diyarin terk edilmesi manasina gelen sozcuk obegi.
kirarim bu sozlugu butonuna fare imlecinizi goturdugunuzde kar$iniza cikan kasvetli yazidir ayni zamanda.
(bkz: gidip de donmemek var)
kazanan tarafin gegirme sesleri e$liginde kar$i tarafi psikolojik olarak ta ezebilecegi mac turu.
your world is coming to its end
but you dont have to be afraid - im here for you
save your happiness for tomorrow
and today well drown in your tears
a drop of your blood tastes like wine today
come closer my dear
it is just the beginning of the end
yes, im here for you
save your happiness for tomorrow
and today well drown in your tears
a drop of your blood tastes like wine today
and because i love you so
and im here for you
save your happiness for tomorrow
and today well drown in your tears
a drop of your blood tastes like wine today
save your happiness for tomorrow
and today well drown in your tears
your blood tastes like life today
will you let it rain
let it rain
so wont you let it rain
oh, let it rain
wont you let it rain
(bkz: him)
but you dont have to be afraid - im here for you
save your happiness for tomorrow
and today well drown in your tears
a drop of your blood tastes like wine today
come closer my dear
it is just the beginning of the end
yes, im here for you
save your happiness for tomorrow
and today well drown in your tears
a drop of your blood tastes like wine today
and because i love you so
and im here for you
save your happiness for tomorrow
and today well drown in your tears
a drop of your blood tastes like wine today
save your happiness for tomorrow
and today well drown in your tears
your blood tastes like life today
will you let it rain
let it rain
so wont you let it rain
oh, let it rain
wont you let it rain
(bkz: him)
adiminizi attiginizda donu$u olmayan icinde umut ta$imayan tek ba$langic ama bazen zaruridir.
(bkz: the beginning of the end)
(bkz: the beginning of the end)
(bkz: kirli cag)
nasıl da değişiyor kişi zamanla
güç o güç değil hız o hız değil
inançlar sarsılmış, umutlar yitik
bu kirli çağ bizim çağımız değil
yeşiller, maviler kapkara olmuş
yorgun eller, ayaklar, yollarsa yokuş
ne açan güller var, ne öten bir kus
güneş o güneş değil, yıldız o yıldız değil
kökünden bir kurt girmiş ağaca
yapraklar perişan, dal paramparça
daha çok aldanacağız yaşadıkça
anlasana bu ilk aldanışımız değil
(bkz: umit ya$ar oguzcan)
güç o güç değil hız o hız değil
inançlar sarsılmış, umutlar yitik
bu kirli çağ bizim çağımız değil
yeşiller, maviler kapkara olmuş
yorgun eller, ayaklar, yollarsa yokuş
ne açan güller var, ne öten bir kus
güneş o güneş değil, yıldız o yıldız değil
kökünden bir kurt girmiş ağaca
yapraklar perişan, dal paramparça
daha çok aldanacağız yaşadıkça
anlasana bu ilk aldanışımız değil
(bkz: umit ya$ar oguzcan)
"cuzdanimda resmin sakli duruyor
verdigin o gunun hatirasi var"
gibi bir bolumu olan, tam hatirlayamadigim eski bir arabesk parca, yildirim caner isimli bir tavernaci soyler idi.
verdigin o gunun hatirasi var"
gibi bir bolumu olan, tam hatirlayamadigim eski bir arabesk parca, yildirim caner isimli bir tavernaci soyler idi.
guzel payla$imlar ya$adigim, sicak, samimi ortam.
(bkz: hatirasi var)
(bkz: hatirasi var)
dedirten ba$liktan sonra gorup gozlerime inanamadigim tanim, betim, vesaire.
