bir nazım hikmet şiiridir.
hoşça kalın
dostlarım benim
hoşça kalın!
sizi canımda
canımın içinde,
kavgamı kafamda götürüyorum.
hoşça kalın
dostlarım benim
hoşça kalın...
resimlerdeki kuşlar gibi
dizilip üstüne kumsalın,
mendil sallamayın bana.
istemez...
ben dostların gözünde kendimi
boylu boyumca görüyorum...
a dostlar
a kavga dostu
iş kardeşi
a yoldaşlar a..!!.
tek hecesiz elveda..
geceler sürecek kapımın sürgüsünü,
pencerelerde yıllar örecek örgüsünü.
ve ben bir kavga şarkısı gibi haykıracağım
mapusane türküsünü.
yine görüşürüz
dostlarım benim
yine görüşürüz...
beraber güneşe güler,
beraber dövüşürüz...
a dostlar
a kavga dostu
iş kardeşi
a yoldaşlar a..!!.
elveda..!!.......
aslında dizelerin ileri ve geri dizilimi olan bir şiirdir, ben oturdum kastım yaptım ve olmadığını tamama bastıktan sonra gördüm.
veda
:--------------------------------------ağlattın beni zalim----------------------------------------------------------:
sen ıhlamurlar altından kalk gel. tam kalbime mustafa kemal olarak saplan! olacak iş mi?
önce bi izleyelim sonra çemkirelim demiştim. filmin başından sonuna o kadar çok ağladım ki çemkirecek nefesim kalmadı.
bir bütün olarak baktığınızda bazı meşaz veriyorum meşaz replikleri hariç insanı alıp götüren, o delici mavi gözlere aşık olarak filmden ayrılmamı sağlayan, mustafa kemali türk parası üstündeki resim ve okulumun önündeki büst olmaktan çıkarıp; gözümde etten kandan bir şekle sokmayı başarabilen, keşke savaş sahnelerine zülfü livaneli yeniden müzikler besteleseydi dedirten, çanakkale şehitlerini gösterdikleri sahnede bu memleketin bir kuruşluk yerini bile bir zamanlar vermemek için kanımızı akıttığımız düşmanlarımıza satan her türlü vatan haini için beddua ettiren ve bu yazıları yazarken hala gözlerimin yanmasına sebep olan filmdir.
:--------------------------------------------ağlattın beni zalim------------------------------------------:
sen ıhlamurlar altından kalk gel. tam kalbime mustafa kemal olarak saplan! olacak iş mi?
önce bi izleyelim sonra çemkirelim demiştim. filmin başından sonuna o kadar çok ağladım ki çemkirecek nefesim kalmadı.
bir bütün olarak baktığınızda bazı meşaz veriyorum meşaz replikleri hariç insanı alıp götüren, o delici mavi gözlere aşık olarak filmden ayrılmamı sağlayan, mustafa kemali türk parası üstündeki resim ve okulumun önündeki büst olmaktan çıkarıp; gözümde etten kandan bir şekle sokmayı başarabilen, keşke savaş sahnelerine zülfü livaneli yeniden müzikler besteleseydi dedirten, çanakkale şehitlerini gösterdikleri sahnede bu memleketin bir kuruşluk yerini bile bir zamanlar vermemek için kanımızı akıttığımız düşmanlarımıza satan her türlü vatan haini için beddua ettiren ve bu yazıları yazarken hala gözlerimin yanmasına sebep olan filmdir.
:--------------------------------------------ağlattın beni zalim------------------------------------------:
söyleyemem derdimi kimseye, dermân olmasın diye
inleyen şu kalbimin sesini ağyâr duymasın diyerek hayata veda edenlerin hikayesidir bu film...
peşi sıra vedalar birbirini kovalar,
önce selanike ,çocukluk anılarına ,beyaz kuleye
sonra fikriyeye
peşinden valideye ,
son olarak da pekçok kez ıskalamış olduğu hayata.....
inleyen şu kalbimin sesini ağyâr duymasın diyerek hayata veda edenlerin hikayesidir bu film...
peşi sıra vedalar birbirini kovalar,
önce selanike ,çocukluk anılarına ,beyaz kuleye
sonra fikriyeye
peşinden valideye ,
son olarak da pekçok kez ıskalamış olduğu hayata.....
zulfu livaneli tarafindan yazilan ve yonetilen bir mustafa kemal ataturk filmi. mustafa kemal ataturk’u sinan tuzcu canlandiracakmi$. diger oyuncular serhat mustafa kilic, dolunay soysert, ozge ozpirincci, ezgi mola, burhan guven, kaan olcay ve bartunc akbaba. "olume meydan okuyan bir ku$agin hikayesi" mottosu ile yola cikan filmin ne zaman vizyona girecegi henuz herhangi bir yerde belirtilmemi$ ya da ben goremedim. filmin sitesi de cok guzel;
http://www.vedafilm.com/
filmin fragmanini sitesinden bulabilirsiniz.
http://www.vedafilm.com/
filmin fragmanini sitesinden bulabilirsiniz.
bir yerden gitme sanki hic donmeyecekmiscesine gitme. birisinden ayrilma bir hem de bir daha beraber olmayi istemeyecekmiscesine.
yine yağmur yine hazan
sessizce ölür ozan
kurur ırmak kurur toprak
dökülür yeşil yaprak
sımsıcacık gülümserdi
türkülerde gülüş idi
güle sığmaz bir kuş idi
uçup gitti sonsuzluğa
gül yok artık dal yok artık
türkülerde söz bitti
omzundaki kuş yok artık
uçup gitti sonsuzluğa
ben de gideceğim...
bir dalganın köpüğünde martı,
gemi direğinde yelken,
aşkın yüreğinde sevgi olacağım...
hadi bir ıslık çalın ezgisine binip gideyim
gülen bir çocuk gösterin gülüşüne gideyim
bana aşkı getirin öldürüp gideyim
yine yağmur yine hazan
sessizce ağla çocuk
kurudu ırmakların,
emziğinde bal bitti
aşk bitti düş yitti
ağla çocuk..
sessizce ölür ozan
kurur ırmak kurur toprak
dökülür yeşil yaprak
sımsıcacık gülümserdi
türkülerde gülüş idi
güle sığmaz bir kuş idi
uçup gitti sonsuzluğa
gül yok artık dal yok artık
türkülerde söz bitti
omzundaki kuş yok artık
uçup gitti sonsuzluğa
ben de gideceğim...
bir dalganın köpüğünde martı,
gemi direğinde yelken,
aşkın yüreğinde sevgi olacağım...
hadi bir ıslık çalın ezgisine binip gideyim
gülen bir çocuk gösterin gülüşüne gideyim
bana aşkı getirin öldürüp gideyim
yine yağmur yine hazan
sessizce ağla çocuk
kurudu ırmakların,
emziğinde bal bitti
aşk bitti düş yitti
ağla çocuk..
bulgar devrimci şair nikola vaptsarov’un 23 temmuz 1942’de faşist rejim tarafından kurşuna dizilmeden önce karısına yazdığı son şiirin adıdır.yıllardan beri her okuduğumda içimi parçalayan ve beni farklı diyarlara götüren bir şiir oluşu, vaptsarovun kitaplarına ulaşamamakla birleşince içimde ukde olmaktadır.
veda
rüyalarında geleceğim bazen
beklenmedik bir konuk gibi uzaktan.
sokakta bırakma beni
kapıyı sürgüleme üstümden.
usulca gireceğim.oturacağım ses çıkarmadan,
gözlerimi dikeceğim seni görmek için karanlıkta.
sana bakmaya doyunca
bir öpücük konduracak ve çıkıp gideceğim.
veda
rüyalarında geleceğim bazen
beklenmedik bir konuk gibi uzaktan.
sokakta bırakma beni
kapıyı sürgüleme üstümden.
usulca gireceğim.oturacağım ses çıkarmadan,
gözlerimi dikeceğim seni görmek için karanlıkta.
sana bakmaya doyunca
bir öpücük konduracak ve çıkıp gideceğim.
genellikle aslında çok $ey söylemek istenilenildiği halde butun kelimelerinizi cümlelerinizi hic bir $eyin deği$meyeceğini,gitmeyi aklına koyanın ne olursa olsun gideceğini bilerek sustuğunuz geriye sadece "ho$çakal.." "kendine iyi bak.." dan ibaret cumleler kalan belki de en çok can acıtan anlar..
veda hutbesi
sanadır, kuşatılmış arkadaşım,
ak dağların berrak sularına,
batık gemi düşünün seni bağladığı yere
gider ayrılık şarkım.
uyandım bugün
yelkenlerimde kanatlanma arzusuyla,
haberleşme mumları tutuyorum
duygusuz pusulanın gösterdiği
zaman limanına giderken gemi
dilimi rüzgara veriyorum
sözcüklerini gergin gergin tutmak,
taze acılarından bir şeyler alıp götürmek için
yaşamakta olduğun şaşkınlıkları paylaşmaya.
yastığını yeşerten
bahar da yitti gitti.
ayrılışımı kastetmiyorum,
artık yol almayan gemin için diyorum.
anlıyorum seni kırık kanatlı kırlangıç,
isterdim kastilya çeşmesine götürmek,
başa çıkabileceğin güçle donatmak
olaylara eğilmiş bir doktor olsam bile
onları değiştiremiyor, ancak anlayabiliyorum.
