confessions

aklinizialicam

- Yazar -

  1. toplam entry 146
  2. takipçi 1
  3. puan 47255

anketler de öğreticidir

aklinizialicam
bazı yazarlarımızın anketlere karşı olan inanılmaz tutumları olmasına rağmen,ben böyle düşünüyorum. eğer bu sözlüğün amacı bir şeyler öğrenmek ve öğretmekse bence açılan her başlığa saygı duymak lazım. anketler de öğretici olurlar. hem de kalıcı bi öğreticilik olur bu.ayrıca insanlar buraya okumak ve istediklerini yazabilmek amacı ile geliyorlar.bence biraz sakin ve saygılı olmak gerek.biraz önce darklord adlı yazar arkadaşımızın şu sözüne takıldı kafam.

(bkz: acıyın lan bu sözlüğe allahsızlar)

açıkcası ben bunu üzülerek okudum.herkeze iyi eğlenceler.

işyerinde ki cekememezlikler

aklinizialicam
hemen hemen herkezin tanık olduğu durumdur. hele hele siz tarafsız taraf olursanız yandınız. herkez size gelir,kafanızı ekşitir.genellikle de kadınlar arasında görülen çekememezlikler vardır. komiktir bunlar.

-ilknur hnm ne kadar içinden iğneli biliyor musun? ona dikkat et benden söylemesi.
-e şey benim işim olmaz. ben işime bakarım kimseyle sorunum yok benim.
gibi bir diyalog geçmesi muhtemel olaydır.

sözlükten bir şeyler kapmak

aklinizialicam
sanırım her sözlük gibi bilgi sözlüğün de asıl amacı budur.aklınıza takılan bir şey olduğunda "bu sözlükte vardır elbet" dedikten sonra burada bulmak gibi keyiflisi yoktur.arada komik ve saçma entryler veya başlıklar olur. olacaktır da.zaten onlarda sözlüğün tadıdır,tuzudur.gerçek amacı unutmadıktan sonra sözlük güzel ve işe yarardır.

seksenli yıllarda çocuk olmak

aklinizialicam
bir arkadaşımın bana mail olarak attığı ve beni benden alıp o güzel yıllara götüren yazı. kimin yazdığını bilmiyorum ama iyiki yazmış.


80’li yıllarda çocuk olmak...


1980li yıllarda hayatının ilk tecrübelerini yaşamış, ilkokula gitmiş,
kenan evren´i, erdal inönü´yü, özal’ı tanımış olmak,
ajda pekkan´ın alo, michael jackson´ın pepsi reklamlarını hatırlayacak
kadar
şanslı
olmak demek.

big in japan, the final countdown, eye of the tiger demek.
icraatın içinden demek, "semra koy bir kaset de neşemizi bulalım"
demek.
köprü demek, ödediğiniz her kuruş verginin yol, su, elektrik olarak
size
geri dönmesi demek

voltran voltran voltran demek , depozito toplamak adına kola şişesi
biriktirmek demek , adile naşit`ten masal dinlemek demek.

debbie gibson, tiffany, jason danovan, sandra, modern talking. vb.
dinliyor
olmak...
comanchero´nun ve life is life’ın sözlerini ezberlemeye çalışmak
demek...
michael jackson, madonna, samantha fox demek

korhan abay, cenk koray, metin milli, ersen ve dadaşlar demek.
clementine, he-man, she ra, transformers demek.

okula siyah önlükle gitmek demek. kayahan, nilüfer, sezen aksu, barış
manço
ile büyümek demek.

ihtilal çocuğu demek, köle izaura demek, ziyaretçiler demek!!!!
acidçi misin metalci mi demek...

moruk demek,
herild yani demek,
hey corc versene borc demek,
olmaz maykil bende de yok cevabını işitmek demek,
geriye dönüp baktıkça iç geçirmek demek...

yüzyıl içindeki en iyi, en kıyak kuşak. hem eski hem yeni olmak demek.
biraz gözü açık bir 80’li, yüz yıllık nesil kültürünü bir porsiyonda
almış
demektir.

edi mörfiiiiiii huuuuuuuuuuuuuu şörli makleeyynn yeeeeeee diye bağırıp
en az bir technotronic kasetine sahip olmak demek.

mahalle çeşmelerinden su içmek, bayramları iple çekmek, cumhurbaşkanı
denince kenan evren’i hatırlamak demek

koltuk altında topla okul bahçesine yalnız giderken "nasılsa oynıycak
birileri vardır" diyebilmek demek

eti kemik geçiyor demek;

evden çıkmayan bilgisayar bebeleri haline gelmeden çocukluğunu
yaşayabilmiş,son dönemin bir üyesi olmak,

ne sorusuna zonk cevabı vermekten zevk duymak, büyüteç ile kağıt yakmak
ve
siyah kağıtların beyaza oranla daha kolay yandığını keşfetmek, 9
voltluk
pile dilinle dokunup o ekşi anı yaşamak,

televizyon konserlerini teybe çekerken odaya giren anneyi hemen
susturmak,
23 nisan çocuk şenliğinde gelen yabancı çocuklara 5 dakikada aşık olmak
demek

son dersin son 5 dakikasında parkeleri giyip zilin çalmasını beklemek,
hurraa kapıya doluşmak, dışarıya pestil olarak çıkmak demek, sinek
ilacı
arabalarının arkasında bıraktığı bulutta deli gibi dolaşmak demek.

kutu kolayı açtıktan sonra kapağını çekip çıkarıp atmak demek

tipe bak demek,

fon müziği laura brannigan’dan self control olan günler.
bakkala gitmenin, sokakta oynamanın, harçlık toplamanın geçerli
sayıldığı,
havuç´un olmadığı yıllar demek... her şeye rağmen temiz ve el değmemiş
bir
hayat demek...
sonrasında biz büyüdük ve kirlendi dünya demek.

pazar akşamları mecburen yıkanmak ve erken yatmak demek

sesi açıp kısmak için televizyonun dibine kadar gidip üstündeki
düğmelere
basmak zorunda olmak demek

şehirlerarası yolculuklara çıkarken otobüsün 302s olması için dua
etmek.
bilet alırken arka kapının önü ve tekerlek üstü olmasın demek.

resimli futbolcu kartları demek, süper babaanne demek, fantayla kolayı
karıştırmak demek, mahalle kavramı demek.

çavuşevsku ve karısının kurşuna dizilişini tv’den seyretmek demek, o
görüntülerin yıllar sonra bile kafadan hala çıkmamış olması demek.

anket ve hatıra defterlerinin olması bunlara seviyorum ama kimi diye
başlayan maniler yazmak,önünde tek arkasında 2 çizgi olan külotlu
çorapların
havada sallanarak giydirilmesi, içinde biri sabunlu iki ıslak bez olan
mustili beslenme çantası, dantel yaka, yenen kokulu silgi, leblebi tozu
çekerken atlatılan ölüm tehlikeleri, hulohop, ayak bileğine takılarak
çevrilen top, sek sek oynamak, bayramda mahalleye dağılıp şeker
toplamak,
müsaitseniz annemler size gelecek demek.

trt´nin yayın akışının bitmesiyle çalan istiklal marşı için ayağa
kalkıp,
marşı hazır olda bangır bangır söylemek ve marşın bitiminden sonra
çıkan tiz
"biiiiiiiiiiiiip"sesine rağmen televizyonu kapatmamak demek.

zerrin özer demek. nasıl da geçmişti bütün bir yaz demek.
bu şarkıya kafanda klip çekmek demek.

annelerin çernobil yüzünden çay içirmemesi, gofret yedirmemesi demek..
challenger’ın olduğu günkü haberleri hatırlamak demek..
pkk saldırılarında her gün mutlaka birilerinin öldüğünü duymak ama
anlamamak
demek.
veronica castro’yu güzel zannetmek demek.
kenan evreni atatürk zannetmek demek.

yazlık diskolarda içeri alınmamak demek, bunun için ağlamak ve içeride
- her nedense- you are in the army now- şarkısında sarmaş dolaş dans
eden
abi ve ablalara bakıp özenmek demek

gorbaçov´un kafasındaki kırmızılığın ne olduğunu merak etmek, anneye
"zeki
müren´e teyze mi diyim amca mı diyim" diye sormak,

kenan evren´in cumhurbaşkanlığı görevinden ayrılırken çankaya köşkü
basamaklarından yavaş yavaş inip sekreteriyle vedalaşmasını hatırlamak.

"hayat bilgisi" kitabında kenan evren´in resmi olması, her yere modern
cami
inşa etme furyasına anlam verememek, batman ve şirnak´ın henüz il
olmadığı
günleri hatırlamak, özal’ın çenesinin enteresan yapısına anlam
veremeyip,
"acaba benim çenem de ilerde böyle olur mu" kaygısıyla aynaya bakmak
demek...

breyk breyk arkadaş arıyorum demek
eve lazım olur diye fazlaca pul almak demek
ho ho ho hoover demek
zeki müren’in size alo diyoruuuum demesi demek

ilkokulda halley, petrol ve komancero şarkılarını uydurma sözlerle
söyleyerek dans eden tolga han özentisi sefil dans grupları kurmak okul
sonrasında ise her gün koşturarak eve gidip; bu toprağın sesi
programında
kımıl zararlısı ile mücadele yöntemleri, orman köylüsünün sorunları ve
yüksek randımanlı durum bugdayı türleri ile ilgili verilen faydalı
bilgilerin ardından kamber ağa ile uyanık skeçlerini büyük bir ilgi ile
izlemek demek küçük yaşta bilinçli bir çiftçi kadar ziraat bilgisine
sahip
olmak demek sinemalarda the lord of the rings, harry potter vs. izlemek
yerine jules verne romanları okumakla geçirilen bir çocukluk demek

aldım çantamı kolumaaa,
çıktım dallas yoluna,
ben babi´yi beklerken
ceyar girdi koluma
şarkısını dansıyla birlikte bilmek demek.

kimler geliyo kimler?
sana ne, sana ne?
ama bunu söylemenize gerek yok ki,
ben yapınca alışverişi, zaten alıyorum satış fişi replikleri barındıran
ali-ayşegül atik reklamı ve bakkal amca, bir pergel, bir kalem, bir de
çikolata alacağım.
erooooolll, eroooolll (mahallede çocuklardan biri) buraya gelin dedim
size
buraya !
fişini de al oğlum´daki meşhur erol,
hadi hep birlikte, hep birlikte,
biz biz olalım
yemeklerden önceeee,
lavaboya koşalım,
hafta da bir kere tırnakları keselim,
fırçalayıp onları tertemiz olalım diye şarkılar ezberleyen bir nesil
olmak

icraatın içinden izleyip özal´ın kalemine bakıp hipnotize olmaya
çalışmak

videocudan american ninja, kartal, kan sporu ve evil dead gibi filmleri
kiralamak demek

analogtan dijitale geçiş devrini yaşamış birey olduğunu anlamak ve
ikisinden
de farklı zevkler aldığının farkına varmak demek

çok güzel bir ülkenin son yıllarını hayal meyal hatırlamak, sonra da
çivisinin çıkışını görerek büyümek demek

hava durumlarının eksi değil de "sıfırın altında bilmem kaç"
denildiğini
bilmek demek

apartmanın çatısına 5 metrelik anten takıp üstüne de tencere kapağı
bağlayan
bir abinin sizi tv önüne oturtması ve çatıdan oldu mu diye bağırıp
anteni
ayarlamaya çalışması . yunanistan kanallarını görüntülemek adına ..
oldu
oldu diye camdan kafayı çıkarıp bağırmak ve kimsenin buna şaşırmaması
demek.
siyah beyaz ve karlı bir görüntü de olsa ..
üstelik yunanca tek kelime anlamasanız da gündüz vakti çizgi film
izlemek
için az debelenmemiş olmak demek...
muhtemelen hayatımız boyunca yaşadığımız en güzel 10 yıl demek...

trt 1´de oluşan sorunlar sonucu yayına bir süre ara verildiğinde ekrana
getirilen donuk ağaç, dağ bayır resmine 10 dakika hareketsiz bakabilmek
demek,

türkiye’de yaşamış son mutlu kuşak olduğunu hüzünle hissetmek demek...
0 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol