galopp

çok derin bir konu. hem sosyolojik hem de psikolojik açıdan kapsamlı bir tahlile ihtiyacı var. tahlil, evet tahlillerdir bizi aydınlıklardan nurlu karanlıklara taşıyacak olan.

değişik bir boeing 777’dir. en son malezya açıklarında görüldüğü rivayet edilir. neyse dün gece rüyama girdi bu. ak sakallı portakallı ördek tarafından uçuruluyordu, co-pilot koltuğunda ise ilhan irem vardı. o yükseldikçe ben ferahlıyor, ben ferahladıkça o alçalıyor, ben alçaldıkça o terliyordu. anlattıklarıma inanmayanlar olabilir, onlarla her platformda yüzleşmeye hazırım, bu millete veremeyecek hesabımız hiç olmadı çok şükür. ne diyordum ? ha evet boeing, sazlık, horoz, tavık, 100 lira,tahta...

q klavye’den azert klavye’ye geçiş yaptığından beri çok daha hızlı yazmaya başladığı doğrudur. uf, asf...pardon ekran ağladı be !

mobil cihaz kullananlar için kesinlikle ideal diyebileceğim, twitter yasağını hem de artık güncellenmeyen bir sürümü ile ve cihazın dns ayarlarını değiştirmeden delebildiğim tek tarayıcı. bunun da ötesinde her türlü yasaklı siteye beni sokuyor...vefalı eski dost.

windows mobile işletim sistemi ile " akıllı telefon " olarak geri dönüş yapan nokia modeli. modern bir hale getirilmiş tasarımıyla kısa bir zaman önce piyasaya sürüldu.

bir ay kadar önce malezya’dan çin’e uçmak üzere havalanan ve kendisinden bir daha haber alınabilmiş olması bir yana, enkazı bile bulunamamış meşhur uçağın modeli. bulunamamış dediysem, kimbilir belki de bulunmuş ama çin ve malezya hükümetleri ile boeing şirketinin el sıkışmasıyla kaza " tatlıya bağlanmıştır ", kimbilir ?

şöyle anlatayım:

eğer malezya uçağının teknik bir arızadan ötürü düşmesi sözkonusuysa; bu, bir bakıma " dakika bir gol bir " durumu gibi bir şey, fiyatları dibe vurduğu takdirde dow jones’da hisseleri işlem gören diğer tüm şirketlerin domino taşı gibi yıkılmasına yol açabilecek boeing şirketi hisseleri, dolayısıyla beş yıl kadar önce önce zarar eden tek bir banka’nın ortalığa saçılmış bilançoları yüzünden patlak veren yeni ve ağır bir finansal kriz anlamına gelebilirdi.

yine de en doğrusunu rabbim bilir, biz günlük komplo teorisi kurma ihtiyacımızı gidermiş olalım da.

zaman kaybı. başka da hiçbir şey değil.

orijinal ismi ta dünya dönmeye başladığından beri tunceli olan il.

" benim burada, köşkte rahatım yerinde, noter katipliği görev süremi 5 yıl daha uzatın, hem siz hem ben rahat edeyim " mesajını etrafa burcu burcu yayan cümle. ekmek aralarını iyi okumak gerek. teknik olarak mümkün olabilir mi ? sorduğum soruya bak, he he.

günün içilen ilk çayı veya çayları. içmeden kafa yerine gelmez ve genelde kesmeyen ilk bardağın ardından ikinci, üçüncü, dördüncüyü söylersin ya da allah ne verdiyse işte, çek babam çek. hürpf.

önümüzdeki haziran ayının son pazar günü veliefendi hipodromu’nda start alacak üç yaşlı ingiliz taylarına mahsus koşu. türkiye cumhuriyeti sınırları içinde, sıkıyönetim dönemleri dahil aralıksız düzenlenen tek spor organizasyonu’nun 88.’si.

çöpleri toplanmayan, muhtarı çalışmayan, tüpgaz, yağ, ekmek kuyruklarından muzdarip bir mahalle’ nin esnaf ve resmi görevlileri tarafından içişleri bakanı ile olan soyadı benzerliğinden dolayı aşırı hürmet gösterilen, mahalleli’nin ise kurtarıcı gözüyle bakmaya başladığı bir bekçi’nin hikayesinin anlatıldığı, 1979 yılı yapımı türk filmi. başrollerinde kemal sunal , semra türel ve memduh ün yer almıştır. filmin senarist ve yönetmeni osman f. seden’dir.


bana kalırsa gelmiş geçmiş en anarşik filmdir bu film. 1980 öncesi türkiye’sinin kaotik havasını mükemmel bir şekilde yansıtır. dikkatli bir şekilde izlenirse ne denli ince mesajlar verdiği anlaşılır.

gelecekte yalnız " ismail hakkı’ların " yaşam hakkı olduğunu ( izlemiş olanlar ne demek istediğimi anlamıştır ) çok önceden dile getiren, " underrated " nitelemesinin bile belki az kalacağı filmdir ayrıca.

anlaşılmış fakat yanlış anlaşılmış sanatçılardan biri.

anadolu yakasında adeta bir duj haline dönüşmüş şekilde yağan yağmur.

organize işler filmiyle dilimize giren sözcük. ekim devrimi görmüş " duş ".
filmde yabancı uyruklu fahişelerden birinin kurduğu " sen istiyor duj verecek yüz dolar " cümlesinin içinde yer geçiyordu.

veya ukrayna’nın doğusu.

rus kökenli ve rusya federasyonu yanlılarınin çoğunlukta olduğu, son haftalarda gittikçe tırmanan gerilimin son bir kaç gündür silahlı çatışmalara dönüştüğü bölge. üç vakte kadar tıpkı kırım gibi rusya’ya bağlanması bekleniyor.

her 1 mayıs’da sahnelenen müsamerenin ( danışıklı dövüş mü deseydim acaba ?) tıpkısının aynısının sergileneceği gün. atılacak komikli sloganlar, göstericilerle tartışacak " mağdur " esnaf, yılın diğer 364 günü ortalıkta gözükmeyen atarlı sendikacılar, meydanda karanfil dağıtacak chp’liler...of, kasvet.

efendim hoşbulduk. yeni bir ortama hem de henüz yeni giriş yapmış olmasından dolayı yeni doğmuş bir buzağı çaylaklığı ve heyecanı var üstünde. bir kaç dakikaya kalmaz atlatır ama.

idam cezasına karşıyım ancak örneğin bir adam bir ülkede (kuzey patagonya birleşik devletleri ) 40 bin civarında insanın ölümünden birinci dereceden sorumluysa, evet istisnai durum sözkonusu olabilir ve bu kişi ölüm cezasıyla pekala yargılanabilir, yargılanmalıdır. diyeceğim bu.

şimdi...rus/rusya hayranı biri değilim fakat, mantığını kaybetmiş dünyada bana kalırsa mantıkla yönetilen yegane devlet olduğu kesin. son yıllarda her önüne gelen tarafından aşağılanan bir şarabistan devleti vatandaşı olarak ne yalan söyleyim attığı her adımı takdir ediyor ve başarılarının devamını diliyorum.