confessions

firambogaz

- Yazar -

  1. toplam entry 10312
  2. takipçi 2
  3. puan 176711

gule gule

firambogaz
güle güle filminde hastane çıkışı yıldız kenter, eşref kolçak ve zeki alasya’nın bir çaybahçesinde okuduğu mektuptan:

"nedenini bilmediğim bir arzuyla bugün her günkünden daha çok istedim yanımda olmanı.

kolay değil, sensiz olmak, içinin yarısını boş tutmak,

kolay değil her sabah bir martı sesiyle irkilmesi bu yoksul bedenimin.

ancak bu ayrılığın bir süreliğine oluşu, teselli dolduruyor yüreğime.

her ne kadar bu sürenin uzunluğunu bilmesek de sonunun olduğunu bilmek umutlandırıcı.

zaten her şey umut edebilmekle başlamadı mı ?

seni düşünüp de kendimi kaybettiğim vakitlerin anısına yazdım bu mektubu sana.

bazen otobüste iki sevgilinin başlarını yaslayıp uyurken ki rahatlığında, bazen sokakta babasının elinden tutan bir çocuğun gözlerindeki güvende bulurum seni.

düşündükçe nazım olasım gelir ve hep hasretini bir uçtan bir uca yakasım gelir. . .

bir kuş hafifliğinde sana akar yüreğim, yokluğunda yok olmaktan korkarak.

yaşadığı acıları anlatırsa sana göz yaşlarınla yıka yaralarımı yada hiç bekletmeden uçurduğumuz çocuksu uçurtma.

bizi bekliyor hacı kumru, saatçi yokuşu ve seni bekliyor gölet olmuş bir nisan yağmurunun çocuğu.

hadi gel artık. dayanamıyorum hasretine. . ."

sahibini arayan mektuplar

firambogaz
"mektuplarınla resimlerini yakacak gücü kendimde bulamasam, o zaman da kendimi yakardım. şu herkeste seni gören gözlerimi, şu her yerde sana koşan ayaklarımı ve şu her zaman sana yazan ellerimi yakardım. tenimden yükselen alevler tâ allaha kadar uzanır, ona çaresizliğimi anlatırdı.
seni güçsüz, zayıf bir insan tarafından sevilmenin hayal kırıklığına uğratmamak için, şimdi benim yerime, senden kalanları yakacağım. ben yaşadıkça, varlığım bütün çaresizliklere meydan okuyacak.
unutma; seni sevdiğim için ölebilirdim, seni sevdiğim için yaşayacağım.
biraz sonra mektuplarınla resimlerini tutuşturacak bir kibrit çöpü gibi çekiliyorum hayatından. her şeyiyle onu sana bırakıyorum. hayatın senin olsun, istersen hayatım da. ama sen kendinin bile olamayacaksın artık… ben yaşadıkça, adım söylendikçe…
seni bensizliğe ve kendimi sana mahküm ediyorum.”

la boheme

firambogaz
je vous parle d’un temps
que les moins de vingt ans
ne peuvent pas connaître
montmartre en ce temps-là
accrochait ses lilas
jusque sous nos fenêtres
et si l’humble garni
qui nous servait de nid
ne payait pas de mine
c’est là qu’on s’est connu
moi qui criait famine
et toi qui posais nue

la bohème, la bohème
ça voulait dire on est heureux
la bohème, la bohème
nous ne mangions qu’un jour sur deux

dans les cafés voisins
nous étions quelques-uns
qui attendions la gloire
et bien que miséreux
avec le ventre creux
nous ne cessions d’y croire
et quand quelque bistro
contre un bon repas chaud
nous prenait une toile
nous récitions des vers
groupés autour du poêle
en oubliant l’hiver

la bohème, la bohème
ça voulait dire tu es jolie
la bohème, la bohème
et nous avions tous du génie

souvent il m’arrivait
devant mon chevalet
de passer des nuits blanches
retouchant le dessin
de la ligne d’un sein
du galbe d’une hanche
et ce n’est qu’au matin
qu’on s’asseyait enfin
devant un café-crème
epuisés mais ravis
fallait-il que l’on s’aime
et qu’on aime la vie

la bohème, la bohème
ça voulait dire on a vingt ans
la bohème, la bohème
et nous vivions de l’air du temps

quand au hasard des jours
je m’en vais faire un tour
a mon ancienne adresse
je ne reconnais plus
ni les murs, ni les rues
qui ont vu ma jeunesse
en haut d’un escalier
je cherche l’atelier
dont plus rien ne subsiste
dans son nouveau décor
montmartre semble triste
et les lilas sont morts

la bohème, la bohème
on était jeunes, on était fous
la bohème, la bohème
ça ne veut plus rien dire du tout

söz: charles aznavour
müzik: jacques plante

tiyatro sporu

firambogaz
tiyatro sporu, amerika ve avrupa’da tiyatro sporu ve komedi sporu gibi çeşitli isimler altında, eğlence yerlerinde seyircilere sunulan bir doğaçlama- gösteri türüdür.
gösteride,oyunculardan oluşturulan takımlar seyircilerden aldıkları yönlendirmelerle doğaçlamalar yaparlar.seyircilerin sergilenen doğaçlamalara puan vermesinin ardından bu spor “müsabakasının” galibi belirlenir.
son otuz yılda tiyatro alanında gerçekleşen yeniliklerin bir uzantısı olan bu gösteri türü, seyirci-oyuncu ilişkisini yeniden kurarak bu ilişkiyi interaktif boyuta taşımaktadır.
tiyatro sporu gösterileri seyirciyle birlikte yaşanan bir sürecin yaratılması ve bunun tekrarlanamaz olması itibarıyla her iki taraf için de önemli birer deneyimdir.
50 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol