yakında paşakapısı cezaevine girecek, bayansa kozmetik ürün kullanamayacak, duşunu da hamam da alacak ve haftalık harcama limiti 200 ytlyi aşmayacak olan yazardır.
(bkz: yaşar öz)
susurluk davası sanıklarından birisi olup hala ve hala televizyonlarda " susurluk davasından beri aranan " diye hakkında söz söylenen fakat metrocity de 12 tane koruması ile bir elinde gümüş kaplı bir elinde altın kaplı versus telefonla konuşmasını bilen ve günlük bakım ihtiyacını trio da karşılayan, spor içinse esporte yi tercih eden, bu ülkeye ihanet etmiş fakat devlet tarafından hiç durmadan beslenen, elini kolunu sallaya sallaya dolaşan o denli ipkis.
her yazarın kabullenmesi gereken gerçek. öyle ki; artık sözlüklerde yalaka değilseniz uzun ömürlü olamıyorsunuz. hakkınızda girilen iki -üç entry ve açtığınız üç-dört başlıktan sonra hemen atılırsanız hiç şaşırmayın. sözlüklerde uzun ömürlü kalmanın, sataşmanın, sataştıkça var olmanın yolu " yalaklık " tan geçer.
yalakaların sözlükteki varlığını kabullenemeyen insanlar, maalesef aramızdan, aralarımızdan kayıp gitmektedir. bu sözlükler için büyük bir ayıp, büyük bir sorundur.
peki yalakaların sözlükteki varlığını kabullenen yalakalar? onlar ne yapıyor şimdi? onlar ise sadece birilerinin, hedefledikleri birilerinin başlık açmasını bekliyor, tetiklteler.. başlık açılsın, nişan alıp, ateş edecekler.
" beni kurşunla öldüremezsiniz ama ben sizi kelimelerimle öldürebilirim " felsefesini benimsemiş olan her sözlük yazarı, yalakları yok edene kadar sözlükte kalmaya yeminlidirler. onlar kendilerini biliyorlar.
yalakaların sözlükteki varlığını kabullenemeyen insanlar, maalesef aramızdan, aralarımızdan kayıp gitmektedir. bu sözlükler için büyük bir ayıp, büyük bir sorundur.
peki yalakaların sözlükteki varlığını kabullenen yalakalar? onlar ne yapıyor şimdi? onlar ise sadece birilerinin, hedefledikleri birilerinin başlık açmasını bekliyor, tetiklteler.. başlık açılsın, nişan alıp, ateş edecekler.
" beni kurşunla öldüremezsiniz ama ben sizi kelimelerimle öldürebilirim " felsefesini benimsemiş olan her sözlük yazarı, yalakları yok edene kadar sözlükte kalmaya yeminlidirler. onlar kendilerini biliyorlar.
perihan mağdenin, bir anne-kız hikayesini, olağanüstü bir dille anlattığı, sonunda ağlattığı, küfrettirdiği köpeğe kitabıdır. en son testerenin ilk filminde, filmin sonu küfürler etmeye başlamıştım. ama o hayrettendi, şaşkınlıktandı. bu ise, tamamen kin ve nefretten.
bir anne-kız hikayesini okurken, kız olmasanız bile ister istemez kızın yerine kendinizi koyuyorsunuz ve ya bizim başımızdan böyle olaylar geçseydi diye düşünmeden edemiyorsunuz.
perihan mağden bazı kesimler tarafından, hem köşe yazarlığı hem de romancılığı bakımdan eleştirilse de, o kadar güzel bir kitap yazmıştır ki, uzun süre hafızalardan silinmeyecek. fakat kitapta bazı püf noktalar var, onları da siz buluyorsunuz. sadece perihan mağdenin romanı değil, kimin romanını okursanız okuyun, öncelikle iyi bir kitap kültürü birikimine ve iyi bir duygu birikimine sahip olmalısınız. yoksa her okuduğunuz şeyi kestirip atabilirsiniz, " amaan sendeci " olabilirsiniz. bunu yapmak, yapılan şeyleri sert eleştirmek çok kolay. ama onları anlamak da her yiğidin harcı değil. hayatım boyunca, sadece süslü cümleler kurup, boş sözlerle bir şeyleri kötüleyen, sözde analiz yaptığını belirten insanlardan hep nefret ettim. o yüzden onların sözlerine kanmadan bir şeyler yapmayı deneyelim.
hayatımda, okuduktan sonra savunma gereği duyduğum ilk romanlardan bir tanesidir " biz kimden kaçıyorduk anne "?
beni etkileyen en önemli noktası ise kızına " pahalı kelimesini öğrenmeni istemezdim. paraya dair hiçbir hissin olsun istemezdim. " demesi işte paranın küçücük bir çocuk üstündeki etkisini ve para olsaydı, olmasaydı, paranın önemli mi yoksa değil misini o kadar da güzel vurguluyor ki, işte orda paraya lanet ediyor insan.
geçmişine döndürüyor ister istemez. sorduruyor kişinin kendisine " pahalı kelimesini benim hayatıma kim soktu diye " .
teşekkürler perihan mağden.
bir anne-kız hikayesini okurken, kız olmasanız bile ister istemez kızın yerine kendinizi koyuyorsunuz ve ya bizim başımızdan böyle olaylar geçseydi diye düşünmeden edemiyorsunuz.
perihan mağden bazı kesimler tarafından, hem köşe yazarlığı hem de romancılığı bakımdan eleştirilse de, o kadar güzel bir kitap yazmıştır ki, uzun süre hafızalardan silinmeyecek. fakat kitapta bazı püf noktalar var, onları da siz buluyorsunuz. sadece perihan mağdenin romanı değil, kimin romanını okursanız okuyun, öncelikle iyi bir kitap kültürü birikimine ve iyi bir duygu birikimine sahip olmalısınız. yoksa her okuduğunuz şeyi kestirip atabilirsiniz, " amaan sendeci " olabilirsiniz. bunu yapmak, yapılan şeyleri sert eleştirmek çok kolay. ama onları anlamak da her yiğidin harcı değil. hayatım boyunca, sadece süslü cümleler kurup, boş sözlerle bir şeyleri kötüleyen, sözde analiz yaptığını belirten insanlardan hep nefret ettim. o yüzden onların sözlerine kanmadan bir şeyler yapmayı deneyelim.
hayatımda, okuduktan sonra savunma gereği duyduğum ilk romanlardan bir tanesidir " biz kimden kaçıyorduk anne "?
beni etkileyen en önemli noktası ise kızına " pahalı kelimesini öğrenmeni istemezdim. paraya dair hiçbir hissin olsun istemezdim. " demesi işte paranın küçücük bir çocuk üstündeki etkisini ve para olsaydı, olmasaydı, paranın önemli mi yoksa değil misini o kadar da güzel vurguluyor ki, işte orda paraya lanet ediyor insan.
geçmişine döndürüyor ister istemez. sorduruyor kişinin kendisine " pahalı kelimesini benim hayatıma kim soktu diye " .
teşekkürler perihan mağden.
(bkz: allah kurtarsın)
sözlükü ile anne-kız ilişkisi kurmuş bir erkek veya bayan bireyin, sözlüğü annesi gibi görmesi, ona bağlanması, bağlandıktan sonra bırakmak istememesi, kötülüklerden uzak durma dileği, sürekli sözlüğe farklı yerlerden bağlanması durumunda duygulu bir biçimde soracağı ağlamalık söylemdir.
karnını doyuracağı 3 kuruş parayla, kendisine yumruk kadar meme yaptıran travestidir. ki dışarıdan o kadar iğrenç gözükür ki, biz insan olarak " ulan dur şuna bir yardım yapayım da, demir yumruk gibi bir meme yaptırsın kendine " deriz içimizden. görüntü kirliliğinin bir numaralı görsellerinden biridir bu. yaptırdığı meme de yumruk kadardır. zevksizdir. hiç yaptırma daha iyi.
(bkz: bbg)
türkiyede en çok kullanılan, sokak ortasında kadın dövme ya da akşam ki buluşmada dayağa ön hazırlık silsilesini hazırlayan cümledir. türk erkeği yapısı gereği, telefonunu geç açan kadına otomatik sözlü saldırıda bulunduğu ve onu dövme isteğine girdiği için, bu cümlenin onu daha da pekiştirdiğine, kavgaya bir adım daha yaklaştırdığına kimse itiraz edemez.
türk kadının belki de telefonunu açmadan önce, duymak istemediği ve duymaktan en çok tedirgin olduğu bu cümle, ahize başında kadını bunaltır, korkutur, hayattan bezdirir. kadına kazandırmadığı özellikler ise cesaret, baş kaldırmadır. kadın baş kaldıramıyor bu sözü canlı canlı duyunca veya ahizeden kelimeler dökülünce kulağa. eli kolu bağlanıyor ve otomatikman suçluluk duygusuna kapılıyor.
türk kadını, beraber olduğu kişiden bu cümleyi duyduktan sonra en büyük psikolojik sorunlardan birini yaşar. üzerine hiç istemediği baskılar biner. en büyük suçluluk duygularına kapanır. bazı türk erkeklerinin konuşacak ve karşı tarafı dinleyecek nezaketinde bulunmadıklarından, tek güvendikleri cümle her zaman bu olacaktır ve bu cümleyi kuran her türk erkeği kendini belli bir zaman haklı hissedecektir. çünkü kadın telefonu geç açmıştır, yanlış yapmıştır, cezalandırılmalıdır, bazı türk erkeklerine göre.
türk kadının belki de telefonunu açmadan önce, duymak istemediği ve duymaktan en çok tedirgin olduğu bu cümle, ahize başında kadını bunaltır, korkutur, hayattan bezdirir. kadına kazandırmadığı özellikler ise cesaret, baş kaldırmadır. kadın baş kaldıramıyor bu sözü canlı canlı duyunca veya ahizeden kelimeler dökülünce kulağa. eli kolu bağlanıyor ve otomatikman suçluluk duygusuna kapılıyor.
türk kadını, beraber olduğu kişiden bu cümleyi duyduktan sonra en büyük psikolojik sorunlardan birini yaşar. üzerine hiç istemediği baskılar biner. en büyük suçluluk duygularına kapanır. bazı türk erkeklerinin konuşacak ve karşı tarafı dinleyecek nezaketinde bulunmadıklarından, tek güvendikleri cümle her zaman bu olacaktır ve bu cümleyi kuran her türk erkeği kendini belli bir zaman haklı hissedecektir. çünkü kadın telefonu geç açmıştır, yanlış yapmıştır, cezalandırılmalıdır, bazı türk erkeklerine göre.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?