confessions

akasha

- Yazar -

  1. toplam entry 394
  2. takipçi 1
  3. puan 12815

space dye vest

akasha
hakkındaki ilk entrye bakıp sözleri gördüğümde "a ilk verseün sözlerini yazılmamış buraya" diye düşündürtecek kadar etkileyici bir piano introsu olan şarkı. notalar cümleler kurmuş kafamda, "falling through pages.." den önce bir paragraf duymaya alışık bünye şarkı sözü olarak benimsemiş onları, bir yerde yazılı bulacağını sanmış.
anılar denizine atar, çıkarır, çağrışımlar denizine atar, çıkarır, ıslak ıslak ayazda tutar, öldürmez, süründürür. dinlemek yemez bir zaman sonra. iki buçuk yıldır dinlemediğimdir.

ayrıca müzikle sözlerin eşit derecede vurucu olduğu ve birbirini tamamladığı tek dream theater şarkısıdır sanki.

yds

akasha
kolej ogrencilerinin oss ile sarsılan egolarının biraz olsun toparlanmasını saglayan sınav. derece yapmak össye kıyasla çok daha kolaydır kolay olmasına rağmen az kişinin girmesi nedeniyle , ve gireceğiniz bölümle alakasız bile olsa bir şeyler kazandırır derece yapmak.
puanı össnin 1. bölümü ve dil sınavından gelen sonucun enteresan bir harmanıyla hesaplanır, o yüzden össdeki başarı da kısmen önemlidir. yabancı dille eğitim veren okullardan giren öğrencilerin aman ne uğraşıcam diyip geçmemesi, 1 hafta daha şehirde kalıp bu sınava da girivermesi şiddetle tavsiye edilir. 90dk olduğuna bakmayın, 75 dakika sonra çıkmanıza izin veriliyor. değiyor da çoğu zaman o 75dkyı vermiş olmaya.

gece acıkmak

akasha
normal zamanda acıkmaktan farklıdır, ayarı kaçar insanın. ne bulursam yerim umuduyla buzdolabına gidilir, tuzlu alınır. 5 dk sonra geri gidilir, tatlı alınır. 5 dk sonra susar insan. sonra çişi gelir. sonra tekrar tuzlu yer. tekrar tatlı..

the love song

akasha
marilyn mansonın yine güzel dokundurduğu şarkılarından. ismi yanlış anlaşılmasın aşkla az alakasız eheh, işte sözleri:

[the bullet:]
"i’ve got a crush on a pretty pistol
should i tell her that i feel this way?
father told us to be faithful
i’ve got a crush on a pretty pistol
should i tell her that i feel this way
i’ve got love songs in my head
that are killing us away"

[the father:]
"do you love your
guns?" (yeah)
"god?"
(yeah)
"your government?"

"do you love your
guns?"
(yeah)
"god?"
(yeah)
"your government?"
(fuck yeah)

[the bullet:]
"she tells me i’m a pretty bullet
i’m gonna be a star someday
mother says that we should look away
she tells me i’m a pretty bullet
an imitation christ
i’ve got love songs in my head
that are killing us away"

[the father:]
"do you love your
guns?"
(yeah)
"god?"
(yeah)
"your government?"
(fuck yeah)

nedensiz özlemek

akasha
nedensizliği nedenin bilinçdışı bir yerlere itilmiş olmasındandır sadece. özleyen köpek gibi bilir neden özlediğini de, zihninin bir köşesine tıkıştırır, düşünmemeye çalışır, başarırsa da "nedensiz özledim" der.

başlıkları alt alta okumak

akasha
resmen paketleyip göndermişler bunları, hepsi alt altaydı aynı anda.

i. basi sikisinca allah tan yardim dilemek · (1)
basi sikisinca kufur etmek · (1)

ii. (romantik olma çabaları) iseyerek sevdigi kizin adini yazmak · (1)
yilbasi gecesi kirmizi don giymek · (2)
karsiliksiz ask · (1)

ayak parmakları

akasha
genellikle çıplak ayak/terlikli olduğumuz şu güzelim yaz döneminde beni kara kara düşündüren uzuvcuklar.

şimdi efendim,
ellerimizdeki parmaklar anatomik yapıları itibariyle gayet işlevseldirler. evrim de yardımcı olmuş, tutma, bırakma gibi fasilitelerin daha hızlı gelişmesini sağlamıştır. el parmaklarımızla piyano çalmaktan entry girmeye türlü türlü işler becerebilmekteyizdir.

ayak parmakları kısadır. özellikle o en uçtaki minik serçe parmak, ayağınız küçükse şaka gibi bir şeydir. uzun olsalar belki bir işe yarayabilirlerdi, ama böyleyken sadece "parmak ucunda durmak" olarak bildiğimiz, kısa süre için 10cm daha yüksekten bakabilmemizi sağlayan bir harekete yararlar. geri kalan zamanlarda tembel ve şişko solucanlar gibin dipdibe dururlar.
bu parmaklar konum bakımından da dezavantajlı durumdadır.. ayakların sürekli yere basması icap ettiğinden ayak parmaklarıyla (el parmaklarının aksine) bir yandan yürürken bir yandan farklı aktiviteler gerçekleştirilemez. gerçekleştirilse bile 4 parmak bir parmak, ayak baş parmağı da diğer parmak gibi davranır; zira ayak 4 parmakları aynı anda aynı şekilde hareket etmeyi sever. 5 parmaklı olmasına rağmen 2 parmaklı işi yapan ayakla da en fazla el doluyken kapı açılır, yere düşürülen anahtar vb eşya alınır, atraksiyon olsun diye ışık açılır/kapanır. katiyen 5 parmaklı bir elin performansı elde edilemez.
pek bir işe yaramadıkları gibi sürekli insana köstek de olurlar bunlar efendim. çarparsınız, kırılırlar sonra ayak komple kullanılamaz, üstlerine bir şey düşer, acır, şişer, kokar..

gereksiz olduğu bu kadar aşikar başka bir uzuv az bulunur insanda. yine de ısrarla bakımları yapılır, tırnaklarına oje sürülür. el parmakları hırsla iç geçirir bu duruma, kimse farketmez.

the perfect element

akasha
the perfect element i ye adını veren mükemmel parça. son parçasıdır albümün zaten.

yesterday found him today
caught him at his last breath
these walls built to stand come-what-may
lie shattered in the ashes
his skin against this dirty floor
eyes fixed on the ceiling
he has stretched those chains of sin
far beyond all feelings
still, so still...

in his head a thunderous
cry of desperation
tearing voices from his past
scream for his attention
behind those eyes a world explodes
no one there to save him
all pain that he’s been passing on
answers to his craving
once more

i will never leave this shame...

falling beyond the point of no return
nothing to become and nothing left to burn

stealing meaning from this child
we took away his reason
his soul put under lock and key
his heart blackened from treason
but if you take from those you fear
everything they value
you have bred the perfect beast
drained enough to kill you

falling beyond the point of no return
nothing to become and nothing left to burn

watching unseen untouched bleeding
empty exposed dying eyes closed

once he had forests and mountains
that were only his - listening to him
once he would run through the summer days
catching memories for ages to come
now he is dressing this naked floor
with his flesh and blood, and times passes by
his trade of pain might just have lead him
to deal with consequence
for some change as time passes by

i am the waking child
(lingering, climbing, clinging, clutching
craving, clawing, hurting, falling down)
i, the wayward son of a mountain lake
(of icy liquor tears, of a silent earth)
(of a rusty lid, of a wingless wind)
(of an eyeless storm, of fallen gods,
who lost their way)
i set myself on fire
to breed the perfect element

will i ever walk again?

falling far beyond the point of no return
nothing to become and nothing left to burn

(this is the end)

nothing left to say,
the pain will go away
now you must surely see,
that you are killing me
you are killing me
now you are killing me
(you must never leave this shame)
now you are killing me
(you must never leave this shame)
now you are killing me
(you must never leave this shame)

is this more than you want?


pain of salvationındır..
17 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol