel bahçede kıvır kıvır oynuyor, hem de nasıl oynuyor...
bizim dursunun kafası karışır ve hayretle temele yaklaşır:
-ula temel, eyi ki seni gördüm, yoksa hayatum gideyidi. ula bizim bi kolumuz kesildi diye intihar edeceğidum. ama senin, iki koli kesik vaziyette, hem de bi dansöz gibi oynamana karşı teselli oldum... şu dünyanın haline bak, benum tek kolum kesildi diye intihar edecek kadar beyinsuzum, sense iki koli yok göbek ataysun... derken, bizim temel patlar:
-ula sen manyak misun, ne göbek atmasi. sırtım fena halde kaşuniyi... patlayrum.
dursun, çok feci bir trafik kazası geçirir... koma halinde hastaneye kaldırırlar. tedavi olurken kendine gelir. yatağında bakar ki bir kolu yok... hepten morali bozulur, asabileşir. bir taraftan da hastaneyi birbirine katar:
-ben tek kolla nasıl yaşarım şimdi!
diye bağırıp çağırır. kendini hastanenin penceresinden atıp intihar edeceğini söyler. doktorlar başına toplanır, bakarlar dursun ciddi, başlarlar nasihata:
-bak evladım, insan tek kolla da yaşayabilir, ölmediğine şükretsene. sonra beterin beteri var. geçen yıl temel de kaza geçirdi. onun iki kolunu birden kesmek zorunda kalmıştık... ama o senin gibi bağırıp, hastaneyi birbirine katmadı. şimdi de gül gibi yaşayıp gidiyor. inanmazsan git de bak.
dursun, bir an sakinleşir, gider yukarı mahallede temeli bulur. bir de bakar ki, temelin hakikaten iki kolu kesik ama, temel bahçede kıvır kıvır oynuyor, hem de nasıl oynuyor...
bizim dursunun kafası karışır ve hayretle temele yaklaşır:
-ula temel, eyi ki seni gördüm, yoksa hayatum gideyidi. ula bizim bi kolumuz kesildi diye intihar edeceğidum. ama senin, iki koli kesik vaziyette, hem de bi dansöz gibi oynamana karşı teselli oldum... şu dünyanın haline bak, benum tek kolum kesildi diye intihar edecek kadar beyinsuzum, sense iki koli yok göbek ataysun... derken, bizim temel patlar:
-ula sen manyak misun, ne göbek atmasi. sırtım fena halde kaşuniyi... patlayrum.
çocuk, okuldan bir gözü şiş olarak dönünce, annesi telaşlandı :
-oğlum ne oldu gözüne? düştün mü yoksa?
-hayır düşmedim.arkadaşım orhan`la dövüştük.ben de yarın onun gözünü şişireceğim!
annesi yatıştırmaya çalıştı :
-sakın ha! dövüşmek iyi birşey değil.ben sana yarın pasta çörek vereyim.arkadaşına da ver, barışın.güzel güzel oynayın olmaz mı?
-olur anneciğim, barışırız.
ertesi gün, çocuk öteki gözü de şişmiş olarak döndü. annesi merakla sordu:
-yine ne oldu?
-arkadaşım yaptı, daha çok pasta, çörek istiyor!
-oğlum ne oldu gözüne? düştün mü yoksa?
-hayır düşmedim.arkadaşım orhan`la dövüştük.ben de yarın onun gözünü şişireceğim!
annesi yatıştırmaya çalıştı :
-sakın ha! dövüşmek iyi birşey değil.ben sana yarın pasta çörek vereyim.arkadaşına da ver, barışın.güzel güzel oynayın olmaz mı?
-olur anneciğim, barışırız.
ertesi gün, çocuk öteki gözü de şişmiş olarak döndü. annesi merakla sordu:
-yine ne oldu?
-arkadaşım yaptı, daha çok pasta, çörek istiyor!
doktor;
-"tabi hanımefendi,lütfen şu dereceyi dilinizin altına koyun"
kadın;
-"ama ben dereceyi ağzıma sokamam tiksinirim"
doktor;
"-o zaman koltuk altınızdan alalım ateşinizi.."
kadın
"-şeyy..doktor bey,oradan da çok gıdıklanırım.."
doktor;
"-o zaman son çare olarak makat dan ölçeceğiz" der.
kadın bunun olabileceğini söyler ve derecenin koyulması için gerekli olan
pozisyonu alır.
doktor dereceyi yerleştirir ancak kadından bu sefer de bir itiraz yükselir;
"-ama doktor bey dereceyi koyduğunuz yer benim makatım değil ki"
doktor;
"-ehm, zaten bu da derece değil"
-"tabi hanımefendi,lütfen şu dereceyi dilinizin altına koyun"
kadın;
-"ama ben dereceyi ağzıma sokamam tiksinirim"
doktor;
"-o zaman koltuk altınızdan alalım ateşinizi.."
kadın
"-şeyy..doktor bey,oradan da çok gıdıklanırım.."
doktor;
"-o zaman son çare olarak makat dan ölçeceğiz" der.
kadın bunun olabileceğini söyler ve derecenin koyulması için gerekli olan
pozisyonu alır.
doktor dereceyi yerleştirir ancak kadından bu sefer de bir itiraz yükselir;
"-ama doktor bey dereceyi koyduğunuz yer benim makatım değil ki"
doktor;
"-ehm, zaten bu da derece değil"
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?