bana okumayı öğreten ve sevdiren büyük üstad can yücelin konuyla ilgili yorumu :
rengi bile solardı düşlerdeki saçların zamanla,
tanımsız kokuları yastıklara yapışıp kalmasaydı eğer.
o büyük, o görkemli son, ölüm bile anlamını yitirirdi,
yaşanılası her şey yaşanmış olsaydı eğer.
bir gün önce yaşattığı güzel duyguları bir kenara bırakıp ertesi gün ivedilikle nankörlük ettiğiniz kişilik.
mum yanıyor, zaman yanıyordu.
mumun alevi titriyor,
umudun alevi titremiyordu.
mumun alevi titriyor,
umudun alevi titremiyordu.
yapılan bir araştırmaya göre aşık olmak, iki yakın arkadaşın kaybedilmesine yol açıyor.
oxford üniversitesi evrimsel antropoloji uzmanı robin dunbar, ortalama çekirdek arkadaş çevresinin 5 kişiden oluştuğunu, yeni bir aşık devreye girdiğinde bu sayının iki kişi eksildiğini söyledi.
sosyal ağları ve bunların büyüklüğüyle bileşimini araştıran prof. durban’ın ekibi, araştırmayı 18 yaş ve üzerindeki 540 kişi üzerinde yaptı.
araştırma, yeni sevgiliye yer açmak için yakın çevrenin küçüldüğü, genelde bir aile üyesiyle bir arkadaşın dışarıda bırakıldığı yönündeki yaygın görüşü de teyit etmiş oldu.
lifo sistemine aşk hayatında da devam....
oxford üniversitesi evrimsel antropoloji uzmanı robin dunbar, ortalama çekirdek arkadaş çevresinin 5 kişiden oluştuğunu, yeni bir aşık devreye girdiğinde bu sayının iki kişi eksildiğini söyledi.
sosyal ağları ve bunların büyüklüğüyle bileşimini araştıran prof. durban’ın ekibi, araştırmayı 18 yaş ve üzerindeki 540 kişi üzerinde yaptı.
araştırma, yeni sevgiliye yer açmak için yakın çevrenin küçüldüğü, genelde bir aile üyesiyle bir arkadaşın dışarıda bırakıldığı yönündeki yaygın görüşü de teyit etmiş oldu.
lifo sistemine aşk hayatında da devam....
sevgili hocamız umut özkırımlının deyişiyle " milliyetçilik aşk gibidir insanın gözünü kör etme konusunda birebirdir...
aşkı tutkuların en güçlüsü kılan gerçeklikle olan ilişkisidir. diğer tüm tutkularda arzular gerçekliğe uyum sağlamak zorundadır; aşkta ise gerçeklikler arzuya uyum sağlar:
aşık olduğu andan itibaren en bilge insan bile gerçeği olduğu gibi göremez. kendi özelliklerini önemsizleştirirken sevdiği kişi tarafından ona bahşedilen en ufak bir iyiliği
bile büyütür, abartır. umutlar ve korkular aynı anda hem romantik, hem de kontrol
edilemez, dikbaşlı bir nitelik kazanır. aşık insan olaylardaki şans unsurunu reddeder,
olasılıklara karşı duyarlılığını yitirir ... neyi hayal ederse, o artık gerçektir
milliyetçilik de böyle bir ruh halidir.
aşkı tutkuların en güçlüsü kılan gerçeklikle olan ilişkisidir. diğer tüm tutkularda arzular gerçekliğe uyum sağlamak zorundadır; aşkta ise gerçeklikler arzuya uyum sağlar:
aşık olduğu andan itibaren en bilge insan bile gerçeği olduğu gibi göremez. kendi özelliklerini önemsizleştirirken sevdiği kişi tarafından ona bahşedilen en ufak bir iyiliği
bile büyütür, abartır. umutlar ve korkular aynı anda hem romantik, hem de kontrol
edilemez, dikbaşlı bir nitelik kazanır. aşık insan olaylardaki şans unsurunu reddeder,
olasılıklara karşı duyarlılığını yitirir ... neyi hayal ederse, o artık gerçektir
milliyetçilik de böyle bir ruh halidir.
yarıda kalmış aşklarının hesapları içinde
denizlere açıldı içimizden biri
niçin gittiğini söylemeden.
doyulmamış arzularla doluydu yelkenleri.
yıpranmış kelimelerin verdiği güvenden.
bulacak sanıyordu yenilikleri.
her an bir yeni su vardı,
her yeni suda bir yeni an.
deniz, dalgalarıyla gösteriyordu dışından
yaşananla düşünülenler arasındaki farkı.
bitmiyordu köpüklerle renkler
bir başka damlada, bir başka ışıkta başlamadan.
gözlerinin önünde bir oyun, ardında bir oyun.
dışında ne varsa yeni, ne varsa gerçek.
yeni manzaralarla gelen yeni duygular
hani, eski kelimelerle olmasa
insanın ömrünce devam edecek.
gözlerinin önünde bir oyun, ardında bir oyun.
anladı,ölmekle yaşamanın birleştiği noktada
yeni rüzgarlarla esen yeni korkulara
yeniliklerini bağışlamayan kelimelerin
nasıl düşman sığınaklar halinde direndiğini.
anladı, bütün olmuşlarla olanların
ve bütün olacakların
o kelimelerin içinde
kendisine varmadan eskidiğini.
denizlere açıldı içimizden biri
niçin gittiğini söylemeden.
doyulmamış arzularla doluydu yelkenleri.
yıpranmış kelimelerin verdiği güvenden.
bulacak sanıyordu yenilikleri.
her an bir yeni su vardı,
her yeni suda bir yeni an.
deniz, dalgalarıyla gösteriyordu dışından
yaşananla düşünülenler arasındaki farkı.
bitmiyordu köpüklerle renkler
bir başka damlada, bir başka ışıkta başlamadan.
gözlerinin önünde bir oyun, ardında bir oyun.
dışında ne varsa yeni, ne varsa gerçek.
yeni manzaralarla gelen yeni duygular
hani, eski kelimelerle olmasa
insanın ömrünce devam edecek.
gözlerinin önünde bir oyun, ardında bir oyun.
anladı,ölmekle yaşamanın birleştiği noktada
yeni rüzgarlarla esen yeni korkulara
yeniliklerini bağışlamayan kelimelerin
nasıl düşman sığınaklar halinde direndiğini.
anladı, bütün olmuşlarla olanların
ve bütün olacakların
o kelimelerin içinde
kendisine varmadan eskidiğini.
can babadan....
yaşamak ne güç şeymiş
kadınlar öğrettiler bana
başta anam
hamamda kaynar sular dökerek başımdan...
onlar uyandırdılar beni çocukluktan
erkek olup üstlerine çıkayım diye...
bu öyle bir esastır ki
hem yesir tüccarı olacaksın, hem yesir...
ve vücutlarının akkağıtlarına yazdığım o şiir değil,
met-cezir...
kadınlar doğurdular beni bağıra bağıra
gine onlar öldürecekler beni aşktan
bağırta bağırta...
yaşamak ne güç şeymiş
kadınlar öğrettiler bana
başta anam
hamamda kaynar sular dökerek başımdan...
onlar uyandırdılar beni çocukluktan
erkek olup üstlerine çıkayım diye...
bu öyle bir esastır ki
hem yesir tüccarı olacaksın, hem yesir...
ve vücutlarının akkağıtlarına yazdığım o şiir değil,
met-cezir...
kadınlar doğurdular beni bağıra bağıra
gine onlar öldürecekler beni aşktan
bağırta bağırta...
hep böyle mi varla yokun savaşı
ya kazanan yoklar onlar hep böyle mi
bir boşluk ki nasıl insanla dolsun
bilmiyorum var mı daha acısı
yalnızlığı anla, yalnızlığı anla...
kazım koyuncu
ya kazanan yoklar onlar hep böyle mi
bir boşluk ki nasıl insanla dolsun
bilmiyorum var mı daha acısı
yalnızlığı anla, yalnızlığı anla...
kazım koyuncu
bana göre bu parçayı hakkını vererek söyleyebilen iki bayan vokal vardır.
biri pınar sayar diğeri ise gülsüm çıta...
pınar sayar versiyonu için buyrunuz;
http://tinyurl.com/c2dacz4
biri pınar sayar diğeri ise gülsüm çıta...
pınar sayar versiyonu için buyrunuz;
http://tinyurl.com/c2dacz4
bestekarı amir ateş ve pınar sayar düeti eşsizdir.
http://tinyurl.com/bqpt462
http://tinyurl.com/bqpt462
evden cikar cikmaz omuzda tabut
sende eller gibi adimi unut
kapimi birkac gun icin acik tut
esyam bakakalsin diye arkamdan.
gibi efsane dizelere sahip olan ahmet kutsi tecer şiiridir...
günlerimiz dün bir,bugün iki
sakın birşey bırakma yarına,
yarın yok ki .
bugün neydi?
sonsuz bir bekleyişti.
siyahın derinliklerinde saklı.
susuşlarındaki beklediği,
kimdi?
bilirdik belki biz de ,
çıkıp birileri söyleseydi.
maviydi beklediği.
mavi sevdiği bir renkti.
mavi gökyüzüydü,
denizdi mavi,
mavi derinlikti,
huzurdu,sakinlikti,
zarafetti,
uzaklıktı...
günlerce beklenen,
bir türlü gelmek bilmeyrn,
bir mevsimdi;bahardı mavi
özlemdi,özleyişti.
mavi sonsuzluktu,
sonsuz güzellikti...
hasretti,
heyecandı.
coşkuydu.
mavi ateşi çağrıştırıyordu;
alev alev yanmaktı ateş.
ateş ise aşktı
derin ,depderin
zamanı ve aklı durduran
depderin duyguydu aşk...
mavi ve siyah’ı düşündü.
ikisinin birlikteliği;
nasıl bir harmoni oluşturulabilirdi?
hayal etmeye çalıştı bunu.
yetmedi hayal gücü.
siyah;karanlıktı,
karamsarlıktı,
korkaklıktı,acıydı,
bakıp da görememekti,
kör olmaktı.
siyah;yaşamın uç noktalarında,
kalabalıklar içinde ,kimseyi umursamadan ölümcül danslar edebilmekti.
asilik vardı siyah’ta.
mavi ve siyah’ın harmonisi
artıve eksilerin orjini olabilir miydi?
yoksa sıradan,
basit bir buluşma noktası olmaktan öteye birşey değil miydi?
çılgınca bir dengesizlik miydi?
yoksa inanılmaz bir denge olabilir miydi?
bir zlrve olabilir miydi acaba?
aşkın ta kendisi,
yada aşktan da üstün bir dostluğun hamuru,
mayası neden olmasındı?
gideceği yer bir sevgi bahçesimi,
yoksa nefret tarlası mı olacak?
bilinmezdi.
beyni bu çelişkili düşüncelerle dansedip durdu dakikalarca.
ama bir türlü adını koyamadı,
hayal bile edemedi.
hayal gücü yetersiz kaldı,
ve derin rüyalara daldı.
belki de,
mavi ve siyah’ın birlikteliği
hayalbile edilemeyecek
sonsuz bir güzellikti.
gerçek ötesi,
tanımlanamaz,
hayalgücünü bile aşan,
bir olanaksızlıktı.
sakın birşey bırakma yarına,
yarın yok ki .
bugün neydi?
sonsuz bir bekleyişti.
siyahın derinliklerinde saklı.
susuşlarındaki beklediği,
kimdi?
bilirdik belki biz de ,
çıkıp birileri söyleseydi.
maviydi beklediği.
mavi sevdiği bir renkti.
mavi gökyüzüydü,
denizdi mavi,
mavi derinlikti,
huzurdu,sakinlikti,
zarafetti,
uzaklıktı...
günlerce beklenen,
bir türlü gelmek bilmeyrn,
bir mevsimdi;bahardı mavi
özlemdi,özleyişti.
mavi sonsuzluktu,
sonsuz güzellikti...
hasretti,
heyecandı.
coşkuydu.
mavi ateşi çağrıştırıyordu;
alev alev yanmaktı ateş.
ateş ise aşktı
derin ,depderin
zamanı ve aklı durduran
depderin duyguydu aşk...
mavi ve siyah’ı düşündü.
ikisinin birlikteliği;
nasıl bir harmoni oluşturulabilirdi?
hayal etmeye çalıştı bunu.
yetmedi hayal gücü.
siyah;karanlıktı,
karamsarlıktı,
korkaklıktı,acıydı,
bakıp da görememekti,
kör olmaktı.
siyah;yaşamın uç noktalarında,
kalabalıklar içinde ,kimseyi umursamadan ölümcül danslar edebilmekti.
asilik vardı siyah’ta.
mavi ve siyah’ın harmonisi
artıve eksilerin orjini olabilir miydi?
yoksa sıradan,
basit bir buluşma noktası olmaktan öteye birşey değil miydi?
çılgınca bir dengesizlik miydi?
yoksa inanılmaz bir denge olabilir miydi?
bir zlrve olabilir miydi acaba?
aşkın ta kendisi,
yada aşktan da üstün bir dostluğun hamuru,
mayası neden olmasındı?
gideceği yer bir sevgi bahçesimi,
yoksa nefret tarlası mı olacak?
bilinmezdi.
beyni bu çelişkili düşüncelerle dansedip durdu dakikalarca.
ama bir türlü adını koyamadı,
hayal bile edemedi.
hayal gücü yetersiz kaldı,
ve derin rüyalara daldı.
belki de,
mavi ve siyah’ın birlikteliği
hayalbile edilemeyecek
sonsuz bir güzellikti.
gerçek ötesi,
tanımlanamaz,
hayalgücünü bile aşan,
bir olanaksızlıktı.
giderken sağdan soldan doldurma bilgilerle kendinizi ağlamaya programlamayın.sizin hikayeniz,filminkinden çok daha acıklı olabilir.o noktada,göz yaşları sel olmak yerine gözlük, göz bebeği ve burun arasındaki stratejik üçgenin ağırlık merkezinde sıkışabilir.
radikal kararlar alma eşiğinde olanlar için ise sakat bir film bilgilerinize sunulur.
radikal kararlar alma eşiğinde olanlar için ise sakat bir film bilgilerinize sunulur.
ilk ayagı, alenen ,kadının cinsel bir obje oldugunun kabullenilmesiyle ba$lar .i$in en capici kismi ise,ataerkil bir toplum olmanın getirileri cercevesinde ,bu konunun yasal süreciyle ilgili düzenlemeler, türbandan hiç bir sekilde nasibini almayacak olan erkekler tarafından yapılır.bu cercevede kadinlara sadece ,ortunmedikleri taktirde nefislerine hakim olamayacak kadar aciz olduklari düsünülen karsi cinsten ,bucak bucak kacmak yarasir.nasil bir kaos yarabbi.....
bazen ufacık bir dizedir insanoğlunun içinde kıvılcım uyandıran.bedeni besleyen ruhun ,temel taşları olan belirli duyguları kesfetmenize yardımcıdır.
onunla “aşkın” tanımına tutulursunuz,aşk denen şey bu mudur diyerek dalarsınız gecenin koynuna .
onun size bakmasına hacet yoktur çünkü siz onun baktığı yönde olmayı tercih edersiniz.
belirli bir süre geçtikten sonra o herkes tarafından görülmeyen güzellği keşfedersiniz .zaten tam da asaf’ın dediği gibi herkes görüyorsa az güzel,yalnız siz görüyorsanız sevgi,siz biliyorsanız aşk ve kimse görmüyorsa yalnızlıktır.
eğer tercihiniz 3. sıksa ,tebrikler aşıksınızdır ve ufacık bir gülüş pencerenin pervazını aralar,birden iki kişiyi döndürür bir kişiye ,çiftimiz anılardan kale yapıp sığınsa bile , maalesef.........yetmez yalnız başına bir ömür bir kişiye.
kelimenin tam anlamıyla; onu bulmadan önce aramak,sevmeden önce haliyle de anlamak istersiniz .hatta ve hatta onu bir yasam boyu bitirmek degil de,ona hep yeniden baslamak istersiniz.
onunla “aşkın” tanımına tutulursunuz,aşk denen şey bu mudur diyerek dalarsınız gecenin koynuna .
onun size bakmasına hacet yoktur çünkü siz onun baktığı yönde olmayı tercih edersiniz.
belirli bir süre geçtikten sonra o herkes tarafından görülmeyen güzellği keşfedersiniz .zaten tam da asaf’ın dediği gibi herkes görüyorsa az güzel,yalnız siz görüyorsanız sevgi,siz biliyorsanız aşk ve kimse görmüyorsa yalnızlıktır.
eğer tercihiniz 3. sıksa ,tebrikler aşıksınızdır ve ufacık bir gülüş pencerenin pervazını aralar,birden iki kişiyi döndürür bir kişiye ,çiftimiz anılardan kale yapıp sığınsa bile , maalesef.........yetmez yalnız başına bir ömür bir kişiye.
kelimenin tam anlamıyla; onu bulmadan önce aramak,sevmeden önce haliyle de anlamak istersiniz .hatta ve hatta onu bir yasam boyu bitirmek degil de,ona hep yeniden baslamak istersiniz.
ben kendisine mustafa belgeseli ile ilgili olarak özdemir asaftan şu dizeleri armağan ediyorum.
"senden yana olanların da sana karşı olanların da bir değeri yok,seni anlamadıkça"
"senden yana olanların da sana karşı olanların da bir değeri yok,seni anlamadıkça"
bir yerde o varsa,
onda da bir yer vardır.
yer nerede ya da ne kadarsa;
o yoksa o kadardır.
ama bir de o varsa,
yer hem hep kadar,hem her kadardır.
(yer,çiçekleri yemeyin,sf.24)
onda da bir yer vardır.
yer nerede ya da ne kadarsa;
o yoksa o kadardır.
ama bir de o varsa,
yer hem hep kadar,hem her kadardır.
(yer,çiçekleri yemeyin,sf.24)
atatürke itafen ;
"onun verdiği son nefestir bizim hala alıp verdiğimiz nefes" diyerek bu konuda söylenmiş en güzel sözlerden birinin sahibi olmuştur.
"onun verdiği son nefestir bizim hala alıp verdiğimiz nefes" diyerek bu konuda söylenmiş en güzel sözlerden birinin sahibi olmuştur.
martin cooper 1973 yılında cep telefonunu buldu. amerikalılar onun buluşunu daha da geliştirdi. finlandiyalılar ultra özellikler kattı. japonlar küçülttükçe küçülttü. mucid türkler ise bartında bu asrın buluşunu uçurdu. ama posta güverciniyle...
yaratıcı kıvrak zeka bu tip bişi olsa gerek...
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/10522786.asp?gid=229
yaratıcı kıvrak zeka bu tip bişi olsa gerek...
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/10522786.asp?gid=229
anilarda kalirdi belki de zamanla ince bel,
namussuz cay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eger.
namussuz cay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eger.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?