confessions

k4rt4l

- Yazar -

  1. toplam entry 339
  2. takipçi 1
  3. puan 12037

osman ozgüven

k4rt4l
izmirin dikili ilçesinin belediye başkanı...ilçe halkına sağladığı kolaylıklar ve bu kolaylıklardan dolayı yargılanmasıyla gündeme geldi.yargılanma sebebi;görevi kötüye kullanmak...yaptıkları ise;10 tona kadar su ücreti almamak,şu an 35 ykr olan ekmek için 25 ykr almak,her türlü tıbbi müdahaleler için 1 ytl,röntgen için 5 ytl almak...

önemli olan para değil miktaridir

k4rt4l
bir adet albert einstein sözü...ilk başta pek dikkat çekmese de sözün sahibi duyulunca daha fazla anlam aranır.neden diye soracak olursanız,bi arkadaşım önüme bi soru getirdi ve soruyu çözmemi istedi.soruyu çözdüm.ilk çözümüm doğruydu ve doğru olduğunu bana söyledi.daha sonra sorunun sahibinin einstein olduğunu ve tekrar çözmemi söyledi.yine aynı cevabı buldum ama 10 dakika gecikmeli...

beyin kıvrımları

k4rt4l
bi öğretmenimiz beyin kıvrımlarının zekaya etkisini şöyle açıklamıştı:
-tüylerle kaplı küçük bi top düşünün...bu topu düzgün bi borudan bırakırsanız,dışarıya çıktığında pek temiz görünmez.ama kıvrımlı bi boruya atarsanız,daha temiz olur.beyin kıvrımlarıda öyledir.bi soruyu kıvrımın içine atarsınız,eğer kıvrımlar fazlaysa daha fazla ayrıntıya girer,daha kesin sonuçlar elde edersiniz.

albert einstein

k4rt4l
beyin kıvrımları normal insanlarınkinden daha fazla olan insanımsı yaratık.uzayda ışığın bir doğru şeklinde gitmediğini söylemiş ve bu dediğini günümüzün bilim adamları hala açıklayamamış.yani bir doğru şeklinde gitmediğini biliyorlar ama mantıklı bi açıklama yapamıyorlar.ayrıca "önemli olan para değil miktarıdır." gibi sözlerle ne kadar mükemmel bi insan olduğunu ispatlamıştır.

integral

k4rt4l
integrali bulan, büyük fizikçi isaac newton’dur.matematik için en büyük keşiflerden biri olarak söylenir.ikiye ayrılır;belirli ve belirsiz integral diye...belirli integral, uygulamada bi çok bilim dalında insanların işini kolaylaştırmıştır.

güzele

k4rt4l
bir zafer akkaş şiiri

nasıl da güzel çalıyor ulan bu herif kemanı....... çay da soğumuş. isıtsam mı? niye bitti ki bu rakı?... başım dönse ya, midem bulansa bile razıyım.... boğazım ağrıyor. sigarayı mı değiştirmeli, bırakmalı mı yoksa?.... nasıldı bunun sözleri? “sevdim bir genç kadını....” ya sonrası?.... bunaldım... iyi de çıkaracak bir şey kalmadı ki üstümde... duşun altına giriversem bari... ilık ılık akıverse... yumuşacık, tertemiz... ama daha demin kurulandım, saçlarım bile kurumadı henüz... kenan mı çok seviyor günsel’i , günsel mi çok seviyor kenan’ı?..

kaset bitti... çay soğudu.... ben hala ayığım. yetmedi ki iki kadeh...
lanet olsun!.. olmuyor, bir türlü veremiyorum kendimi... yazmayı denedim, kelimeler kaçtı; iki tek attım, rakı bitti. çay demledim... tek başıma tango yaptım. bir gün tek başına’yı okudum, okumaya daldım. şiir okudum... türkü söyledim... kovamadım seni!...

yok be güzel, hata ettim!.. tutup şap diye öpmeliydim o küçücük ağzindan, avuçlarima alip yuvarlacik yüzünü... ya iteleyip terslerdin ya da ...

salı günü miting var, şiir ezberlemeliyim. koca okula ayıp olur elde kağıt şiir okursam. sonar yazmalıyım biraz. ama cümleler benden kaçıyor. aklımdasın... telefonum da açık arada bir dıtlıyor. doğu, çocukları ayaklandırmış. üstü kapalı teselli cümleleri sıralanıyor ardı ardına. karşımda güney... yatırmış başını omzuma, çay içiyor. dolanma be zafer öyle deli dana gibi. az sonra çıkar gelir alt katta ki manya karı. “hayırdır oğlum? apartmanı mı yıkmaya çalışıyordun?” hadi oradan diyemem ki...

aklıma murathan’ın öyküsü geliyor. boyacıköy’de kanlı bir aşk cinayeti” film yapacaktım güya. senaryosunu nereye koydum ki?..
“adam durakta otobüs bekler. gelin arabası gelir, duru durağın karşısındaki lokantanın önünde. gelin, damat, üç de adam inerler arabadan, girerler lokantaya. adam geline bakar, bir süre sonra da gelinin gözleri kilitlenir adama. yemek biter. gelin, damat ve adamlar kalkarlar. adam duraktan çıkıp, gelinin yanına gelir. elini tutar; “seni seviyorum.” der. gözleri açıktır, ama ıslak. sonun başlangıcı gibidir gözleri. tekrar eder; “seni seviyorum... n’olur gitme...” gelin adama bakar, sonun başlangıcını görmüştür o da... gülümser yine de... yine de iki damla yaş süzülür gözlerinden yanaklarına, kimseler görmez.adama döner. daha bir sıkar, elini sıkan adamın elini. “çok geç!” der, “çok geç kaldın. ben de seni seviyorum ama geç kaldın.” bu diyalog kimine göre uzun, kimine göreyse kısacık sürer. adam elini redingotunun cebine sokar. bir silah çıkarır. bir gül uzatır gibi doğrultur geline. “seni seviyorum.” der, “seni çok seviyorum. n’olur gitme...” gelin gülümser. sonun da sonu gelmiştir. “geç kaldın.” der, “çok geç kaldın...” adam tetiği çeker...
bu benim özetim. öykünün aslı çok daha uzun. benim senaryom daha farklı. istersen anlatırım.

bir de şiiri var murathan’ın, “yalnız bir opera”. orada der ki:
“ne sen dönebilirsin bana,
ne de ben kapıyı açabilirim sana...”
sen de kapılardan bahsettin bu gün. aralık bıraktığın kapı var ya, o kapı işte. sadece seyredebiliriz birbirimizi. ben o kapıdan geçemeyecek kadar büyüdüm. ne sen gelebilirsin bu yana, ne de ben geçebilirim öte yana...
ben de bir masaldan, bir diyalog anlattım sana bu gün. ne kavuşması mümkündür, ne de ayrılması... sen de onayladın.

yok be güzel, hata ettim!.. tututp elini, bağrima sokmaliydim... ya kaçardin ya da ........

saat 2’ye geliyor. çayı ısıttım, tekrar soğudu. kaset yine bitti. ama bitmedi yazacaklarım... telefonum açık hala. ama neden çalmıyor? 5’e çeyrek kalaya var daha. beklesem mi? beklemeli miyim?

bir gün tek başına’yı okuyorum. ama yine yalnız başıma. dizlerin yok ki başımı yatırayım. duymazsın ki sesimi, okusam da beyhude...

üşüyorum güzel... alnımda ter boncuk boncuk ama ben üşüyorum güzel... ne diyordu yunus “ben güzele güzel demem, güzel benim olmayınca.” ben diyorum işte, yunus ne karışır?..
midem kazınıyor. ağzım zehir, sigaradan genzim yanıyor. yesem mi kurabiyelerinden bir kaçını? yersem biter... toprak çanak bana bakıyor, ben ona... ya sen neredesin? dalga sesleri kulaklarımda.sinsi sinsi yaklaşıyor baş ağrısı... geç kalmıştı, buyursun gelsin. bir o eksikti acıyan yerlerimin yanına!.. dağılmıştım, artık hiç toparlanamam.

“ne kavuşması mümkündür, ne de ayrılması. zor iş bizim sevdamız.” dedi adam. onayladı kadın, “haklısın...” hatırlayamadım, oraya da geliyor muydu dalga sesleri?...

sevmek güzel şey be güzel. dehşet güzel şey. güzel de, dokunamazsam gül tenine, al al olmazsa yanakların sevgilim dediğimde, ağzından çıkmazsa sevda sözleri, ağzından çıkıp da kulağıma varmazsa ne işe yarar ki sevmek güzel?..

yok be güzel, hata ettim!.. koacaman sarilmaliydim sana... kocaman sarilip içime almaliydim seni. denedim... soğuktun beton kadar... çarptim duvara düştüm. düşerken gördün mü beni güzel?..
keloğlan canavarın mağarasında, canavarın uyumasını beklerken, parmağını kesip tuz basarmış yarasına, uyumamak için... yüreğim sancıyor güzel... yüreğim yanıyor, dehşet acıyor. parmağımı kırsam yüreğimin acısını bastırır mı güzel? iyi de duvar neden kaçıyor? ben kanıyorum da sen üşüyor musun güzel?..

uyku bastırıyor... kaset yine bitti... çay da bitti... bir sigara daha yaktım yanan boğazıma inat. telefonum hala açık. ama o da bana inat çalmıyor. çalsın be güzel!.. dalgalar çarpıyor cümlelerime. duyuyor musun dalga seslerini güzel?..

yalnızım güzel... çok yalnızım... üşüyorum güzel... gel güzel... kaçma güzel... kırma be güzel, kırdırma... nen varsa al da gel güzel... yükle sırtıma, korkma taşırım ben. gel güzel... gecikme güzel, geciktirme...

zafer akkaş

k4rt4l
hak ettiği değeri bulamayan bir şair.çok güzel söz ve şiirleri vardır.hatta güzele şiiri için en çok aranan ama bulunamayan şiir bile denir.ne mutlu bulanlara...

sakalımı kestim uyur uyanık
kokular süründüm gece vakti
gömleğimi pantolonumu ütüledim
ayakkabımı sildim tozlu bezle
saçımı taradım ıslatıp...

değiştim sandım
aynada gözümü gördüm

ığdır

k4rt4l
tabi olması gerekenden farklı bi iklim bulunduran il.coğrafi olarak oldukça önemlidir.sebep olarak;il,dağların çevrelediği bi bölgede kurulduğu için böyle bi farklılık gösterir denir.ama dağların çevrelediği başka yerleşim merkezleride vardır ve böyle farklılıklar yoktur.bu yüzden önemlidir işte.

alt alta okumak

k4rt4l
temelinde simetri hasalığının bulunduğunu düşündüğüm eylem.psikoloji her şeyin düzenli olmasını,herhangi bi kaideye uygun olmasını yeğler diye tanım gibi bişey yaparsak,durumu iyi açıklar.ama simetri dedim diye de direk ölçü vs. akla gelmesin.simetri hastalığı,düzen ihtiyacından doğar.

yaran fıkralar

k4rt4l
bi adamla karısı hayvanat bahçesini gezerken çiftlik hayvanlarının olduğu bölüme gelmişler.içinde boğanın bulunduğu çitin önünde durmuşlar.çitte şöyle bi yazı varmış:"bu boğa geçen sene 50 kez çiftleşti.".kadın kocasına dönerek;
-sanırım bu boğadan öğrenecek çok şeyin olmalı.
adam yüzünü ekşitir.bir başka boğa ve yine şöyle bi yazı:"bu boğa geçen sene 100 kez çiftleşti.".kadın;
-aman tanrım ayda 7 kereden fazla...öncekini boş ver bunu örnek al.
adam homurdanır.bi başka boğa;365...kadın;
-inanamıyorum günde 1 kez.esas bu boğayı örnek almalısın.
bu lafın üstüne adam artık dayanamaz;
+olur hayatım.yalnız bi sor bakalım,arkadaş hep aynı inekle mi çiftleşmiş.
5 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol