"soyadımın bütün harflerini atıyorum. bu albüm; en güzel yerinde bitirilmişse eğer, kaybedilmeye değer aşklara adanmıştır. ve bu albüm; güneşin yavaş yavaş kuzeye çekilirken, akdenizde bıraktığı iki şeye, aşka ve şiire ithaf olunmuştur. ve de bu albüm; üzerinde isimlerini okuduğunuz, ya da kalbimizde durup yazmayı unuttuğumuz, yürek mangallarımızın kömürlerine kıvılcımlar saçan, tüm dostlarım ve dostlarımıza teşekkür ederken... iki omuzumda var olan melek sayısını dörde çıkaran tanrım, yukarıdan seyreden babam, iyiki de doğurmuş anam, vazgeçemediğim tek kadın; sedam, koskocaman ailem, dev gibi şair cemal süreya ve tüm şairlere...
yaşadığım çocuksu, platonik, eksik, erken, gençken, zamansız,
evet derken hayır aşklara, geldin değiştirdin tüm anılarımı diyebileceğim aşklara, ayrılmanın vahşi tadına, ezgiler tarafından satın alınmış yüreğim, çıkan her güneş, yaktığım her mum, kaybettiğim her şey, emeğin her türlüsü, sevdanın en acısı ve sen canım... hepsinden önemlisi, alın yazımın tek okunaklı yeri, sana, sırf sana, sırf varlığınla bu zalim dünyaya kattığın güzellik için sana adanmıştır.
ah ne çok sevmişim seni...
sen desem seni bilir misiniz,
sen diye bir desen çizebilir misiniz,
bir mesken bulamadım kalbime,
büyük aşklar vardır bilir misiniz?"
satirlarinin sahibi sanatçi...
yaşar
sevda sinemalarda adlı son albümünü piyasaya çıkarmış müthiş sözler yazabilen duygusal insan.
(bkz: acitmiyor sevdan)
ışıkları kapayıp, kulağımda kulaklıklarla son ses dinlenicek seslerden biri.. ses tonu şarkı sözleri melodinin akıcılığına büyülendiğim çok uzun zaman dinlesemde bıkmamaın mümkün olmadığı yaratıcı kişilik...
16 mayısda osmangazi üniversitesi bahar şenliklerine gelecek romantik prens.
1970 adana doğumlu, divane adlı albümü ile ünlenmiş, marmara üniversitesi mezunu, gitarı da hakkını vererek çalan, tür popunda son 10 seneye imzasını atmış, nadir kişilerden, geldiği yeri fazlasıyla hak eden, flamenko tarzı bir albüm yapsa, sevenleri tarafından peynir ekmek gibi satması muhtemel olan; sağlam içici olduğu bilinse de, o şarkılar yapsın biz kör bıçak olalım, kesmeyelim, bilenmeyelim; bilenemeyelim dedirten sanatçı.
gece itibariyle harbiye acikhava tiyatrosunda son derece mukemmel bir konser vermis ve sevenleri mest etmis kendine has tarzi olan saglam sarkici..
yeni albumu "hatirla"yi 20 mayista cikaracak olan,ozellikle de kafayi yedirten ve ayrilik sonrasi icirten sarki sozleri yazan,medya maymunu olmayi reddetmis harbi sarkici.
attila ilhanın şiirini mükemmel yorumlayan sanatçı,zaten çoğu şarkısı güzel di de,bu seferkini dinlediğim de içim cız ediyor;neleri hatırlıyorum arada kim bilir,duygulanıyorum...(bkz: beni koyup gitme)
soyadının bütün harflerini atıp pop dünyasına atılmış, yaptığı müziğin farkı ilk dinleyişte
anlaşılan, hayranları tarafından da oldukça sevilen, takdir edilen müzisyen şahsiyet. şarkılarındaki havaya kendini kaptırdıktan sonra bırakması zordur yaşar’ı. internetten indirmek yerine, paraya kıyıp da albümlerinin alınabilitesi ihtimali yüksektir zannımca.
müziği güzeldir; lakin biraz dikkat edince cemal süreya’dan hayli esinlendiğini görürüz sevgili yaşar’ın. yine de şairden aldığı duyguyu müziğine çok orijinal şekilde aksettirmiş, yeni baştan yaratmıştır adeta. yakışıyor kendisine, kutluyoruz. aynen devam etsin böyle. yaz bitti gibi bir şarkı gelmez piyasaya bir daha. hasret ayazları da ayrı bir şaheserdir zati. aşk acısı çekiyorsan aç karna dinleme bu şarkıyı, direkt midene iner ağrısı. mide fesadı geçirirsin. uyarmadı deme sonra...
anlaşılan, hayranları tarafından da oldukça sevilen, takdir edilen müzisyen şahsiyet. şarkılarındaki havaya kendini kaptırdıktan sonra bırakması zordur yaşar’ı. internetten indirmek yerine, paraya kıyıp da albümlerinin alınabilitesi ihtimali yüksektir zannımca.
müziği güzeldir; lakin biraz dikkat edince cemal süreya’dan hayli esinlendiğini görürüz sevgili yaşar’ın. yine de şairden aldığı duyguyu müziğine çok orijinal şekilde aksettirmiş, yeni baştan yaratmıştır adeta. yakışıyor kendisine, kutluyoruz. aynen devam etsin böyle. yaz bitti gibi bir şarkı gelmez piyasaya bir daha. hasret ayazları da ayrı bir şaheserdir zati. aşk acısı çekiyorsan aç karna dinleme bu şarkıyı, direkt midene iner ağrısı. mide fesadı geçirirsin. uyarmadı deme sonra...
hakkinda:
*5 nisan 1970de adanada doğdu.
*m.ü işletme fakültesini bitirdikten sonra, *istanbul üniversitesinde finans alanında yüksek lisans yaptı.
*gitarıyla ilk flörtü 16 yaşındayken başladı.
*gitarı sayesinde çok genç kızı tavladığını itiraf ediyor.
*öğrencilik dönemini geçirdiği istanbulda hayli zor günler geçirdi.
*öğrenci evinde kaldı. öğrenci harçlığı ile geçindi.
*bu dönemde para kazanabilmek için turist rehberliği yaptı.
*yine bu dönemde, gitarıyla yaptığı sololar ve söylediği şarkıların insanları etkilediğini fark etti. o gitarını eline alıp çalmaya başlayınca, çevresinde kitleler toplanıyordu.
*kitleler onu yüreklendirdi ve barda çalmaya cesaret etti.
*şöhretinin ilk basamağı, modadaki han bar oldu.
*burada kendi eserleriyle bir hayli beğeni topladı. bir albüm yapma fikri de bu barda elde ettiği başarı sonucu doğdu.
ilk albümü, "divane" 1995 yılında piyasaya çıktığında, onun ismi de zirveye çıktı. albüm 500 bin üzeri satış grafiği çizdiği için "altın plak"la ödüllendirildi.
bu albüm, unutulamayan sevgiliye adanmıştı adeta. acı çeken bir kalbin ezgileri yankılanıyordu şarkılarda...
*unutulamayan kadına şöyle bir seslenişi var yaşarın; "... ayrılmanın vahşi tadına, ezgiler tarafından satın alınmış yüreğim, çıkan her güneş, yaktığım her mum, kaybettiğim her yaş, emeğin her türlüsü, sevdanın en acısı ve sen canım hepsinden önemlisi, alın yazımın tek okunaklı yeri, sana, sırf sana, sırf varlığınla bu zalim dünyaya kattığın güzellik için sana adanmıştır... ah ne çok sevmişim seni..."
ama sevgili belli ki yaşara çok çektirmişti... *o her ne kadar bir arkadaşımın hikayesinden etkilendim de yazdım dese de "onun vedası"nda sanki o unutulmayan kadından söz eder gibi; "çok mu kolay bu son demesi, vermiyorum ki son nefesi... voltalar atıyorlar, içimde pişmanlıklar, şimdi sen mi ben mi, kıydılar ikimize..."
*"divane", "kumralım", "bir tanem" hep bu sevgiliye ait şarkılar...
*ikinci albümü, "esirim" çıkardığında da bu sevgiliden aldığı esinlerin hala sürmekte olduğu hissediliyordu;" sensiz olmuyor yerine konmuyor, kimsenin eli senin gibi dokunmuyor, karlara inat yürürüm yollarına, adını camlara yazdım okunmuyor..."
*ona "sevgilin için ne yaptın?" diye sorduklarında onun verdiği yanıt şu oluyor; "iki tane albüm yaptım."
bu unutulmaz sevgilinin, yaşarın kalbinde bıraktığı izler, birçok kadının kalbinin kırılmasına da yol açtı. çünkü yaşar yaşadığı bu tutkulu aşkın ardından gerçek anlamda bir kere daha aşık olamadı.
*yaşar, yaralı bir erkeğin çok tehlikeli olabileceğinin bir kanıtı. birlikte olduğu kadınlara karşı duyarsız tavırlarıyla tanınıyor.
ama o kendisini bir "aşk adamı" olarak tanımlıyor.
ama hemen ardından ekliyor, "ilişkilerinde, başarısız bir aşk adamı."
*yaşar kadınlardan anlıyormuş ama kadın dilinden anladığını sanmıyormuş. açıkçası bunu anlayabilen bir erkeğin varlığına da inanmıyormuş.
*sanatçıyı besleyen aşk ve acıdır. bunun için yaşarda her bahar part time aşık olmaya başladı. bu bahar özlem yıldıza aşık olduğu söyleniyor. ama bu aşkın part time mı kalacağı yoksa tutkulu bir aşka mı dönüşeceği henüz belli değil...
*her erkek gibi o da güzel kadınları seviyor. özellikle de uzun bacaklı olurlarsa.
cüretkar ve laubali kadınlar onun hiç tipi değil.
*yaşar, şiire tutkun bir sanatçı. bu konuda da hayli bilgili. adeta yürüyen bir antoloji...
en sevdiği şair cemal süreyya...
onun en çok "karne" isimli şiirini seviyor: "kısacası o yıllarda ben... iki kişiyi birden severdim, karnemde sevinç bir aşk iki..."
yaşar, o yıllarda bu şiiri çok sevmiş, sevmesine ama ne anlam ifade ettiğini anlayabilmesi için yılların acı tecrübelerini deneyimlemesi gerekmiş.
*şarkı sözlerinde bol miktarda yer alan "kuşlar" da bu şairden etkilenimlerinin bir uzantısı.
cemal süreyyanın "sevda sözleri" onun için bir baş ucu kitabı.
*yaşar, utangaç bir erkek olduğunu her fırsatta dile getiriyor.
onun bir yanıyla maço, bir yanıyla kırılgan bir çocuk olduğu söyleniyor.
*türk pop müziğinde, tarkanın sesini ve karizmasını çok beğeniyor. mustafa sandalın tarzını taktir ediyor. nilüfer, kayahan, mfö, bülent ortaçgil, barış manço onun en hayranlık duyduğu sanatçılar.
kayahan, onun idolü.
nilüfer ise, en sevdiği, hatta taptığı kadın vokal.
*müzikte, çok bağırıp çağırmayan, şarkıları cool bir tarzda seslendiren sanatçıları seviyor. mesela brian adams onun en tuttuğu sanatçılardan biriymiş.
*eserlerini, başka sanatçılarla paylaşma konusunda biraz tutucu. bunun kendisine biraz ters geldiğini söylüyor. bir keresinde zerrin özer ondan bir eserini istemiş. "ama, ona layık bir eserimi bulamadım. bundan ötürü de çok derin bir üzüntü duydum," diyor. ancak çok sevdiği ve tarzına güvendiği sanatçılara eserlerini verebileceğini söylüyor.
*yemeye, içmeye çok düşkün... yemek konusunda bir gurme olmasa da yakın.
*o, bir koç burcu erkeği. ve bir koç erkeğinin en erojen bölgesi neresi diye, merak ediyorsanız; "beyni" olarak nitelendiriyor astroloji uzmanları.
*yaşar, bir hedonist yani keyfine oldukça düşkün bir insan. karnı toksa, elinde gitarı varsa, hele bir de bir yaz akşamı yıldızların altında, hamakta yatıyorsa... o zaman değmeyin yaşarın keyfine...
ama en güzel bestelerini keyfindeyken değil, azaptayken yaptığını söylüyor, mesela, "onun vedası" ve "günahsız" şarkıları, askerde soğuk bir kış günü gece nöbetindeyken çıkmış. "gerçi vatan borcu kutsaldır ve nöbet azap değildir ama yine de soğuk insanı fena vuruyor" diyor.
*o, her yanı kalabalık olsa da içsel yalnızlığını korumayı seven insanlardan.
*5 nisan 1970de adanada doğdu.
*m.ü işletme fakültesini bitirdikten sonra, *istanbul üniversitesinde finans alanında yüksek lisans yaptı.
*gitarıyla ilk flörtü 16 yaşındayken başladı.
*gitarı sayesinde çok genç kızı tavladığını itiraf ediyor.
*öğrencilik dönemini geçirdiği istanbulda hayli zor günler geçirdi.
*öğrenci evinde kaldı. öğrenci harçlığı ile geçindi.
*bu dönemde para kazanabilmek için turist rehberliği yaptı.
*yine bu dönemde, gitarıyla yaptığı sololar ve söylediği şarkıların insanları etkilediğini fark etti. o gitarını eline alıp çalmaya başlayınca, çevresinde kitleler toplanıyordu.
*kitleler onu yüreklendirdi ve barda çalmaya cesaret etti.
*şöhretinin ilk basamağı, modadaki han bar oldu.
*burada kendi eserleriyle bir hayli beğeni topladı. bir albüm yapma fikri de bu barda elde ettiği başarı sonucu doğdu.
ilk albümü, "divane" 1995 yılında piyasaya çıktığında, onun ismi de zirveye çıktı. albüm 500 bin üzeri satış grafiği çizdiği için "altın plak"la ödüllendirildi.
bu albüm, unutulamayan sevgiliye adanmıştı adeta. acı çeken bir kalbin ezgileri yankılanıyordu şarkılarda...
*unutulamayan kadına şöyle bir seslenişi var yaşarın; "... ayrılmanın vahşi tadına, ezgiler tarafından satın alınmış yüreğim, çıkan her güneş, yaktığım her mum, kaybettiğim her yaş, emeğin her türlüsü, sevdanın en acısı ve sen canım hepsinden önemlisi, alın yazımın tek okunaklı yeri, sana, sırf sana, sırf varlığınla bu zalim dünyaya kattığın güzellik için sana adanmıştır... ah ne çok sevmişim seni..."
ama sevgili belli ki yaşara çok çektirmişti... *o her ne kadar bir arkadaşımın hikayesinden etkilendim de yazdım dese de "onun vedası"nda sanki o unutulmayan kadından söz eder gibi; "çok mu kolay bu son demesi, vermiyorum ki son nefesi... voltalar atıyorlar, içimde pişmanlıklar, şimdi sen mi ben mi, kıydılar ikimize..."
*"divane", "kumralım", "bir tanem" hep bu sevgiliye ait şarkılar...
*ikinci albümü, "esirim" çıkardığında da bu sevgiliden aldığı esinlerin hala sürmekte olduğu hissediliyordu;" sensiz olmuyor yerine konmuyor, kimsenin eli senin gibi dokunmuyor, karlara inat yürürüm yollarına, adını camlara yazdım okunmuyor..."
*ona "sevgilin için ne yaptın?" diye sorduklarında onun verdiği yanıt şu oluyor; "iki tane albüm yaptım."
bu unutulmaz sevgilinin, yaşarın kalbinde bıraktığı izler, birçok kadının kalbinin kırılmasına da yol açtı. çünkü yaşar yaşadığı bu tutkulu aşkın ardından gerçek anlamda bir kere daha aşık olamadı.
*yaşar, yaralı bir erkeğin çok tehlikeli olabileceğinin bir kanıtı. birlikte olduğu kadınlara karşı duyarsız tavırlarıyla tanınıyor.
ama o kendisini bir "aşk adamı" olarak tanımlıyor.
ama hemen ardından ekliyor, "ilişkilerinde, başarısız bir aşk adamı."
*yaşar kadınlardan anlıyormuş ama kadın dilinden anladığını sanmıyormuş. açıkçası bunu anlayabilen bir erkeğin varlığına da inanmıyormuş.
*sanatçıyı besleyen aşk ve acıdır. bunun için yaşarda her bahar part time aşık olmaya başladı. bu bahar özlem yıldıza aşık olduğu söyleniyor. ama bu aşkın part time mı kalacağı yoksa tutkulu bir aşka mı dönüşeceği henüz belli değil...
*her erkek gibi o da güzel kadınları seviyor. özellikle de uzun bacaklı olurlarsa.
cüretkar ve laubali kadınlar onun hiç tipi değil.
*yaşar, şiire tutkun bir sanatçı. bu konuda da hayli bilgili. adeta yürüyen bir antoloji...
en sevdiği şair cemal süreyya...
onun en çok "karne" isimli şiirini seviyor: "kısacası o yıllarda ben... iki kişiyi birden severdim, karnemde sevinç bir aşk iki..."
yaşar, o yıllarda bu şiiri çok sevmiş, sevmesine ama ne anlam ifade ettiğini anlayabilmesi için yılların acı tecrübelerini deneyimlemesi gerekmiş.
*şarkı sözlerinde bol miktarda yer alan "kuşlar" da bu şairden etkilenimlerinin bir uzantısı.
cemal süreyyanın "sevda sözleri" onun için bir baş ucu kitabı.
*yaşar, utangaç bir erkek olduğunu her fırsatta dile getiriyor.
onun bir yanıyla maço, bir yanıyla kırılgan bir çocuk olduğu söyleniyor.
*türk pop müziğinde, tarkanın sesini ve karizmasını çok beğeniyor. mustafa sandalın tarzını taktir ediyor. nilüfer, kayahan, mfö, bülent ortaçgil, barış manço onun en hayranlık duyduğu sanatçılar.
kayahan, onun idolü.
nilüfer ise, en sevdiği, hatta taptığı kadın vokal.
*müzikte, çok bağırıp çağırmayan, şarkıları cool bir tarzda seslendiren sanatçıları seviyor. mesela brian adams onun en tuttuğu sanatçılardan biriymiş.
*eserlerini, başka sanatçılarla paylaşma konusunda biraz tutucu. bunun kendisine biraz ters geldiğini söylüyor. bir keresinde zerrin özer ondan bir eserini istemiş. "ama, ona layık bir eserimi bulamadım. bundan ötürü de çok derin bir üzüntü duydum," diyor. ancak çok sevdiği ve tarzına güvendiği sanatçılara eserlerini verebileceğini söylüyor.
*yemeye, içmeye çok düşkün... yemek konusunda bir gurme olmasa da yakın.
*o, bir koç burcu erkeği. ve bir koç erkeğinin en erojen bölgesi neresi diye, merak ediyorsanız; "beyni" olarak nitelendiriyor astroloji uzmanları.
*yaşar, bir hedonist yani keyfine oldukça düşkün bir insan. karnı toksa, elinde gitarı varsa, hele bir de bir yaz akşamı yıldızların altında, hamakta yatıyorsa... o zaman değmeyin yaşarın keyfine...
ama en güzel bestelerini keyfindeyken değil, azaptayken yaptığını söylüyor, mesela, "onun vedası" ve "günahsız" şarkıları, askerde soğuk bir kış günü gece nöbetindeyken çıkmış. "gerçi vatan borcu kutsaldır ve nöbet azap değildir ama yine de soğuk insanı fena vuruyor" diyor.
*o, her yanı kalabalık olsa da içsel yalnızlığını korumayı seven insanlardan.
"kör bıçak" isimli şarkısını,ayrılık acısı çektiği sıralarda,bir gecede besteleyip,stüdyoya girip bir kerede okuyup çıktığını kendi ağzından,1999 yılında katıldığı beyaz showdan öğrendiğim müzisyen.
ayrıca aynı programda bütün şarkılarını yıllar yılı aşık olduğu tek bir kadına yazdığını da belirtmiştir.
ayrıca aynı programda bütün şarkılarını yıllar yılı aşık olduğu tek bir kadına yazdığını da belirtmiştir.
ne güzel sesi vardır öyle.
(bkz: pakpen reklamı)
yeni albümü mayıs ayında raflarda yerini almıştır, albümün adı eski yazlar. toplamda 8 şarkı var ve bir şarkısının da senfonik versiyonunu koymuş. eski albümlerine ve bu albüm için yaklaşık olarak 2 sene beklemiş olmamıza bakarsak, o kadar da harika bir albüm değildir.
albümdeki şarkılar şunlardır
nerelerdesin
yüreğimi kaybettim
toplayıver beni
ahududu şekerim
eski yazlar
ayrılık geçer
devinim
son gece
toplayıver beni - senfonik
albümdeki şarkılar şunlardır
nerelerdesin
yüreğimi kaybettim
toplayıver beni
ahududu şekerim
eski yazlar
ayrılık geçer
devinim
son gece
toplayıver beni - senfonik
yonetim kurulunda yer aldigi popsavdan istifa etmi$.
cemal süreya vakfının kurucularındandır.
şehir yalnızlığı adlı albümünü çıkarmış sanatçı. 90'lar esintisini sürdüren kişilik. Bu kendini bozmama hali kendisi kadar olmasa da baha'da da mevcuttur.
bu kadar entry var bir cagrisim bir cagrisim yok buyrun buda cagrisim: (bkz: kaşar)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?