confessions

ali biberon

- Yazar -

  1. toplam entry 651
  2. takipçi 1
  3. puan 51972

killa hakan

ali biberon
rock n coke’a geldiğinde rapçiyim diye geçinenlerin bile kim bu dediği, almanya’da hem almanca hem türkçe rapi bir arada götüren ve ülkemizin de rap music’te ne kadar önde olduğunu gösterebilen alman bir arkadaşımızdır. her ne kadar kendi ülkesinde yaptığı rap music ile ön planda olsa da, türk rapper’lar ile yaptığı düetler taktire şayandır. şarkılarında kullandığı arabesk tonajlar, rap müzik ritmini ortadan kaldırıp, farklı bir boyuta kapı açmaktadır.

onu biraz daha tanımak için;

http://www.killahakan.de/

hepsi

ali biberon
spice girls’ün türkiye çakması.

spice girls’ün tekrar gündeme gelecekleri ve en yakında zamanda albümlerini çıkartıyor olmaları, inanıyorum ki onları derinden etkiliyor. çünkü beyin siken, anlamsız şarkılarıyla yeni nesil türk gençlerinin beyinlerini suladıkları için, spice girls’ün tekrar piyasayı ele geçirmelerinden korkuyorlar.

çünkü insanımız artık neyin doğru neyin yanlış olduğunu görecek.

spice girls

ali biberon
hepsi grubunun piyasaya çıkmasına sebebiyet vermiş, dünya tarihinde en çok yankı uyandıran ve albüm satan, bayan vokal grubu. hepsi grubunun, türkiye’deki yenil nesil çocuklarını hapse alması, sadece eski spice girls korkusunda ibarettir. çünkü tüm dünya çocukları ve gençleri bir dönmeler spice girls için yanıp bitiyordu.

bu ne biçim hikaye böyle

ali biberon
cem yılmaz’ın türk sinemasına olağanüstü katkılarda bulunduğu ve hiçbir zaman unutulmayacak olan her şey çok güzel olacak filminin soundtrack albümünün en güzel şarkısı, hatta gelmiş geçmiş en güzel türk soundtrack’idir. diğeri için;

(bkz: maksat muhabbet olsun)

şarkının insan üstündeki etkisine gelince.. mazhar alanson ve sami özer gibi iki süper sesin seslendirmiş olduğu bu parça, dinlenildiği yere, duruma, duyguya göre değişir. fakat parçanın iki ana unsuru vardır.

1- " başarısızlığın insan üzerine yıktığı büyük etki "
2- " ya bu deveyi güdeceksin ya da bu diyardan gideceksin "

bu şarkı aynı zamanda, uzun uzun, nerdeyse roman gibi uzayan giden şarkılara büyük bir cevaptır. anlatılmak istenen şeyin, anlatacak kişi tarafından bilinmesi şarkıyı uzatmıyor, daha güzel sözler çıkartıyor ve kimsenin kafasını karıştırmıyor.

insanların " işte tam yol müziği " dedikleri bir parçadır, bu ne biçim hikaye böyle..

mazhar alanson’un rahatlatıcı ve büyüleyici sesi, ilahilerden tanıdığımız sami özer’in bünyeye mesajlar yağdıran ve bir diyardan alıp bir başka diyara götüren sesi, beyinde farklı algılamalara yol açıyor. beyin, ister istemez kendisine " başarısız olduğu anlar" ı sorgulattırıyor. ya da " bunlara katlanacak mıyım yoksa katlanamayıp çekip gidecek miyim " sorusunu sorup, cevabını istiyor.

aslında tüm sorular ve cevaplar bu güzel parçanın içinde. yapmanız gereken sadece dinlemek.

