forlindon

civciv çıkarmak üzere yumurtaların üstünde yatan ya da yatmak üzere kızgınlık gösteren dişi kümes hayvanına ya da kuşa verilen isimdir...

yüreklerinin götürdüğü yerlere gitmek isteyenlerin hikayesi niteliğinde olduğuna inandığım bir hikayedir;şöyledir ki:

sahilde,denizin kıyısında bir adam gündoğumunu seyrederken az ilerdeki bir adamın yaptıkları dikkatini çekmekteydi.
adam ise sahile vurmuş denizyıldızlarını tekrardan denize atıyordu.
sahilde onu seyreden adam dayanamayıp adama seslendi;
-neden denizyıldızlarını denize atıyorsun? gün aydınlandığında dünyanın birçok sahilinde milyonlarca denizyıldızı kuruyup ölecek.
burda kurtardıklarınla ne farkedecek ki?
adam da bir tanesini denize atıp;adama şöyle seslendi
+bak bunun için farketti...

kardelenlerin karakışlara direnip ilkbaharda açan nice renkli çiçeklere inat kışın ortasında verdiği bire bin meyvenin bir göstergesi olarak gözler önüne serilmiş bir sonucudur diyebileceğimiz sosyal dayanışma örneği...

çağdaşlık uğruna adanmış bir mücadelenin küçük bir yansıması gibidir diyebileceğimiz ve bunun yanında çağdaş yaşamı destekleme derneğinin turkcell ile başlatmış olduğu kampanyanın ilk kazanımları olarak da dikkate değer bir durumdur...

nefes aldığımız tek yerdir bayramlar çoğumuz için fakat bu söylevi bu sene özellikle de bu kadar acıların kuytuluklarında kaybolmaya mahkum edilmiş bağrı yanık anaların yüreklerini kanata kanata söyleyecekleri hazin bir deyiş haline geldiğini düşündüğüm söylemdir...

nazımı sürekli olarak sözlükte dillendirmesiyle,nazım gibi yaşamanın sadeliğini,hoşluğunu ve vakurluğunu bizlere hissettirdiği için yürekten kutladığım bir bilgiçtir...

amerikan silahıyla,amerikan topuyla,amerikan tüfeğiyle,amerikan güdümüyle sahte özgürlük propagansı yapan,yüreksiz ve alçak insanların barındığı terör örgütünün gün itibariyle yaptığı alçakca saldırı...

evlatlara kıymayın efendiler...
hele böyle günahsız ve çaresiz bir şekilde doğuda torpili olmadan askerliklerini terörün kucağında yapmaya maruz bırakılan şu kınalı kuzuları öldürerek ocakları söndürmeye hakkınız yok...
bizlere hükmeden hükümettekiler,
bırakın türbanı,demokratik anayasa safsatalarını,gücünüz yetiyorsa kanayan şu yaraya daha ne zaman parmak basacaksınız diyebileceğimiz
hükümet zaafı...

sevgili dtp’liler sizleri de ana doğurmadı mı?
gün itibariyle meclisten destek verdiğiniz şu teröristler nice anaların yüreklerini yakmadı mı dememiz gereken katliam...

ciğerlerimizin dağlanmaya devam ettiği bir vahşet ve bir katliam daha...
ve bunların sorumluları çankayadan meclise kadar sıralanmış bir dizi vatan düşmanlarının ve işbirlikçilerinin son günlerde böğüre böğüre sahte zafer çığlıkları atan,ziyan olmuş zihinleriyle bu topraklarda mebus olarak da barınabilen solucanların bayram edebileceği acı bir olay...

ihtirassız,inançsız ve bir o kadar da duyarsız hayatların kol gezdiği,insansızlık sancıların yoğun ve acımasız bir şekilde çekildiği ve nefes almanın da piyangoya tabi olduğu şu dünyada,türkü tadında yaşamanın erdemini kavramış ve zihin dünyasında bunu saptamış insanların ölürken de türkü tadında ölebilme kabiliyetinde olduklarını ispatlayan haşmetli bir duruşun simgesi niteliğinde bir söz...

denizlere düşsek de yılanlara sarılmayız diyenlerin bozuk para misali harcandığı,cuntasal faşizmin bu topraklardaki kara günü...

inandırıcılık uğruna işin suyunu çıkarma rekorlarını zorlayan deyimsel yakarış...

noel ruhunu hristiyan çocukların beynine empose eden,katolik öğretilerin film içersinde ara ara yansıtıldığı ve bunun yanında bu filmde absürd bir karakterle karşımıza çıkan jim carrey’e böyle bir filmde oynadığı için esef duyduğum,hollywood’un dinsel içerikli film kuşağının bir parçası olan çocuk filmi...

yalan da olsa mutluyum bu bana yetiyor diye avuntular içinde savrulacağım ve benim gibi savrulacak insanların olduğuna inandığım,pasifize edilmiş romantik saplantı şeysi...

memleketimin yüzde 46’sının sevdiği ve benim de çok sevdiğim bir insanı,’’ana haber bültenlerinde iki gün görmezsem,bunalımlara girip,nice agresyonlara gark olurum ve hemen bu türküyle sigaramı yakarım’’dediğim süper insan için yazılmış olduğuna inandığım süper türkü...
’’gemi gelir yanaşır,içi dolu çamaşır.
şu istanbul kızları recep diye ağlaşır.
hani benim recebim,recebim;
sarı lira vereceğim;almazsan karakola gideceğim...’’

1992 yılında oya-bora’ya ait ’’beni sana yazmışlar’’adlı albümdeki ’’gurbetteyiz’’ adlı şarkısı,insanı sigara tiryakiliğine yönlendirmektedir...
’’haydi sar tütünü yak cigarayı
bu akşam burayı şarkılamalı
kimbilir aklında hangi sevdalı
boş yürekleri kurşunlamalı’’

halife ömer zamanında katıldığı suriye seferinde yaşamını yitirmiştir...

peygamberin müezzini olarak da anılmaktadır...

küçük yaşta köle olmuş ve mekkeli bir aileye satılmış ve bu olaydan sonra islam diniyle tanışmış en sonunda ebu bekir tarafından azad edilmiştir...