yaran fıkralar

26 /
dede
temel,dursun ve iki çırak küçük bir imalathanede 3-5 yıldır çalışıyorlar. sabah patronla iş yerine gelip akşam 21.00 de hep birlikte işten çıkyorlarmış. fakat son bir aydır patron öğleden sonra 5 cıvarları iş yerinden ayrılıyormuş ve ertesi sabah geliyormuş. yine patonun erken çıktığı bir gün temel dursun’a demişki - nasılsa patron gelmez bizde iş yerini kapatalım kahveye okey oynamaya gidelim demiş. dursun’da - tamam demiş kapatmışlar çıkmışlar. kahveye giderken temel eve uğrayayımda ceketimi alayım kahveye gelirim demiş. temel evin kapısını açmış ceketetini alırken yatak odasından sesler geldiğini duyar kapıyı yavaşca aralar ne görsün patronla kendi karısı sevişiyorlar. ses çıkarmadan hemen evden çıkar koşarak kahveye gider. dursun’a - eyvah az daha patrona yakalanacaktım, patron bizim evdeymiş.
isyankarmuhabir
agnostik vatandaşın birinin devlet dairesine işi düşmüş. görevlii memura ulaşıp derdini anlattıktan sonra, memur, vatandaşın eline doldurması gereken bir form vermiş. vatandaş formu doldurmuş ama din kısmını boş bırakmış, malum siyasi ortam birazda gergin olduğundan din kısmına agnostik yazmak istememiş fakat devlet asla boşluk kabul etmez, görevli memur hemen müdahale ederek dini kısmınıda doldurmasını istemiiş vatandştan.
vatandaş : "ben agnostiğim"
memur: "olsun olsun kardeşim hepimiz allahın kuluyuz sonuçta"
rumuz pilis tiray egen
ankara’da, adamin biri isine giderken birden
anormal bir trafigin icine duser, trafik bir milimetre bile
kipirdamamaktadir. bir sure sonra arabasinin yan
camina birisinin tikladigini gorur ve camini acar

-ne var, ne olmus acaba???
+teroristler tayyip erdogan’i yakaladilar....eger 1 milyar tl verilmezse uzerine benzin dokup yakacaklarmis! iste onun icin herkesten biraz yardim topluyoruz.
-insanlar ne kadar veriyor ortalama olarak?
+valla, yaklasik olarak 5’er litre...
john maynard keynes
köyü basan bir gurup terörist bütün köy halkını sıraya dizer… grubun başı köy halkına derki…
- hayatta kalabilmeniz için bir şansınız var. köyün erkekleri tek sıra dizilecekler. hepiniz mallarınızı çıkartacaksınız. karıların gözünü bağlayacağım. gözü bağlı olarak kadınlar hepsine elleyecek. kim kocasınınkini elleyerek tanırsa o karı kocanın hayatını bağışlayacağım… derken kadınlar birer birer gözleri bağlanıp getirilir.
- birinci kadın başlar. “ bu değil, bu değil, bu değil bu!! “ kocasını ve kendini ölümden kurtarır.
- ikinci kadın gelir. “bu değil, bu değil, bu değil, bu değil, bu değil, bu değil, bu!”.. onlarda kurtulurlar. üçüncü kadınıda getirdiklerinde terörist dayanamayıp adamların arasına geçer. kadın başlar kocasını aramak için ellemeye.
- bu değil, bu değil, bu değil, bu değil, bu bizim köyden değil, bu değil, bu değil, bu….
independence
yeryüzündeki herkes ölür ve azrail karşılarına alır..ve derki:

"erkekler 2 sıra ...olsun; bir sırada karıları tarafından yönetilen erkekler, diğer sırada karılarını yöneten erkekler. ayrıca bütün kadınları cennete; onlar meleklerle birlikte gidecekler şimdi.."

böylece kadınlar gittikten sonra azrail erkeklerin karşısına geçer. bir bakar ki karıları tarafindan yönetilen erkeklerin sırası 100 km.’den uzun; ama karılarını yöneten erkeklerin sırasında sadece bir adam duruyor. azrail diğer sıradakilere çok kızar:

"kendinizden utanın!! sizi bu dünyada güç ve idarenin temsilcisi olarak yaratıldınız ve şuraya bakın, hepiniz güçsüz karaktersiz 100 km.lik bir sürü olmuşsunuz. bakın bir tek erkek şu yan sırada tek başına gururla dikiliyor. ondan ders alın!

anlat bakalım bunlara, sen ne yaptın da "karılarını yöneten erkekler" sırasında bir tek sen oldun?"

ve adam cevap verir: -

"bilmem... karım bana burda durmamı söyledi"
isyankarmuhabir
güzel bir bahar günü isa ve musa yanlarında da yaşlıcana bir adamla golf oynayarak bir yandan da laflıyorlarmış. vuruş sırası musya geldiğinde musanın topu tam gölete düşmek üzereyken göletteki sular kenara çekilerek topa yol vemiş ve topun deliğin yakına gimtesine musade etmiş. hafif gülerek vuruşunu yapar isa, top tam suya düşecekken top suyun üzerinde asılı kalır ve yoluna devam ederek deliğe yakın bir yerde durur. olanları uzaktan izleyen yaşlı golfçü de vuruşunu yapar göleti geçen topu tam kumlara saplancakken bir kurbağa topu yutar kurbağa tam göle dalacakken onu bir kartal alır kurbağa topu ağzından düşürür yola fırlayan top bir kamyonun tekerleğnden seker ve tekrar oyun sahasına düşer ve deliğe en yakın yerde durur. musa isa ya döner ve ’’ işte babanla golf oynamayı buz yüzden sevmiyorum’’ der.
independence
babaanne torununu ziyarete gider. torunu giyinmeye üşendiği için kapıyı çıplak o...larak açar.
babaanne: bu ne hal kızım üstüne niye bir şey giymedin deyince
torunu : babannecim görmüyormusun üstümde aşkın elbisesi var der.
torunun bu cevabı babannenin hoşuna gider..
eve gidince babanne de kocasına kapıyı çıplak olarak açar kocası :
karıcım bu ne hal diye sorunca
babaannede : görmüyormusun hayatım üstümde aşkın elbisesi var der.
kocası biraz durakladıktan sonra
cevap verir : keşke ütüleseydin
independence
bir uçakta cingoz bir avukat ile sarisin aptal gorunuslu bir hanim yanyana oturu...yorlar. avukat hem hanimla yakinlasmak hem de hoşca vakit gecirmek icin bir oyun teklif ediyor. kabul gorunce oyunu anlatiyor:

-size bir soru soracagım, cevabi bilemezseniz bana 5 dolar vereceksiniz, sonra siz soracaksınız bilemezsem ben size 50 dolar verecegim.

ve ilk soruyu soruyor:

-ay ile dunya arasindaki uzaklik ne kadardir?

kadin tek soz soylemeden cantasindan 5 dolar cikarip adama uzatmis.

soru sorma sirasi sarisina gelmis:

-tepeye 3 ayakla tirmanip 4 ayakla asagi inen sey nedir?

adam dakikalarca dusunmus yanıtı bulamamış. cüzdanindan 50 dolar cikarip kadina uzatmis. kadin parayi kibarca alip cantasina koyarken avukat merakla sormus:

-cevap ne peki ?

kadin tek kelime etmeden cantasini acmis ve 5 dolar vermiş.
independence
delikanlı uçakta güzel bir sarışının yanına düşmüş.hemen sarkmış sarışına; ’yan ...yana otururken muhabbet edilirse seyahat çok kısa sürer,hadi konusalım ’ demiş.

sarisin okuduğu kitabi yavaşça kapatarak ’ne üzerine konuşmak istersin’ demiş. delikanlı ’valla bilmem ki mesela nükleer enerjiye ne dersin?’

sarisin; ’enteresan bir konu, olabilir , ama önce sana bir soru sorayım...at inek ve geyik ayni şeyi yerler..yani ot. ama çıkartırlarken geyik küçük parçalar halinde, inek lappadanak parçalar halinde, at da pişmaniye topları gibi çıkartır.

neden olduğunubiliyor musun ?’ delikanlı ; ’valla en ufak bir fikrim yok’ demiş, bunun üzerinesarisin; ’ bir b.ktan anlamazken nükleer enerjiyi nasıl tartışabileceğini zannediyorsun ?’

eflatun
anne oğluna sorar:
-oğlum evlenmek istiyorum!der
oğlu bu duruma sinirlenir...
-bu yaştan sonra ne yapacaksın kocayı der.
anne cevap verir:
-ah oğlum anan koca yüzümü gördü!ali veli üçte ondan evveli,
recep,şaban,ramazan birde rahmetlik baban...
eflatun
temel,hanımı fadime’nin hızlı hızlı kazak ördüğünü görünce ,
’amma da hızlı örüyorsun!’der.
fadime:
’hızlı davranmak zorundayım...yün bitmeden kazağı örmem gerekiyor’
arh negatif
imam birgün namazda gaz kacırır
çok utanır hemen karısını alıp
köyü terk eder.aradan 20 yıl qeçer
imam köyünü özler kalk hanım
gidelim benm olayı herkez unutmuştur
söyle bi yoklarız unutmamışlarsa geri
geliriz der. köye yaklaşırken çobanı
görüp sorar bu köylümüsün. he der çaban. kaç yaşındasın evladım, bilmiyorum amca ama
imamın ossurduğu sene doğmuşum deyince
imam karısına döner kalk hanım kalk.
bizim göt tarih olmuş.
epikuros
cindy crawford’la bi türk bir adaya düşmüşler. olayın şokunu atlatır atlatmaz sikişmeye başlamışlar. böyle bir kaç ay paso sikişmişler. derken bizim türk cindy’e kendisiyle daha sikişmeyeceğini söyler. cindy, etme gitme diye ne kadar ısrar ettiyse de bizimki geri adım atmamış. tek bir şartım var, dediğimi yaparsan olur demiş. saçını keseceksin, erkek gibi giyinip akşam yanıma geleceksin demiş. cindy saçını erkek gibi kesmiş, bıyık sakal çizmiş kendine, erkek gibi giyinip sahile bizimkinin yanına gelmiş. bizimki de kurmuş rakı sofrasını oturmuş denize karşı, cindyi de yanına oturtmuş. rakıdan bi fırt alıp elini cindynin omzuna atıp "oğlum 2 aydır kimi sikiyorum anlatsam inanmazsın..." demiş.
eflatun
başhekim akıl hastanesin de koğuşları geziyormuş.hastalarından birinin oturup
kağıda bir şeyler yazdığını görünce:

+kolay gelsin, ne yazıyorsun?

-mektup yazıyorum efendim.

+yaa.. kime yazıyorsun?

-kendime!

+peki ,ne yazılı mektupta?

_ilahi doktor bey! deli misiniz siz? mektubu daha almadım ki.
gibi geliyor bana
iki rahibe varmış, biri matematikçi,
biri mantıklı... bunlar bir akşam karanlıkta
kiliseye dönerlerken matematikçi rahibe, mantıklı
olanına dönerek, "yaklaşık 20 dakikadır bir
adam bizi takip ediyor ve gittikçe yaklaşıyor
şu anda aradaki mesafe 50 metre" der. bunun üzerine
mantıklı rahibe bunun tek mantıklı açıklaması
olabileceğini ve adamın kendilerine tecavüz
edeceğini ve daha hızlı yürümeleri gerektiğini
belirtir. rahibeler daha hızlı yürümeye başlarlar.

2 dakika sonra matematikçi rahibe:
- adam da hızlandı ve aradaki mesafeyi kapatıyor,
şu anda 30 metre arkamızda... o zaman mantık olarak
koşmamız gerekir.rahibeler koşmaya başlar ve 3
dakika sonra matematikçi rahibe:
- o da koşuyor ve arayı kapatıyor. şu anda mesafe
10 metre... o zaman mantık olarak bizi yakalayacak.
birimiz sağa, diğerimiz sola saparak kiliseye
ulaşmaya çalışalım. en az birimiz kurtulur.
ve matematikçi sağa doğru, mantıklı sola doğru
koşmaya başlar. matematikçi 20 dakika sonra kiliseye
ulaşır ve telaş içinde beklemeye başlar. aradan
40 dakika geçtikten sonra mantıklı rahibe gelir.

matematikçi sorar;
-ne oldu ne yaptın?
- adam beni takip etti. artık mesafe üç-beş adıma
kadar azalmıştı, mantık olarak daha fazla koşmanın
anlamı yoktu...
- eeee?
- mantık olarak ben durdum, adam da durdu.
- sonra...
- mantık olarak ben eteğimi kaldırdım, o da
pantolonunu indirdi.
- peki daha sonra?
- daha sonra ne olacak. mantık olarak eteğini
kaldırmış bir rahibe,
pantolonunu indirmiş bir adamdan daha hizli koşar!
kartalkalkardalsarkar
bir mevlevi, bir halveti bir de bektaşi dervişi yol kenarında
otururken önlerinden hoş bir hanım salınarak geçer.
mevlevi baba arkasından bakarak:
ateş-i aşkınla dil-hûn olan bir zedeyim ben ,
kaldır nikabını seyreyleyim gül yüzünü ben" der.
halvetî baba altta kalmaz, meşhur beyti patlatır:
o gül endam bir al şale bürünsün yürüsün.
ucu gönlüm gibi ardınca sürünsün, yürüsün "
sıra bektaşiye geldiğinde:
ohhhh göte bak"
refikleri irkilirler:
e oldu mu baba erenler....?"
bektaşi babası:
a canlarım, sizin de dedikleriniz,
dönüp dolaşıp oraya gelecek ya....!"
manavgat07
tom ve mary komşularmış ve çiftçilikle uğraşıyorlarmış.tomun dömetesleri çok güzel kızarmış ama maryninki gök kalmış.bu komşusu toma sormuş;komşu aynı toprak aynı gübre benimki niye böyle gök demiş.tom da bakmıtım kızarmıyorlar pantolonumu bir indiriyorum hepsi utancından kızarıyor demiş.mary hımm demiş gitmiş.belli zaman sonra tom sormuş ne oldu domatesler diye,mar de komşu demiş bende eteğimi indirdim ama dometeslerde hiçbir hareket olmadı ama salatalıkları bir görecektin demiş...
26 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol