sahibini arayan mektuplar

death in babylon
umit yasar oguzcan siiri:


gozlerine baktigim zaman susmanin bir sebebi olmali.
bana kendini anlat. korkularini, dileklerini soyle
bana. asktan ne bekliyorsun? dostluk mu? al, istedigin
kadar... yuregimi apacik onune seriyorum iste! orada
sevdigin, istegin ne varsa al, senin olsun. sana
arzularimin otesinden sesleniyorum.

aydinlik! sen en guzel aydinlik! bizi birakma.
kalplerimizde girmedigin kose kalmasin. cek, kurtar
bizi insan yaratililisimizin korkunc
karanligindan. icimizde, ta derinlerde kukreyen o vahsi
hayvani sustur. dusuncelerimizi tirmalayan o kanli
penceden kurtar bizi. unutulmuslarin dunyasinda biz
unutmak istemiyoruz.

haydi sevdigim sen de ac yuregini. dostlugun o olumsuz
isigi dolsun icine. saclarimi oksadigin zaman, annemin
eli sanmaliyim ellerini. dudakalrindan yalniz askin
hazzini degil, dostlugun doyulmaz ickisini de
icmeliyim. bana once insanligimi ogret, bana
unutmamayi ogret. seni hic unutmak istemiyorum.
bilinmeyen ickilerin en zevk dolu sarhoslugunda
yasayalim seninle. kurtulalim bu korkulardan, bu
caresizliklerden.

beni hic unutmayacaksan sev, usanmayacaksan sev.
birlikte yasadigimiz her dakika omrumuzun bir yilina
bedel olmali. o dakikalari hatiralarin sonsuz
mezarligina gomeceksek hic yasamayalim.

once zamandan kurtulmaliyiz oyleyse. birbirini
yenilemeli saatlerimiz. yarin bu gunu aratmamali.
yercekiminden kurtulurcasina asmaliyiz zamani seninle.
o dost zamani, o dostca zamanlari.

bana "gel" dedigin an; mesafeler de anlamini
kaybetmeli. yollari dakikalarla, gunleri kilometrelerle
olcmemeliyiz. beraberligimiz, butunlugumuz hic
bitmemeli. o hic sonmeyen dostluk atesinin cevresinde
hep boyle elele, dizdize olalim. ne yagmur sondurmeli
o atesi ne ruzgar. yureklerimiz hep boyle isil isil
olmali alevlerinde.

hadi sevdigim, sen de ac yuregini. bana kendinden
bahset. hep ben ol, durmadan ben ol istiyorum.
dudaklarim kurudu bak! bir yudum su ver guzellignin
pinarindan. aciktim dersem iyiliginle doyur beni.
usuyorsam; yalniz dostlugunun atesinde isinsin
ellerim.

benim olma demiyorum. ama once ben ol. inan, ben hep
sen olacagim, bastanbasa sen oldugum icin.

askta kaybettiklerimizi dostlukla tamamlayalim. gel,
aydinlik, bizi bekliyor..
firambogaz
"mektuplarınla resimlerini yakacak gücü kendimde bulamasam, o zaman da kendimi yakardım. şu herkeste seni gören gözlerimi, şu her yerde sana koşan ayaklarımı ve şu her zaman sana yazan ellerimi yakardım. tenimden yükselen alevler tâ allaha kadar uzanır, ona çaresizliğimi anlatırdı.
seni güçsüz, zayıf bir insan tarafından sevilmenin hayal kırıklığına uğratmamak için, şimdi benim yerime, senden kalanları yakacağım. ben yaşadıkça, varlığım bütün çaresizliklere meydan okuyacak.
unutma; seni sevdiğim için ölebilirdim, seni sevdiğim için yaşayacağım.
biraz sonra mektuplarınla resimlerini tutuşturacak bir kibrit çöpü gibi çekiliyorum hayatından. her şeyiyle onu sana bırakıyorum. hayatın senin olsun, istersen hayatım da. ama sen kendinin bile olamayacaksın artık… ben yaşadıkça, adım söylendikçe…
seni bensizliğe ve kendimi sana mahküm ediyorum.”
fergadan
ahmet günbay yıldız ın bir romanı.

"yıllardır beklenendi can. nergisce yolu gözlenendi. ansızın çıkıp gelişiydi bir genç kızı yeniden dirilten. nergis’e can vermeyi kim istemezdi. dilde destanlaşan bir çocukluk aşkının öyküsü bu. kalbur üstü yüreklerin ihanete boyun eğişi değil. yüreklerden mektuplara arzedilen bir sevdanın dost eliyle parçalanışıydı bu. bin parçaya bölünen bir yüreğin ve hep bekleyen bir çift nemli gözün öyküsü.

nergis yılların özlemini gömdüğü yerden çıkarırken. hasretin karanlığından gurbet ellere des deste umut yazarken. can cananına can katacak mıydı?

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol