confessions

fasa fiso

- Yazar -

  1. toplam entry 2173
  2. takipçi 1
  3. puan 69059

kahrin da hos lütfün da hos

fasa fiso
ibrahi tennuri ye ait bir siirdir.sozleri:

cana cefa ya kıl vefa
kahrın da hoş lutfun da hoş
ya dert gönder yahut deva
kahrın da hoş lutfun da hoş

hoştur bana senden gelen
ya hil’at ü yahut kefen
ya taze gül yahut diken
kahrın da hoş lutfun da hoş

gelse celalinden cefa
yahut cemalinden vefa
ikisi de cana safa
kahrın da hoş lutfun da hoş

ger bag ü ger bostan ola
ger ben ü ger zindan ola
ger vasl ü ger hicran ola
kahrın da hoş lutfun da hoş

ağlatırsan zari zari
verirsen cennet ü huri
layık görür isen narı
kahrın da hoş lutfun da hoş

gerek ağlat gerek güldür
gerek dirgür gerek öldür
bu aşık hem sana kuldur
kahrın da hoş lutfun da hoş

ibrahim tennuri

fasa fiso
ibrahim tennuri , 15. yüzyıl tasavvufçularından, aşık takma adıyla şiirler yazmıştır, amasya ’da doğmuş, 1481`de kayseri’de ölmüştür.

fatih’in hocası olmakla da anılmakta akşemseddin hazretlerinden bayramiye halifeliği icazeti almıştır. istanbul’un fethine katıldığı rivayeti vardır. divanını fatih sultan mehmet’e takdim etmiştir. kayseride irşad görevini sürdürmüş ve bir cami yaptırmıştır. bu camiinin haziresinde medfundur. allah sırlarını takdis etsin... xv’inci yüzyılda kayseri’de yaşamış mutasavvıf şair, ilim ve hikmet sahibi bir zattır. ailesine "sarrafzadeler" denilen ibrahim tennuri’nin sarraflıkla uğraşan babası hüseyin efendidir.

doğum yeri ve tarihi kesin olarak bilinmemektedir. ilk tahsilinden sonra, konya’ya giderek zamanın büyük alimlerinden olan molla sarı yakup’tan ders ve icazet almıştır.

1482 yılında vefat etmiş olup, türbesi kayseri’de, kiçikapı’dan talas caddesine çıkılan ve kendi ismini taşıyan sokakta , şeyh camii’nin bitişiğindedir.

meşhur şiir kitabının adı: gülzar-ı manevidir.

yazmış olduğu bir şiir ;

"câna cefa ya kıl vefa
kahrın da hoş, lûtfun da hoş
ya dert gönder, yahut deva
kahrın da hoş, lûtfun da hoş"

nurbanu sultan

fasa fiso
nurbanu sultan (1525-1587) osmanlı padişahı iii. murat’ın annesi, valide sultan ve ii. selim’in eşidir.

1520lerde henüz 10 yaşlarında bile değilken osmanlı korsanları tarafından kaçırılmış ve istanbul’da dönemin en ünlü ticaret merkezi olan peradaki köle tacirlerinden birine satılmıştı. tam adı ve kaçırıldığı ülke kesin olarak bilinmemekle birlikte osmanlı kaynaklarında yahudi bir ailenin çocuğu olduğundan bahsedilirken bazı tarihçiler onun venedikli olduğunu iddia ederler.

onlu yaşların başındaki bu küçük kız bir saray görevlisi tarafından hizmetli yetiştirmek maksadıyla satın alınır. henüz çok küçük yaşta kendisini sarayda bulan kız saraydaki diğer hizmetçiler gibi eğitimden geçirilir. bu eğitimlerden biri sırasında dönemin padişahı kanuni sultan süleyman’ın eşi haseki hürrem sultan’ın dikkatini çeker. bu zayıf çelimsiz kız zekasıyla hürrem’i çok etkiler ve hürrem sultan tarafından manisa sancağına eğitime yollanır. birkaç yıl sonra hürrem manisa sancağını ziyareti sırasında sarayın bahçesinde gezerken uzun boylu hafif balık etli ve mükemmel gözlere sahip bir kız görür kızın güzelliği hürremi o kadar etkiler ki haseki sultan uzun süre kendine gelemez hemen yanına çağırdığı kızın uzun yıllar önce istanbul’dan yolladığı o kız olduğunu öğrenince çok sevinir. o andan itibaren hürrem sultan’ın aklında tek bir düşümce vardır bu kız mutlaka oğullarından biriyle evlenmelidir. hürrem kızın geleceğinden o kadar emindir ki onun adını "nurbanu" koyar yani tanrının ışığını saçan kraliçe.

hürrem’in dediği olur nurbanu hürremin oğlu şehzade selim ile evlenir. fakat selim nurbanu’yu ilk defa evlendikleri gün görmesine karşın ona büyük bir aşkla bağlanır. selim’in nurbanu için yazdığı şiirler divan edebiyatının en güzel eserleri arasında gösterilir. selim’in nurbanu için dediği gibi ’önümden geçip giderken ayağının bastığı yerler bir gül bahçesine dönüşüyor ve sana seslendiğimde bana baktığın zaman sanki zaman duruyor’. bunu takip eden yıllarda olmayacak olur ve selim’in tüm kardeşlerinin ölmesiyle selim önce kanuni’nin varisi sonra da osmanlı imparatoru olur, nurbanu da bir kraliçe. sarı selim’in hayatına ilerleyen yıllarda pek çok kadın girsede hiç biri nurbanu’nun selim üzerindeki etkisini kıramaz. selim ve nurbanu’nun oğlu murat selim’in ölümüyle osmanlı padişahı olur ve nurbanu hayatına valide sultan olarak devam ederken hürrem’den sonra uzun yıllar osmanlı imparatorluğunu kapı arkasından yönetir. yaşlılığında oğlunun karısı safiye sultan ile haremde girdiği hakimiyet mücadelesiyle adından söz ettirir. safiye sultan’ın dediği gibi ’nurbanu’yu ilk defa kırklı yaşlarının ortasında görmüştüm ama ilerlemiş yaşına rağmen benim o ana ve bugüne kadar gördüğüm en güzel kadındı’.

nurbanu sultan 1587 yılında oğlunun saltanatı sırasında öldü. cenazesi istanbul ayasofya camii’nde ii. selim türbesine gömüldü.

56 denklemi

fasa fiso
sagopa kajmer in bir pesimistin gozyaslari albumunden bir parcadir.


(sana bir hikaye anlatayım ister misin? 15 yaşındayken mahalledeki bir plakçıya giderdim. orda çalışan biri vardı ve o benim ne sevdiğimi bilirdi. ve birgün bana bir albüm vermişti. eve götürüp pikaba taktım ve anında nefret ettim. yani gerçekten nefret ettim. sadece anlayamıyordum. bu yüzden tekrar çaldım,tekrar çaldım sonra tekrar çaldım. sonunda farkettim ki çalmadan duramaz olmuşum. o notaları dinleyip duruyordum. o gün şunu anladım. hayatım boyunca yapmak istediğim şey işte buydu. anladın mı müzik yapmak.)
"yalan-günah
kader-yazi
umut-yarin
yakin-ölüm
uzak-tanri
silah-cahil
biçak-yalan
yalan-aci
baci-namus
deprem-kabus
mahrem-kadin
adem-nefes
nefes-zulüm
kafes-herkes
töre-köle
tecavüz-cinayet
ihanet-cinayet
cinayet-idam
rakam-ölü
yaşam-insan dölü
silgi-azrail
israfil-haber
nankör-bilgi
kayip-zaman
aşk-metanet
huzur-cesaret
delalet-savaş
hiphop-sagopa"
bir pesimistin gözyaşları... 2003...2003...2003...2003...

ben küçükken çok salaktım

fasa fiso
parkta arkadaslarla sallanirdik, onlar salincak hareket kalinde iken bir hamle yapar salincaktan atlarlardi.bende de acaba yapabilir miyim durtusu olustu.bir yaz gunu gunes tepemde parkta tek basima sallaniyordum.galiba gunesin etkisi ile beynim sulandi.bir sey beni durttu haydi atla atla diye.kafaya koydum atlayacaktim artik.salincagi hizlandirdim.atlamaya hazirim artik.fakat bir sorun vardi arkadaslarim oturdugu yerden atlardi.bense ayakta sallaniyordum.neyse ben biraz daha cesaret topladiktan sonra kendimi kumlarin uzerine attim.kedi gibi ayakustu dustum.dusmez olaydim.yasasin lan atladim diye icmden gecirdikten saniyeler sonra salincak aklima geldi.nerelerde acaba diye arkami donup baktim ki o demirden yapilma sey son surat bana dogru geliyo.kafayi egmeye kalmadi tepemde bitti.elimi soyle bir kafama gotureyim dedim baktim kaniyor.haydi dedim fasa fiso bugunluk buraya kadar.salakliklarina sonra devam edersin.simdi dikis attirmak icin yola koyul.
28 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol