terk edilmek

0 /
john milton
bazen de terk edilmekten ya da terk etmekten daha beteri vardır. ne terk etmek ne terk edilmek... içinde bitirmiş olduğunu soyleyemez karşındaki. birgün önce bir başkasının kollarındadır, ertesi gün senin. sorduğunda seni rahatlatmak için "bitirdim onu" der. defalarca aksini gördüğün, işittiğin halde inanırsın sevilene. sana bunu demesinin ardından "bitene" de methiyeler düzer sevgisinin büyüklüğünden bahseder, sen bilmeyeceksin ya. bazen sen görmesende gerçekler var olmaya devam ederler. terk edilmek de hayatın sonu değil terk etmek de ...
boranepy
ilişkilerin %62.4’ünde görülen bir tür hastalık.

kahrolmak ile sonuçlanır. nadiren ölüm görülür.

süreç detoksifikasyon gibi işler, ilk anda birşey anlaşılmaz. kişiye göre değişen bir periyoddan sonra kişide yoksunluk belirtileri başlar (hüzün, sinir, yatarken terleme, uyuyamama veya çok uyuma). klasik bağımlılık modellerinde olduğu gibi bırakılan madde’nin (sevgili) yerini başka bir madde ile doldurulması gerekir. (alkol, başka bir sevgili, köpek vb...) detoksifikasyon sürecinde yapılan en büyük hata 1 kereden birşey olmaz diyip sevgiliyi aramak görüşmeye çalışmaktır. ilk 6 ay boyunca görülebilen bu durum neticesinde teeee ilk başa dönülür, itinayla kahrolunur. detoksifikasyon süreci kişiye göre değişmekle beraber ilişki sürecinin 5te 1’i kadardır.

uzman terkolog’lar tarafından yapılan araştırmalara göre hastaların %40’ında gelişebilen acıya bağışıklık ile tolerans artar. klasik terk edilmeler artık üzememektedir, daha büyük bir acıya ihtiyaç duyulur. hastaların %44’ünde sırf daha beter terk edilebilmek için evliliğe meğil görülmektedir.

terk edilmenin başlıca sebebine gelince çok basittir. xx kromozomlu bir homo sapiens ile xy kromozomlu bir homo sapiens "asla ve asla" anlaşamaz, insanın tabiatına aykırıdır. (birbirlerini anlayan çiftlerin empati konusunda kendilerini aşmış olmaları gerekmektedir ve bu işlem windows altında emulatör yardımı ile ps3 çalıştırmak kadar zor, zahmetli ve yorucudur)

gelelim tedaviye,

terkolog’ların en çok başvurduğu yöntem daha önce de bahsetmiş olduğumuz "yerine başka bir şey koyma" yöntemidir. bu yöntemi uzman yardımı olmadan kullanmak altınızda başka bir helikopter var iken helikopterden mayo ile atlamaya benzer, ölmek değildir başınıza gelecek olan, ölüm masum ve doğal birşey.

azınlığın görüşüne göre tedavi (ki ben de bu görüşün içerisindeyim), türk sanat musikisi ve burgaz rakı eşliğinde oturup kahrolmaktır, nerede yanlış yaptımı aylarca düşünmektir. rasyonel sonuçlara ulaşmaya çalışıp, metod çerçevesinde yanlışların görülmesinin sağlanmasıdır. işbu kahrolma sürecinde kişi tarafsız düşünebilmeli, iki tarafın da yanlışlarını görebilmelidir. ancak dikkat edilmesi gereken husus, varılan bu çıkarımların "eski sevgili" üzerinde değil! yeni sevgili üzerinde uygulanması gerekliliğidir. eski sevgili üzerinde bu çıkarımlar hiç bir işe yaramaz, solucan deliğinden geçmiş gibi detoksifikasyon sürecine girersiniz ki kısır döngü içerisinden çıkılamaz hale gelir.

açıklamaya çalıştığımız ikinci yöntem ile detox süresinin aşımını takiben, hasta denetimli olarak gözlem altında bulundurulmalı, klasik müzik dinletilmeli, alkol tedavisine başlanmalı, yeni bir hayata adım attığı anlaşıldığı anda taburcu edilmelidir.

