eskilerden bir poker şarkısı.
benim derdim seninle hiçkimseye söyleyemem
nefesim kesilir bir anda sana gitme dur diyemem
diye gider. poker iyidir.
henüz uyunmamış olandır.
bir sınıf başkanı yardımcısının yürek dağlayan feryadı. hepimiz de anladık ki kızımız atalay’a aşık bir de. bak burdan sosyolojik çıkarım yapacağım hemen kulakları aç: kızlar, kendilerini üzen, dalga geçen, yanından geçerken saçını çeken, tekme atan tokasını alıp ordan oraya fırlatan çocuklara aşık olmakla başlıyorlar bu işe. bu işin sonu barzo adamlarla evlenmek ve tayyip’e oy vermeye gidiyor.
(bkz: sinif baskaninin ve yardimcisinin drami)
edit: atalayın cevap hakkını unutmuşum. o hakkı kullanmıştı zira atalay ve demişti ki; herkes de beni suçluyo. sen de haklısın atalay, sıcacık bir insansın.
(bkz: sinif baskaninin ve yardimcisinin drami)
edit: atalayın cevap hakkını unutmuşum. o hakkı kullanmıştı zira atalay ve demişti ki; herkes de beni suçluyo. sen de haklısın atalay, sıcacık bir insansın.
olay yeri kamera kayıtlarında görülen haliyle beresi meşhur olan bir adamdan söz ediliyorsa, samast beresi diye bir şey bu hiper milliyetçi vatansever oğlanlığın simgesi olduysa mal kızların da sıraya girmemelerine şaşmamak gerektiği kanaatindeyim. gördüğünüz üzre gerzek genler hem babadan hem anneden geliyor. sonra da soruyoruz neden aptallaşıyor bu millet diye. gayet açık halbüse.
çocuğuna da senin baban kahramandı der bununla evlenen.
çocuğuna da senin baban kahramandı der bununla evlenen.
kendisi hakkında ileri geri ileri geri konuştuğumdur.
okumayıp da oy vermeyene saygı duyarım ama. bunu yaparım.
tanım: en iyi ihtimalle tembel göttür. diğer ihtimalle kıskançtır ben neden yazamıyorum da onlar yazıyor diye ağlayandır. böyle şeyler.
okumayıp da oy vermeyene saygı duyarım ama. bunu yaparım.
tanım: en iyi ihtimalle tembel göttür. diğer ihtimalle kıskançtır ben neden yazamıyorum da onlar yazıyor diye ağlayandır. böyle şeyler.
saçmalama özgürlüğünün sonuna kadar arkasında durduğum bilgiç söylemi. ukde verirken deli gibi aşıranlar da var bir de onlar kötü. onların arkasında durmam. başka sözlüklerin komikli şakalı başlıklarını burda ukde diye vermesinler. onların arkasında babam durmasın.
fakat dilediği gibi saçmalayan ukdeci bilgicin arkasında ben dururum yani. dediğim bu. bir de ukdesini doldurur görünür kılarım. neden? çünkü canım benim bir insandır saçmalayan ve bunu layıkıyla yapan insan.
kocaman bir anarşistliktir. kocaman ama böyle!
bir inka kabilesi.
quichua dilinde leb-i derya anlamına geliyormuş.
pala ve sicim ülkesinde
sudaki suya söylenen gazeller
eksilen
şiiri kılıçla tartan
hiciv yada ölüm
marifet remizleri
hayal ile hayal
ikiz yeminler
suyun içi boş sudaki suç fermanlardan damlayan
kırmızı harfler
adı unutulan putlar
için saklımızda kalmış onca tören
şimdi arasta vakti
biraz aşk hatırası biraz meydan
biraz akşam yorgunluğu istiyor cengaver
kinleri içinde kalmış düşmanlar ve aşıklar
ardında bıraktığı
hep kendine benzeyen ve hep bulduğunu sandığı
önce şiir sonra kimya
ve başkaları da bilsin istiyor bunu
böyle yaparsa eda edilmiş olacak sanki
akşam kazası
yalnızlık pahasına sağımız solumuz ölü gönüllüler
sonu belli seyyitler gibi
hatırı biriktirmek
yaşamın istisnaları
sıradanlığın girdabında
ilhamın ve ihmalin gelip değdigi anlar
boşluğun yolları
karanlık hacim
idrak acısı
aşk payı
günah hakkı yasak hakkı suç hakkı
bir arastada
insan yeniden yaratırken dünyayı
akşam oldu
aşk için eda için
akşam oldu
şimdi vazgeçmek ya da uyumak zamanı.
(bkz: murathan mungan)
sudaki suya söylenen gazeller
eksilen
şiiri kılıçla tartan
hiciv yada ölüm
marifet remizleri
hayal ile hayal
ikiz yeminler
suyun içi boş sudaki suç fermanlardan damlayan
kırmızı harfler
adı unutulan putlar
için saklımızda kalmış onca tören
şimdi arasta vakti
biraz aşk hatırası biraz meydan
biraz akşam yorgunluğu istiyor cengaver
kinleri içinde kalmış düşmanlar ve aşıklar
ardında bıraktığı
hep kendine benzeyen ve hep bulduğunu sandığı
önce şiir sonra kimya
ve başkaları da bilsin istiyor bunu
böyle yaparsa eda edilmiş olacak sanki
akşam kazası
yalnızlık pahasına sağımız solumuz ölü gönüllüler
sonu belli seyyitler gibi
hatırı biriktirmek
yaşamın istisnaları
sıradanlığın girdabında
ilhamın ve ihmalin gelip değdigi anlar
boşluğun yolları
karanlık hacim
idrak acısı
aşk payı
günah hakkı yasak hakkı suç hakkı
bir arastada
insan yeniden yaratırken dünyayı
akşam oldu
aşk için eda için
akşam oldu
şimdi vazgeçmek ya da uyumak zamanı.
(bkz: murathan mungan)
erotikadan bir küçük iskender şiiri.
yalnayak alkol kamplarında
hayatımız bir komplikasyon
bir o adada bir bu adada karaya vurdu yüzün
ah bir gözü dönmüş hüzün
gibi üzerime sıçrayan okyanus yunusları
bir dalıp çıkmaları acı karşılaşmalar
gibi sularında köpük köpek ömrümüzün
ben buruşuk ipek mendil kaldım
bileklerimin iç kısmını öpemez kimseler
tuttu sürükledi beni ibne ince sülün bir maytap
matrak bir tanrıyla salaş bir kulun şakalaşması
gibi siktiri boktan ayrılıklar.
onlar bir duble rakı daha söylediler
onlar bir duble rakı daha anlattılar
bir elimi götürüp saçlarına taktım ben senin
bir elimi götürüp siyah eldivenlere astım
dudaklarına hafif deydirdiğin ben mendil kaldım
ter içinde uyandım ben sana
topuklarım göğsünde tıknaz güllere bükülmüş
dirseklerim senden uzanıyor sarsılıyor boşlukta
bir uçaklar düşüyor seviştiğimiz yatağa
bir uçaklar havalanıyor sen savruldukça yatakta
sonra kalkıp iniyoruz merdivenlerden
topluyoruz çözülen hislerimizi
son anda
geçen günlerin hatırına bir erguvan iniltisi
yalnayak alkol kamplarında
hayatımız bir komplikasyon
bir o adada bir bu adada karaya vurdu yüzün
ah bir gözü dönmüş hüzün
gibi üzerime sıçrayan okyanus yunusları
bir dalıp çıkmaları acı karşılaşmalar
gibi sularında köpük köpek ömrümüzün
ben buruşuk ipek mendil kaldım
bileklerimin iç kısmını öpemez kimseler
tuttu sürükledi beni ibne ince sülün bir maytap
matrak bir tanrıyla salaş bir kulun şakalaşması
gibi siktiri boktan ayrılıklar.
onlar bir duble rakı daha söylediler
onlar bir duble rakı daha anlattılar
bir elimi götürüp saçlarına taktım ben senin
bir elimi götürüp siyah eldivenlere astım
dudaklarına hafif deydirdiğin ben mendil kaldım
ter içinde uyandım ben sana
topuklarım göğsünde tıknaz güllere bükülmüş
dirseklerim senden uzanıyor sarsılıyor boşlukta
bir uçaklar düşüyor seviştiğimiz yatağa
bir uçaklar havalanıyor sen savruldukça yatakta
sonra kalkıp iniyoruz merdivenlerden
topluyoruz çözülen hislerimizi
son anda
geçen günlerin hatırına bir erguvan iniltisi
fruit chan yönetimindeki, hong kongu christopher doyleun görüntüleriyle ama çok farklı bir açıdan, daha soyut yanlarıyla gösteren kısa film.
kaybetme, yaşlanma, yalnız kalma korkularının bir insanı ne hale getirip neler yaptırabileceğinin de dehşetli öyküsünü anlatılıyor.
(bkz: three extremes)
kaybetme, yaşlanma, yalnız kalma korkularının bir insanı ne hale getirip neler yaptırabileceğinin de dehşetli öyküsünü anlatılıyor.
(bkz: three extremes)
1484te henry kraemer ve johann sprenger tarafından yazılmış, papa onaylı cadı avı kitabı. engizisyon da uzun yıllar bu kitaptaki bilgileri esas alarak cadıları bulup yargılamış. kadınların şeytan olduğunu söyleyenler için başucu kitabı olabilir zira kadının kelime anlamının zaten ahlakı az anlamına geldiği kitapta vurgulanan noktalar arasında.
(bkz: trajikomik)
(bkz: trajikomik)
küçük iskender küfrü. arada biz de ediyoruz.
acınası tesadüflerle ayrılıyorsun molekülden,
hüzün hastası bir hayvansın
şiddetli baş ağrılarıyla çalkalanan
çok kurak iklimlerde, büyük sinir krizlerinde
ağır işkence görmüş şehirlerde
saadetin zarif, adaletin ince.
bir miktar alkol ve ürperti alıyorsun
kelimelerin karardığı peşin hükümlerde.
şahsi sevişiyorsun şiddetin bütün bitki örtüsüyle.
gözlerin ucuz, tutkun ucuz, direncin ucuz
tehlikeli bir yalan gibi duruyorsun
ruh yoksulluğunun harikulade iskeleti üzerinde.
tutulamayacak yeminsin, yemin ederim,
her insana gerçek aşkı öğretecek bir külfetin var
ve
alelacele asılmış bir çocuk militan
gibi şaşkın ama onurlu bakıyorsun
yükseldiğin gökyüzüne.
ben seni ayakta alkışlıyorum
hep ayakta alkışlıyorum seni ben
yollarda yürürken alkışlıyorum
sinemalarda, üçüncü sınıf oyuncularda alkışlıyorum
acınası tesadüflerle ayrılıyorsun molekülden,
hüzün hastası bir hayvansın
şiddetli baş ağrılarıyla çalkalanan
çok kurak iklimlerde, büyük sinir krizlerinde
ağır işkence görmüş şehirlerde
saadetin zarif, adaletin ince.
bir miktar alkol ve ürperti alıyorsun
kelimelerin karardığı peşin hükümlerde.
şahsi sevişiyorsun şiddetin bütün bitki örtüsüyle.
gözlerin ucuz, tutkun ucuz, direncin ucuz
tehlikeli bir yalan gibi duruyorsun
ruh yoksulluğunun harikulade iskeleti üzerinde.
tutulamayacak yeminsin, yemin ederim,
her insana gerçek aşkı öğretecek bir külfetin var
ve
alelacele asılmış bir çocuk militan
gibi şaşkın ama onurlu bakıyorsun
yükseldiğin gökyüzüne.
ben seni ayakta alkışlıyorum
hep ayakta alkışlıyorum seni ben
yollarda yürürken alkışlıyorum
sinemalarda, üçüncü sınıf oyuncularda alkışlıyorum
çok büyük ihtimalle 2006da sarhoşken bilgi sözlüke kayıt yaptırdığım nick. 2 sene de yazmışım heralde aynı sarhoşlukla hiç hatırlamıyorum yahu! fakat bütün başlıklarımı o açmış, bütün şarkılarımı o dinlemiş, bütün şiirlerimi de o okumuş. bir garip bir enteresan. ben değilsem kim? delirezeam.
kaybedenler kulübü rütbelerindendir.
johan liivanın nonexistten önce vokali olduğu grup.
en psychedelic oyuncak, tripten tribe koşturur.
(bkz: çocuk kafası)
(bkz: çocuk kafası)
heykel mi çiziyorsun? sorusuyla sık sık muhatap olan insan.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?