nilgün marmara

chaconne
muslim celik olumu uzerine bir siir yazmistir. varlik dergisinin kasim 2002 sayisinda yayimlanmistir bu siir:

nilgun marmara/kirmizi ayna

ey sozun genci gerci nil gunu muz sun
hadi bunu olumlerle yogurdun sanalim

kanayan tenden soyundun
golgesiz dize kuran ne varsa
gog unutmus gezginligi
kimdi burda yatiyorsun kugusuz
bir bugu bir bugu daha
iste kisik gul tanyerinin kadehi
bulbul bu ayriliktan habersiz miydi
izimizi bilen binbir gizi gizle
bir harf yuzunden icin bizim icin de

hadi bunlar sakalarla dopdolu sanalim
cumlesin solmaktan ko/ayriliga kanalim
alsemender
kendisi gibi intihar etmiş bir şair olan slyvia plath üzerine yazdığı ingilizce tez dost körpe’nin çevirisiyle yayımlanmıştır.
richey
doğum günüm olan 13 ekim 1987 tarihinde kendini balkondan aşağı bırakmak suretiyle intihar etmiş olan sylvia plath hayranı insan. boğaziçi üniversitesi ingiliz dili ve edebiyatı bölümünden "sylvia plath’ın şiirlerinin intiharı bağlamında analizi" adlı teziyle mezun olmuştur. şiirleri okunduğunda ilk önce "hö!" denmesi doğal olsa da devamı geldiğinde şairin karanlık iç dünyasına yavaş yavaş girilecektir.
albert camus’un sisifo söyleni kitabında olduğu gibi "harbiden ya, hala neden yaşıyoruz ki?" sorusunu sordurabilir.
alyosa
tomorrow will be another day
-sevim’e-
belki ona gideriz yarın,
belleksiz sevgiliye,
poplin elli korkak çocuğa,
duyarlığı, unutkanlığının kanı
anaya-
ona belki gideriz yarın,
gören gözlü kör güzele,
çılgın gülüşlü bebeğe,
yüreği, sızlanan ruhunun göğü
yavrucağa-
yarın gideriz belki ona,
unutuşun türküsü, bekleyiş
tortusunda,
esnek kokulu çiçeğe,
kaynak bakışlı venüs’e-

ya nasıl dönüş sonra?

sivilhayvan
çolak mırıltılarla dövmelenen çocuk,her gün her gece eğer adasında,
gözü ağzı elinden alınmış, yosunlar sarmış bedenini çığlıklarken bunu su içinde...
karada, hançer suratlı abinin rüzgarında uçar adımları.
geçmiş ilmeğinde saklıdır arzusu içinden karanlık, tekrar ve ilenç sızdıran hayret taşında.
soruyor hatırasında, "sırtımda ve sırtında gezinen bu ürperti kim, bir damla süt yerine bu ağu kim?"
ay gözüyle bakmayan kavruk akıllara boy atmış da salgıları, cücelmiş sezgileri, bir yanılgı rehavetinde debelenenlere...
ey, yüzleri bir babakuş gölgesine çakılmış olanlar,
üzgün adım, ileri marş!

sipsi
’maskelerinizi kuşanıp yalanlarınızı çoğaltın, hepiniz mezarısınız kendinizin!’ sözlerinin sahibi, tadında bıraktığı hayatının her anı okuyanın üstüne zamanlı zamansız çöken güzel insan.
anemon
yeryüzündeki aşk olasılığı ve süreci de karıncaların karşılaşmaları ve yaklaşık 10 saniye birbirlerine dokunmaları oranında.ne zavallılık!

bir yaşamın düşe eklenmesiyle bir düşün yaşamdan çıkarılmasının hiç bir ayrımı yok.

bir de körler var kuşkusuz,kuşsuz.hep karanlıkta düşünürler.

benle benim aramdaki farkı görebiliyor musun?

başkaldırılmış düşünce bedenin aşık olurluğundan başka ne?

bir şeyden kaçıyorum bir şeyden kendimi bulamıyorum. dönüp gelip kendime yerleşemiyorum,kendimi bir yer edinemiyorum,kendime bir yer...

kapı kimin üzerine kapatılıyorsa, o, dışarıda kalanın değildir.

ah! yüzüne düşkün bazı kimseler vardır ve durumun böyle olması hiç de tuhaf değildir.düşkündürler yüzlerine ve hayat kendi gözlerine bakar, yüzlerinden fışkıran kalemlerle! ve yine de düşkündürler ölüme, yüz görümüyle, ölüme! acı mı? değil!bir tapınma biçimi yalnızca kürke!!

ölürken kahkahamı ona bırakacağım.

kırmızı kahverengi defter/nilgün marmara
turfanda askin bayat gubresi
...
üşümüşüm...
düşlerimin üzeri açıktı, bendim,
arzularımsa çıplak, onlardım.
ufacıktı dileğim mavi suya;
örtük bakışının dolaysız ısısı,
o kadarcıktı!

üşümüşüm...
ölülerimi taşıyordum, öyle sağır.
kaç kez dokundum soğuk dudaklara.
bilemedim nasıl dönmez o göz
ayrıldığı kaynağına,
direnir o kadar!

üşümüşüm...
bu yaklaşan kışla değil,
deniz ürpertisi, göğün alacasıyla değil,
ellerimin soğukluğu hep bir kalabalıkta.
kaçışının gizini kalbinde tuttuğun
bilisiz aşkı
(nı) ver bana!
üşümeyeyim...
yaslibirkisarehindussedegunler
"erken vazgeçişlerim vardı benim
seninse
erken tükenişlerin
ve gece
uygun değildi
beklemeye
yine de bekledim
avucumda unutulmuş binlerce gölge
yer altında
öldürülmeyi bekledim
gün ışığı vururken gözüme
ölmeyecektim
katilim yoktu,
katilim çok..."

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol