confessions

greyfurt

- Yazar -

  1. toplam entry 2267
  2. takipçi 3
  3. puan 45490

yanlış başlığa entry girince yaşanılan panik hali

greyfurt
yaşanmayan zamanlar hayatımıza renk katan, geyik konusu durumdur.

kendi bilgi düzeyinize uygun veya ilgi alanınıza hitap eden, bir başlık görürsünüz. hemen bir şeyler yazmak, bilgilerinizi, deneyimlerinizi, fikirlerinizi sözlük ile paylaşmak istersiniz.

çabucak kollar sıvanır. jet hızıyla entry yazılır. son kontroller yapılır. son kontroller tekrar yapılır. "kaydedelim" tuşuna basılır.

ilk mili saniyelerden itibaren bir rahatlama yayılır bünyeye. sizin açınızdan önemli olan yaklaşım, sanal ortamda yerini almıştır.

ilk orgazm saniyeleri atlatıldığı gibi, mouse imleci "bugun" butonuna doğru hareket eder. bir sevgi kelebeği edasıyla yol alan imleç, butona ulaştığında huzur içinde tıklanır.

ama o nedir? onca emek sarfedip, kafa patlattığınız değerli entry’nizin bulunduğu başlık sol konsolda en üstte gözükmemektedir.

ibne moderatorlerden biri entry’nizi jet hızıyla silmiştir. zaten size kıl olmaktadırlar. zaten en çok sizin entry’lerinizi silmektedirler. zaten en çok sizin şikayetlerinize kulak tıkamaktadırlar. zaten ibnedirler.

çok sinirlenilir ve emin olmak için saniyede 153 defa "bugun" tuşuna tıklanır. biraz önceki sevgi kelebeği imleciniz artık kana susamış bir yarasa olmuştur.

fakat başlık yinede gözükmemektedir. sonra bir an "acaba?" gibi bir his doğar öfke dolu kalbinize. en üstteki başlığa tıklanır. girilen en son entry’e bakılır. evet, "anya" başlığında ki "konya" içerikli entry sizin kayıp entry’nizdir. modlardan ayar yememek için hızlı olunmalıdır. kusurunu örtmeye çalışan kedi edasında çevikleşilir. entry hemen kopyalanır ve sil butonuna basılır.

duyarlı sözlük algoritması size "siliyorum bak ben bunu emin misin?" diye sorar. "sil işte mua goyiim. sil şunu" denilerek aynı butona 71 kere hiddetle tıklanır. genelde tam o sırada explorer hata verir. ona da tıklanır.

artık rahatlamışsınızdır. yanlış başlığa girilmiş entry’niz silinmiştir. büyük ihtimalle kimse olaya uyanmamış, hızlı ve etkin şekilde kusurunuz örtbas edilmiştir.

huzur içinde tekrar "bugun" butonuna tıklanır. yanlış entry girilen başlığa tekrar bakılır ama o da ne? lanet olası entry kabus gibi orada durmaktadır. ağzınızdan ağıza alınmayacak küfürler dökülür. zavallı monitörünüze kafa atmak, kainata isyan etmek, geçen haftaki ibne hakemin sırtında sandalye kırmak istersiniz.

ışık hızıyla "sil" butonuna tıklanır. duyarlı sözlük algoritması bk varmış gibi size gene "siliyorum bak ben bunu emin misin?" diye sorar. "lanet olası entry’i silmek istiyoruooaaam" haykırışınız 3 sokak ötede yankılanacaktır. bu esnada monitöre fırlayan salyalar, hırkanın bilek kısmı ile silinir ve kriz anında ki görüş alanı arttırılır.

son bir gayretle tekrar silinen entry’nin başlığına bakılır. oh be! sonunda silinmiştir.

her defasında tekrar yaşanmaması ümit edilir ama tekrar tekrar olur.

başkalarınin yasadigi korkuları aşağılamak

greyfurt
olaya "olm amma tırsıkmışsın bea" şeklinde yaklaşan insanların tutumudur veya başkalarının yaşadığı korkuları kendi yaşadığı, tanık olduğu travmalarla kıyaslamaktır. "ohoo o ne ki? bizimki böle böle olmuştu. hey gidi hey" şeklinde ki yaklaşımlardır. aslında hepimizin zaman zaman yaptığı yanlıştır.

korku ölçülebilir bir duygu değildir. "inanırmısın dün tam 4 kilogram korkmuşum" diyemeyiz. herkesin korkusu kendine büyüktür. zaten korktuğumuz yada korkmadığımız şeyler bizi biz yapan, bizi farklılaştıran, kişiliğimizin oluşturan şeylerdir.

deprem ile tanışmış kişilerin deprem yaşamayan insanlara verdikleri telkinlerin son cümlesidir. "sizinki gibi bi bina vardır; çöküşünü bizzati şahit oldum" adamcıklarıdır.

27 aralik 2007 ankara depremi başlığında da bir takım (kötü niyetli olmadığına inandığım) örnekleri mevcuttur.

saygıyla duyurulur.

isleve takılma

greyfurt
aslında alış veriş yaparken çok gerekli olan şeydir. satın alınacak şeyin ilk olarak işlevine değil, gösterişli kısmına bakan birey kısa zamanda düş kırıklığına uğrar.

(banyo dönüşü)
- kanka yeni klozetimizi beğendinmi? çok şirin dimi?
+ ha evet. çok güzel ama menteşeleri pek sağlam gelmedi bana. kırılır o.
- niye kanka? ama üstü çiçekli falan. çok şirin. kızların çok hoşuna gidiyor.
+ e peki güle güle kullanın.
(2 hafta sonra vida yerlerinden biri kırılır)
---------------------------------------------
- nasıl masalar? zikea’dan aldık. 4 tane.
+ abi çok güzel ama çok dayanıksız gözüktü. taşırken bile elde kalır bunlar.
- abi ofis için aldık. üstünde çengi oynatmıcaz.
+ doğru da, ne bileyim işte. güle güle kullanın.
(2 hafta sonra)
+ oo hacım. her geldiğimde bir değişiklik var ofiste. bu ara işler iyi galiba?
- yok yaws. öbür masa esnedi. bizde yeni masa aldık. şom ağızlı
+ ehuehhe hass sector!
----------------------------------------------

aslında daha yazmak istediğim çok örnek var ama yazarken bile içim sıkıldı. ya ayakkabı alacaksan önce sağlamlığına, su geçirmezliğine, taban yalıtımına bak. ayağın ıslanacaksa, üşüyecekse, aldığın havalı ayakkabı yaşam biçimine göre kısa zamanda dağılacaksa; ona göre al ayakkabını yada neyse işte.

netekim alış veriş yaparken işleve takılma iyidir.
(bkz: işlevi abartma işlevsizde kalma)

kanalet

greyfurt
büro ortamlarında içinden data ve/veya elektrik kablolarının geçtiği, duvara yapışık kapalı, uzunlamasına haznelerdir.

kablo kalabalığını ve insan trafiğinden kaynaklanan olası arızaları önler.

national geographic

greyfurt
belgeselseverler için ondan kötüsü yada çok daha kötüsü vardır. iyi ki varsın. (bunun türkiye’de ki pazarlama faaliyetlerini yürüten ajansın kafa atılası bir pazarlama müdüresi vardı. hala duruyormu acaba?)

iett den akşamcilara meyhane servisi hizmeti

greyfurt
her yönüyle ilginç hizmettir.(birincil ihtiyaçları talep etmek demokratik bir haktır)

ancak büyük ihtimalle ilgili kuruluşun yetkilileri; hafta içi her gün, aynı saatlerde, aynı meyhaneye, aynı sayıda ayyaşın nakledilmesi ön koşulunu arayacaktır.(aksi taktirde fizibil olmaz)

tabi ki ön koşulun sağlanması talebin karşılanacağı anlamına gelmez ama bu şartlar sağlanmadan da ilgili kurumun masaya oturacağına pek ihtimal vermemekteyim.

nerobianco

greyfurt
gün itibariyle 13. yaşına basmış, tini mini, "hanimiş bizim bilgicimiz"dir ve doğum günü dolayısıyla şımartılmayı haketmiştir.

nice yıllaradır. zamanı gelince evlensin, çoğalsın isteriz.

edit: kendisi 20 yaşına girmiş. ben 13’e kadar sayabildiğim için yanlış hesaplamışım. allah sağlıklı, uzun ömürler versin.

nereye bakiyorsun sen öyle

greyfurt
bir erkeği strese bağlı migren veya gastrit sahibi yapacabilecek sorulardandır.

sizin nereye ya da hangi ruh haliyle baktığınızın bir önemi yoktur. baktığınız yönde 200 metre öteden geçen bir bayan olması bile onun bu soruyu sormasına hukuki dayanak teşkil eder.

o soru kulaklarınızda yankılanıp beyninize ulaştığı daha ilk milisaniyelerden itibaren şakaklarınız zonklamaya başlar. içinizde kopan fırtınayı biraz olsun dindirebilmek için "aha şoradaki hatunun poposuna bakıyodum. oldumu?" diye haykırmak istersiniz.

ama böyle olmaz tabi. genelde cevap hep aynıdır; "hiiç...dalmışım".

iett den imam hatip liseli kızlara özel otobüs

greyfurt
izmir’de 2 yıl boyunca okula devletin sağladığı servisle gitmiş biri olarak bu habere kendimi tutamayarak oturma organımla da güldüm. (gittim evet. gelirken tercihi sana ait)

bu haberin 2 gün içinde gene fos olduğu ispatlanır ama kimse çıkıpta yazmaz.(diğer yüzlerce örneği gibi)

eğer aynı otobüs 2007 karpuz güzeli finalistlerini taşırsa hizmet olur (yani haber niteliği taşımaz) ama o otobüs ihtiyaca bağlı olarak bir kısım öğrenciyede hizmet edince sorun oluyor.

ilgili kurumun zarar etmemek için bir takım talep cetveleri vardır. (örneğin izmir’de 10 kişi dilekçe vererek otobüs seferi başlatılabilmekteydi ) yani şirket veya kurum o saatte 10 kişiyi garanti edince seferi başlatırdı.

anlamak mümkün değil. anlayan birileri varsa anlatsın. yani o otobüs kiliseye öğrenci taşısaydı gene bu şekilde eleştirebilecek miydik?

(bkz: adaleti adalet yapan kıyastır)

izmarit

greyfurt
amerikan filmlerinde kovboyların benzinli ortamlara fırlattıkları nesnedir.

genelde filmin sonlarında olur. ortam bir anda alev alır. kötü adamlar dayak yemekten ağzı yüzü şişmiş şekilde, bir kenarda polisin gelmesini beklerler ve iyi adam, baş kahraman yavşak bir şekilde kameraya doğru ilerler.
63 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol