artemisia

eskiden popüler olan bir şeker türü, adından da anlaşılacağı üzre ortasında bir delik vardır ve nanelidir, ismindeki ve cismindeki "delik" sebebiyle pek çok "ibne" muhabbetine meze olmuş lezzetli güzelim şekerdir.

yazmak, bazı önemli noktaları tespit etmek, herhangi bir şeyi bir yere mal etmek, bir şeyin tarih, numara veya adını bir deftere geçirmek, belirtmek, söylemek, sesi veya resmi manyetik bant üzerine geçirmek, olumlu sonuç almak, sıcaklık, basınç gibi bir niceliğin değişkenliğini tespit etmek(fizik), elektronik veya sayısal araçlarda bilgiyi korumaya almak(bilişim).

[6x{k(sevgi)x3+(saygı-güvensizlik)+(tensel uyum)/(vücut kimyası)}]-{5x(sadakatsizlik)+(anlayışsızlık)x(egoizm)} formülüyle hesaplanabilecek puandır. ayrıca 1 yanlış tüm aşkı götürebilir, başa çıkamayacağınız aşkı boş bırakınız.

ezginin günlüğü’nün 1980 madurlarına itaf ettiği, bende bambaşka hisler uyandıran, ne tür müzik zevkiniz olursa olsun herkesin sevebileceği enfes şarkı.

kız arkadaşım bana versin karım bakire olsun diyen şerefsizin yaptığı ayrımdan başka bir şey değildir. iki bacak arasında evlenilecek kadın arar durur bu şerefsiz, umarım bulduğunda hatunun ruhu orospu olmaz.

90’lı yıllara kadar yazlık ortamlarda bolca görülebilen erkeklerdi, çok şükür biz büyüdük ve şort mayo moda oldu da kurtulduk bu korkunç manzaradan. he hala giyenler de vardır genelde hatun milleti pek tasvip etmese de.

bu duruma maruz kalan bir sumo, oyle bir sicmak ki yuzlerce kilo vermek eylemini de gerçekleştirdikten sonra mankenliğe başlayabilmektedir.

(bkz: you know you re right)

the beatles’ın 1964 model a hard day s night albümünden sevgilinize sımsıkı sarılıp kokusunu içinize çekerken fonda harika duracak sevimli ve duygusal parçası, ha tercihe göre işten yorgun argın eve dönüp, yemek yiyip pc başına oturduğunuz zaman karnınızı kaşıyarak da dinleyebilirsiniz. şöyle de sözleri var:

if i fell in love with you
would you promise to be true
and help me understand
cause ive been in love before
and i found that love was more
than just holding hands

if i give my heart to you
i must be sure
from the very start
that you would love me more than her

if i trust in you oh please
dont run and hide
if i love you too oh please
dont hurt my pride like her

cause i couldnt stand the pain
and i would be sad if our new love was in vain
so i hope you see that i
would love to love you
and that she will cry
when she learns we are two

if i fell in love with you

ing. dünyayı satan adam

(bkz: bush)

kimsenin bilmediği dertlerinizin, sevinçlerinizin ya da sırlarınızın olduğunu fark ettiğiniz zamanlardır.

rte’yi başımıza getiren zihniyetle aynı kulvarda koşandır.
(bkz: cehalet)

sahip olanı çekici kılandır, hatta o kadar ki bazıları için karşı cins seçiminde ana kriterdir.

oldukça minik ve çirkin kahverengimsi bir kelebektir, ayrıca yünlü ve ipekli kıyafetlerinizi afiyetle midelerine indirmeleriyle meşhurlardır, yine de insan kelebeklere nasıl kıyamıyorsa bu hayvancıklara da öyle terlikle yapıştıramıyor görünce, ya da bende bir sorun var, evet daha mümkün bu.

(bkz: güve kelebeği)

what on earth en kibar halidir. "ne bok yemeye" gibi bir anlamı vardır.

herkes yalnızlıktan ağlar, nasolsa susar, ağlamaz olur bir süre sonra, ağlayamaz da olur, ki gün gelir yalnızlığından da kurtulur, ama eğer ki yüzlerce kişi arasındaysa, onu seven, sevdikleri yanındaysa, dost diyebileceği, sırtını güvenle dönebilecekleri, canından çok sevdiği ailesi, kim bilir belki sevdiceği de varsa, buna rağmen akşam odasına çekildiğinde kalabalığın ortasında ne denli ıssız olduğunu fark ediyor, bir umudu, bir çaresi olmadığını ama tanrıya mahsus denilenin tam ortasında olduğunu biliyorsa, gerçekten "yalnızlığın ömür boyu" olduğunu anlayan, ayıkan, farkında olan güruhtansa, elinde sadece kendine ait sonsuz bir yalnızlık varsa; tek başınalığında belki de sabahlara kadar yapacağı eylemdir, protestodur, haklıdır...

(bkz: şanlıurfa dan fantaziler)

edit: bir zamanlar başlığın ilk entry’si değildi, şimdi bir kabak edasıyla duruşuna bakmayınız...

hem güvenlik, hem hız, hem de rahatlık açısından sözlüğün daha iyi olduğu konusunda hem fikiriz de neden acaba 2 gününü pc başında geçirip bunları gerçekleştirmeye çalışan, emek verenlerin kimseye haber vermeme nedenini sorumsuzluk olarak algılıyoruz, dendiği gibi sadece 10 saniyelik bir entryle haber verebilecekken ve sözlük için bu kadar çok çalışırken, 13 saatlik bir kaybı göze almayı neden hoş görüsüzlüğe veya düşüncesizliğe bağlıyoruz, bu kadar düşüncesiz olabilirler mi, ya da başka nedenleri olmasın sayın yazarlar?

kompleksli, kendine güvensiz, hatta biraz da sosyo fobi sahibi olmasına rağmen bütün bunları bastırmak için saçmalayan, saçmalama eylemini genelde başkalarını ezmeye çalışırken ezim ezim ezilerek vuku bulduran, biraz kendilerine dönmelerini tavsiye ettiğim hatun güruhudur.
(bkz: loser)