günümuz türk erkeğinin eşcinsel olma özentiligi

ali biberon
türkiye’nin elinde tuttuğu rekor bir konudur. türk erkelerinin, hayatları boyunca yanlarına bile yaklaşamayacağı kızlara, eşcinselmiş gibi kur yapıp, eşcinselliğe özenmesidir. bir türk erkeği için küstah bir durumdur ve ayrıca eşcinselliğin adını kirletmektedir. bu konuda erkeklerin de kızlarında suçu vardır. çünkü genelleme yapmıyorum ama kim ne derse desin, türk kızlarının %70’nin götü maalesef felaket kalkık durumda. bir " ayağımda oynatırım " durumu söz konusu. e erkekte zafere giden her yol mubahtır gibi salak bir felsefe sonucu, erkekliğini, delikanlılığını hiçe sayıp, eşcinsel yolu seçmek zorunda kalıyor. burada bahsetmek istediğim konu ise delikanlılığın tespih sallamak, sakal veya bıyık bırakmaktan, küpe takmaktan ibaret olmadığıdır.

bazı türk erkeklerinin delikanlılık ve erkeklik kalıbı, düz mantıktan öteye maalesef gidemiyor. eşcinsellik adamın içinde olan ve bunu dışarıya pekte fazla yansıtmaması, içinde yaşamamasıdır. ama türkiye’de ibne veya ibnetor diye hitap ettiğimiz kesim ki bu isim onlara çok yakışıyor, eşcinselliklerini erkeklere sarkmak olarak kullanıyor. fakat devreye şu mesele giriyor. türk erkeğinin eşcinsel olma amacı erkeklere sarkmak değil, kadınlar arasında saf tutmak ve bir kız arkadaş edinebilmek. evet, maalesef bu türk erkeğine özel ve has bir durumdur. bunu bu saatten sonra değiştirmekte imkânsızdır.

bilimsel açıdan ve felsefi açıdan konuşmaya, insanların kafasını karıştırmaya hiç mi hiç gerek yok. görünen köy kılavuz istemiyor. türk kızlarının bu durumda erkeklere yardımcı olması beklenirken, onları kullanıp, ayağında oynatmaları bir kız için en aşağılık bir durumdur. erkek o kadar değişik bir varlıktır ki, onun için bir kızın lezbiyen olması ya da olmaması önemli değildir. ama kızlar için bir erkeğin, erkek ya da gay/eşincinsel olup ya da olmaması önemlidir. işte konu burada, birbirinin özel hayatını, kendi aralarında özel yaşamaya geliyor.

ciddi bir eşcinsel duygularını kendi içinde yaşamayı tercih eder derken, bunu cidden birkaç tane eşcinsel tanıdığım için söylüyorum. onlar ise türk erkeklerinin eşcinselliği sadece ve sadece, birkaç yerde bulunmak, tabiri caizse giremeyeceği ortamlara birilerinin vasıtası ile girip, çevre yapmak amacı ile kullanmaktadırlar. burda eşcinsel haklarını savunan biri değilim. sonuçta insana ne sıfat takılırsa takılsın, o insandır. hepimiz insanız ve tribe girmemize hiç gerek yok.

türk kızları kendi içlerinde, belki de hiçbir zaman sayamayacağımız kadar çok gruba ayrılmaktadır. ama hepsinin birkaç ortak özelliği mutlaka vardır. son zamanlarda, yeni jenerasyonun duygularının körelmesi, duygularının ölmesi ve kendilerinden soğutmalarını da buna bağlayabiliriz.

türk erkeğinin çoğu duygusal ve kendi duygularını kontrol edebilen erkeklerdir. burada herhangi bir maçoluk aranmasın işte erkeğe, maço, delikanlı, harbi, kodum mu oturtur gibi sıfatlar taktığımız için maalesef kaybetmeye mahkûm oluyoruz.

sonuçta türk erkeğinin eşcinsel olmasındaki veya türk erkeğinin eşcinsel olmaya özendiren en büyük etken türk kızıdır. bu hiçbir zaman inkâr edilemez.

yaptığım bir tespiti daha sizinle paylaşmak istiyorum. son zamanlarda türk pop şarkıcılarının neden gay olduğu sanırım ortadadır. çünkü kulüp yöneticileri artık, kadınların yanlarında köpek gibi dolaşan, onlara yalakalık yapıp müşteri çeken, ister için de ister görünürde eşcinsel olsun, bir eşcinsel şarkıcı istemektedir. yoksa ne kulüp iş yapar ne de adam. bu da eşcinselliğe iten bir başka faktördür. yani ünlü olmak için bir erkekle yatmışsınız ya da bu yola başvurmuşsunuz. hiç fark etmiyor.

türk kızlarının bazı aşağılıkça davrandığı yerler ise eşcinsel veya zorlama eşcinsel olan biri ile duyguları olan bir erkeği karşılaştırıp, aynı kefeye koyması. madem türk kızı bundan hoşlanıyor. o zaman tasını/tarağını toplayıp hollanda’ya bir an evvel defolup gitmeli.

hep türk kızlarına söyledim söyleyeceklerimi ama tekrar tekrar söylüyor ve genelleme yapmadığımı yineliyorum. onlar elbet bu yazıyı okuduklarında kendilerini göreceklerdir, kelamlarımda. türk erkeği de aynı kefeye girmiyor değil. türk erkeği, hani kendini delikanlı zanneden ve eline tespih alınca ağır ağbi takılan, hani o takım elbise giyip, sivri burun ayakkabıyı altına takınca travesti barlarda takılan, o kendine güvensiz delik-anlılar. onlara da iki çift lafım var tabii ki.

onlar aşağılığın en aşağılıklarıdır. onlar gay/eşcinseller ile dalga geçerler ama türkiye’nin en ünlü travesti ve gay barlarından hiç çıkmaz bu insanlar.

bu mudur lan delikanlılık?
bu mudur ağır abilik?

ağırlığınca sokayım hepinize ki yerinden kalkamasanız. işte türk kızı da gider o erkekten hoşlanır. sonra tartışmalar başlar. türk erkekleri de ya yolu eşcinsellikte ya da yabancı kızlarda arar.

türkiye’de eşcinsellerin bu denli aşağılanması ve karalanması, önce türk kızının sonra da türk erkeğinin başının altından çıkıyor. birbirini idare edemeyen, sevmeyen bir toplumda daha çok şeyler görülmeye hazırdır. karşısındaki adamın pantolonunun söküğü ile dalga geçen bir toplumun erkeğinden de kızından da ne hayır gelir ki?

zorlama eşcinsellerden, gay’lerden ve ibnelerden nefret ediyorum, onlardan hoşlanan kızlardan daha da nefret ediyorum. gerçek kimliklerinde ve özel hayatlarında kendilerince yaşayanlara saygı duyuyorum.

türk erkeğinin ismini, cismini, kudretini gay taklidi yaparak, zorlama eşcinsel olarak karalamaya çalışanlara izin vermeyelim.

erkeğinin kölesi olan pasif gay

ali biberon
erkeği için her yolda sevişmeyi mübah olarak gören gay’dir. erkeğine bağlıdır, samimidir, içtendir. onu arar ve sorar. merak eder. bir kadın gibi koklanmasını ister.

sado mazosist takılması muhtemel olan bu gay’lerin, erkeğine köle olmak için yapmayacağı şey yoktur. bir gay, bir erkekten sevgi bekler. mutlu olmayı ve mutlu etmeyi ister. pasif olması da erkeğine ne kadar bağlı olduğunu ve onu ne kadar sevdiğinin en büyük kanıtıdır.

aynı şarkıyi günde 50 kere dinleyen pasif gay

ali biberon
şarkının vokalistine ya da bas gitaristine hayran olan pasif bir gay’in, hiç durmadan, bıkmadan, usanmadan yaptığı bir eylemdir. aynı zamanda gay’lerin, sevdikleri şeye ne kadar değer verdiğinin göstergesidir. çalan şarkıdan hoşlanan bir gay’in, günde elli defa dinlemesi, hoşlandığı erkekle günde elli kere neler yapabileceğinin sorusunu akıllara getirmektedir.
2 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol