bgat

popülist ideoloji sahiplerinin senerlerdir kullandıkları ve kullanmaktan da vazgeçmeyecekleri cümle.

atatürk devrimleri sonrasında türkiye’de hiçbir kimsenin ya da grubun "saf ülke çıkarları" için çaba göstermediği düşünülrse, ülkemiz için -hangi amaçla devrim olduğunu da kavrayamadım ama-
hayal olan slogan. özellikle de devrim kelimesini belli bir ideolojik kalıba sokup hapseden kişiler de, sadece kendilerinin yenilenme ve gelişmeye açık olduklarını sanmaları da sond erece gülünçtür.

günümüzde maalesef hiç alakası olmayan kavramların yanı başına koyulup, prim yapmak isteyen çevrelerce plastik gibi şekilden şekile sokulmaya çalışılan değer.

türkiye’deki dertlerin, toplumsal çöküşün ortadan kalkmasına vesile olmuş hareket. yarın sokaklar daha yaşanır olacak.

beyaz bere ile de alaka kurulunca tam oldu ayrıca. bu beyaz berenin o olayın kurtlar vadisi ile ne ilgisi var, ya da kurtlar vadisinin anlatmak istediğiyle. bu ülkede kurtlar vadisi öncesi onlarca gazeteci öldürülmedi mi sanki?

ülkenin en büyük sorunu olan terör konusunun üzerine gidilince faşist mi oluyor kişiler, hemen onlar da beyaz bereli mi oluyor? halbuki bu dizide bir etnik ayrımcılığın yapılamayacağını anlamak zor olmasa gerek. hani kimileri demiyor muydu, pkk terör örgütü bütün kürtleri temsil etmez diye... e madem o zaman pkk’yı yerin dibine sokma gayretinde olan bu dizi yüzünden niye birileri rahatsız oldu ki? ne ilgisi var?

ha, olayı sadece tv’lerdeki şiddet olarak algılıyrsak, o zaman eli silah tutan adamların olduğu hiçbir film yayınlanmasın. ama tv’lerde o kadar çok boş program var ki. herkes birbirini yalarken, anasına-babasına söverken, ensesine tokadı indirirken, bir liderin idam görüntüleri bayram günü kanal kanal dolaşırken hiçbir şey yok, sorun değil o zaman... nerde kaldı bu psikoloji, sanırım sadece kurtlar vadisi’nde hortluyor, açığa çıkıyor ve insanlarda etkilenen bir psikoloji olduğu, sadece kurtlar vadisi zamanı anlaşılabiliyor. ilginç tabii! ama yemezler... kimse saf değil. bakınız diz yayınlanmadı ama arkasından kan uykusu yayınlandı. aldın mı mesajını?

kurtlar vadisi terör’ün yayından kaldırılmasının akşamı, bu dizi yerine yayınlayarak show tv’nin bazı çevrelere ayan beyan ayar niteliğinde bir mesaj verdiği muhteşem belgesel.

milyonların izlediği bir programı gelen 13 bin(!) şikayet telefonu ile yayından kaldırmış, hatta programı yayınlayan kanalı da lisansını iptal etmekle tehtit etmiş şey. çığır açtığı ortadadır.

izleyiciden gelen şikayet telefonları bahane gösterilerek -ki o izleyici kimdir- yayından kaldırılması gündemde olan dizi.

bu diziyi izlememiş ve izlemeye de niyet olmayan biri olarak bu şekilde bir sansür uygulanmasına kesinlikle karşıyım. evet, kurtlar vadisi devam etmemeliydi; ama bunu anlaması gereken kişiler yapımcı ve diziyi yayınlayan tv kanalı olmalıydı. dizi devam ederken rtük tarafından sansüre uğraması çok yakışıksız. kaldı ki bu yeni bölümlerde güneydoğudaki terör olaylarına değinip neler olup bittiğiyle ilgili bir senaryo döndürecekleri söyleniyordu. bu noktada kurtlar vadisinin milliyetçi hisleri körükleyeceği bile söylenmişti. ancak bu bir dizi ve türkiye’nin en büyük sorunu olan terör konusunu halkın bilincinde canlı tutması bakımından devam etmelidir.

anlamaya üşenenlerin hala da, günümüz koşullarında sadece "coğrafi bir bölge" olarak algıladıkları kelime. kürdistan lafını bir şekilde yumuşatmaya çalışan kimseler, sanırım kürt bir arkadaşın verdiği şu bakınıza baksın: #483772

biz oşuna demiyoruz, kürdistan günümüzde sadece coğrafi bölge olarak görülmüyor diye...

işine geldiği her zaman azınlık koruyucusu olan sözlük bünyeleri, bu bölücülüğe neden ses çıkarmaz. hı neden çıkaramıyorsun, anlat da öğrenelim. çıkaramazsın çünkü senin dünya görüşün, ilkokul öğrencisinin "ali ata bak" seviyesi kadar yüzeysel.

içinde güzel yazılar barındıran e-dergi. bazı arkadaşların yazmayı bırakmasına üzülsem de yine de zevkle okumaya çalışıyorum. ara sıra yorum da yazıyorum. tuzluk’ta emek paylaşan yazarlar açısından, yazdıklarına gelecek küçük bir tepkinin bile yazma motivasyonunu nasıl etkileyeceğini tahmin edebiliyorum. tamamen amatör ruhla yapılan bu iş, sadece herhangi bir şekilde tepki alabilmekle gerekli motivasyonu kazanacaktır. bu bakımdan sadece yazarlar değil, okuyanların da -en azından dergiyi okuyan bilgi sözlük yazarları- dergide yazılanlarla ilgili düşüncelerini paylaşarak bir katkıda bulunabilirler. o zaman tuzluk’un daha eğlenceli -hem yazan için hem okuyan için- olacağını düşünüyorum.

ümit karan’ın 4 gol ile coştuğu, sapıttığı, aştığı maç.

(bkz: tarih belge ile yazılır)

yalanın ta kendisi olan cümle.

türkler hiçbir zaman beraber yaşadıkları halklara katliamlar yapmamıştır. günün şartlarının gereği bazı yaptırımlar uygulandığı açıkça ortadadır. ama bunu saptırarak, türkler üzerinde bir baskı oluşturulmak istenmesi de kasıtlı, bilinçsiz kimselerin yapacağı iştir. kaldı ki o zamanın osmanlı toprakları geniş bir mozaiğin bünyesinde rahatça yaşadığı bir imparatorluktu. burada bir vefasızlık varsa karşılıklı yaşatılmıştır.

hani efendim, belgeler nerede? kimi çevrelerin ateşli konuşmalaruyla gaza gelen genç arkadaşlara, yaşadıkları toprakların kıymetini bilmelerini tavsiye ediyorum. zira bu ülke hepimizin ve karalamaya çalışmak kimsenin çıkarına değildir. bu yüzden bok atmak yerine yüceltmeye çalışınız.

fenerbahçe için 100. yıl marşı yapmış sanatçı. "yüz yıl önce doğdu şanlı efsane, yüz yaşında mutlu ol fenerbahçe..."

(bkz: hannibal rising)

thomas harris romanı.

michel platini başkanlığındaki uefa’da tekrar asbaşkanlığa getirilmiş, türkiye’nin dünya futbol piyasasına açılmış tek kapısı olan spor adamı.

(bkz: çalışınca oluyor)

ezanın türkçe okutulmasının uygulandığı 15 yıllık sürece baktığımızda yüce atatürk’ün neden böyle bir yolu seçmiş olduğunu kavrayabilmek mümkündür. olaya sadece duygusal ve dogmatik dini görüşlerle bakmamak lazımdır. kaldı ki, yasalarca şu anda bile ezanın türkçe okutulması mümkündür.

şahsen, türkçe ibadete sonuna kadar destek veren biri olarak ezanın arapça okutulmasının en doğru olacağının taraftarıyım.

ezan tıpkı bir sanat eseri gibidir. aslını korudukça, anlamını tam olarak bilmesek de, bizim dilimizden olmasa da, inananlara en güzel şekilde tesir edecektir, çünkü bu özelliğe sahiptir. aynı zamanda ezan farklı dillerden de konuşsalar, tüm müslüman aleminin evrensel bir değeridir. en güzel hali arapça olanıdır.

"türkleri" ya da "türklere" ile başlayan cümleler kurup, tüm dünya insanlarının yaptıkları bazı arıza davranışlara "türk davranışı" diye alaylı bir ayrıcalık katmak. evet bunu da bir tek biz yapıyoruz sanırım. zira "türkler" harici bir milletin ayırt edici özelliklerinin sıralandığı başka bir anket daha görmedim şimdiye kadar.

daha önceki bölümlerine uzak bir kişi olarak izlemeyeceğim dizi. insanların bu diziyi ciddiye almalarına şaşıyorum. ikinci öğretim olduğum için, okuldan eve dönerken kahvehane türü yerlerin yanında geçerken, milletin tv başına gömülmüş bir şekilde bu diziyi izlemesini garipsiyorum. tamam, ilk versiyonu başladı ve bitti. ikincisine ne gerek vardı? evet, bence terör filan işin bahanesi... para tatlı geldi de ondan... düşünün bir gecede 5 milyon dolar para kazandıran ve hala da gündemde olan bir dizinin son bulmasını kim ister ki?! yapılan işe saygım var ama abartıya hiç gerek yok.