çolak mırıltılarla dövmelenen çocuk,her gün her gece eğer adasında,
gözü ağzı elinden alınmış, yosunlar sarmış bedenini çığlıklarken bunu su içinde...
karada, hançer suratlı abinin rüzgarında uçar adımları.
geçmiş ilmeğinde saklıdır arzusu içinden karanlık, tekrar ve ilenç sızdıran hayret taşında.
soruyor hatırasında, "sırtımda ve sırtında gezinen bu ürperti kim, bir damla süt yerine bu ağu kim?"
ay gözüyle bakmayan kavruk akıllara boy atmış da salgıları, cücelmiş sezgileri, bir yanılgı rehavetinde debelenenlere...
ey, yüzleri bir babakuş gölgesine çakılmış olanlar,
üzgün adım, ileri marş!
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?