bununla birlikte sihirli bir çözümüm var,
bolivyada bir madende,
belki de şilide, peru veya meksikada
ya da yıkılmış sonora imparatorluğunda,
afrika brezilyasının siyahi bir limanında ya da
belki de her noktada bir kelime
öğrendiğimi sanıyorum.
bu çözüm çok basit,
etrafıyla ilgilenme, saldır tepeye.
birleştir genç ellerini yaşlı kayayla,
günden güne ufak dalgalar halinde
kıpırdayan kırmızı mercanlara nabzını daya.
günün birinde, hatıram ufuğun ötesinde
bir yelkenli olsam bile
ve senin hatıran belleğimde demirleyen
bir gemi olsa bile
geleceğe doğru neşeyle yürüyen
ufuktaki kızıl yoldaşları gördüğümde
şaşkınlıkla haykırmaya başlayacak kuşluk vakti.
o korkunç ve beyaz soğukkanlı kötüler
şaşkınlığa uğramış gece gibi gerisin geri dönecekler.
işte o zaman, dört duvar arasında
solgun şair,
evrenin şarkıcısı olacaksın
ve sen bahtı kara, ince ruhlu, hasta şair
halkın güçlü şairi olacaksın.
(bkz: ernesto guevara de la serna) şiiridir.
ak dağların berrak sularına,
batık gemi düşünün seni bağladığı yere
gider ayrılık şarkım.
uyandım bugün
yelkenlerimde kanatlanma arzusuyla,
haberleşme mumları tutuyorum
duygusuz pusulanın gösterdiği
zaman limanına giderken gemi
dilimi rüzgara veriyorum
sözcüklerini gergin gergin tutmak,
taze acılarından bir şeyler alıp götürmek için
yaşamakta olduğun şaşkınlıkları paylaşmaya.
yastığını yeşerten
bahar da yitti gitti.
ayrılışımı kastetmiyorum,
artık yol almayan gemin için diyorum.
anlıyorum seni kırık kanatlı kırlangıç,
isterdim kastilya çeşmesine götürmek,
başa çıkabileceğin güçle donatmak
olaylara eğilmiş bir doktor olsam bile
onları değiştiremiyor, ancak anlayabiliyorum.
bununla birlikte sihirli bir çözümüm var,
bolivyada bir madende,
belki de şilide, peru veya meksikada
ya da yıkılmış sonora imparatorluğunda,
afrika brezilyasının siyahi bir limanında ya da
belki de her noktada bir kelime
öğrendiğimi sanıyorum.
bu çözüm çok basit,
etrafıyla ilgilenme, saldır tepeye.
birleştir genç ellerini yaşlı kayayla,
günden güne ufak dalgalar halinde
kıpırdayan kırmızı mercanlara nabzını daya.
günün birinde, hatıram ufuğun ötesinde
bir yelkenli olsam bile
ve senin hatıran belleğimde demirleyen
bir gemi olsa bile
geleceğe doğru neşeyle yürüyen
ufuktaki kızıl yoldaşları gördüğümde
şaşkınlıkla haykırmaya başlayacak kuşluk vakti.
o korkunç ve beyaz soğukkanlı kötüler
şaşkınlığa uğramış gece gibi gerisin geri dönecekler.
işte o zaman, dört duvar arasında
solgun şair,
evrenin şarkıcısı olacaksın
ve sen bahtı kara, ince ruhlu, hasta şair
halkın güçlü şairi olacaksın.
(bkz: ernesto guevara de la serna) şiiridir.
(bkz: vega)
"gitmesen olmaz mı?" demedim, o da "kalayım biraz daha" demedi. ne kadar çok kalırsa gittiğinde o kadar üzüleceğimi bildiğimden, hiçbir şey demedim.. sadece tadını çıkardım..
(bkz: vadaa)
hiçbir tanımlama rahatlatmaz ne içimizi ne de içeriğini ve her şekilde kötüdür ama..yine de..en güzeli için:
düş sokağı sakinleri - ayrılık
...
dağılmış saçların gönlümün yatağına uyandırma..
sabah olsun,
ben giderim..
sen kal rüyamda..
ah gitmek o kadar kolay mı sandın!
yolların bana aşktır artık..
...
düş sokağı sakinleri - ayrılık
...
dağılmış saçların gönlümün yatağına uyandırma..
sabah olsun,
ben giderim..
sen kal rüyamda..
ah gitmek o kadar kolay mı sandın!
yolların bana aşktır artık..
...
çömez arkadaş.daha hoşgeldin diyeceğidik.
son ayrili$ kelimesi.bu kelimenin sarfedili$inden sonra geriye donu$ yoktur.
(bkz: her sevda bir vedadir)
(bkz: veda yazisi)
(bkz: veda busesi)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?