confessions

greyfurt

- Yazar -

  1. toplam entry 2267
  2. takipçi 3
  3. puan 45491

freddy krueger

greyfurt
aslen yozgatlı bir ailenin çocuğu olup, babasının işi dolayısıyla küçük yaşta inegöle yerleşmiş ve orada büyümüştür.

liseyi bandırma gereksiz meslekler okulunda yatılı okuyan krueger, arkadaşları arasında kısa zamanda sivrilmiş ve öğretmenlerininde teşvikiyle, hazırlık sınıfını bitirdiği gibi "korkulan korku filmi aktörleri" bölümüne kaydolmuştur.

bölümünden ikincilikle mezun olan krueger, askerliğini adıyaman topçu komando destek amirliği sancaktarlığında, jandarma astsubay yazıcısı baş yardımcısı denetmeni olarak yapmış, sırasıyla wietnam, malazgirt ve yıldız savaşlarına katılmıştır.

asker dönüşü inegölün sayılı toptancılarından remzi beyin kızı mualla hanımla evlenmiş, evlendikten sadece 8 ay sonra 2. çocuklarının doğması mahallede sansasyona yol açmıştır.

mahalle baskısından ve aile dırdırında bunalan krueger, 2 çocuğu ve eşini alarak holifud’a taşınmış ve türk sokağında çiğköfte-ayrancılık yaparak geçimini sağlamaya başlamıştır.

daha sonra "toplum sağlığına zart zurt etmek" suçundan tutuklanan krueger, 3 gün ağırlaştırılmış hapis cezası almış ve hapis günlerinde sırasıyla;
- bakteri nükleer biyolojisinin kozmoloji bilimine çıkarımları (4 cilt - 5. cildi sanıldığının aksine hapiste yazmamıştır)
- korkmadan korkutmak için 100 kestirme yol (en çok satan kitabı olmuştur)
- cin ali stalingrad’da (çocuk hikayeleri)
adlı eserlerini yazmış ve eleştirmenlerden pek çok olumlu eleştiri almıştır.

daha hapisteyken üst üste film teklifleri alan krueger, "pornoya prensip olarak karşı değilim ama ben mesleğimi yapmak istiyorum. benim işim korkutmak. bööö" şeklinde açıklamasıyla son noktayı koymuş ve ailesiyle birlikte las vegasta bir çiflik evinde inzivaya çekilmiştir.

ta ki... bilardodan arkadaşı wes craven, müthiş bir projeyle kapısını çalana kadar. projeyi daha okumadan kabul eden krueger, "elm sokağı kabusu" serisi ile meşhur olmuştur ve paranın tabiri caizse dibine vurmuştur.

işte freddy krueger’in bilinmeyenleride böyle. hikayenin devamını hepimiz biliyoruz zaten.

bana balık verme balık tutmasını öğret

greyfurt
- buyur kardeşim. salatada yaptım bak sana.
+ abi bana balık verme, balık tutmasını öğret.
- ilk olarak; poyraza yakalanırsan oltayı 25 dereceden fazla açıyla suya atmamaya dikkat et ve çiftli ıskorpit iğnesi kullanmaktan kaçın. özellikle su sıcaklığının 51 fahrenaytı geçtiği günlerde, güney batı istikametindeki dip akıntıları...
+ anladım abi, anladım. "rakı var" demiştin, dimi?
- altaki dolapta olcak. banada bir duble koy.

insanların kobay olarak kullanıldığı deneyler

greyfurt
eğer kobay olacak kişilerce neden ve olası sonuçları biliniyorsa, insanlığa faydalı bir takım saptamalar ve bilgiler kazandıracaksa, biyolojik silah yada diğer tek taraflı fayda sağlayacak faaliyetlerden uzak bir deney olacaksa; tasvip edilmesi gerektiğini düşündüğüm faaliyettir.
(sonuçta pek ilacın, insan bedenindeki etkilerini gözlemleyebileceğiniz en iyi platform gene insan bedeninin kendisidir)

beni asıl sinireden ; insanların istekleri dışında kobay olarak kullanıldığı deneylerdir.

bu tip deneyler zorlamayla yada bireylerin bilgisi dışında veyahut yanlış bilgiler verilerek yapılır.

okurken bile insanın gözünde canlanan dehşet verici, insanlık dışı ve bilim etiği ile zerre kadar ilgisi olmayan deneylerden bir kısmı 23.11.2007 tarihli gazetevatan.com’un haberinde şu şekilde sıralanmış:

amerika’da bilim adına yapılan insanlık dışı deneyler tüyler ürpertiyor. işte onlardan bazıları...

1931 - insana kanser hücresi aşilandi

dr. cornelius rhoads , rockefeller tıbbi araştırmalar enstitüsü’nün gözetiminde insan deneklere kanser hücreleri aşıladı. daha sonra maryland, utah ve panama’da abd ordusu biyolojik silah tesislerini kurdu ve abd atom enerjisi komisyonu’na tayin edildi. buradaki görevi sırasında amerikan askerlerine ve hastanelerde yatan sivil hastalara radyoaktif madde verilmesini içeren bir dizi deneye başladı.

1932 - 200 siyah kobay olarak kullanildi

tuskegee frengi araştırmaları başladı. frengi teşhisi konulmuş ancak hastalıkları kendilerine bildirilmemiş 200 siyah erkek tedavi edilmek yerine hastalığın seyrini ve belirtilerini izlemek amacıyla kobay olarak kullanıldı. sonuçta hepsi frengiden ölen bu insanların ailelerine onların aslında tedavi edilebilecekleri asla söylenmedi.

1935- pelagra olayi

milyonlarca insan 20 yıl içinde pelagra’dan (vitaminsizlikten kaynaklanan bir hastalık) öldükten sonra abd kamu sağlığı hizmetleri ajansı nihayet hastalığın kökenine inmek için harekete geçti. ajansın müdürü en az 20 yıldır pelagra’nın niasin eksikliğinden kaynaklandığını bildiklerini, ancak ölümlerin büyük kısmı yoksul siyah halk arasında gerçekleştiğinden harekete geçmediklerini itiraf etti.

1940 - tutuklulara sitma mikrobu

chicago’daki 400 tutukluya yeni ve deneysel ilaçların etkilerinin araştırılması amacıyla sıtma mikrobu enjekte edildi. daha sonra nürmberg’de yargılanan nazi doktorlar, soykırım sırasında kendi yaptıklarını savunmak için bu amerikan araştırmasını örnek gösterdiler.

1944 - gaz maskeleri insan üstünde denendi

1944 amerikan donanması gaz maskelerini ve koruyucu kıyafetleri denemek için insan kobaylar kullandı. gaz odasına kapatılan bu denekler hardal gazı ve levisit’e maruz bırakıldı.

1945 - en zehirli kimyasal gizlendi

ataç projesi başlatıldı. nazi bilim adamlarını işe alan abd dışişleri bakanlığı, ordu istihbarat ve cia, onlara abd’de çok gizli hükümet projelerinde çalışmaları karşılığında dokunulmazlık ve yeni kimlikler verdi. ’’program f’’ , abd atom enerjisi komisyonu tarafından başlatıldı. bu program, atom bombası üretimindeki en önemli kimyasal maddelerden biri olan ’florid’ in insan sağlığı üzerindeki etkilerini araştıran en geniş kapsamlı çalışmaydı. araştırma sırasında floridin insanoğlunun bildiği en zehirli kimyasallardan biri olduğu ve merkezi sinir sistemi üzerinde büyük hasara yol açtığı anlaşıldı; ancak elde edilen bilgilerin büyük bölümü atom bombalarının yapımının engelleneceği korkusuyla ulusal güvenlik adına gizli tutuldu.

1946 - hastalar kobay oldu

savaş gazilerine hizmet veren hastanelerdeki hastalar, tıbbi deneylerde kobay olarak kullanıldı. kuşkuları ortadan kaldırmak için ne zaman böyle bir hastanede gerçekleştirilen bir çalışmayla ilgili rapor hazırlansa, ’’deney’’ sözcüğü yerine ’’araştırma’’ ya da ’’inceleme’’ sözcüklerinin kullanılması emredildi.

1947 - lcd deneyi

1947 abd atom enerjisi komisyonu, insan deneklere damardan radyoaktif maddelerin verileceği deneylere başlayacağını bildiren gizli bir belge yayımladı. cia, amerikan istihbaratı tarafından silah (zihin kontrol, beyin yıkama aracı) olarak kullanılabilmesi için lsd araştırmalarına başladı. hem sivil hem asker denekler haber verilerek ya da verilmeyerek bu deneylerde kullanıldı.

1950 - kendi şehirlerine bakteri püskürttüler

savunma bakanlığı, nükleer silahların çöllerde denenmesi ve bombanın etki alanı içinde kalan insanların sağlık problemlerinin ve ölüm oranlarının gözlenmesi için planlar yapmaya başladı. amerikan kentlerinin bir biyolojik saldırı durumunda ne ölçüde zarar göreceğini belirlemek için abd donanmasına bağlı gemiler san francisco kentine bakteriden oluşan bir bulut püskürttü. çok sayıda insan zatürree benzeri belirtiler göstererek hastalandı.

1951 - açik hava deneyleri

savunma bakanlığı hastalığa neden olan bakteri ve virüslerin kullanıldığı açık hava deneyleri başlattı. 1969 yılına kadar süren bu deneylerde geniş kitlelerin bu bakterilere maruz kaldığından kuşkulanılıyor.

1953 - onbinlerce kişiye mikrop bulaştirildi

abd ordusu, kimyasal maddeleri dağıtmak konusunda ne kadar etkin olduklarını belirlemek amacıyla fort wayne, minneapolis, winnipeg, st louis ve leesburg, virginia’da çinko kadmiyum sülfür gazıyla yüklü bulutlar saldı. ordu, donanma ve cia’nın ortaklaşa gerçekleştirdiği deneylerde new york ve san francisco’da yaşayan on binlerce kişi solunum yoluyla bulaşan mikroplara maruz bırakıldı. cia, mkultra projesini başlattı. resmi olarak 11 yıl süren bu araştırma programı, zihin kontrolünde kullanılabilecek ilaçların ve biyolojik silahların üretimi ve denenmesi için tasarlanmıştı.

1956 - sitma mikrobu taşiyan sivrisinekler

amerikan ordusu, sıtma mikrobu taşıyan sivrisinekleri georgia’nın savannah ve florida’nın avon park bölgelerine bıraktı. her deneyin ardından kendilerini kamu sağlığı görevlileri olarak tanıtan ordu ajanları mikrobun kurbanlar üzerindeki etkilerini inceledi.

1965 - tutuklulara portakal gazi

philadelphia’daki holmesburg eyalet cezaevi’ndeki tutuklulara, abd’nin vietnam savaşı’nda bitki örtüsünü ve ormanları yok etmekte kullandığı yüksek oranda zehire sahip portakal gazı’nın kimyasal bileşeni olan dioksin verildi. tutukluların daha sonra kanser taramasından geçirilmeleri, portakal gazı’nın başından beri kanserojen bir madde olduğundan kuşkulanıldığını gösterdi.

1966 - metroya mikrop salindi

cia, yine mkultra’nın devamı olan proje mkoften’ı başlattı. bu, belli kimyasalların insanlar ve hayvanlar üzerindeki zehirleyici etkilerini araştıran bir projeydi. abd ordusu tarafından new york kenti metrosuna bacillus subtilis mikrobu verildi. ordu bilim adamlarının bakteriyle dolu ampulleri havalandırma ızgaralarına atmaları sonucu bir milyonun üzerinde insan bu zehirli havayı soludu.

1969 - tedavi edilemeyen hastalik bulmak için

savunma bakanlığı’ndan dr. robert macmahon , 5-10 yıl içerisinde, ’’insanın bağışıklık sistemine saldıran ve hiçbir ilaçla tedavi edilemeyen sentetik bir virüs geliştirmek için’’ amerikan kongresi’nden 10 milyon dolar ödenek talep etti. ödeneğin sağlanmasının ardından cia gözlemi altında yürütülen proje, ordunun çok gizli biyolojik silah tesisi olarak bilinen fort detrick’teki gizli operasyonlar bölümü’nde başlatıldı. burada, aids benzeri virüsleri ayrıştırmak için moleküler biyoloji teknikleri kullanıldığı yolunda spekülasyonlar giderek arttı. abd, dna’larındaki genetik değişiklikler ve varyasyonlar nedeniyle hassas olan belli etnik grupları hedef almak ve yok etmek amacıyla tasarlanmış ’’etnik silahları’’ geliştirme çalışmalarını yoğunlaştırdı

1975 - virüs kanser programi

fort detrick’deki biyolojik silah merkezi’nin virüs bölümüne fredrick kanser araştırma tesisleri adı verilerek ulusal kanser enstitüsü’nün (nci) denetimine verildi. abd donanması’nın burada kansere neden olan virüsleri geliştirmek amacıyla özel bir virüs kanser programı başlattığı tahmin ediliyor. bilim adamları burada, aynı zamanda, hiçbir bağışıklığın bulunmadığı bir virüs ayrıştırdılar. bu virüse sonradan htlv (insan t- hücresi lösemi virüsü) adı verildi.

1977 - 239 yerleşim yeri zehirlendi

senato’da yapılan oturumlarda 239 yerleşim bölgesinin 1949-1969 yılları arasında biyolojik maddelerle zehirlendiği doğrulandı. san francisco, başkent washington, key west, panama kenti, minneapolis ve st. louis bu bölgelerden sadece birkaçı.

1978 hepatit b aşiladilar

salgın önleme merkezi (cdc) tarafından gerçekleştirilen deneysel hepatit b aşılama çalışmaları new york, los angeles ve san francisco kentlerinde başladı. araştırma denekleri bulmak için verilen ilanlarda özellikle çok eşli eşcinsel erkekler arandığı vurgulandı.

1981 - ve aids nihayet oluşturuldu

ilk aids vakalarının new york, los angeles ve san francisco’daki eşcinsel erkekler arasından çıktığı doğrulandı. bu vakaların ortaya çıkması aids’in hepatit b aşısı yoluyla bulaştığı yönünde spekülasyonların da yayılmasına neden oldu. ulusal bilimler akademisi tutanakları’na göre hiv ve visna virüsleri, htlv ile neredeyse aynıydı (ufak bir kısım hariç yüksek oranda benzerlik taşıyordu). bu bilgi, htlv ve visna virüslerinin, doğada hiçbir bağışıklığı bulunmayan yeni bir virüs ayrıştırmak amacıyla birleştirilmiş olabileceği spekülasyonlarını doğurdu.

1994 - askerler kobaymiş

houston’daki md anderson kanser merkezi’nden dr. garth nicholson, ’’gen izleme’’ adı verilen bir teknikle, çöl fırtınası operasyonu’ndan dönen askerlerin birçoğunda, biyolojik silah yapımında kullanılan bir mikrop olan mycoplasma incognitus’un değiştirilmiş bir cinsini keşfetti. moleküler yapısının yüzde 40’ına hiv protein tabakası katılmış olması mikrobun insan yapımı olduğunu göstermektedir. senatör john d. rockefeller , savunma bakanlığı’nın en az 50 yıldır yüz binlerce askeri personeli deneylerde kobay olarak kullandığını ve bilinçli olarak tehlikeli maddelere maruz bıraktığını açıklayan bir rapor yayımladı. bu maddelerin arasında, hardal gazı, sinir gazı, radyasyon ve körfez şavaşı sırasında kullanılan kimyasallar bulunuyor.

1996 - kabul edildi

savunma bakanlığı, çöl fırtınası’na katılan askerlerin kimyasal maddelere maruz kaldığını kabul etti.

haber sitelerindeki çok bilmis yorumcular

greyfurt
haber sitelerindeki bir tek haberden yola çıkarak, memleket kurtaran, bilimsel çıkarım yapan, akıl veren, yüce(!), bilgili(!) ama salaklığın en özü tadında yorum yazan insanlardır.
bu insanların ortak özelliği kıçlarını yıkamayı bilmemeleri ve tırnakları arasındaki pislikleri yaşadıkları evin/mekanın duvarlarını güçlendirme amaçlı kullanmalarıdır.

haberin kaynağı, haberin sunulduğu sitenin siyasi eğilimi, siyasi konjenktür gözönünde bulundurulmaksızın yorum yazarlar.

demokrasiye toz kondurmazlar ama kimi kürt düşmanıdır, kimi din...kimi bilgisayar kullanabilen cahildir, kimi mimar, mühendis...ama yinede yazarlar.(her mimar mühendis süper zeka, engin bilgi ve kültür deposu demiyorum ama yinede belli bir seviye göstergesidir)

"ulan ben bunu bilmiyorum ama yazıyorum. benim kadar tembel birileri bunları okuyup, araştırmayıp, düşünsel olarak zehirlenebilir" diye düşünmezler. sadece yazarlar.

onlar için yorum yapmak düşünsel seks yada düşünsel sıçıştır. rahatlarlar. rahatlamalıdırlar. her insan rahatlamalıdır ama bu rahatlama işini başkalarının beyinleri dışında yapmalıdırlar.(kendi beynine yapıyorsun bari başkasına yapma)

"hollanda’da böyle, böyleyken türkiye’de şöyle şöyle" renginde yorumlar yaparlar. öyle bir yazarlarki sanki hollanda’da 128 sene yaşamış bir dışişleri yetkilisidir kendisi yada türkiye, hollanda’nın kişi başına gelirine sahip, aynı kültür, aynı jeopolitik unsurlara sahip (örnekler çoğaltılabilir) bir ülkedir.

ya a.q. yok işte yok! olanla yapılanları eleştir.

"öncelik sıralamasına göre yaklaşırsak bence böle böle olmalıydı" de. yok ama...onun işi eleştirmek. o eleştirecek. "yapıcı eleştiri" falan hiç demeyin. onun açısından eleştirinin yapıcısı yıkıcısı olmaz. o eleştirdi ya tamam. sifon çeker gibi internetten çıkar ve ardına bakmaz. sanki yazdıklarını milyonlarca kişi beklemekte ve okumaktadır.

hele birde ellerine bir istatistik geçtimi? ...offf. işte o zaman boku yediniz demektir. "hollanda’da kişi başına şu kadar dondurma düşerken, bizim ülkemizdeki inekler şu kadar ot tükettiği için..."...(yaaa, ülkedeki inekler için ne yaptın?)

bu insancıkları (insancık: insan görünümlü organizma) memnun etmenin bir yolu, metodu yoktur!!!

bir çiçeği yolabilirsiniz, koparabilirsiniz, onu dalında sevebilir ve hatta üstünde bir dozerle pati çekebilirsiniz. her ne yaparsanız yapın o çiçek, çiçektir. işte o yorumcularda çiçektir.çiçekler su ister. daha sabırlı olanlarımız onlara su versin

onlar; klavye şovalyeleri, lafa gelince fırtına gibi esen, arka odaya gidince burunlarını karıştıran, otuzbir denen eylemden penislerinin fiziksel yapıları bozulmuş, asosyal, homofobik ama insan canlısı (karşı cins insanlara karşı tabiki) zavallılar klübüdür.

ne kadar yazılsa azdır. sonuçta o insan yorumcu(!)dur. kendinden önceki yorumları bile okuma zahmetine katlanmaz. zaten aydınlanmış, bitmiş tartışmaları baştan başlatır ve sürdürür.

dediğim gibi ne kadar yazılsa azdır. yazık onlara.

askeri rutbeler

greyfurt
askeriyede kullanılan rütbelerdir. şu şekildedir :
er
onbaşı
uzman onbaşı
çavuş
uzman çavuş
uzman jandarma çavuş
uzman jandarma i.kademeli çavuş
uzman jandarma ii.kademeli çavuş
uzman jandarma iii.kademeli çavuş
uzman jandarma iv.kademeli çavuş
uzman jandarma v.kademeli çavuş
uzman jandarma vi.kademeli çavuş
uzman jandarma vii.kademeli çavuş
uzman jandarma viii.kademeli çavuş
astsubay çavuş
astsubay kıdemli çavuş
astsubay üstçavuş
astsubay kıdemli üstçavuş
astsubay başçavuş
astsubay kıdemli başçavuş
astsubay kıdemli kademeli başçavuş
asteğmen
teğmen
üsteğmen
yüzbaşı
binbaşı
yarbay
albay
tuğgeneral(tuğamiral)
tümgeneral(tümamiral)
korgeneral (koramiral)
orgeneral (oramiral)
mareşal (büyük amiral)

(bkz: rütbe)
(bkz: emniyet rütbeleri)

35 yas üstü arabaların trafikten men edilmesi

greyfurt
trafikten men edilecek vasıta sahiplerine 7,5 milyara kadar ödeme yapılacakmış.

mazot yerine artık yağ yakmaya başlamış, çevre felaketi aracını trafikten çeksin diye birde üstüne adama para ödenecek. (sanırım bu ödeme işi geçici bir uygulama. devamlı olacaksa çok vahim)

bence en azından 25 yaş sınırlaması olmalıydı ama devlet büyüklerimiz ölçüp biçmiştir. umarım bu uygulama yumuşak bir geçişin ilk adımıdır.

dtp hakkında açılan kapatma davası

greyfurt
pkk’nın yükselen faaliyet grafiğine paralel olarak, dtp’nin kapatılmak için elinden geleni yaptığı ortadayken, zamansız olarak açılmış davadır.(ben siyasi konjonktür açısından yaklaştım. hukuki yönü devletin ilgili birimlerince gerektiği şekilde değerlendirilmiştir. türk adaletine güvenim ve saygım sonsuzdur.)

adamlar zaten erime sürecindeler. taban kaybediyorlar. üstüne birde k. irak’ta ki kürt nüfusun %70’ini oluşturan aşiretlerin türkiye ile birleşme girişimleri eklenince tablo zaten kendiliğinden ortaya çıkıyor.

kapatılmak için elinden geleni yapan, amacı siyaset yapmak yada çözüm üretmek değil, suyu bulandırmak, türkiye’nin ortak değerlerine saldırmak, ülkeyi zayıflatmak olan bir parti düşünün, aslında kendinizi yormayın, direk dtp’ye bakın.

71 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol