1467 basım nüshasında yer alan anadolu haritası oldukça ilgi çekici olan, islam çevrelerince batlamyus olarak tanınan ve esas adı ptolemy olan matematik, gökbilim ve coğrafya ile ilgilenen önemli şahıs.
Geographiké Hyphégesis adlı kitabı 15. yüzyılda bulunduktan hemen sonra, kısa bir süre içerisinde, Latince'ye çevrilmiş, 1406 yılında basılmış ve bu kitabın bir kısmında Anadolu haritası yer almış.
kitapta toplam 30'a yakın harita mevcut. 25'e yakını metinlere bağlı kalınarak çizilen, kalanları ise 15. yüzyıl bilgileri ile çizilen haritalardan oluşmaktadır.
dada akımının bir uzantısı, son derece subjektif olan Soyut Ekspresyonizm'in Birleşik Devletler ve Avrupa'daki egemenliğinden sonra, daha objektif olarak kabul edilebilir bir sanat formuna dönüşünü temsil eden, sıradan nesnelerin konu olarak kullanıldığı ve sıklıkla eserin içerisine fiziksel olarak da dahil edildiği bir san'at akımı.
temsilcileri Amerikalı Roy Lichtenstein, Claes Oldenburg ve ingiliz David Hockney, Eduardo Paolozzi, Richard Hamilton'dur.
temsilcileri Amerikalı Roy Lichtenstein, Claes Oldenburg ve ingiliz David Hockney, Eduardo Paolozzi, Richard Hamilton'dur.
çok genç yaşta realizmin içinden girip dışından çıkan ressam. bu yüzdendir bilinen çoğu eserinin insanlar üzerinde bıraktığı 'basitlik' etkisi. ya da:
Bu resim Pablo Picasso'nun genç metresi olan Marie-Thérèse Walter'i konu almakta. Genel kompozisyondan uzak olarak, resimde dikkatî çeken ilk unsur; Walter'in yüzü oluyor. Yüzü iki parçaya bölünmüş bir şekilde olan Walter'in soft bir lavanta pembesi ile resmedilen yüzünün tarafı oldukça durgunluk ve sakinlik ile temsil edilmekteyken, sarı yüzlü olan kısmı daha absürdlüğü temsil etmektedir. Picasso, Walter'in gündüz ile gece benliğini; masumânelikten cinsel hazza dönüşümü îmâ ediyor olabilir.
Bakışlarımızı biraz daha kompozisyona doğru çekecek olursak, arka planda yer alan baklava örüntüsünün Picasso'nun sıklıkla kendisi ile yıldızlarını buluşturduğu “commedia dell'arte”nin Soytarı (Harlequin) kostümü ile alâkası aşikârdır. Bu arka planı genellikle Picasso, belli tanıklıklar yapmada kullanmaktadır. Buradaki tanıklığı ise Walter'in gerek rûhanî gerek fizikî dönüşümlerine dair bir tanıklıktır.
Bu dönüşüm ölüme dönüşümdür. Resimde aynı zamanda bir "kendine beğenmişlik" ile alâkalı bir çeşitlilik bulunmaktadır. Walter, kendi ölümü ile yüzleşmekte ve onu bir baş olarak yansıtmaktadır. Kompozisyonun orta sağında yer alan yansıma, gelecekte siper almış kaderin kötülüğünün doğal bir röntgenini imlemektedir. Yüzün çehresi Walter ile benzemekte, lâkin bu sefer ne lavanta ne de sarılık; karanlık, göz yuvarları boş ve o cinsellik kısmından da eser yok denecek zerrede çarpık ve bükük; yaşlı ve dünyaya karşı oldukça kaygı beslemiş görünmektedir. Walter ise o tarafa doğru uzanmakta; benlik birlemek açısından.
Bakışlarımızı biraz daha kompozisyona doğru çekecek olursak, arka planda yer alan baklava örüntüsünün Picasso'nun sıklıkla kendisi ile yıldızlarını buluşturduğu “commedia dell'arte”nin Soytarı (Harlequin) kostümü ile alâkası aşikârdır. Bu arka planı genellikle Picasso, belli tanıklıklar yapmada kullanmaktadır. Buradaki tanıklığı ise Walter'in gerek rûhanî gerek fizikî dönüşümlerine dair bir tanıklıktır.
Bu dönüşüm ölüme dönüşümdür. Resimde aynı zamanda bir "kendine beğenmişlik" ile alâkalı bir çeşitlilik bulunmaktadır. Walter, kendi ölümü ile yüzleşmekte ve onu bir baş olarak yansıtmaktadır. Kompozisyonun orta sağında yer alan yansıma, gelecekte siper almış kaderin kötülüğünün doğal bir röntgenini imlemektedir. Yüzün çehresi Walter ile benzemekte, lâkin bu sefer ne lavanta ne de sarılık; karanlık, göz yuvarları boş ve o cinsellik kısmından da eser yok denecek zerrede çarpık ve bükük; yaşlı ve dünyaya karşı oldukça kaygı beslemiş görünmektedir. Walter ise o tarafa doğru uzanmakta; benlik birlemek açısından.
Charles Demuth'un eseri. Bu resmin konusu, ressam Demuth'un, Philadelphia'dayken Amerikalı şair ve fizikçi olan William Carlos Williams'la karşılaşması sonucu ortaya çıkıyor. Demuth oldukça çok yönlü olan bir sanatçıydı ve her konuya uygun bir resim kılıfı da buluyordu. Tarzını da bu doğrultuda değiştirdi.
Bu figür, 1924 ile 1929 yılları arasındaki 5 yılda yaptığı 'soyut' arkadaş portresi. Bu tablo William Carlos Williams'ın bir şiirine göndermede bulunuyor. William'ın "Büyük Figür" şiiri üzerine 5 rakamı boyanmış bir itfaiye aracının şehir sokaklarında hızla ilerleyişini görme deneyimini betimler. Demuth'un tablosu şiirin olduğu gibi resmedilmesi olmasa bile, "yağmur/ve ışıklar"ı ve "gon çınlamaları/siren ötüşleri/ve tekerlek sesleri"ni kesinlikle duyumsayabiliriz.
Bu figür, 1924 ile 1929 yılları arasındaki 5 yılda yaptığı 'soyut' arkadaş portresi. Bu tablo William Carlos Williams'ın bir şiirine göndermede bulunuyor. William'ın "Büyük Figür" şiiri üzerine 5 rakamı boyanmış bir itfaiye aracının şehir sokaklarında hızla ilerleyişini görme deneyimini betimler. Demuth'un tablosu şiirin olduğu gibi resmedilmesi olmasa bile, "yağmur/ve ışıklar"ı ve "gon çınlamaları/siren ötüşleri/ve tekerlek sesleri"ni kesinlikle duyumsayabiliriz.
İtalya, Floransa çıkışlı, 15 ile 17. yüzyılları içine alan bir dönem. Öyle bir dönem ki hem hümanizm yükselişine hem de Yunan ve Roman klasik geçmişine denk geldi; bunları teker teker inceleme fırsatı buldu. Rönesans döneminde, dönem öncesinde yalnızca zan'aatkâr olan kimseler artık san'atçı statüsüne yükseldi ve halktan üstün bir sınıf olarak kabul gördü. Kilise baskıları olmasına rağmen seküler ilginin artmasıyla bu baskıya san'at karşı çıktı.
Klasik san'at örnek alındı. Doğa, insan anatomisi ve perspektif detaylı bir çerçevede işlendi. Eskiden etüt edilen figürler buğulu iken bu dönemde canlılık kazandı. Klasik Rönesans diyebileceğimiz yüzyıl 15. yüzyıldır. Massaccio, Brunelleschi, Donatello, Botticelli ve bunlar gibi san'atçılar Rönesans'a Floransa'da önayak oldular. Aynı şekilde İtalya'nın başka şehirlerinde de san'atçılar bu akıma öncülük ediyorlardı.
Yüksek Rönesans ise 16. yüzyıl başları ve sonrası için kullanılan bir tanımdır. da Vinci, Raphael, Michelangelo ve İtalya dışında bir ekol olarak Dürer'in çalışmaları bu döneme aittir. Rönesans'ın en uç noktalarıdır, bu dönemde yapılan eserler.
İtalyan sanatçıların yaratıcı eserleri Rönesans boyunca Milan'daki Sforza ve Floransa'daki Medici ailesi gibi önde gelen, zengin ailelerin himayesiyle desteklendi. Ayrıca II. Julius ve X. Leo gibi papalar da sanatçıları himaye edenler arasındaydı.
Kuzey Avrupa taraflarına Rönesans rüzgârı 15. yüzyıl başlarında van Eyck tarafından esmiştir. Avrupa'yı dolaşan bu rüzgâr Fransa, Almanya, İngiltere gibi yerlere de esmiştir. Fransa'ya bizzat İtalyan san'atçılar tarafından, Almanya'ya Dürer, İngiltere'ye de Holbein tarafından Rönesans getirilmiştir.
Klasik san'at örnek alındı. Doğa, insan anatomisi ve perspektif detaylı bir çerçevede işlendi. Eskiden etüt edilen figürler buğulu iken bu dönemde canlılık kazandı. Klasik Rönesans diyebileceğimiz yüzyıl 15. yüzyıldır. Massaccio, Brunelleschi, Donatello, Botticelli ve bunlar gibi san'atçılar Rönesans'a Floransa'da önayak oldular. Aynı şekilde İtalya'nın başka şehirlerinde de san'atçılar bu akıma öncülük ediyorlardı.
Yüksek Rönesans ise 16. yüzyıl başları ve sonrası için kullanılan bir tanımdır. da Vinci, Raphael, Michelangelo ve İtalya dışında bir ekol olarak Dürer'in çalışmaları bu döneme aittir. Rönesans'ın en uç noktalarıdır, bu dönemde yapılan eserler.
İtalyan sanatçıların yaratıcı eserleri Rönesans boyunca Milan'daki Sforza ve Floransa'daki Medici ailesi gibi önde gelen, zengin ailelerin himayesiyle desteklendi. Ayrıca II. Julius ve X. Leo gibi papalar da sanatçıları himaye edenler arasındaydı.
Kuzey Avrupa taraflarına Rönesans rüzgârı 15. yüzyıl başlarında van Eyck tarafından esmiştir. Avrupa'yı dolaşan bu rüzgâr Fransa, Almanya, İngiltere gibi yerlere de esmiştir. Fransa'ya bizzat İtalyan san'atçılar tarafından, Almanya'ya Dürer, İngiltere'ye de Holbein tarafından Rönesans getirilmiştir.
umut sarıkaya'nın bir aralar çizdiği seri.
sorumsuz, ortak alana saygısız, çok bencil, kavgacı ve gürültücü, kendine müslüman ve bir hayâli arkadaşa sahip bukowski ile ev arkadaşı olmanın sıkıntılarını anlatmaktadır.
sorumsuz, ortak alana saygısız, çok bencil, kavgacı ve gürültücü, kendine müslüman ve bir hayâli arkadaşa sahip bukowski ile ev arkadaşı olmanın sıkıntılarını anlatmaktadır.
ev arkadaşı olmayacak yazar.
(bkz: bir ev arkadaşı olarak charles bukowski)
(bkz: bir ev arkadaşı olarak charles bukowski)
1980 sonrası ilk albümleri ile şuan boğulmakta olduğum shoegaze denizinde oluşan tsunamide öncü sarsıntı dalgaya sahip grup.
şair.
ama diğer şairlerden, en azından bazılarından, ayrılan bir yönü vardır. o da yazdığı çoğu şiirde geçen dizelerin kendisine ait olmamasıdır. hatta kendi düşünce yapısına zıt şairlerin bile dizelerini alacak kadar da ileriye gitmiştir. şiirlerinde özellikle komünist charles baudelaire etkisi bariz bir şekilde görülmektedir.
ama diğer şairlerden, en azından bazılarından, ayrılan bir yönü vardır. o da yazdığı çoğu şiirde geçen dizelerin kendisine ait olmamasıdır. hatta kendi düşünce yapısına zıt şairlerin bile dizelerini alacak kadar da ileriye gitmiştir. şiirlerinde özellikle komünist charles baudelaire etkisi bariz bir şekilde görülmektedir.
turgay fişekçi tarafından bir anısına vâkıf olduğum, bizzat lise edebiyat öğretmenim tarafından da tanıdığım şair. kendisine ait sevdiğim şiir sayısı bir elin parmaklarını geçmez.
turgay fişekçi ve san'at arkadaşlarının takıldığı bir mekâna ismet özel geliyor. mekânda bulunan insanlarda sol ağırlıklı görüş hâkim ve ismet özel durmadan yakınıyor, siz solcular emperyalizme dem vuruyorsunuz ama emperyalizmin ürettiği sigaraları içiyorsunuz, hiç mi düşünmüyorsunuz bunu diyor. hâliyle hak veriyorlar.
o günden 1-2 hafta sonra, galata'da ismet özel'i görüyorlar. ceketini bir eliyle omuzundan sarkıtmış, elinde de püfür püfür içtiği bir sigara.
böyle bir adamdır ismet özel.
turgay fişekçi ve san'at arkadaşlarının takıldığı bir mekâna ismet özel geliyor. mekânda bulunan insanlarda sol ağırlıklı görüş hâkim ve ismet özel durmadan yakınıyor, siz solcular emperyalizme dem vuruyorsunuz ama emperyalizmin ürettiği sigaraları içiyorsunuz, hiç mi düşünmüyorsunuz bunu diyor. hâliyle hak veriyorlar.
o günden 1-2 hafta sonra, galata'da ismet özel'i görüyorlar. ceketini bir eliyle omuzundan sarkıtmış, elinde de püfür püfür içtiği bir sigara.
böyle bir adamdır ismet özel.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?