(yazarın zihninden alıntıdır)
salome
mutlaka ’hoscakal’ı duymak gerekmez...ufak bir tartısma, ’sogudum senden’, ’zamana ihtıyacım var’, ’ ı need my space’, eski sevgiliden soz acılması, cıkılacak bırkac gunluk tatil, gorusmek ıstememek, dusunmek, dusunmek ıstemek, ,’biz’ yerıne ’ben’ kullanımı bıle terk hissini yaratabilir. sonucunda; midede kasılmalar, nabzın yukselmesi, nefes alıs verıste sıklasma, olecek gibi hissetmek, derhal markete kosup kucaklayabildigince bira satın almak, aglayamamak dolayısıyla sismek gibi fızıksel ve psıkolojık rahatsızlıklar ortaya cıkar, asık oldugunuza lanet edersınız, yalnızken ne kadar da rahattınız, ama yine de ozlemeye devam...
calamitycans
ilişkiniz diğerleri gibi iyi baslamıstır, icinizden sanırım bu sefer hayalini kurdugum ilişkiyi yasayabilicem dersiniz. ilk bir ay sevgiliniz davranıslarıyla diğer erkeklere örnek teskil eder, yanınızdan ayrılmaz, sizinle sürekli ilgilenir ve kendinizi rüyada hissetmenize neden olur. ancak o bir aydan sonra bu adamlara bir sey olur. gorusmeleriniz haftada bire düser, telefonunuz daha az calar, sorarsınız bir sorun mu var diye yoktur derler yorgundur sadece, amma velakin bu olumsuzluklar artar artar ve adamcık iki ayın sonunda sessiz sedasız kaçıp gitmiş olur hayatınızdan. terk edilmişsinizdir artık ve yine düşünür durursunuz ben ne yapıyorum da bu adamcıklar iki ay sonunda sessizce kaçıyorlar diye.
salome
egoda tamiri zor hasarlara neden oluyormus, tecrube edince anlasiliyor. sonrasinda radikal feminizme dogru bir yelken acis basliyormus. inatla denize bakmiyoruz.
mitili
sigara dumanından daha önce çıkarılan halkaların aksine "daha anlamsız" halkalar çıkarırken bulabiliyor insan kendini terk edildikten sonra. oysa ne kadar toz pembeydi her şey.. ne kadar anlamlı halkalardı onlar.. iç içe bile geçiyorlardı bazı zamanlar. öyle güze...
independence
"ben artik ayrilmak istiyorum senden."

cumle boyle ba$lar ama bitmez i$te, devami gelir muhakkak. cumleler cumleleri kovalar, nedenler nasillari, nicinler ciddi misinleri ve daha pek cok $ey. boku cikartilmadan halledilemez hicbir $ey, bir ayrilik karari sava$a donu$ur ister istemez. terkeden uzulur, terk edilen uzulur, once birlikte aglanir ve pe$i sira gelen sert cumleler ve hatta kimi zaman hakarete varan serzeni$ler.

birak i$te, olmaz artik besbelli, agizdan cikmi$ artik o geri donulemez cumleler, ciksrtma bokunu, bitsin artik ne kadar aci cekeceksen de cekeceksin ama birak bitsin, zira donu$u yok artik bu cumleden sonra hicbir $eyin.

pe$in soyluyorum;

"ben artik ayrilmak istiyorum senden" cumlesi agizdan ciktiktan sonra eger bir $ekilde devam edilmeye karar verilmi$se, o ili$kiden asla ama asla eski sicakligi bekleme, eski saygiyi ve sevgiyi bekleme. mahallenin birbirinden hic hazetmeyen iki cocugu gibi olursunuz ve zamanla o eski $iddetli sevgi, yeni nefretlere yelken acar. sevgiyi nefrete cevirmek istiyorsan durma devam et ama en azindan gecmi$te ya$ananlari iyi animsayip yuzunde kimi zaman hatiralar sebebi ile bir kac tebessum olu$sun istiyorsan, o cumle agizdan ciktigi anda birak bitsin, geri donu$u olmaz artik.
daruga
terk etmek kadar boktan bir durum değildir. terk eden suçludur, terk edilen mağdur olmayı ve haklılığı hisseder ne kadar üzülse de. en iyisi "elveda"yı ve "böyle olması gerekiyordu"yu duyduktan sonra nerde trak orda bırak moduna geçip özgürlüğün tadını çıkarmaktır.
nickmickyock
muhtemelen en çok şehirlerin başına gelmiştir terk edilmek..

senelerce kalmışlığınız yada sadece kısa bir tanışıklığınız vardır, öyle ya terminaline uğrar ve oradan uzaklaşırsınız.

son tabelayı gördükten sonra, yeni yolculuklara yeni şehirlere, o şehrin damarlarındaki kan olan insanlarına karışmak sizin için klasik bir ayrılış olabilir. istediğinizde dönebileceğinizi bilmek..

peki şehirler ne düşünür terk edilirken, ne hissederler? siz onları aynı cadde, aynı sokak, aynı sahil, aynı havuz önü, aynı bakkal amca ile bırakılırken? nüfusundan sizi eksiltirken şehir, ne hisseder?

insanlar için de terk edilmek, her defasında içinde bir cenaze töreni kılmak mıdır?
ilseyim
her şey yolunda giderken, çok mutluyken ve uzun zaman sonra ilk kez birini -ve çok- severken, aniden başkası için terk edilmek en kötüsü olsa gerek. bu durumda bazen cidden hak etmemiş olabilirsin terk edilmeyi. sen karanlık odanda yalnızlığınla ve acınla boğuşurken biliyorsundur ki o, yeni sevgilisiyle beraber mutlu mesut yaşamaktadır. kendini fırlatılıp atılmış hissedersin. kalbin gerçekten acıyabildiğini görürsün. sanki kalbini eline almıştır ve cimcirmektedir sürekli, tırnaklarını geçirmektedir. bu acılar bir süre sonra diner ama güvensizlik baş göstermiştir bir kere. ne başkasına güvenebilirsin, ne de o geri geldiğinde -çok özlemiş olsan bile- ona güvenemeyeceğin için yeniden başlayabilirsin ilişkiye. terk eden taraf pişman olsa da olan olmuştur bir kere. güzelim ilişki bir hataya kurban gitmiştir. yazık olmuştur.
haykiris
fırtına öncesi sessizlik hakimdir önce ortamda.sonra sessiz ve derinden gelir terk edilme..terk eden içn belki sölesem de kurtulsam derdi vardır ama ya terk edilen..hazindir sonu.nefes almakla alamamak arasında kalmıştır o.daha dün mutluyken bu sille agır olmuştur onun için.ve o terk edilme sahnesinde her şey gozunun onunden gecer,tum yasadıkları,paylaşılanlar,kederler,mutlulklar..zordur bu yükü taşımak zor.geriye kalan ise bir damla gözyaşı(en cok da kalbinden) ve karsılksız atan bır kalp...
greyfurt
yarim kalmaktir. geceleri yatağındaki boşluğa uyanmaktır. o sevdiği için katlanilan şeyleri tek başına yapmaktir. artık olmayan sadakat için korkmaktır. devam edememek ama devam etmek zorunda olmaktır. tabi ki seviyorsan... sevmiyorsan zaten onun adı "terk edilmek" olmaz.
made in heaven
her insanin yasayabilecegi tatsiz durumlardan biridir.terk eden ardinda her zaman yarim kalmis bir insan birakir,belki cogu zaman terk edisler terk edilen acisindan hayirli bile olur ama terk edenin boslugunu doldurmak kolay degildir.giden insanla birlikte ardinda biraktigi insandan da bir seyler gider mutlaka.hele bazi terk edisler vardir ki istem disi olan,onlar en acisi en cok koyanidir insana.
0 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol