"gücün bütün yollarından geçtim
kalabalıkta bir yüz olmayı seçtim
anladım ki benim için yaşamak budur
bir işe yaradığımı bilmek ve fotoğrafta görünmemek..." diyen kardiyolog...
sezen aksu
ardarda dinledikten sonra bir baygınlık gelir, çökersin, bayılırsın, değiştir dersin, değişmez...protesto edersin, olmaz. mecbur kalmadıkça ardarda dinlenmemesi şiddetle tavsiye edilir. (bkz: bugün saat 23:00-02:00 bilgi radyo).
aşkın boyun eğdiği kadın...
şarkılarının artık mitinden yiyerek tuttuğunu düşündüğüm sanatçı.
(bkz: efsane)
aşklarımızın,hüzünlerimizin,sevinçlerimizin en büyük ortağı.herkesin "aa sanki benim için yazmış bu şarkıyı" dediği kişi.sayfalarca yazıyla anlatılabilecek şeyleri iki mısra ve birkaç nota ile anlatan bunu yaparken de hiç kendini tekrarlamayan her albümünde bir kere daha aşık olduğum kadın.
aşklarımızın,hüzünlerimizin,sevinçlerimizin en büyük ortağı.herkesin "aa sanki benim için yazmış bu şarkıyı" dediği kişi.sayfalarca yazıyla anlatılabilecek şeyleri iki mısra ve birkaç nota ile anlatan bunu yaparken de hiç kendini tekrarlamayan her albümünde bir kere daha aşık olduğum kadın.
türk popunda kendini gercekten kanıtlamış, derin izler bırakmış, kimin elinden tutarsa onun sırtı yere gelmiyor.
benden yasca büyük olmasina ragmen asik oldugum hayalimde ki kadin. eserlerini 2 hafta kesintisiz dinleyipte hic sıkılmadigim melek bir insan.
1974 yılında çıkardığı ilk 45 lik hiç tutulmamıştır lakin yapımcıların izin almadan albümü "sezen seley" adıyla çıkarmaları sezen aksu isminin başarısız bir albümle anılmasını engellemiştir
tolumun her kesimi tarafından sevilen üretken minik serçe ama kalbi büyük onun kalbinde iyi olan herkese ve her şeye yer var iyi ki minik serçe var
ilk albümü sadece 50 adet satmış. nereden nereye...
bir insan sürekli kaliteli işler yaptığında, muhakkak başarıya ulaşır. ahanda sezenin bana öğrettiği tek şey.
bir insan sürekli kaliteli işler yaptığında, muhakkak başarıya ulaşır. ahanda sezenin bana öğrettiği tek şey.
eğer yanlış anlamadıysam şarkıları mtv türkiye de yayınlanmayacak olan sanatçı.hatta kendisi de bu karara saygı duyduğunu belirtmiş.
(bkz: dansöz dünya)
(bkz: dansöz dünya)
aşkın teslim olduğu tek kadın..
(bkz: eksik siir)
her ruh halimize uygun mutlaka şarkısı olan,üzüntümüzü sevincimizi onun şarkılarıyla harmanlamamamızı sağlayan,insanı anlatan,insanı ve aşkı anlamamızı sağlayan yüce değer.sezen aksu olmasaydı hayatımızda çok şey eksik kalırdı.duyguları şarkıyla ifade edebilme yeteneği çok az kişiye bahşedilebilir.o kişilerde gerçek sanatçıdır.o gerçek sanatçıların başında gelen sezen aksunun dünyaya gelmemiş olması ihtimalini düşünmek bile çok kötü.iyiki var,iyiki hala şarkı söylüyor.
askı/ask acısını satarak(satabilmis) en cok parayı kazana insandır.
yılbaşı gecesinde gaffur la yaptığı mini dansıyla ve söylediği şarkılarla insanları büyüledi.
müzik hayatının ilk zamanlardaki tarzını kendime daha yakın bulduğum, kanımca; popüler müziğin diğer müzik türlerine soluk aldırtmadığı 90’lı yılların ortalarında, 2000’lerde müziği fazlaca popülerleşen; ancak tarzına en uzak duran şarkısı bile yeni yetme popçulara taş çıkartacak nitelikte olan, türk batı müziği’nin klasikleşmiş ismi. sen ağlama, gitme, gidiyorum, belalım, el gibi bin yıl geçse de aynı duygularla dinlenecektir. iyi ki var.
sezen aksu ile ilgili ilk anım, dört-beş yaşlarıma dair. beyaz bir vosvosun içindeyiz. direksiyonda babam, yanında annem,arka koltukta ablam ve ben...
izmirde bir pazar akşamüstü, aile yemeği yenmiş; ya foçada, ya çeşmede; eve dönüyoruz. otomobilin teybi yok ve biz yolda maaile şarkı söylüyoruz; sezen şarkıları...
benim konuşmaya başladığım günden beri olageldiği üzre, yine bir konuda itirazım var. babamla tartışmışız. kafasındaki topuzdan rahatsız, suratsız bir kız çocuğuyum babasıyla "tartışan". ciddiye alınmadığımı, çocuk muamelesi gördüğümü hissetmişim, küsmüşüm, susmuşum...
babam, ilk aşkım sustuğumu farketmiş, bir süre karşılıklı küsüşmüşüz, sonra gönlümü almış, yine şarkı söyleyerek yolumuza devam etmişiz. evet, şarkımız, tabiki sezenden...
babalarına aşık kızlara mahsus bir şey midir bu sadece bilmiyorum ama kendi adıma, ilk aşkım babamla olan ilişkimin, tümhayatımın formatını belirlediğini söyleyebilirim. babam yüzünden aşkı biraz da kavga bellemişimdir. ve en çok da barışma kısmının hatrına, bir ömrü kavgayla geçirmişimdir.
ve fonda hep, sezen aksunun canım şarkıları terennüm edilmiştir.
hüzünse o, neşeyse o, kazanmaksa o, kaybetmekse o, almaksa o, vermekse o, çapkınlıksa o, zil zurna aşka düşmekse o, terk etmekse o, reddedilmekse o, kavuşmaksa o, ayrılıksa o, düştüğün, yapıştığın yerden ayağa kalkıpyoluna devam etmekse o...
sezen aksu, kalbinle düşünerek aldığın uzun mesafede, en içinden söylediğin, kafanın bir yerinde mütemadiyen mırıldandığın yol müziğidir.
sezen aksu, ne zaman kırılıp dökülüp saçılsan, hayatını kurtaran bir ambulansın melodik, poetik siren sesidir.
sezen aksu, bu ülkenin en ismiyle müsemma kişiliğidir. sezginin feriştahını sezen bir sezgicidir.
yoksa , koskoca bir milletin hissiyatını deşifre edebilmek, başka nasıl açıklanabilir? herkes, onun sözlerini takip etmeye, taklit etmeye çalışırken, onun ufku herkesten en az bir saat önce görmesi, taze yazılmış sözleri dillere düşer düşmez onun topuklayıp bir adım öteye gitmesi ve yeni şeyler söylemesi?..
eskilerini hiç eskimemecesine ardında bırakıp...
ucuz edebiyata düştüğümü söyleyenlere hak veririm ama elimden başka türlüsü gelmez. zira sezen aksu, hakkında "akılcı" yazı yazılabilecek bir şahsiyet, en azından benim için, değildir.
içinden aşk geçen bir şeyde, aklın hükmü olabilir mi?
onun adına konuşmak, haddimi aşar ama dedik ya "herkesin sezeni kendine", sezen aksunun da hayatını, dalgacı bir kavgacı gibi yaşadığını düşünmüşümdür hep. bu yüzden barışın da, aşkın da, adaletin de, umudun da ne olduğunu, en iyi onun şarkılarında, bir manifestoyu huşu içinde dinlercesine dinleriz.
iki eğitimcinin "mahsulü" minyon bir kız çocuğunun, durup durup hayata kafa tutması, otoriteye başkaldırması başka nasıl açıklanabilir?
sezen aksu, özgürlüğün için inadına şarkı söylemektir. değil mi ki aşka teslim olmak, teslimiyete yeni bir anlam yüklemektir; yani aşkın ne olduğunu anlamaktır. onu kadın, erkek - ya da neyse ne- kılıflardan sıyırmaktır. canın istediği için teslim olmaktan büyük özgürlük var mıdır?
gönüllü teslimiyet, hiç bir zaman tamamen teslim olmamaktır.
sezen aksunun uzun süredir röportaj vermemesi, konserler ve hayır işleri haricinde nur cemalini göstermemesi, kendini "tecrit ettiği" şeklinde, hayli de yanlış algılanıyor bir çokları tarafından.
oysa, sezen aksu, memleketin en özgür ruhlarından biri, yakın geçmişte hasta düştüğü bir dönemde yazdığı, henüz duyulmamış bir şarkısında diyor ki:
"gücün bütün yollarından geçtim
kalabalıkta bir yüz olmayı seçtim
anladım ki benim için yaşamak budur
bir işe yaradığımı bilmek ve fotoğrafta görünmemek..."
bunu lütfedip paylaştıktan sonra, o çınlayan kahkahasıyla "yapamıyoruz ayrı..." diye eklemişti...
bir işe yaradığını bilmek... bir insanın sahip olabileceği en önemli bilgi.
bu yazıya nasıl bir fiyonk atılır? bencil bir hayranın "yaptırımcı" istirhamıyla bağlayalım bari:
bu bilginin omuzlarınıza yüklediği mesuliyetten hiç bıkmayınız; bize şah damarımız kadar lazımsınız. ömrünüze bereket; müzik susarsa film de biter; müzik, hiç susmasın e mi?
ebru çapa
izmirde bir pazar akşamüstü, aile yemeği yenmiş; ya foçada, ya çeşmede; eve dönüyoruz. otomobilin teybi yok ve biz yolda maaile şarkı söylüyoruz; sezen şarkıları...
benim konuşmaya başladığım günden beri olageldiği üzre, yine bir konuda itirazım var. babamla tartışmışız. kafasındaki topuzdan rahatsız, suratsız bir kız çocuğuyum babasıyla "tartışan". ciddiye alınmadığımı, çocuk muamelesi gördüğümü hissetmişim, küsmüşüm, susmuşum...
babam, ilk aşkım sustuğumu farketmiş, bir süre karşılıklı küsüşmüşüz, sonra gönlümü almış, yine şarkı söyleyerek yolumuza devam etmişiz. evet, şarkımız, tabiki sezenden...
babalarına aşık kızlara mahsus bir şey midir bu sadece bilmiyorum ama kendi adıma, ilk aşkım babamla olan ilişkimin, tümhayatımın formatını belirlediğini söyleyebilirim. babam yüzünden aşkı biraz da kavga bellemişimdir. ve en çok da barışma kısmının hatrına, bir ömrü kavgayla geçirmişimdir.
ve fonda hep, sezen aksunun canım şarkıları terennüm edilmiştir.
hüzünse o, neşeyse o, kazanmaksa o, kaybetmekse o, almaksa o, vermekse o, çapkınlıksa o, zil zurna aşka düşmekse o, terk etmekse o, reddedilmekse o, kavuşmaksa o, ayrılıksa o, düştüğün, yapıştığın yerden ayağa kalkıpyoluna devam etmekse o...
sezen aksu, kalbinle düşünerek aldığın uzun mesafede, en içinden söylediğin, kafanın bir yerinde mütemadiyen mırıldandığın yol müziğidir.
sezen aksu, ne zaman kırılıp dökülüp saçılsan, hayatını kurtaran bir ambulansın melodik, poetik siren sesidir.
sezen aksu, bu ülkenin en ismiyle müsemma kişiliğidir. sezginin feriştahını sezen bir sezgicidir.
yoksa , koskoca bir milletin hissiyatını deşifre edebilmek, başka nasıl açıklanabilir? herkes, onun sözlerini takip etmeye, taklit etmeye çalışırken, onun ufku herkesten en az bir saat önce görmesi, taze yazılmış sözleri dillere düşer düşmez onun topuklayıp bir adım öteye gitmesi ve yeni şeyler söylemesi?..
eskilerini hiç eskimemecesine ardında bırakıp...
ucuz edebiyata düştüğümü söyleyenlere hak veririm ama elimden başka türlüsü gelmez. zira sezen aksu, hakkında "akılcı" yazı yazılabilecek bir şahsiyet, en azından benim için, değildir.
içinden aşk geçen bir şeyde, aklın hükmü olabilir mi?
onun adına konuşmak, haddimi aşar ama dedik ya "herkesin sezeni kendine", sezen aksunun da hayatını, dalgacı bir kavgacı gibi yaşadığını düşünmüşümdür hep. bu yüzden barışın da, aşkın da, adaletin de, umudun da ne olduğunu, en iyi onun şarkılarında, bir manifestoyu huşu içinde dinlercesine dinleriz.
iki eğitimcinin "mahsulü" minyon bir kız çocuğunun, durup durup hayata kafa tutması, otoriteye başkaldırması başka nasıl açıklanabilir?
sezen aksu, özgürlüğün için inadına şarkı söylemektir. değil mi ki aşka teslim olmak, teslimiyete yeni bir anlam yüklemektir; yani aşkın ne olduğunu anlamaktır. onu kadın, erkek - ya da neyse ne- kılıflardan sıyırmaktır. canın istediği için teslim olmaktan büyük özgürlük var mıdır?
gönüllü teslimiyet, hiç bir zaman tamamen teslim olmamaktır.
sezen aksunun uzun süredir röportaj vermemesi, konserler ve hayır işleri haricinde nur cemalini göstermemesi, kendini "tecrit ettiği" şeklinde, hayli de yanlış algılanıyor bir çokları tarafından.
oysa, sezen aksu, memleketin en özgür ruhlarından biri, yakın geçmişte hasta düştüğü bir dönemde yazdığı, henüz duyulmamış bir şarkısında diyor ki:
"gücün bütün yollarından geçtim
kalabalıkta bir yüz olmayı seçtim
anladım ki benim için yaşamak budur
bir işe yaradığımı bilmek ve fotoğrafta görünmemek..."
bunu lütfedip paylaştıktan sonra, o çınlayan kahkahasıyla "yapamıyoruz ayrı..." diye eklemişti...
bir işe yaradığını bilmek... bir insanın sahip olabileceği en önemli bilgi.
bu yazıya nasıl bir fiyonk atılır? bencil bir hayranın "yaptırımcı" istirhamıyla bağlayalım bari:
bu bilginin omuzlarınıza yüklediği mesuliyetten hiç bıkmayınız; bize şah damarımız kadar lazımsınız. ömrünüze bereket; müzik susarsa film de biter; müzik, hiç susmasın e mi?
ebru çapa
artık işin suyunu çıkardı. şarkı söylerken dudaklarını o kadar uzatıyor ki, ne söylediğini bir türlü anlayamıyorsunuz. artık sussun dediğim insan
eskiden oldukça seksi olan, şarkılarının yüksek gerilimi nedeniyle dinlemeyi pek tercih etmediğim, sebebini şarkılarındaki geriliminin mükemmel olmasına bağladığım kadın
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?