internetten çocuğu olsun istemeyen adamdır. sorumluluk sahibidir, tedbir iyidir.
akdenizde yetişen bir ağacın mor salkımlı çiçeği. komik ve kaba bir adı olabilir ama nahif bir duruşu var çiçeğin.
müzik piyasasını kırmış geçirmiş diyorlar.
hz. yakupun, hz. yusufu evvelen kaybedip, ahiren geri bulduğu topraklar.
"tamam anladık, ülkemizde cimrilik diz boyu da beğendiğin entryden ne diye esirgiyorsun puanını. hiç olmazsa eh işte ver. kıskanç olma, at içindeki kötü enerjiyi..." gibi bir durum.
beşinci nesil bilgiç. henüz gelmedi ama bilgiç olduğu müjdesini verdiğimde eminim hoş gelecektir.
bir parfüm adı gibi geldi bana, hayrolsun!
az önce başıma gelen hadise. korkmadım da değil bi an. hani bir şartlanmışlık var ya kırmızıya ya yeşile. houston mosmor karşıladı beni, "lan lan, noluyo?" deyinceye kadar bi sarıya, bi kırmızıya, bi yeşile dönüştü, böyle de bir renk cümbüşü yaşadım havai fişek tadında... yılbaşına da daha var ama?..
değil halbuki, araya mesafeler girse de ayrılmayan yürekler vardır. hep bir atar.
dünyanın en iyi vidyoları arasında yer alan bir vidyonun sloganı.
(bkz: children see children do)
bu durumda gerçekler yalanlardan türemiştir gibi bir anafikir çıkıyor ortaya. yalanlar gerçeklerden türeyebilir ancak ve ancak. gerçek olmadan yalan olmaz, yalan varsa ortada bir gerçek vardır ancak.
tekrar ve intekrar edersek alt küme, boş küme, yaa işte öyle.
tekrar ve intekrar edersek alt küme, boş küme, yaa işte öyle.
bulaşıcı hastalık. domuz gribi, aids, kolera gibi...
edit: renk olarak sarı değil, sarılıktan hallice. yani anın üstünde şapka var: sâri hastalık.
edit: renk olarak sarı değil, sarılıktan hallice. yani anın üstünde şapka var: sâri hastalık.
bir anı da ben anlatayım kedi hayvanıyla ilgili.
efendim allahın soğuk, hırçın rüzgarlı memleketinde öğrenciykene, aileden kilometrelerce uzakta olmak bi yana, bi de soba nöbeti bende, o husumeti yakmak ayrı koyuyor insana...
sobanın mükellef yanması için soba kovasını boşaltmak lazım gelir önce. dışarıda bi rüzgar, pir rüzgar. dedim ki kendi kendime "boşu boşuna çöp konteynırına gitmek saçma. nasılsa bu rüzgar, uçuracak tüm külü havaya. iyisi mi balkondan boca edeyim." sonra çevreci kimliğim izin vermedi bu duruma. etik bulmadım yani. kül havaya karışacaksa da çöp konteynırının üstünden karışsın. hem kovanın dibinde yarı yanmamış kömürler de mevcut. bereket versin zehirlenmiyorduk.
yürüdüm çöpe. kovayı bi ters çevirdim; tam o sıra küller havaya uçuştu, eş zamanlı olarak sert bi cisim değdi kulağıma, göz gözü görmüyor, bi toz, bi duman...
ortalık sakinleşince baktım bi şey yok. ama emindim bi cisim bana temas ederek geçti. öyle mi hissetmiştim yoksa. rüzgar mıydı tüm bunları hissettiren bana.
sonra eve geldim, yaktım sobayı. hiç uğraştırmadı bu defa, hemen yandı. ama o cisim neydi? sonra kafama dank etti, bi çığlık attım. on dk. öncesinden atmam gereken çığlıktı bu. gecikmeli atmıştım sadece. kediydi o kedi. allahtan kül perdesi görüş açımı engellemişti de kedi olduğunu anlamamıştım. yoksa oracıkta kalbim durabilirdi.
(bkz: kedidir o kedi)
efendim allahın soğuk, hırçın rüzgarlı memleketinde öğrenciykene, aileden kilometrelerce uzakta olmak bi yana, bi de soba nöbeti bende, o husumeti yakmak ayrı koyuyor insana...
sobanın mükellef yanması için soba kovasını boşaltmak lazım gelir önce. dışarıda bi rüzgar, pir rüzgar. dedim ki kendi kendime "boşu boşuna çöp konteynırına gitmek saçma. nasılsa bu rüzgar, uçuracak tüm külü havaya. iyisi mi balkondan boca edeyim." sonra çevreci kimliğim izin vermedi bu duruma. etik bulmadım yani. kül havaya karışacaksa da çöp konteynırının üstünden karışsın. hem kovanın dibinde yarı yanmamış kömürler de mevcut. bereket versin zehirlenmiyorduk.
yürüdüm çöpe. kovayı bi ters çevirdim; tam o sıra küller havaya uçuştu, eş zamanlı olarak sert bi cisim değdi kulağıma, göz gözü görmüyor, bi toz, bi duman...
ortalık sakinleşince baktım bi şey yok. ama emindim bi cisim bana temas ederek geçti. öyle mi hissetmiştim yoksa. rüzgar mıydı tüm bunları hissettiren bana.
sonra eve geldim, yaktım sobayı. hiç uğraştırmadı bu defa, hemen yandı. ama o cisim neydi? sonra kafama dank etti, bi çığlık attım. on dk. öncesinden atmam gereken çığlıktı bu. gecikmeli atmıştım sadece. kediydi o kedi. allahtan kül perdesi görüş açımı engellemişti de kedi olduğunu anlamamıştım. yoksa oracıkta kalbim durabilirdi.
(bkz: kedidir o kedi)
(bkz: namzet)
neden kaybolan eşyalarımızı götürüyorsun da satamadan geri getiriyorsun. 320 satıcılardan olamadığın için mi isyan ettin? nevrotik sorunların mı var yoksa?
(bkz: bok böceği)
pohpohlanmayı seven bir millet olarak, alkışı da esirgemiyoruz kendimizden. bir de bu alkış öyle lanet bir şey ki, bi kişi başlattığında diğerleri otomatikmen eşlik ediyorlar...
(bkz: sürü psikolojisi)
(bkz: sürü psikolojisi)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?