(bkz: okcupid)
(bkz: arkadaşlık siteleri)
listen to your heartten sonra roxettein en iyi parçası
music from another room adlı filmin de soundtrackinde yer almaktadır...ayrıca savage gardenın affirmation albümünün ikinci yüzündeki ilk parçadır (bkz: o zamanlar kaset vardı)
şükrü erbaşın harika şiiri...
köylüleri niçin öldürmeliyiz?
köylüleri niçin öldürmeliyiz?
çünkü onlar ağır kanlı adamlardır
değişen bir dünyaya karşı
kerpiç duvarlar gibi katı
çakır dikenleri gibi susuz
kayıtsızca direnerek yaşarlar.
aptal, kaba ve kurnazdırlar.
inanarak ve kolayca yalan söylerler.
paraları olsa da
yoksul görünmek gibi bir hünerleri vardır.
her şeyi hafife alır ve herkese söverler.
yağmuru, rüzgarı ve güneşi
bir gün olsun ekinleri akıllarına gelmeden
düşünemezler...
ve bir birlerinin sınırlarını sürerek
topraklarını büyütmeye çalışırlar.
köylüleri niçin öldürmeliyiz?
çünkü onlar karılarını döverler.
seslerinin tonu yumuşak değildir.
dışarda ezildikçe içerde zalim kesilirler.
gazete okumaz ve haksızlığa
ancak kendileri uğrarlarsa karşı çıkarlar.
adım başı pınar olsa da köylerinde
temiz giyinmez ve her zaman
bir karış sakalla gezerler.
çocuklarını iyi yetiştiremezler
evlerinde kitap, müzik ve resim yoktur.
bir gün olsun dişlerini fırçalamaz
ve şapkalarını ancak yatarken çıkarırlar.
köylüleri niçin öldürmeliyiz?
çünkü onlar yanlış partiye oy verirler
kendilerinden olanlarla alay edip
tuhaf bir şekilde başkalarına inanırlar.
devlet; tapu dairesi, banka borcu ve hastanedir
devletten korkar ve en çok ona hile yaparlar.
yiğittirler askerde subay dövecek kadar
ama bir memur karşısında -bu da tuhaftır
ezim ezim ezilirler.
enflasyon denince buğday ve gübre fiyatını bilirler.
cami duvarı, kahve ya da bir ağaç gövdesine yaslanıp
on bir ay gökyüzünden bereket beklerler.
dindardırlar ahret korkusu içinde
ama bir kadının topuklarından
memelerini görecek kadar bıçkındırlar
harmanı kaldırdıktan sonra yılda bir kez
şehre giderler!
köylüleri niçin öldürmeliyiz?
çünkü onlar ilk akşamdan uyurlar.
yarı gecelerde yıldızlara bakarak
başka dünyaları düşünmek gibi tutkuları yoktur.
gökyüzünü, baharda yağmur yağarsa
ve yaz güneşleri ekinlerini yetiştirirse severler.
hayal güçleri kıttır ve hiçbir yeniliğe
-bu verimi yüksek tohum bile olsa
sonuçlarını görmeden inanmazlar.
dünyanın gelişimine bir katkıları yoktur.
mülk düşkünüdürler amansız derecede
bir ülkenin geleceği
küçücük topraklarının ipoteği altındadır.
ve birer kaya parçası gibi dururlar su geçirmeden
zamanın derin ırmakları önünde...
köylüleri söyleyin nasil, nasil kurtaralim?
şükrü erbaş
köylüleri niçin öldürmeliyiz?
köylüleri niçin öldürmeliyiz?
çünkü onlar ağır kanlı adamlardır
değişen bir dünyaya karşı
kerpiç duvarlar gibi katı
çakır dikenleri gibi susuz
kayıtsızca direnerek yaşarlar.
aptal, kaba ve kurnazdırlar.
inanarak ve kolayca yalan söylerler.
paraları olsa da
yoksul görünmek gibi bir hünerleri vardır.
her şeyi hafife alır ve herkese söverler.
yağmuru, rüzgarı ve güneşi
bir gün olsun ekinleri akıllarına gelmeden
düşünemezler...
ve bir birlerinin sınırlarını sürerek
topraklarını büyütmeye çalışırlar.
köylüleri niçin öldürmeliyiz?
çünkü onlar karılarını döverler.
seslerinin tonu yumuşak değildir.
dışarda ezildikçe içerde zalim kesilirler.
gazete okumaz ve haksızlığa
ancak kendileri uğrarlarsa karşı çıkarlar.
adım başı pınar olsa da köylerinde
temiz giyinmez ve her zaman
bir karış sakalla gezerler.
çocuklarını iyi yetiştiremezler
evlerinde kitap, müzik ve resim yoktur.
bir gün olsun dişlerini fırçalamaz
ve şapkalarını ancak yatarken çıkarırlar.
köylüleri niçin öldürmeliyiz?
çünkü onlar yanlış partiye oy verirler
kendilerinden olanlarla alay edip
tuhaf bir şekilde başkalarına inanırlar.
devlet; tapu dairesi, banka borcu ve hastanedir
devletten korkar ve en çok ona hile yaparlar.
yiğittirler askerde subay dövecek kadar
ama bir memur karşısında -bu da tuhaftır
ezim ezim ezilirler.
enflasyon denince buğday ve gübre fiyatını bilirler.
cami duvarı, kahve ya da bir ağaç gövdesine yaslanıp
on bir ay gökyüzünden bereket beklerler.
dindardırlar ahret korkusu içinde
ama bir kadının topuklarından
memelerini görecek kadar bıçkındırlar
harmanı kaldırdıktan sonra yılda bir kez
şehre giderler!
köylüleri niçin öldürmeliyiz?
çünkü onlar ilk akşamdan uyurlar.
yarı gecelerde yıldızlara bakarak
başka dünyaları düşünmek gibi tutkuları yoktur.
gökyüzünü, baharda yağmur yağarsa
ve yaz güneşleri ekinlerini yetiştirirse severler.
hayal güçleri kıttır ve hiçbir yeniliğe
-bu verimi yüksek tohum bile olsa
sonuçlarını görmeden inanmazlar.
dünyanın gelişimine bir katkıları yoktur.
mülk düşkünüdürler amansız derecede
bir ülkenin geleceği
küçücük topraklarının ipoteği altındadır.
ve birer kaya parçası gibi dururlar su geçirmeden
zamanın derin ırmakları önünde...
köylüleri söyleyin nasil, nasil kurtaralim?
şükrü erbaş
bolca kullanılan fıkra ve karikatür malzemesi
muhafazakar kesimde bolca görülebilen bir tutuma sahiptir...bir diğer tokalaşma modeli için (bkz: karşılaşınca toslaşan insan modeli)
tamamı ile bilgisayar tarafından yaratılmış ilk sinema karakteri...birçok kişiye oyuncuların oynadığı filmlerin devri kapanıyor mu? gibi saçma bir soru da sordurmuştur. gerçekçiliği bakımından hakikaten yapıldığı devirden üstündür. star warsun yeni çekilen devam serisinin belki de tek teknolojik yeniliğidir.
eski bir boy george şarkısı...sözlerinde ele aldığı konbu bakımından güzeldir,kıvark bir melodisi vardır
(bkz: paprika)
mazhar alansonun beyaz showda bir seyirciye söyleyerek gündeme oturmasını sağlamış kelime
en son şahsıma çıkan ’beyaz atlı prens’ içerikli faldan sonra sadece kızlar düşünülerek yazıldığı kesinleşmiş olan maniler
özellikle mühedislikte okuyanların bilmesi gereken,yoksa ayıp karşılanan bir tür iskambil oyunu...inşaat müh.den bu yolla mezun oluyorlarmış gibi bir efsane geyik her daim dönmektedir.
en güzeli 8 en kötüsü 5 olmaktır...kişilere göre değişebilir tabii
star wars filminde gücün karanlık tarafını kullananlar...bir nevi dark side jedi
mansur foroutannın editörlüğünü yaptığı, futbola oyun gibi bakabilen bir dergi
aslen 4-4-2nin yerine bulunmuş bir diziliş modelidir. orta sahanın ortasını garantiye almak bakımından bir dönem çok kullanılmıştır
(bkz: hurafe)
lüzumu olmayan şey
sözlük denilen oluşumların fikir paylaşım mekanı olması bakımından (bkz: gereksizlik)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?