şiir

3 /
durum
istiklal caddesi...

sana sımsıkı sarılmak istiyordum...bir kez görsem,bitirsem içimdeki özlemini bu kadar zor gelmeyecekti senden,sevginden vazgeçmek... nasıl olsa alışkınım ya seni görmemeye , galiba böyle de başarabilirim... ‘ama eğer hissedersen hayatından çekildiğimi bana sana geri dönmemem için şans dile ‘
neler yazmak istiyorum sana bir bilsen , tek yapabildiğim yazmak olduğundan yine yazıyorum işte! seni daha önce de yazmıştım ama bu kez bir daha yazmamak üzere , seni beynimde,içimde bitirerek yazıyorum,yada bitirmek isteyerek...ne kadar sürer bilmiyorum ama ben senden, sevginden vazgeçmek istiyorum.
yine senden habersiz...
ben seni severken de senden habersiz sevmiştim. belki de kendimden bile habersiz. dünyaları etrafında döndürmek isteyen bir kalbi bilerek isteyemezdim.
kendimden ve senden habersiz "herşeyim"olmuştun sen... öyle ya sen bir taneydin; eşin benzerin yoktu yeryüzünde,yoktu senden daha güzel güleni. yaşanmamış ve yaşamamış olsam bile sen özeldin. aşk özeldi...
‘yağmurda aşk başkadır’ diyenlere gülüyordum ama bende yağmurda üşüyen ellerini severek başladım seni sevmeye...
aralık’ tı... istiklal e hiç o kadar güzel yağmur yağmazdı... önce aldırmadım seninle güzelleşen her şeye...sonra tüm parfümeri dükkanlarını aşındırıp kokunu ararken anladım seni deli gibi özlediğimi...ne kadar gerçeksen o kadar yalandın ... ve ben her seferinde en baştan başladım. yeniden bir sondayım ama bu kez yeniden başlayacak gücüm yok. ben senden vazgeçmek istiyorum!
herkes gibi biri olmanı yada hiç kimse olmanı istiyorum. sesini duymak için telefonlara sarılmaktan vazgeçmek , ismini duyduğumda içimin titreyip,gözlerimin dolmasından kurtulmak istiyorum. senin benim için herhangi biri olman ne kadar zor bir bilsen... zaten kolay ne vardı ki benim için? sanki seni öldürmemle sevmem arasında hiç bir fark yoktu. ve ben hep sevgim yüzünden cezalıydım. hiç sonu olmayan bir yolda seninle yürümek ,yeni çıkan filmleri birlikte izlemek,saatlerce sana sarılı kalmak,sadece ama sadece bir kez olsun sana sarılıp uyumak,bir sabah gözlerimi açtığımda yanımda seni bulmak isterken ,sen sevgimle utanmamı sağladığın için galiba gerçekten "bir taneydin"işte bu yüzden imkansızlığına hep inandım!
ben yalnız kalıp seni düşünmeyi deli gibi sever olduğumda,sen benim her şeyim olduğunda ben senin için hiç yoktum! bu yüzden yalnızlıklarım,ağlamalarım,özlemlerim canını hiç acıtmadı.

benim tarafimdan sevilmek belki de hayatinda önemseyeceğin en son şeydi...

sen beni hiç sevmedin!
ben seni seviyorum dediğimde seni seviyordum!
ben seni özlüyorum dediğimde seni özlüyordum!
ben senin için ölürüm dediğimde ben senin özleminden zaten ölüyordum...
ve şimdi senin hayatından gidiyorum...
ne zaman aralıkta bir yağmur yağsa,
ben istiklal de olacağım,
ne zaman bir parfümeriye girsem
hala kokunu arıyor olacağım.
ben kaybettim...
sen kazandın!
artık sesimi duymayacaksın...
sana sımsıkı sarılmak istiyordum , kokunu içime yıllarca bana yetecek kadar çekerek sana sımsıkı sarılmak istiyordum... gelmedin!
gelsen yapabilir miydim bilmiyorum...
ben artık gidiyorum...
eğer hayatından çekildiğimi hissedersen ,bana sana geri dönmemem ve seni yeniden deliler gibi sevmemem için şans dile...
ve lütfen aralık ta yağmur yağdığında istiklal e gelme...
evkaf sumbulu
vays’a....
ansızın üzerimize çöküveren elvedalar...
her birimizin yüreğinde umulmadık hareler açar.
bir büyük proje böylece akim kalıp bitti...
bu masalardan bir güzel vays gurubu geçti...
(bkz: vays)
kargo



ölümü ektim randevu yerinde
beklemekten ağaç olsun

zembereği boşalmış sözcüklerin
akreple yelkovan öpüşüyor onikide
bütün ziller vaktinde vuruyor,
tembellik edip gitmeyeceğim
kusura bakma ölüm
bugün de gecikeceğim
sessizlik çökmüş kentin sokaklarına
martılar uykuya dalmış
kar bütün izlerini örtmeye hazır
randevularımıza sadığımdır sektirmem saatini ama bu sefer tembelliğim tuttu, ölüm daha çok beklersin beni…
şimdi kış ölümün vaktidir derler ve tecrübelerimden bilirim kışın ölene söverler.
kusura bakma ölüm
ben ardımdan sövdürmem.
bu randevuya asla gelmem.
bu şiirin içinden tren de geçebilir
uçak da
vapur da
bütün teknolojik ölüm aletleri de
ama hiç birine binmeyeceğim
kusura bakma ölüm
gelmeyeceğim

***

gelecek öyle uçsuz bucaksız duruyor ki
ve ben ne olacağını merak ederken
hani filmin en güzel sahnesinde
sinemadan çıkar gibi
hayattan çıkıp gidemem
kusura bakma ölüm
adın çok soğuk gelemem
bunca mazeretim varken
yaşama dair,
ölümü aklımdan bile geçirmem
seviyorum seni hayat
tüm kötü sürprizlerini de..



erol zavar
elaa
bundan böyle hasret olsun
hayatta en güzel düşün..
benle yaşadıklarını unut;
yaşamadıklarını düşün..

crpdmbby
yeşil tükeniyor...
kış geliyor
bir mevsim piyanosu çalıyor karşı apartmanın bacasında
piyano simsiyah
kış gelecek ortalık grileşecek
yollar bembeyaz akıp gidecek
kış gelsin
peki bu kış da gelip geçsin
ama n’olur biri bana rengimi söylesin
ayhan bozkurt.
sipsi
bir nilgün marmara şiiri.

ne zamandır ertelediğim her acı,
çıt çıkarıyor artık, başlıyor yeni bir ezgi,
-bu şiir -
sendelerken yaşamım ve bilinmez yönlerim,
dost kalmak zorunda bana ve
sizlere!..
sipsi
’şiir bana dokunuyordu. daha doğrusu hayatımı sabitliyordu, acıyı daha derinden hissetmeme neden oluyordu. krizlere giriyordum bu yüzden. korkunç şeyler yapıyordum. sarhoş oluyordum. esrar çekiyordum. hap atıyordum. sürünüyordum..’

(bkz: yeşil peri gecesi)
3 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol