-istediğin şekle girebiliyomusun ?
-evet
-angelina jolie şekline girermisin
-tabii
- domalırmısın ?
- ama tek soru sorcaktın ziğra başlık öyle
- tamam o halde angelina jolie şekline girip domalırmısın ?
- öööehh !
a rh + konya.
(bkz: anket vadisi)
(bkz: anketlerin altında)
(bkz: anket rüzgarı)
(bkz: anket ağacı)
(bkz: anket evi)
(bkz: anket yapmanın dayanılmaz hafifliği) .
(bkz: anketlerin altında)
(bkz: anket rüzgarı)
(bkz: anket ağacı)
(bkz: anket evi)
(bkz: anket yapmanın dayanılmaz hafifliği) .
kendisi hakkında yorum yapmayacağım nasıl birisi olduğuna entrylerine bakarak hepbirlikte karar verelim.
#288355
#299831
#253114
#205067
#292465 .
#288355
#299831
#253114
#205067
#292465 .
#294984
takipte olduğum yazarlardan, entryleri inanılmaz bir zekanın ve edebiyatın ürünü söylemek istediklerini o kadar güzel bir dille anlatıyor ki .
maç anında şifreye girerek beni deli eden kanal 1 sorunumu çözmesini umut ediyorum,
saymaya üşenenler : 1 ve 11 tene sıfır.
saymaya üşenenler : 1 ve 11 tene sıfır.
duvarlara graffiti yaptığınız, adam dövebildiğiniz, güzel ve eğlenceli hip-hop oyunu yüklemek için internet bağlantısı istiyor sanırım .
bannerlarını myspaceimde ve forumlarda kullandığım, tam gaz destek verdiğim oluşumdur.
(bkz: dicken s dublin).
tabela haline getirip söz konusu şahısların götlerine sokmak istediğim yazı..ama ben yapar mıyım öyle bir şey. yaparim...
loreena mckennitt ’in parallel dreams albümündeki favori şarkım (belki de standing stones ’dan sonra geldiği içindir) sözleri ise
şu şekildedir :
joyful mystery, the birth of our lord ... this night our lady and st. joseph was going up to get registered and um they were going down the road and they met this man ... and he said have you any room and he said ’not but there’s an old stable over there that i owned ... if yous want to go into it ... and they went over and the lord came down from heaven at twelve o’clock and loads of beautiful angels was with them ... and when they were walkin
....
i walk the streets of dublin town
it’s 1842
it’s snowing on this christmas eve
think i’ll beg another bob or two
i’ll huddle in this doorway here
till someone comes along
if the lamp lighter comes real soon
maybe i’ll go home with him.
maybe i can find a place i can call my home
maybe i can find a home i can call my own
these three wise kings ... um ... they were all from different countries. and they always looked up at the sky and they looked up this night and saw this beautiful star up in the sky ... and when they were going they all meeted together ... and they had to pass king herod’s, not that we much care for him ... and they went in and he said ’where ye goin with yer best stitches on ye.’
the horses on the cobbled stones pass by
think i’ll get one one fine day
and ride into the country side
and very far away
but now as the daylight disappears
i best find a place to sleep
think i’ll slip into the bell tower
in the church just down the street
maybe i can find a place i can call my home
maybe i can find a home i can call my own
and they said ’did you not hear the news’ and say he says ’what news’ he says ’this day the saviour is born’ and he said to them ’when you find him come back and tell me cause i want to go and adore him too’ and he was only coddin’ them. he wanted to kill him and when they were going, they stopped and they said ’surely not this old stable that our king is born in. we were expecting a palace....
maybe on the way i’ll find the dog
i saw the other night
and tuck him underneath my jacket,
so we’ll stay warm through the night
as we lie in the bell tower high
and dream of days to come
the bells o’er head will call the hour
the day we will find a home
maybe i can find a place i can call my home
maybe i can find a home i can call my own (2)
there was these shepherds and shepherds are fellas that mind the foals and cows and sheeps and little lambs and all and um they hears this beautiful music up in the sky and they were wondering what was so fun ... an angel disappated then and he said i was wonderin’ what so fun’ and he said ye and he said ’the saviour is born. if yous want to go to see him, follow that star up in the sky, and it was a beautiful star.
şu şekildedir :
joyful mystery, the birth of our lord ... this night our lady and st. joseph was going up to get registered and um they were going down the road and they met this man ... and he said have you any room and he said ’not but there’s an old stable over there that i owned ... if yous want to go into it ... and they went over and the lord came down from heaven at twelve o’clock and loads of beautiful angels was with them ... and when they were walkin
....
i walk the streets of dublin town
it’s 1842
it’s snowing on this christmas eve
think i’ll beg another bob or two
i’ll huddle in this doorway here
till someone comes along
if the lamp lighter comes real soon
maybe i’ll go home with him.
maybe i can find a place i can call my home
maybe i can find a home i can call my own
these three wise kings ... um ... they were all from different countries. and they always looked up at the sky and they looked up this night and saw this beautiful star up in the sky ... and when they were going they all meeted together ... and they had to pass king herod’s, not that we much care for him ... and they went in and he said ’where ye goin with yer best stitches on ye.’
the horses on the cobbled stones pass by
think i’ll get one one fine day
and ride into the country side
and very far away
but now as the daylight disappears
i best find a place to sleep
think i’ll slip into the bell tower
in the church just down the street
maybe i can find a place i can call my home
maybe i can find a home i can call my own
and they said ’did you not hear the news’ and say he says ’what news’ he says ’this day the saviour is born’ and he said to them ’when you find him come back and tell me cause i want to go and adore him too’ and he was only coddin’ them. he wanted to kill him and when they were going, they stopped and they said ’surely not this old stable that our king is born in. we were expecting a palace....
maybe on the way i’ll find the dog
i saw the other night
and tuck him underneath my jacket,
so we’ll stay warm through the night
as we lie in the bell tower high
and dream of days to come
the bells o’er head will call the hour
the day we will find a home
maybe i can find a place i can call my home
maybe i can find a home i can call my own (2)
there was these shepherds and shepherds are fellas that mind the foals and cows and sheeps and little lambs and all and um they hears this beautiful music up in the sky and they were wondering what was so fun ... an angel disappated then and he said i was wonderin’ what so fun’ and he said ye and he said ’the saviour is born. if yous want to go to see him, follow that star up in the sky, and it was a beautiful star.
yann tiersen,in l absente albümünden. şarkıyı anlatacak güzellikteki sözcükleri seçememe endişem yüzünden, bu parçayı yaşamanızı istiyorum.
le jour d avant ile ne kadar büyük bir müzik adamı olduğuna tekrar şahit oldum.
goran bregovic kompozisyonu, iggy pop tarafından performe edilmekte.
soundtrack’i çok başarılıdır özellikle tv screen, get the money , in the deathcar bregovic klasikleri arasındadır.
(bkz: da vinci sifresi).
maliye binalarının çatılarındaki kuşların gübrelerini toplayıp, gübre isteyen çiftçilere hazine yararına satılması elbette iyi düşünülmüş bir girişim...