(bkz: ahmed arif)
çocuksun sen sesinin çağlayanına düştüm
bir çiçeğe tutundum düşerken, ordayım hâlâ
sallanıp durmaktayım bir saatin sarkacı
nasıl gidip geliyor gidip geliyorsa öyle
zaman benim işte, nesneleşiyor tüm anlar
dursam ölürüm paramparça olur dünya
çocuksun sen sesinin çağlayanına düştüğüm
uçurum diyordun bir aşk uçurum özlemidir
bırakıyorum öyleyse kendimi sesinin boşluğuna
tutunabileceğim tüm umutları görmiyeyim için
gözlerimi bağlıyorum geceyi mendil yaparak
(gözlerim bir yerlerde daha bağlanmıştı, bunu
unutmuyorum unutmuyorum unutmuyorum hiç)
bir rüzgâr esse ellerin fesleğen kokuyor
kırlangıçlar konuyor alnına akşamüstleri
bu yüzden bir kanat sesiyim yamaçlarda
üzgün bir erguvan ağacıyla konuşuyorum
ayrılığın zorlaştığı yerdeyim ve dalgınlığım
bir mülteci hüznüne dönüyor artık bu kentte
çocuksun sen alnına kırlangıçlar konan
bir bulutun peşine takılıp gittiğimiz yer
okyanus diyelim istersen ya da sen söyle
batık bir gemiyim orda, seni bekliyorum
upuzun bir sessizliğim fırtınalar patlarken
gövdem köle tacirlerinin barut yanıkları içinde
ve gittikçe acıtıyor yaralarımı tuzlu su
çocuksun sen, büyümek yakışmazdı hiç
gülüşünün kokusuyla yeşerdi bu elma ağacı
(soluğunun elma kokması bundandı belki)
bir elma kokusuna tutundum düşerken
sallanıp durmaktayım bir saatin sarkacı
nasıl gidip geliyor gidip geliyorsa öyle
çocuksun sen, çocuğumsun
(bkz: ahmet telli)
bir çiçeğe tutundum düşerken, ordayım hâlâ
sallanıp durmaktayım bir saatin sarkacı
nasıl gidip geliyor gidip geliyorsa öyle
zaman benim işte, nesneleşiyor tüm anlar
dursam ölürüm paramparça olur dünya
çocuksun sen sesinin çağlayanına düştüğüm
uçurum diyordun bir aşk uçurum özlemidir
bırakıyorum öyleyse kendimi sesinin boşluğuna
tutunabileceğim tüm umutları görmiyeyim için
gözlerimi bağlıyorum geceyi mendil yaparak
(gözlerim bir yerlerde daha bağlanmıştı, bunu
unutmuyorum unutmuyorum unutmuyorum hiç)
bir rüzgâr esse ellerin fesleğen kokuyor
kırlangıçlar konuyor alnına akşamüstleri
bu yüzden bir kanat sesiyim yamaçlarda
üzgün bir erguvan ağacıyla konuşuyorum
ayrılığın zorlaştığı yerdeyim ve dalgınlığım
bir mülteci hüznüne dönüyor artık bu kentte
çocuksun sen alnına kırlangıçlar konan
bir bulutun peşine takılıp gittiğimiz yer
okyanus diyelim istersen ya da sen söyle
batık bir gemiyim orda, seni bekliyorum
upuzun bir sessizliğim fırtınalar patlarken
gövdem köle tacirlerinin barut yanıkları içinde
ve gittikçe acıtıyor yaralarımı tuzlu su
çocuksun sen, büyümek yakışmazdı hiç
gülüşünün kokusuyla yeşerdi bu elma ağacı
(soluğunun elma kokması bundandı belki)
bir elma kokusuna tutundum düşerken
sallanıp durmaktayım bir saatin sarkacı
nasıl gidip geliyor gidip geliyorsa öyle
çocuksun sen, çocuğumsun
(bkz: ahmet telli)
dünyanın dışına atılmış bir adımdın sen
ömrümüzse karşılıksız sorulardı hepsi bu
şu samanyolu hani avuçlarından dökülen
kum taneleri var ya onlardan birindeyim
yeni bir yolculuğa çıkıyorum kar yağıyor
bir aşk tipiye tutuluyor daha ilk dönemeçte
çocuksun sen sesindeki tipiye tutulduğum
dönüşen ve suya dönüşen sorular soruyorsun
sesin bir çağlayan olup dolduruyor uçurumlarımı
kötü bir anlatıcıyım oysa ben ve ne zaman
birisi adres sorsa önce silaha davranıyorum
kekemeyim en az kasabalı aşklar kadar mahçup
ve üzgün kentler arıyorum ayrılıklar için
bir yanlışlığım bu dünyada en az senin kadar
ve sen kendi küllerini savuruyorsun dağa taşa
bir daha doğmamak için doğmak diyorsun
ölümlülerin işi bir de mutlu olanların
onların hep bir öyküsü olur ve yaşarlar
bırakıp gidemezler alıştıkları ne varsa
çocuksun sen her ayrılıkta imlası bozulan
susan bir çocuktan daha büyük bir tehdit
ne olabilir, sorumun karşılığını bilmiyor kimse
kötü bir anlatıcıyım oysa ben ve ne zaman
bir kaza olsa adı aşk oluyor artık
aşksa dünyanın çoktan unuttuğu bir tansık
seni bekliyorum orda, o kirlenen ütopyada
kirpiklerime düşüyorsun bir çiy damlası olarak
yumuyorum gözlerimi gözkapaklarımın içindesin
sonsuz bir uykuya dalıyorum sonra ve sen
hiç büyümüyorsun artık iyi ki büyümüyorsun
adınla başlıyorum her şiire ve her mısrada
esirgeyensin bağışlayansın, biad ediyorum.
çocuksun sen ve bu dünya sana göre değil
(bkz: ahmet telli)
ömrümüzse karşılıksız sorulardı hepsi bu
şu samanyolu hani avuçlarından dökülen
kum taneleri var ya onlardan birindeyim
yeni bir yolculuğa çıkıyorum kar yağıyor
bir aşk tipiye tutuluyor daha ilk dönemeçte
çocuksun sen sesindeki tipiye tutulduğum
dönüşen ve suya dönüşen sorular soruyorsun
sesin bir çağlayan olup dolduruyor uçurumlarımı
kötü bir anlatıcıyım oysa ben ve ne zaman
birisi adres sorsa önce silaha davranıyorum
kekemeyim en az kasabalı aşklar kadar mahçup
ve üzgün kentler arıyorum ayrılıklar için
bir yanlışlığım bu dünyada en az senin kadar
ve sen kendi küllerini savuruyorsun dağa taşa
bir daha doğmamak için doğmak diyorsun
ölümlülerin işi bir de mutlu olanların
onların hep bir öyküsü olur ve yaşarlar
bırakıp gidemezler alıştıkları ne varsa
çocuksun sen her ayrılıkta imlası bozulan
susan bir çocuktan daha büyük bir tehdit
ne olabilir, sorumun karşılığını bilmiyor kimse
kötü bir anlatıcıyım oysa ben ve ne zaman
bir kaza olsa adı aşk oluyor artık
aşksa dünyanın çoktan unuttuğu bir tansık
seni bekliyorum orda, o kirlenen ütopyada
kirpiklerime düşüyorsun bir çiy damlası olarak
yumuyorum gözlerimi gözkapaklarımın içindesin
sonsuz bir uykuya dalıyorum sonra ve sen
hiç büyümüyorsun artık iyi ki büyümüyorsun
adınla başlıyorum her şiire ve her mısrada
esirgeyensin bağışlayansın, biad ediyorum.
çocuksun sen ve bu dünya sana göre değil
(bkz: ahmet telli)
her nasılsa yalnızsın
bir giz gibi deliyor yüreğini
can sıkıntılarının burgusu
ve hep bir şeyler eksik gibi
bir şeyler bekler gibisin
yeni bozgunlar
yeni yenilgiler peşindesin
bir bozkır kuraklığına dönüşmüş için
oysa yalnız bir öpüştür
gurbeti türkülere dönüştüren
çoktandır su vermedin
çiçeklere ve yüreğinin çeliğine
zaman terkisine almış da öpücükleri
koşuyor sessizliğin ve yalnızlığın
iyotlu kıyılarına
bir yol ayrımı ki yanlışla doğru
hüzünlerle sevinçler kolkola
sen ki ey kalbim
yanlışları ve hüzünleri taşıdın
bunca zaman
taşıyamaz yüreğinin batık sandalı
bu yalnızlığı, bu can sıkıntılarını
yaşam gelincikler gibi beklerken seni
gecenin kapısını çalma
ey kalbim
(bkz: ahmet telli)
bir giz gibi deliyor yüreğini
can sıkıntılarının burgusu
ve hep bir şeyler eksik gibi
bir şeyler bekler gibisin
yeni bozgunlar
yeni yenilgiler peşindesin
bir bozkır kuraklığına dönüşmüş için
oysa yalnız bir öpüştür
gurbeti türkülere dönüştüren
çoktandır su vermedin
çiçeklere ve yüreğinin çeliğine
zaman terkisine almış da öpücükleri
koşuyor sessizliğin ve yalnızlığın
iyotlu kıyılarına
bir yol ayrımı ki yanlışla doğru
hüzünlerle sevinçler kolkola
sen ki ey kalbim
yanlışları ve hüzünleri taşıdın
bunca zaman
taşıyamaz yüreğinin batık sandalı
bu yalnızlığı, bu can sıkıntılarını
yaşam gelincikler gibi beklerken seni
gecenin kapısını çalma
ey kalbim
(bkz: ahmet telli)
gidersen yikilir bu kent, kuslar da gider
bir nehir gibi susarim yuzunun deltasinda
yanlis adresteydik, kimsesizdik belki
sarisin bir saskinlik olurdu butun isiklar
biz mi yalnizdik, durmadan yagmur yagardi
usur muyduk nar cicekleri urpeririken
gidersen kim sular feslegenleri
kuslar nereye siginir aksam olunca
sessizligi dinliyorum simdi ve solugunu
sustugun yerde birseyler kiriliyor
bekleyis diyorum caddelere, dalip gidiyorsun
adini yaziyorum butun otobus duraklarina
opustugumuz her yer adinla aniliyor
bir de seni ekliyorum sususlarima
selamsiz saygisiz yuruyelim sokaklari
belki bizimle isiklanir butun varoslar
geriye mapushaneler kalir, pasli soguklar
adini bilmedigimiz doslar kalir yalniz
yuregimize aliriz onlari, isitiriz
gardiyan olamayiz kendi omrumuze her aksam
gidersen kar yagar avuclarima
bir ceylan sessizligi olur burada asklar
fiyakali isiklar yaniyor reklam panolarinda
durmadan cogaliyor faili mechul cinayetler
ve olu kuslar satiliyor butun cicekcilerde
menekseler nergisler yerine kus oluleri
bir su sesi bir feslegen kokusu simdi uzak
yanginlari animsatiyor genc olulere artik
bulvar kahvelerinde arabesk bir duman
sis ve intihar cokuyor butun birahanelere
bu kentin kunyesi bellidir artik ve sususun
isyan olur milyon kere, hic bilmez miyim
sokul yanima sen, ellerin simsicak kalsin
devriyeler basiyor karartilmis evleri yine
gidersen yikilir bu kent kuslar da olur
bir tufan olurum sustugun her yerde
(bkz: gidersen yikilir bu kent)
(bkz: gitmek)
hiç kimse bir aşkı
onarmaya kalkmasın
kaybedilmeye değer
en güzel anında bitirilmişse eğer
(bkz: ahmet telli)
onarmaya kalkmasın
kaybedilmeye değer
en güzel anında bitirilmişse eğer
(bkz: ahmet telli)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?