şeyh galib

belkibirgunbiryerde
18.yuzyil sâirlerinden..eserlerinde sebk-i hindî etkileri gorulur..21 yasinda husn u ask’y yazdy.42 yasinda oldu..galata mevlevihanesinde seyh oldugu icin galib dede olarak da bilinir..mezari galata mevlevihânesi’nde hâmûsân’in hemen yanindadir.
fasa fiso
(18. yy. divan şiiri)
yalnız onsekizinci yüzyılın değil, bütün divan edebiyatımızın son büyük temsilcisi, son büyük şairi olan şeyh galib bir mevle-vîdir. babası mustafa raşid efendi de bir mevlevî idi. asıl adı mehmed esad galib2 dır. istanbul’da, yenikapı mevlevi hanesi’ne yakın bîr evde, 1757 yıfında dünyaya gefdf. mevlevî tarikatının adabını ve farsça’yı babasından öğrendi. şiir ve felsefe zevkini pek genç yaşta tatmaya başladı. daha sonra galata mevlevi hanesi şeyhi hüseyin dede’den, dil ve edebiyat hocası neşet efendl’den ders almıştır. şeyh galib’i etkileyen ve yoğuran, mevlâna rumî’nin mesnevi’si ve çevresinde mev-lâna’ya gösterilen derin saygı ve bu konudaki sohbetlerdir.

galib, 24 yaşında iken, divan-ı hümâyûn beylikçi odası’na kâtip olarak girdi. daha bu yaşta iken divan’ını düzenledi ve 26 yaşında iken de meşhur "hüsn ü aşk"ını bitirdi. 30 yaşına gelince, mevlâna dergâhında çile doldurmak için konya’ya gitti. fakat babasının ısrarlı mektuplarına dayanamayıp, konya dergâhı çelebisinin de ricası ile istanbul’a döndü. çilesini yenikapı mevlevihane-si’nde tamamladı. (çileye giren, 18 gün süre ile bir hücrede yalnız kalır. bundan sonra üç yıl kadar tekkenin her türlü işlerine bakar* en süflî hizmetlerde kullanılarak nefsini öldürür ve bin günlük çile tamamlanmış olur).

çilesini bitirdikten sonra şiirlerini yazmaya devam eden galib, 34 yaşında galata mevlevihanesi şeyhliğine tayin edildi. tarikat ve sanat hayatının en parlak devrini bullarda yaşadı. devrin şair, bestekâr vemev^ levî hükümdarı sultan iii. selim, galata mevlevîhanesi’ne sık sık gelir, onu sarayına da davet eder, çok zengin armağanlar verirdi. yalnız padişah değil, annesi ve kız kardeş-leri hatice ve beyhan sultan’lar da şeyh galib’in hayranı idiler ve huzura kabutede-rek iltifatlarda bulunurlardı, onun, çok güzel bir kız olan beyhan sultan’a ümitsiz ve derin bir aşkla bağlandığı mevlevîler arasında söylenirdi. bu, şiirlerinin havasından!da anlaşılmaktadır. rivayete göre beyhan sultan da onu seviyordu. aralarında açığa vurulmayan, temiz bir aşk hayatı yaşanıyordu.

şeyh galib 1798’de hastalandı. 4 ocak 1799 cuma günü, henüz 42 yaşında iken öldü. aşk yüzünden vereme yakalandığı ve bundan kurtulamadığı söylenegelmiştir. o öldüğü zaman henüz sağ olan babası, nâşına kapanarak "bu siyah sakal ile beyaz kefen birbirine hiç yakışmadı" diye ağlamıştır.
şeyh galib, divan şiirini, ona yeni bir üslûp ve sadelik getirerek kapatmıştır. belki divan edebiyatının son en büyük şairi olması, kendi deyimi ile "bir başka lügat tekellüm etmiş" olması, söylenegelen tarz ve kavramları tekrar etmeyişindendir. onun şiirleri mecazlarla doludur. bu mecazlar, koyu ve parlak renklere bürünmüş olarak verilmiştir.

şeyh galib, kendisinden sonra gelen, 20. yüzyılın başlarında yaşamış ve ’yenilikçi’ olarak bilinen tevfik fikret, cenab sahabettin, ahmed haşim gibi şairleri de etkilemiştir.

eserleri:
şeyh galib’in en önemli eserleri
divan’ı ve ’hüsn ü aşk’ mesnevisidir. bunlardan başka "şerhi cezire-i mesnerf" adlı, yusuf sineçak’ın "cezire-i mesnevisinin bir şerhi ile "er-risâletül-behiyye fi tarlkatpi-mevlevlye" adlı bir eseri daha vardır. bu sonuncusu, kösece ahmed dede’nin es-sohbetü’s-sâfiyye adlı eserine yazılmış arapça bir şerhtir.
şeyh galib’in divân’ı, henüz 24 yaşında iken,arkadaşı vak’anüvis pertev tarafından düzenlenmiştir. iii. selim, şeyh galib’in di-van’ını 3000 altın sarf ederek çok güzel bir hatla yazdırmış, süsletmiş ve ciltletmiş-tir. divanda 26 kaside, 331 türkçe ve 36 farsça gazel, 2 müstezad, 4 teşbih, 9 terci, 7 müseddes, 4 muhammes, 17 tahmis, 68 tarih, 11 şarkı, kıtalar, rubailer vardır. bugün elde 20 yazma nüshası bulunuyor.
şeyh galib’in nevât dili (çağatay türkçesi) ile söylenmiş gazeli de vardır ki bu onun orta asya şiirine aşinalığını ve hayranlığını gösterir.

hüsn ü aşk, şeyh galib’in en büyük eseri ve türk divan edebiyatı’na en değerli armağanıdır. 2101 beyitlik bir mesnevi olan bu eseri 26 yaşında iken ve altı ayda tamamlamıştır. şair bu eserini bir iddia üzerine yazdığını kendisi anlatıyor. akademik sohbetler yapılan bir toplantıda, şiir, ilim ve sanattan söz edilirken nâbrnin "hayrâçâd" adlı mesnevisi de sözkonusu olmuş" mecliste bulunanlardan biri bu eserin övgünde pek aşırı giderek "ona benzer bir eser yazılamaz" demişti.
kalimera
işte bercestelerinden biri:

yine zevrak-ı derunum kırılıp kenare düştü,
kimi terk-i nâm-u şane, kimi itibâre düştü

anlam:
"yine iç (gönül) şişem kırılıp kenara düştü,
bazen isim ve şöhreti terketme, bazen de itibarlı olma arzusuna düştü."
kalimera
çok nüktedan bir şairimiz idi.
bir aralık halet efendi ile aralarında bir samimiyet belirdi. her ikisi de nükteden hoşlanan ve birbirlerine sık sık şakalar yapan bu iki dost, bir kış günü beraberce galata mevlevihanesi’nin kapısından içeri girmektedirler ve aralarında derin bir mevzu tartışılmaktadır. ancak nüktenin yeri ve zamanı hiç belli olur mu? galip dede bakmış ki avlu kapısında iki karabaş, soğuktan birbirlerine sarılmış yatıyorlar. hemen bahsi kesip köpekleri işaret ederek soruyu patlatmış:
-bu ne halet, yatıyorlar?!.
halet aynı zamanda hal, durum manasına da gelmektedir. beriki nükteyi anlayıp anında cevabı yapıştırır.
-evet soğuktan olsa gerek; fakat hangisinin hali galip belli değil!
-?!...

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol