belkibirgunbiryerde

(bkz: anne oğul diyalogları)

(bkz: anne kız halleri)

(bkz: türk dil bayramı)

"tükürdüğünü yalamak "istemiyordur belki cevabıyla iştirak edilebilecek anketimsi başlık..

#250153 iyi ki varsın sergey valla...

(bkz: fark etmek)

(bkz: farketmeden)

(bkz: satiriasis)

annemin yırtıp atmak istediği tek fotoğrafı vardır ki o da beni doğurduktan iki saat sonra kucağındayken çekilmiş olan,yüzü gözü şişmiş saç baş darmadağın, ve gözlerindeki o korku-şaşkınlık karışımı ifadeyle hayatının pozunu verdiği fotoğraftır...ömrü hayatımdaki ilk resmimdir,yırttırmam..ama annemi anlayabiliyorum..evet benim annem olduğu için dünyanın en güzel annesidir..makyaj yapmasına gerek yoktur..ama yine de keşke yapsaydı...

karamanoğlu mehmet bey’in 13 mayıs 1277’de “bugünden sonra divanda, dergâhta, bargâhta, mecliste ve meydanda türkçeden başka dil kullanılmaya!” diyerek okuttuğu ferman dolayısıyla her yıl düzenlenen bir takım etkinliklerdir...o dönem için bu fermanın önemi büyüktür,çünkü ferman, yaşamın her alanını kapsamaktadır..devlet dilinin arapça,sanat dilinin farsça olduğu bir dönemde, hem devlet işlerinde,hem halk arasında,hem de sanat toplantılarında,bir hükümdar tarafından türkçe kullanılmasının emredilmesi oldukça mânidârdır..o gün o ferman çıkmasa belki şu anda farsça ve arapça konuşuyor olacaktık...

yavuz çetin’in satılık albümünde yeralan en güzel parçalardan biridir..

(bkz: oyuncak dünya)

bunlar bazen aile içindeki iki kişi arasında kalır,ailenin diğer fertleri bile bunları duymaz..konu komşudan,ailenin diğer üyelerinden gizlenmesi gereken bir konuyu içinde tutmak bazen insanı sıkar..bünyede "aman,birine söylesem de rahatlasam" gibi bir ihtiyaç oluşur..bu zamanlarda sözlük imdada yetişebilir..örneğin,evin küçük oğlunun gecenin üç buçuğunda eve zil zurna sarhoş geldiğini,ailenin diğer fertleri özellikle de babası duyarsa oyabilir..o yüzden bilgiç kişisi küçük oğula mütemadiyen "bak söylerim haaa!" diye tehditler savurarak istediği her şeyi yaptırmakta,ama sorumluluk sahibi bir abla olarak da kardeşinin bu sırrını baba bünyeden sakım sakım saklamaktadır..bu saklama işlemi sırasında kabak sözlük okurlarının başına patlar..çünkü ne de olsa onlar baba bünyeyi tanımamaktadırlar,bilgiç ablanın kardeşi sattığını da neredeeen bulup da kendisine yetiştireceklerdir...
(bkz: bu iyi bir örnek oldu evet)
(bkz: oooh söyledim rahatladım)

(4 mayıs 2006 tarihli leman dergisi’nden)

- sayın yattara valli hocam evde sahip beni kucana yatırıp kucanda alabaro edince pati altlarım tavana bakıyor.sahip,pati altlarımdaki minik yastıcıklara dokunup "dombalık fıslık gibi bunlar,dombalık fıslııık" diyor."dombalık fıslık" ne hocam?

+ dolmalık fıstık yavrum..mamayı ağaç yaprağına sarıp...

+ -oooh! bahar geldi,polenler çıktı meydana! alerji de başladı!.
- -sen de başladın a eşşek çocuğu!.
+ -abi galatasaray mı fener mi çabuk söyle!..
- -buradan koşarak uzaklaşırsan söylerim!..

kendisi için bu gece (11 mayıs 2006) bronx’da,moğollar, bulutsuzluk özlemi, aylin aslım ve tayfası,ogün sanlısoy, serdar öztop, turgut berkes & karakutu, zardanadam, çilekeş,üçnoktabir’in sahne alacağı bir anma gecesi düzenlenecek olan unutulmaz müzisyen...

insanın bilinçaltında varolan, "adını ölümsüzleştirme, unutulup gitmeme" istek ve ihtiyacının bir göstergesi olarak düşünülebilecek davranış..

donun normalbir çocuğa göre biçilmesi,ancak çocuğun tombikolması durumunda da olabilecek durum..pozitif düşünülebilir yani çocuk ölü değildir,bilakis gayet kanlı canlı da olabilir..

"bana dûzahtan ey meh dem urur gül-zârlar sensiz
diraht âteş, nihâl âteş, gül âteş,berg ü bâr âteş"

yanlış hatırlamıyorsam,sadri alışık ın bu isimde bir filmi de vardı..elini her cebine atışında oraya nasıl geldiğini kendisinin de bilmediği banknotları çıkarıyordu..altın yumurtlayan tavuk misâli...