beş yaşındaki şepşeker yeğen sorar;
- teyze muratgilin damından niye atlayamadık?
cevap veremeyince çıldırdım tabii.
facebookta öğrenirken eğlendiren, eğlenirken öğrendiren, bazen de kafayı yedirten bilgisel yarışmalı oyun.
fenerbahçeye daha fazla başarısızlık yaşatmaması için istifa etmesi lazım gelen. ikinci yarıda da teknik direktörlüğe devam edip antipatileri celbetmesine gerek yok. zaten duygusal adam, fenerbahçenin bundan sonra alacağı bir mağlubiyet ya da beraberlik bile, aykut hocayı hedef tahtasına oturtmaya yeter. bu işin tekniği bu; bırakmalı.
haberi okuyanın da psikolojisi bariz bozuluyor. yani parapsikoloji ve metafiziğin el atması gereken bir konu.
(bkz: yedinci gün)
yaşayan filozof ihsan oktay anarın yeni kitabı. bol bilinmeyen kelimesi var, öyle ki bazen okuduğum paragrafta bağlaç, edat çıkarttığımda bildiğim kelime yok ama yine de anlıyorum nasıl oluyorsa. yazarın hayal dünyasının genişliğini hayretle müşahede ediyorsunuz. tez elden alınıp okunması gereken kitaplardan.
(bkz: ismiyle müsemma)
gerçekten ilginç bir konusu ve kurgusu olan kitap.
manyağı olunan çizgi film karakteri.
geçenlerde araçtayız. kırmızı yandı durduk. o sırada birden 3 yaşındaki yiğenim başladı pür heyecan anlatmaya: "kliyooo oydaa celberet jedii dinozoo kliyooo kluooo hav havv" "abla bu çocuk neyce konuşuyo, ne diyo? " dedim. ablam da şaşkın "bilmiyorum ki" dedi. bizimki nefes almadan devam ediyo tabi. pencereden dışarıya odaklanmış ha bire bi şeyler anlatmaya çalışıyor. seçip anladığım tek kelime de kliyuuu. "ulan" diyorum, "clio araba markası ama baktığı yerde araç yok." ne gördü ki bu çocuk ne anlatıyor. daha fazla dayanamadık, ışıkları geçince sağa çektik arabayı, "hadi bize göster onu" dedik.
tabii doğruca üzerinde caillou resmi olan halıya yapıştı. her şey aydınlandı. yahu bu nasıl bir algıda seçiciliktir. esnafta ne kurnaz anam. her neyse sonuç olarak göt kadar halıya dünya kadar para ödeyip çıktık mağazadan.
ne caillouymuş arkadaş!
geçenlerde araçtayız. kırmızı yandı durduk. o sırada birden 3 yaşındaki yiğenim başladı pür heyecan anlatmaya: "kliyooo oydaa celberet jedii dinozoo kliyooo kluooo hav havv" "abla bu çocuk neyce konuşuyo, ne diyo? " dedim. ablam da şaşkın "bilmiyorum ki" dedi. bizimki nefes almadan devam ediyo tabi. pencereden dışarıya odaklanmış ha bire bi şeyler anlatmaya çalışıyor. seçip anladığım tek kelime de kliyuuu. "ulan" diyorum, "clio araba markası ama baktığı yerde araç yok." ne gördü ki bu çocuk ne anlatıyor. daha fazla dayanamadık, ışıkları geçince sağa çektik arabayı, "hadi bize göster onu" dedik.
tabii doğruca üzerinde caillou resmi olan halıya yapıştı. her şey aydınlandı. yahu bu nasıl bir algıda seçiciliktir. esnafta ne kurnaz anam. her neyse sonuç olarak göt kadar halıya dünya kadar para ödeyip çıktık mağazadan.
ne caillouymuş arkadaş!
hehe, ben küçükken çok salaktım doğrudur; eski türk filmlerinde cüneyt arkın, fatma giriki şeyettikten sonra, fatma girikin "ühühühü beni kirletmeye hakkın yoktu." diye sızlanmasına bir türlü anlam veremezdim. "alla alla elbisesi kirlendi diye ağlıyor, bunun için ağlanır mı makineye atsın, makinesi yoksa elinde yıkasın, sular mı kesilmiş." diye ihtimallerde bulunurdum.
(bkz: uzun ihsan efendi)
(bkz: şizofrenler çift sayılır)
(bkz: kashmir)
oy kullanırken çok oyalanmayın. daha arkanızdan onlarca kişinin oy kullanacağını düşünüp atik olun. kararınızı önceden verin. kabine için kabin içinde karar vermeyin.
bu gece şöyle bi keşfe çıkayım dedim bu butonu. periyodik olarak yıllara ayrılmış negzel. kendimi zaman makinesinde hissederekten 2004e bir giriş yaptım. amma velakin oralar hep çöldü. "hımm" dedim. sözlük için alt yapı çalışmaları sebebiyle yollar trafiğe kapanmış olabilir." diye düşündüm. ne de olsa o zamanlar sözlüğümüz "kız çıtı pıtı hanım hanımcıktı çiçeği burnunda". 2005te neler var ola dedim girdim. başlıklar yalan yanlış açılmış, soru işareti falan var harflerin arasında. dedim "o zamanlar mod müd icat edilmemişti zahar"
2006 ve 2007 yılları sözlüğün altın çağlarıymış zaten.
yani pek bi güzel olmuş bu ton. seneler hakkında analiz yapma yeteneğin öne çıkıyor. bu tren böyle uzayıp gider inşallah nice yıllara. bi ton yıllar oluşsun butonlardan. mesela 2170ten 3. indy bu entrye denk gelip ağlasın falan.
çok duygulandım sözlük...
2006 ve 2007 yılları sözlüğün altın çağlarıymış zaten.
yani pek bi güzel olmuş bu ton. seneler hakkında analiz yapma yeteneğin öne çıkıyor. bu tren böyle uzayıp gider inşallah nice yıllara. bi ton yıllar oluşsun butonlardan. mesela 2170ten 3. indy bu entrye denk gelip ağlasın falan.
çok duygulandım sözlük...
(bkz: post it)
oy veriyoruz oy oy. oyu verdikten sonra nasıl durduğunu görmek en doğal hakkımızken, hangi ara ve ne amaçla alınır bu hak ellerimizden. entry puanı geri gelmeli. anarya yapılmalı bu olaya. bir el atılmalı. bir temel kazılmalı. bi ses, bi görüntü, bi kalite...
entry puanı geri gelmezse bu eller bir daha oy vermeyecek hiç bir seçimde...
(bkz: ah şu eller eller eller)
entry puanı geri gelmezse bu eller bir daha oy vermeyecek hiç bir seçimde...
(bkz: ah şu eller eller eller)
haber washington üniversitesinden geldi. amerikalı bilimciler insan beyninde sözcüklerin oluşum sürecindeki farklılıkları tesbit etmiş.
şimdilik sadece ingilizce sözcükler görüntülenebiliyormuş,herneyse sanırım haberi yanlış yorumladım, buyrun kendiniz bakın.
işte ayrıntılar;
http://www.ntvmsnbc.com/id/25218194/#storycontinued
şimdilik sadece ingilizce sözcükler görüntülenebiliyormuş,herneyse sanırım haberi yanlış yorumladım, buyrun kendiniz bakın.
işte ayrıntılar;
http://www.ntvmsnbc.com/id/25218194/#storycontinued
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?