aşağıdaki kuşların yolunması ile çatıdaki kuşların kakası ekonominin düzelmesi için olumlu işaretler veriyor olmalı ki ``düzelme başladı`` diyorlar... ben bakanlıklar semtindeki çınar ağaçlarına akşam saatlerinde salkım salkım konan sığırcık kuşlarına da her zaman güvenmişimdir... oralarda dolanan, bakanlıklara girip-çıkan iş bitiricilerin, siyasilerin, bürokratların kafasına çişlerini yapmaları, toplum adına ilahi bir adaletti... politikacı-bürokrat mı geçti alttan?.. her zaman kafalarına çişlerini yaptılar... sağ olsunlar, var olsunlar... koyun bunun üzerine maliye binalarının çatısında yaşayan güvercinlerin ulusal ekonomiye çiş yaparak katkılarını... ana iktidar partisinin ambleminde bir kuş olmasını ve onun da ulusal her şeye katkısını ekleyin... işte kuş destekli sistemden bir kesit: tügsaş, tarım ülkesi türkiye`nin gübre sektöründeki tek kamu girişimiydi... özelleştirilmesine karar verildi ve yağma başladı... aşçıyı daire başkanı, berberi müdür yaptılar... yönetim kurulunda bir emekli general var, iki diş hekimi, bir muhasebeci, bir gazeteci, bir imam-hatip öğretmeni... tarım ülkesinin tüm gübre gereksinimini, yurtdışından gübre ithal eden cingözler ile bürokratlarla can-ciğer yerli gübre sanayii karşılıyor... onlar oluk gibi para kazanıyorlar, milletin malı tügsaş ise tahmin edeceğiniz gibi battı, birisine bedava verilmeye hazır... peki bu açık nasıl kapatılır?.. kuşlar... gübre sanayiini bitirip, tavan arasındaki kuş gübrelerini satarak... sonunda kuş kakasına dayanan serbest piyasa ekonomisinin iflası bu değilse nedir?.. yine tek çözüm var; sil baştan... ama bunu yapacak olan toplum ise yorgun-bezgin... sesi-soluğu yok, tepkisiz ve sinik... ben bakanlıklar semtindeki ulu ağaçlara tünemiş sığırcık kuşlarına güvenmeliyim... millet adına... sağ olsunlar, var olsunlar... .
aşağıdaki kuşların yolunması ile çatıdaki kuşların kakası ekonominin düzelmesi için olumlu işaretler veriyor olmalı ki ``düzelme başladı`` diyorlar... ben bakanlıklar semtindeki çınar ağaçlarına akşam saatlerinde salkım salkım konan sığırcık kuşlarına da her zaman güvenmişimdir... oralarda dolanan, bakanlıklara girip-çıkan iş bitiricilerin, siyasilerin, bürokratların kafasına çişlerini yapmaları, toplum adına ilahi bir adaletti... politikacı-bürokrat mı geçti alttan?.. her zaman kafalarına çişlerini yaptılar... sağ olsunlar, var olsunlar... koyun bunun üzerine maliye binalarının çatısında yaşayan güvercinlerin ulusal ekonomiye çiş yaparak katkılarını... ana iktidar partisinin ambleminde bir kuş olmasını ve onun da ulusal her şeye katkısını ekleyin... işte kuş destekli sistemden bir kesit: tügsaş, tarım ülkesi türkiye`nin gübre sektöründeki tek kamu girişimiydi... özelleştirilmesine karar verildi ve yağma başladı... aşçıyı daire başkanı, berberi müdür yaptılar... yönetim kurulunda bir emekli general var, iki diş hekimi, bir muhasebeci, bir gazeteci, bir imam-hatip öğretmeni... tarım ülkesinin tüm gübre gereksinimini, yurtdışından gübre ithal eden cingözler ile bürokratlarla can-ciğer yerli gübre sanayii karşılıyor... onlar oluk gibi para kazanıyorlar, milletin malı tügsaş ise tahmin edeceğiniz gibi battı, birisine bedava verilmeye hazır... peki bu açık nasıl kapatılır?.. kuşlar... gübre sanayiini bitirip, tavan arasındaki kuş gübrelerini satarak... sonunda kuş kakasına dayanan serbest piyasa ekonomisinin iflası bu değilse nedir?.. yine tek çözüm var; sil baştan... ama bunu yapacak olan toplum ise yorgun-bezgin... sesi-soluğu yok, tepkisiz ve sinik... ben bakanlıklar semtindeki ulu ağaçlara tünemiş sığırcık kuşlarına güvenmeliyim... millet adına... sağ olsunlar, var olsunlar... .
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?